GYV Başkanı'ndan flaş açıklama!

GYV Başkanı'ndan flaş açıklama!

GYV (Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı) Başkanı Mustafa Yeşil, canlı yayında son dönemlerde gündem ve Cemaat hakkında medyada yer bulan konularla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

GYV'den (Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı) flaş açıklama!

GYV (Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı) Başkanı Mustafa Yeşil'den Başbakan Erdoğan'ın Cemaat'le ilgili bugünkü konuşmasının ardından tarafından canlı yayında cevap geldi.

Canlı yayında Gazeteciler ve Yazarlar VakfıBaşkanı Mustafa Yeşil, gündemde yer bulan tüm ithamlarla ilgili açıklama yaptı.

Bankasya, yolsuzluk ve rüşvet, operasyon, hukuk ve yargı konusundaki düzenlemelerkonusunda çeşitli açıklamalar yapan Mustafa Yeşil'in açıklamasından bazı satır başları şöyle;

Aslında dershanelerin kapatılma düşüncesi ile kamuoyuna yansımış olan Ak Parti ve Hizmet arasındaki huzursuzluk takdir edersiniz ki uzun yıllar Ak Parti ile belli bir uzlaşı içinde katkıda bulunarak pozisyon belirlemiş Hizmet'in kazanımların farkında.

8-10 yıla yakın vesayetçi dönemin ardından Ak Parti demokratik adımlar adına ciddi adımlar attı.

İnanç ve fikir özgürlüklerinin altının çizilmesi vesayete karşı mücadele Ak Parti'yi desteklememizin en önemli sebepleri arasında 
yer alıyor.

Kamuyounda bu ilkelerle kazanılmış hamle ve mesafe ve değerlerin özellikle 
dershanelerleendişeye düşüren, bir sektörü kaybetmek değil demokratik kazanımlarla ilgisi olmayan acaba geriye mi gidiyoruz endişesini taşıyan bir yaklaşımdır.

"HAŞHAŞİLER BENZETMESİ KABUL EDİLEMEZ"

Mustafa Yeşil, Erdoğan'ın yaptığı Haşhaşiler benzetmesine cevap verdi. Yeşil "Haşhaşiler olarak karanlık tarihe geçmiş, uyuşturucu kaçakçılığı olan, toplumu tehlikeye sokan illetli bir yapı olarak tarihe geçen Nizamül Mülk'ü katleden zihniyetle hizmetin benzetilmesi kabul edilemez." dedi.

TOPLUMSAL UZLAŞMA TEHLİKEYE GİRER

Toplumsal uzlaşımız fevkalade tehlikeye girer. Toplumsal barışın sağlanmasında yöneticilerimizi duyarlı olması ve kusur ve eksiklerimizi ifade ederken hukuk çerçevesi içinde kalmaları, ülke birliğimizi tehdit eden, devlet birliğimizin içerisinde ur gibi tehdit eden her ne yapı varsa, bütün delilleriyle hukuk çerçevesi içerisinde üzerine gidilmelidir.

Elde herhangi bir delil olmadan, bir kitleyi itham etmek, milyonlarca sevgilisi olan bir hareketi, düşünceyi, çeteyle, örgütle itham etmek ve yine yapılan bütün bu çalışmaları görmezden gelmek alabildiğine yanlış tarihleri örnek vermek fevkalade üzücüdür.

Biz geriye dönüp baktığımızda AK Parti'yle alakalı önemli demokratik adımlar attığımızı inkar edemeyiz. Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarının elbette ki vesayetçi anlayışın yıkılmasında önemli etkisi olan soruşturmaların polisimiz destan yazmıştır, yargıçlarımız tarihe geçmiştir derken. Gezi olaylarında polisimizin yüceltilerek, takdir dolu ifadelerle düzenlemelerin yapılmasından, bu güzide arkadaşlarımızın çete tabiriyle anlamlandırılmasını anlamak mümkün değildir.

Kazanımların kaybedilmemesi, hakların kayıp gitmemesi meselesi, AKP'nin referans ettiği ve üzerinde ısrarla durduğu, gerek hukukun üstünlüğü çerçevesinde mutlaka önüne geçmelidir.

Hukuk çerçevesi içinde kalmaya mecburuz. Yolsuzluk operasyonuyla beraber ne konuşursak konuşalım, yolsuzluklar üzerine gidilmedikçe kamuoyunda bir gündem saptırması olarak değerlendirilecektir. Geçmişte de olduğu gibi yolsuzluk yapanlar olacaktır, hukuk onların üzerine gidecektir.

Aslı astarı olmayan bilgi ve belgelerle suçlama yapmasının mümkün olmadığını hepimiz bilmekteyiz. Geldiğimiz demokratik sürece itimat ederek, yolsuzluk soruşturmalarını çeteler veya her ne olumsuz yapı varsa bunların üzerine de mutlaka gidilmesinin gereğini özellikle ifade etmek isteriz.

Dün akşamdan bu yana değişik sosyal medyada yayınlanmış ve dolayısıyla yayılmış olan dinlemelerle ilgili olarak, devletin güvenlik güçleri tarafından olmamışsa, netice itibariyle kimler tarafından yapılmışsa, bu ancak devletin güçlü yapıları tarafından bulunabilir. Sayın Gülen'le ilgili, Bankasya meselesinin gündeme getirildiğini görüyoruz.

Bir banka iradi ve kasıtlı olarak batırılmak istenmesine karşılık, tabii ki sayın Gülen'e itimat ederek, değişik vesile ve yollarla kanaat ederek telefon açan insanların bu konudaki düşüncelerini almaları kadar tabii ne olabilir.

Bu ülkenin en zirvesinde olan insandan, sokağında yürüyen insana kadar herkesi bilinçli ve şuurlu, toplumun uzlaşı prensibiyle konuşması gerektiğinin altını çiziyorum.

Gerek Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın sahip olduğu sorumlulukların gereği bu dağılmanın önüne geçemezlerse, bu ülkede bazı şeyleri yerine getirmenin çok geç olacağının üstünü çizmek istiyoruz.

Büyüğümüzün mektubunda bahsettiği gibi;

"Kim bu noktada adım atarsa, Hizmet bu noktada 10 adım atmaya hazırdır. Birliğimiz dirliğimizin yeniden bir araya gelerek tevhidi, ülkenin kayıplarını yeniden telafi edecek birlik sözkonusu olsun."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.