İzlanda'ya neden yenildik?

İzlanda'ya neden yenildik?

Bugün NATO’dan çıkmayı bile tartışıyoruz ama FIFA’yı tartışan yok. Bu nasıl bir rant düzeniyse FIFA ve ilişkileri bizim için tartışılmaz bir tabu olmuş.

Bir kebapçı kavgası Fatih Terim’i “imparatorluktan” etti. THY’nin parasını ödediği Arda Turan Barcelona’nın elinde kaldı. Maça bile çıkarılmıyor, sonunda bedelsiz bir yere gönderilecek. Milli Takım’dan bir “cacık” olmayacağını iyi bilen TFF yönetimi faturayı yıkacak bir “zavallı Luchescu”yu buldu. Futbolcusundan federasyonuna, teknik direktörlerden kulüp yönetimlerine kadar doğru giden hiçbir şey yok. Bunu görmek için futboldan anlamaya da gerek yok. Sahada ve saha dışında yaşananlara bakmak yeter.

Yıllardır Türk futbolunu takip ediyoruz. Son 25 senedir aşağı yukarı aynı aktörler sahada dolaşıyor. Senede onlarca yabancı futbolcu ithal ediliyor. Hiçbir başarıya imza atmayan kulüplerin getirdiği yabancıların da futbola katkısı yok. Sadece biraz daha yetenekli gibi görünüyorlar ama dünya standartlarıyla bakarsak bir maharetleri yok. Buna rağmen futbola yatırılan para her yıl katlanarak artıyor.

Düşünsenize bir fabrikanız var; her yıl iflas ediyor ama siz bu fabrikaya her yıl daha fazla yatırım yapıyorsunuz. Niye? Borç sorunu olan ve hiç tasarruf kalemi olmayan ülkemiz neden bu kadar başarısız bir alanda kaynaklarını tüketmekte ısrarcı? Bu model FİFA tarafından ülkemize Özal döneminden beri dayatılmış durumda. Bugün NATO’dan çıkmayı bile tartışıyoruz ama FIFA’yı tartışan yok. Bu nasıl bir rant düzeniyse FIFA ve ilişkileri bizim için tartışılmaz bir tabu olmuş.

Dünya sıralamasında yukarılarda olanlara baktığımızda genelinin gelişmiş ülkeler olduğunu görüyoruz. Bunda şaşırılacak bir şey yok. Futbol endüstri çağının sporudur. Aslında spordan da öte Roma İmparatorluğundaki gladyatörlük gibi bir anlamı var. Futbolun kitleler ve düzen arasında önemli bir rol oynadığı malum. Yoksa ülkenin en zenginleri kulüp başkanı olmaz, politikacıları da her daim bu işlere burnunu sokmazdı.

Futbol sadece futbol değildir ama biz salt spor olarak futbolu konuşacaksak insanı değerlendirmemiz gerekiyor. Mesela Avrupa dışında futbolda başarılı olan Latin Amerika gibi ülkeler var. Latin Amerikalıların bizden üstünlüğü nedir ki iyi futbol oynuyor?

İlk bakışta kıvraklıkları, vücutlarını kullanma becerileri hemen göze çarpıyor. Bunun kültürel sebepleri var. Örneğin tüm doğu toplumlarında insan bedeni tabudur. Çocukluktan itibaren bedenimizi saklamamız ve sınırlı bir alanda hareket etmemiz öğretilir. Oysa Latinler bedenlerini serbestçe kullanmayı öğrenirler. İnsan vücudu onlar için bir tabu değildir. Saklanacak ve korunması gereken bir şey değildir. Yoksullardır, bir evleri yoktur ama bedenleriyle mutlu olmayı bilirler. En şişmanları bile vücudunu elbiseyle saklamaz. Bedenleriyle barışıktırlar.

Kıvraklıkları kuşkusuz danslarından gelir. Bin bir çeşit dansı olan Latin Amerikalılar bir müzik cümbüşü içinde hayata gözlerini açarlar. Dans, onların tüm hayatları boyunca sürdürecekleri, yeme-içme gibi vazgeçilmezleridir. Bizim halk danslarımız hep kolektiftir, tek başına oynananı çok azdır. Oysa Latin Amerika dansları bireyseldir. Orada herkes kendi dansını yapar. Fakat bir müzik eşliğinde hepsi uyum içinde dans eder.

Brezilya’da neredeyse kilolu adam yoktur. Sabah altıda insanlar maç yapar, öyle işe giderler. Salvador Bahia’da, bir aralar kaldığım evin karşısında bir askeri birlik vardı. Askerler sabah kalkar, başlarında komutan olmaksızın spor yaparlardı. Bizde askerin en çok üşendiği şey sabah sporudur. İki kilometre koşmak bile zulüm gibi gelir bizim askerlere.

Spor yapma kültürü, arzusu olmayan bir milletiz. Fiziksel aktivitenin de bir kültürü var. Bizde “ağır abi” olmak modeldir. Latin Amerika’da böyle davranan birini hasta zannederler. Endişe kaynağıdır ağır, asık suratlı, sert mizaçlı olmak.

Ayrıca bu toplumlar iyi de besleniyorlar. Bizden kat be kat fazla protein alan; balığı, eti kuşaklar boyu tüketen ülkelerin insanı sporda daha başarılı. Üç yüz bin nüfuslu İzlanda’ya yenilmemizin temel nedeni de budur. Onlar Vikinglerin torunları. Binlerce yıldır eti ve balığı sofralarından eksik etmemişler. Sonuçta futbolda fiziksel üstünlük her zaman önemlidir. Buna bir de eğitim olgusunu eklerseniz mantık yönünden de üstünlüğü elde etmişsiniz demektir.

Tabi tüm Latin Amerikalılar iyi futbol oynamıyorlar. Meksika, Peru, Bolivya gibi yerli ağırlıklı toplumlar futbolda Arjantin ya da Brezilya gibi iyi değiller. Arjantinliler Avrupa, Brezilyalılar Afrika ırklarıyla karışmış olduklarından fiziksel açıdan yerli Amerikalılara göre üstündürler. Ayrıca bu iki ülke endüstrileşme düzeyi açısından diğerlerine göre öndedir. Yani sanayi toplumunun örgütlenmesine sahiptirler. Yerli toplumları ise ağırlıkla köylüdür.

Futbolda başarılı olan ülkeler diğer sporlarda da geri durumda değiller ki. Sporun topluma yayıldığı ülkelerde futboldaki başarılar da istikrarlıdır. Bizim gibi kırk yılda bir dünya kupasına gitmezler. Bizse hala bir maçta kaderimizi değiştirmenin peşindeyiz.

Oysa mesele kuşakları değiştirme meselesi.

Özgür Uyanık

siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.