Kılıçdaroğlu: Belediyelere yetki verilsin aşı işini biz çözelim

Kılıçdaroğlu: Belediyelere yetki verilsin aşı işini biz çözelim

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KRT TV ve Yön Radyo ortak yayınında gazeteci Zafer Arapkirli'nin sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, "Saray CHP'li Belediyelere yetki versin, aşı işini biz çözelim. Aşıyı zamanında getirir herkesi aşılarız. Belediye Başkanlarımızla konuştum, bu işi biz çözeriz." dedi. Kılıçdaroğlu, "Saraydakiler olaylar çıksın, polisleri görevlendireyim, çok sayıda insan hayatını kaybetsin, OHAL ilan edilsin istiyorlar" dedi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu 'içki yasağı'nda Akşener'le ters düştü:  Demokrasi askıya alınmıştır

KRT TV'de Zafer Arapkirli'nin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, konuşmasına 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü mesajıyla başladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, polisin eylemcilere müdahale anlarının kaydedilmesinin engellenmesini kapsayan genelge için, "Bu genelge şu anlama geliyor: Türkiye'de demokrasi askıya alınmıştır, Anayasa askıya alınmıştır, hak ve özgürlükler askıya alınmıştır. Bunu bütün dünya duysun. Aslında bu genelgenin amacı o" dedi.

Kılıçdaroğlu, "1 Mayıs aslında uzun mücadelelerden sonra elde edilen bir bayram. Dolayısıyla emeğin, alın terinin, çalışanların, emek harcayanların bayramı. Bu bayramın, bayram havasında içinde kutlanılması benim en büyük arzum" dedi.

1 Mayıs kutlamalarındaki polis müdahalesine de değinen Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"1 Mayıs'ı şöyle veya böyle kutlamak isteyenlere sarayın talebi üzerine şiddet uygulandığını görüyor, tanık oluyoruz. Bunlara asla ve asla izin vermemek gerekiyor demokrasilerde. Ama bizim ülkemizde demokrasi yok.

"Çiçeği burnundaki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı da ‘1 Mayıs bayramı demokrasilerde kutlanılır' dedi. Bizde demokrasi, hak, hukuk yoksa kutlanmaz anlamına geliyor. Sayın bakan da ülkenin demokrasi olmadığını bir anlamda tescil etmiş oluyor."

AŞI SORUNU

Kılıçdaroğlu, iktidarın aşı konusunda başarısız olduğunu belirterek, "Saray CHP'li Belediyelere yetki versin, aşı işini biz çözelim. Aşıyı zamanında getirir herkesi aşılarız. Belediye Başkanlarımızla konuştum, bu işi biz çözeriz." dedi.

Bilal Erdoğan ve Sümeyye Erdoğan'ın devlet işlerine karıştığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Rektör tayin ediyorsun, rektörün teşekkür ettiği adam Bilal Erdoğan. Kızı kalkıyor, bakanın atamasıyla ilgili yorumlar yapıyor. Kardeşim sen aileni devletin işine niye karıştırıyorsun? Çoluk çocuğunu niye karıştırıyorsun devletin işine kardeşim? Aile boyu devlet mi yönetiyorsunuz? Devleti tarumar ettiler. Hangi devletin askeri hastanesi yoktur? Türkiye Cumhuriyeti'nin... Orayı da tarumak ettiler" ifadelerini kullandı.

İktidarı demokratik yollarla seçimde göndereceklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Saraydakiler olaylar çıksın, polisleri görevlendireyim, çok sayıda insan hayatını kaybetsin, OHAL ilan edilsin istiyorlar" dedi.

'10 MİLYON İŞSİZİMİZ VAR'

Türkiye'deki işsizlik sorununa dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "10 milyonu aşkın işsizimiz var. Hak talebinde bulunanların cezalandırıldığı bir süreci yaşıyoruz. Bütün bunlara rağmen hiç kimsenin umutsuz olmasını istemem. Nasıl olsa bütün bunların tamamı değişecek. Gerçekten çalışanların iş güvencesi, sendikaları olacak" dedi.

Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Sendikalar gerçek anlamda sendika olacak. Bir kişi haksızlığa uğradığı zaman yeri geldiğinde sendikalar, sivil toplum örgütleri, siyasi partilerin yetkileri o haksızlık karşısında seslerini daha güçlü bir şekilde duyurabilecekler. En büyük arzum bu. Bunları yapacağız. Dolayısıyla kimse umutsuzluğa kapılmasın."

'TÜRKİYE'DE DEMOKRASİ ASKIYA ALINMIŞTIR'

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün toplumsal olaylarda yurttaşların cep telefonuyla çekim yapmasını yasaklayan genelge yayımlamasını değerlendiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bu genelge şu anlama geliyor: Türkiye'de demokrasi askıya alınmıştır, Anayasa askıya alınmıştır, hak ve özgürlükler askıya alınmıştır. Bunu bütün dünya duysun. Aslında bu genelgenin amacı o. Bu ülkede demokrasinin olmadığını kanıtlayan bir delil ararsanız bu genelgeyi gösterirseniz en büyük delil bu. Ne demek fotoğraf çekilmesin? Fotoğraf çekmek benim hakkım değil mi? Keyfinize göre genelge yayımlıyorsunuz."

ABD'de polis memuru tarafından boğularak öldürülen George Floyd'u hatırlatan Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Amerika'da görevli bir polis, Amerikalı bir vatandaşın boynuna basarak ölümüne yol açtı. Orada çekilen bir fotoğraf en azından o kişinin veya yakınlarının hak talebinde bulunmalarına yol açtı. Ellerindeki en ciddi delil o fotoğraftı. Adaleti tecelli edecek fotoğrafları dahi çektirmiyorsunuz. Bu ne demektir? ‘Kim adaleti aramaya kalkıyorsa ben ona gösteririm' demektir."

'BU SADECE BİR İÇKİ OLAYI DEĞİLDİR; KİŞİNİN ÖZEL YAŞAMIYLA İLGİLİ DEVLET MÜDAHALE EDEMEZ'

Alkollü içki satışının tam kapanmada yasaklanmasına ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Ben işi içki yasağı veya başka bir yasaktan değil doğrudan doğruya esnaf açısından görüyorum. Bu esnafın yetkisi var, dükkanını açıyor, satış yapıyor, çoluk çocuğunun nafakasını sağlıyor. Dükkanı kapat diyorsanız ki haklılar, pandemi döneminde kapanması lazım, o zaman sosyal devletin devreye girip ‘Evet dükkanını kapat, evde otur dedim ama ne sen ne de ailen asla açıkta kalmayacaksınız, senin güvencen sosyal devlettir.

"Sen bu devlete her zaman, her ortamda yasalara uygun olarak vergini ödedin. Şimdi sen gelir elde edemez durumdasın. O zaman dükkanı kapatıyorsan yiyeceğini, içeceğini her şeyini sağlayacağım. Sosyal devlet senin arkanda olacak' demesi lazım. Ben olaya böyle bakıyorum.

"Olayı saf, dar bir alana sıkıştırmak doğru değildir. Manavı da, bakkalı da simitçisi de büfecisi de bütün bunların hepsi perişan vaziyetteler. Nerede bu sosyal devlet? Özel hayatın gizliliği esastır. Bu sadece bir içki olayı da değildir. Kişinin özel yaşamıyla ilgili devlet müdahale edemez. Hangisine uydular ki buna uysunlar… Fotoğraf çekmeyi yasaklıyorlar.

"İnsan haklarına saygılıysanız, insanları seviyorsanız, vergisini alıyorsanız, o zaman onun yiyeceğini, içeceğini karşılayacaksınız.

