Emre Hoca Yandaş basının kafasını karştırdı

Emre Hoca Yandaş basının kafasını karştırdı

Emre Uslu: Akşam gazetesi, MİT kaynaklı olduğu anlaşılan bir manşetle çıktı dün: 'Başbakan Erdoğan'a suikast girişimi olacak ve olay MİT'e yıkılacak” deniyor. 30 Ocak'ta yazdığım 'Çakma Suikast hazırlığı” başlıklı yazımı manşete dayanak yapmışlar.

Emre Uslu'nun 'Ağlama, önle' başlığını attığı o yazı:

Akşam gazetesi, MİT kaynaklı olduğu anlaşılan bir manşetle çıktı dün: “Başbakan Erdoğan’a suikast girişimi olacak ve olay MİT’e yıkılacak” deniyor. 30 Ocak’ta yazdığım “Çakma Suikast hazırlığı” başlıklıyazımı manşete dayanak yapmışlar.

Görevi ülkenin güvenliğin sağlamak olan MİT’in “Başbakan Erdoğan’a suikast girişimi olacak ve olay MİT’e yıkılacak” diye ağladığına ilk defa şahit oluyorum. Akşam’ın manşetinin MİT kaynaklı olduğu apaçık ortada.

Daha ilginci şu: İstihbarat birimleri ile irtibatlı olduğunu düşündüğüm bir twitter hesabı 16 Şubat’ta şunları yazdı, “Türkiye’ye giriş yapan DHKP-C’liler, Ankara’da bir siyasetçiye suikast hazırlığı yaptığı bilgisi geldi.” Bu bilgi ile birlikte düşünüldüğünde, 30 Ocak’ta yazdığım yazıya MİT’ten 20 gün sonra cevap gelmesi “çakma suikast girişimi” için takvimin sıkıştığını gösteriyor.


Madem bir suikast girişimi olacağını söylüyorsun, manşetlerden ağlamak yerine olacağını iddia ettiğin suikast girişimini önle. Zaten ben de o yazıyı böylesi muhtemel girişimlerin önüne geçilsin diye yazdım.

Suikast girişimini önlemeye çalışmak yerine manşetlerden ağlıyorsan, ‘çakma suikast girişimi mi var’ diye sorarlar.

Peki, çakma suikast kuşkusuna neden kapıldım?

Ben haberleri okurken hangi haberi kim yapmış, haberin detayları aslında bize ne anlatıyor, gibi sorular sorarak okurum. Haberi yapan gazete ve muhabirin ilişkileri ile birlikte değerlendiririm haberleri.

Çakma suikast girişimi haberlerinden kuşkulanmam da böyle oldu. MİT’e yakın Akit gazetesi yazarları başta olmak üzere, Melih Gökçek de suikast iddialarını gündeme getirmeye başlayınca, dikkatimi bu alana yoğunlaştırdım.

MİT’e yakın yayın organı Sabah’ta ipuçlarını buldum. Sabah’ın MİT muhabiri Aliye Çetinkaya imzalı, 28 Ocak tarihli bir haber dikkatimi çekti. Çetinkaya, Melih Gökçek’e yönelik suikast iddiaları hakkında MİT kaynaklı olduğu anlaşılan ilginç detaylar paylaştı: “Melih Gökçek’in, ‘Bana suikast yapacaklar’ dediği olayın perde arkasında, Yunanistan’dan biri kadın üç DHKPC militanının seçim öncesi suikast planları yaptığı bilgisi olduğu iddia edildi. İstihbarat kaynaklarına göre seçim öncesi kaos ortamı amaçlayan odakların suikastlarda DHKP/C terör örgütünü taşeron olarak kullanmayı planlanmadıkları ve devlet büyükleriyle siyasi parti liderlerine suikast yapacağı iddia edildi.”

Çetinkaya’nın haberinin arkasından DHKP-C tuhaf bir açıklama yaparak iddiayı yalanlıyormuş gibi yaptı ama “Halk düşmanları her zaman hedefimizdir” diyerek tehditlerini de sürdürdü.

Bir yanda kendisine suikast yapılacağını iddia edip, savcılığa gitmek yerine oğullarına mektup bıraktığını açıklayan Melih Gökçek, bir yanda Gökçek’e yapılacak suikastın neredeyse tüm detaylarını bilip önlemek yerine, gazeteye açıklama yapan istihbarat birimleri (muhtemelen MİT) diğer yandan Melih Gökçek’in hedef olmadığını açıklayan DHKP-C. Bu durum kendi başına tuhaf değil mi?


Eğer MİT yapılacak suikastın bu kadar detaylarını biliyorsa, suikast girişimini önlemek yerine neden gazeteye anlatıyor?

Bu tuhaflıklara şimdi yeni bir tuhaflık daha eklendi. MİT bu sefer Akşam’ın manşetinden bağırıyor: “Başbakan Erdoğan’a suikast girişimi olacak ve olay MİT’e yıkılacak.” Madem öyle bir suikast girişimi olacak, önle o zaman. İşin ne senin?

Yoksa çakma suikast girişimi vardı da o yazımdan sonra oyunun mu bozuldu? Akşam’ın manşeti ile yeni bir oyun mu kuruyorsunuz?

Bu arada geçenlerde genç bir polis memurunun yakını, polis akrabası ile MİT’in irtibata geçtiğini, o polisin anlattığına göre, geçen aylarda İstanbul’da görevli yaklaşık 20 polis memuruna istihbarat eğitimi verilip bunların güven timi gibi sokağa salındıklarını, bunların illegal işlerde kullanılacağını iddia etti. Bu iddiaları çok uçuk bulduğum için ciddiye almamıştım.


Akşam’ın manşetinden sonra kuşkularım arttı. Sanırım Başbakan’ın söylediği iddia edilen “İki polis bir savcı ile Cemaat’i terör örgütü yaparım” sözünün altını doldurmak için yoğun hazırlıklar var.

İstihbarat birimlerinin görevi, iktidar partisinin işine gelecek şekilde kumpas kurmak değildir. Bu suçtur...

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.