Gül'ün makam aracı patladı, TÜBİTAK bile çözemedi

Gül'ün makam aracı patladı, TÜBİTAK bile çözemedi

2010 yılında, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün makam aracında şüpheli bir patlama yaşandığı, bu esrarengiz olayının sebebini TÜBİTAK'ın bile açıklayamadığı ortaya çıktı. Bu ilginç ayrıntı Gazeteci Emre Soncan tarafından kaleme alınan Araf'ta 7 Yıl isimli

Gazeteci Emre Soncan tarafından kaleme alınan Araf’ta 7 Yıl isimli kitapta Gül’ün Köşk yıllarıyla ilgili kamuoyuna ilk kez yansıyan bilgiler yer alıyor:


2010’un sonbaharıydı. O gün Gül’ün ikamet ettiği Dışişleri Konutu’nda her şey normal gözüküyordu. Az sonra yaşanacaklar, kimsenin aklının ucundan bile geçmiyordu. Cumhurbaşkanının çıkış yapacağı kapıda bekleyen korumalara iletildi. Herkes pozisyonunu aldı. Gül, ağır adımlarla Mercedes marka makam aracına doğru ilerledi.  

Arabaya biner binmez bir patlama sesi duyuldu. Makam aracının altından kimyasala benzeyen beyaz bir toz bulutu yükselmeye başladı. Her tarafı ağır bir koku kapladı. Cumhurbaşkanı hemen araçtan uzaklaştırıldı. Büyük bir panik yaşanıyordu. Suikast şüphesi, yürekleri ağızlara getirmişti. Neyse ki Cumhurbaşkanının sağlık durumunda herhangi bir sorun gözükmüyordu.  Herkes rahat bir nefes aldı. Yaşananların, medyadan gizlenmesi kararlaştırıldı. Gül, rutin programına devam etti.

Olayın ardından Mercedes firmasıyla temasa geçildi. Fakat tatmin edici bir cevap alınamadı. Köşk ekibinin şüpheleri giderilememişti. Araç, incelenmek üzere TÜBİTAK’a gönderildi. Kurumun hazırladığı raporda da net bulgular ortaya konulamadı. Aracın altından yükselen beyaz maddenin ve de sebep olduğu kokunun kaynağına ilişkin kesin bir yargıya varılamıyordu. Cumhurbaşkanlığı koruma ekibi, makam aracının değiştirilmesine karar verdi. Cumhurbaşkanı olaydan BMW 7.60 marka makam aracını kullanmaya başladı. O günlerde kamuoyu yaşananlardan habersizdi. Gül’ün BMW tercihinin perde arkasını kimse merak etmemişti. Özel bir zırh kaplaması da bulunan yeni makam aracı, biyolojik silahlara karşı koruma özelliğine sahipti. Araç, bombalı saldırı sonrasında oluşabilecek yangına karşı toz bulutu oluşturup yangını önleyebiliyordu. Abdullah Gül, bir süre bu yeni aracı kullandı. Daha sonra ise Mercedes’e geri dönüldü ve görev süresi bitene kadar Cumhurbaşkanı Mercedes kullanmaya devam etti.

Soma’da AKP’li vekil ve Gül’ün koruması birbirlerine girdi

2014’ün Mayıs ayında Türkiye, Manisa’dan gelen acı haberle sarsıldı. Soma’daki madende yüzlerce işçi hayatını kabul etti. Cumhurbaşkanı da olaydan sonra madene giderek bilgi aldı.

O günlerde vatandaş yumruklayan Başbakan ve bir başka vatandaşı tekmeleyen Başbakan danışmanı Yusuf  Yerkel  ile birlikte AKP  Manisa milletvekili Selçuk Özdağ da yaptığı açıklamalarla gündemdeydi. Ölenlerin ‘hızlı tahliyesi’yle övünüyordu. Agresif tavırlarıyla dikkat çeken Özdağ, Gül’ün Soma ziyareti sırasında da oradaydı. Cumhurbaşkanı içeride olayla ilgili brifing alırken, Özdağ ve Cumhurbaşkanlığı korumaları birbirine girdi. İstediği kişilerin içeri alınmamasına sinirlenen Özdağ, ‘benim siyah kuşağım var’ diyerek bir korumanın üzerine yürüdü. Korumanın da mukabele etmesiyle birlikte, gazetecilerin olmadığı bölümde küçük çaplı bir arbede yaşandı.

Koşaner’in istifasının ardından yasa taslağı hazırlattı, Erdoğan kabul etmedi

29 Temmuz 2011 günü akşamı ajanslara bomba gibi bir haber düştü. Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner ile Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit ve Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Aksay, yaklaşan Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) öncesi emekliliklerini istedi.

Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve üç kuvvet komutanının emekliliğini istemesi ‘kriz’ havası doğursa da Cumhurbaşkanı ve Başbakan, yeni görevlendirmelerle sıkıntıyı çözdü.

Koşaner’in emekliliğini isteyeceği bilgisi hem hükümete hem de Köşk’e aylar öncesinde ulaştı. Tüm alternatif planlar da hazırlandı. Bu kritik süreçte ilginç olaylar da yaşandı. Cumhurbaşkanı Gül, radikal bir adım atarak meselenin çözülmesi için bir kanun taslağı hazırlattı ve Başbakanlık’a gönderdi. Bu teklif Başbakanlık tarafında uygun görülmedi. Peki bu tasarıda ne vardı?

TSK Personel Kanununa göre, Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı yapmış orgeneral ve oramiraller arasından Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine Cumhurbaşkanınca atanıyor. Koşaner örneğinde yaşandığı gibi, tüm kuvvet komutanları aynı anda görevi bırakırsa, Genelkurmay Başkanı atamak için bir ismi önce mutlaka Kuvvet Komutanlığına getirmek gerekiyor. Bu da birçok girift hesabı beraberinde getiriyor. İşte Gül’ün bu sorunu aşmak için hazırlattığı ve hükümete önerdiği tasarıda, Genelkurmay Başkanı olmak için kuvvet komutanlığı yapma ve orgeneral-oramiral olma şartı kaldırılıyordu. Fakat teklif Başbakanlıkça uygun görülmedi.

Köşk’e gelen ‘ERGNKN’ imzalı mektubun hikâyesi
           
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, göreve geldikten sonra selefi Ahmet Necdet Sezer’in kadrolarını olduğu gibi değiştirdi. Çankaya’nın idari yönetimi için ise Genel Sekreter olarak Mustafa İsen, Genel Sekreter Yardımcıları olarak da Nadir Alparslan ve Emin Kuz’ seçti.

Köşk kadrosu yeniden yapılandırılırken, bu üç isim belirleyici oldu. Köşk’te o dönem sözleşmeli olarak emekli isimler de istihdam ediliyordu. İsen ve Alparslan yaklaşık 8-10 kişilik bir liste belirledi. İçlerinde emekli albayların da olduğu bu isimlere ‘Artık sizinle birlikte çalışmayacağız’ denildi ve görevlerine son verildi. Kısa bir süre sonra ise ilginç bir olay yaşandı. Ergenekon soruşturmasının ilk dönemiydi. 2007 yılının sonuna doğru Genel Sekreterliğe bir mektup geldi.

Söz konusu mektupta, “Siz bizi daha tanımadınız, kim olduğumuzu bile bilmiyorsunuz. İmza: ERGNKN” ifadeleri dikkat çekti. Genel Sekreterlik mektubu ciddiye almadı ve ilgili makamlara herhangi bir şikâyette bulunmadı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.