"Hıfzı Sıhha kanunu 1930'larda çıkmış. Diyor ki, karantina uygulanıyorsa orada yaşayan insanların elektrik - su dahil bütün ihtiyaçlarını ilgili bakanlık sağlar. 21. yüzyıldayız, bu yasanın gereği bile yapılmıyor. 1930'lardaki devlet anlayışıyla, şimdiki Saray devleti anlayışının farkını görüyor musunuz?"

SORUNUN OLMADIĞI TEK YER SARAY

"Her türlü israfı yapıyorlar, esnafa gelince aç evinde otur diyorlar. Nerede oturacak bu adam? Türkiye çok zor bir süreçten geçiyor. Sadece ekonomide değil, sosyal yaşamda, eğitimde, dış politikada Türkiye bir açmazlar ülkesine dönüştü. Sorunun olmadığı tek yer Saray. Onlar kendi keyiflerine göre, kendi koydukları kurallara göre yaşıyorlar. Ama Türkiye coğrafyası öyle değil. Açlık var, yoksulluk var, işsizlik var. Eğer bu ülkede on binlerce çocuk yatağa aç giriyorsa bu hepimizin sorunudur. Hakkari'den başlayıp Edirne'ye kadar bütün illere çok sayıda milletvekilimizi gönderiyoruz. Arkadaşlarımız ilçelere de gidiyorlar, köylere de gidiyorlar, vatandaşla konuşup sorunları tespit ediyorlardı, ben de bu sorunları kamuoyuna taşıyordum. "
 

MİLLETVEKİLİ ARKADAŞLARIMIZ ÜLKENİN RÖNTGENİNİ ÇEKTİ

"Bunların dışında bir Ekonomi Masamız var. Müsteşarlık, Genel Müdürlük, Başkanlık yapmış, ekonomi konusunda Türkiye'nin yetkin insanları da ülkeyi geziyor. Ekonomi konusunda lafı olan, Türkiye'nin sorunlarının aşılması için neler yapılması gerektiğini anlatan, sivil toplum örgütleri ve iş dünyasının aktörleriyle konuşuyorlar, partimizin sorunları nasıl çözeceğini anlatıyorlar.

"Sokaktaki vatandaş, esnaf, sanayici, KOBİ, sokak satıcıları ile bir araya gelerek kendimizi ve sorunları nasıl çözeceğimizi anlatıyoruz. Bu süreci başlattık, uzun süredir devam ediyoruz. 81 ile Milletvekili arkadaşlarımız gittiler, ülkenin röntgenini çektiler."

ÇÖZÜM YOLLARINI ANLATTIM

"Sadece bu güne değil, 10 yıla da değil, önümüzdeki 100 yıla hazırlık yaptık. İkinci yüzyıla çağrı beyannamemiz 13 maddedir. Önümüzde ikinci yüzyıl var. Geçen yüzyılın acılarını, sevinçlerini, boykotlarını gördük. Önümüzdeki yüzyıla nasıl bakacağız ve Türkiye'nin 5 temel sorununu nasıl çözeceğiz? Bunun ayrıntılarını görüşüyoruz. Şimdi yaşadığımız sorunları çözmek için çabalıyoruz. 2018'in Ağustos ayında İstanbul'da bir basın toplantısı yaptım. Gelen ekonomik krizi nasıl aşabileceğimizi 13 madde halinde saydım. Hükümete eleştiri getirmedim, sorunun çözümünü anlattım. İktidar söylediklerimin yanlış olduğunu söyleyebilirdi. Hiçbir şey söylemeden, 'sen bu işten ne anlarsın' dediler.

"Arkasından pandemi geldi ve ekonomik kriz buhrana dönüştü. Yine bir eleştiri getirmeden, 17 madde halinde bu buhranı nasıl atlatabileceğimizi anlattım. Bu ekonomik buhranı aşmak zorundayız dedim, yine olmadı."

BU BİR CİNAYETTİR, CİNAYETE YOL AÇANLAR DA SARAY'DA OTURANLARDIR

"Şimdi bakın yeni dönemde de yanlış üzerine yanlış yapıyorlar. Binlerce insanımız hayatını kaybetti. Kongreler yaptılar, yazıktır günahtır. Çifte standart uygulayan devlet yarattılar. Vatandaşa maske cezası kestiler, maskesiz kongreler yaptılar. İnsanların hayatını tehlikeye attılar. Yazık günah değil mi? Bunlarda vicdan, ahlak var mı? Yeter ki gel beni kongrede alkışla, sonra ölebilirsin diyorsun. Böyle bir devlet yönetimi olabilir mi? Vatandaşa sokağa çıkma diyorsun, kongreler için hep beraber gelin diye çağrı yapıyorsun.

"Bıraktım vaka sayılarını, ölüm sayıları 390'a çıktı. Bu bir cinayettir, cinayete yol açanlar da Saray'da oturanlardır. Nerede bu aşı? Sağlık Bakanı ayrı telden çalıyor, Saray ayrı telden çalıyor."

YANDAŞINA AŞI YAPTIRDIN

"Ben aşı sıkıntısını kabul etmiyorum, diyor. Yandaşına aşı yaptırdın. Vatandaş, fakir - fukara aşı olmasa da olur, ölürse de ölsünler diyorsun. Böyle bir devlet anlayışı olur mu? Bunlar devleti değil Saray'ı yönetiyorlar. Herkes ölebilir, yeter ki onlar sağ kalsınlar. Herkes aç kalabilir, yeter ki onlar doysunlar."

DEMOKRATİK YOLLARLA BİR OTORİTER REJİMİ YOLCU EDECEĞİZ

"Sandık gelecek. Demokratik yollarla bir otoriter rejimi yolcu edeceğiz. Bu işin kuralı budur, acıya tahammülümüz yok. Devleti yönetemiyorlar. Sokaktaki vatandaş da, sanayici de, tüccar da gördü bunu. Çekle ilgili yasal düzenleme yaptılar, devleti kilitlediler. Kanuna aykırı genelde çıkarıyorlardı. Devlet yönetmesini bilmiyorlar. Akılla, mantıkla bir devletin yönetilmesi gerektiğini bilmiyorlar. Devletteki liyakatli kadroları yok ettiler. Hangi aklı başında bir yönetim rüşvet alan kişiyi Büyükelçi tayin eder? Bayrağını taşıyacak o adam arabasında. Bir devlet böyle yönetilir mi? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletinin Büyükelçisi Amerika'ya atandı, ortada yetim gibi geziyor. Bu mudur onurlu Türkiye Cumhuriyeti devleti? Devletin kurumlarını mahvettiler. Dışişleri Bakanı kim? Milli Savunma Bakanı mı, Fahrettin Altun mu, İbrahim Kalın mı? O dahil olmak üzere herkes konuşuyor, konuşmalar taban tabana zıt. En somut örnek; Sağlık Bakanı ne diyor, Saray ne diyor? Devleti yönetemiyorlar, ipin ucunu kaçırmışlar."

ASLAN GİBİ KÜKREYECEKTİ SÖZDE AMA KEDİ GİBİ MİYAVLAYAMADI BİLE

"Siz bunların hiçbirini yapmıyorsunuz. Saray'da oturmuş, bütün dünyanın oyuncağı haline gelmiş. Her gelen bir şamar atıyor. En son Biden açıklama yaptı. Bütün Ak Partililer neyi bekliyordu? Erdoğan kürsüye çıkacak, Eyyy Biden diyecek. Aslan gibi kükreyecekti sözde ama kedi gibi miyavlamadı bile. Bu görkemli tarihi olan Türkiye Cumhuriyeti devletini yönettiğini sanıyor."

VERESİYE DEFTERİNİ SATIN ALIN

"Belediye Başkanı arkadaşlarıma dedim ki, fakir mahallelerdeki esnafın veresiye defterini satın alın. Bizim belediyelerin olmadığı yerlerde de Erdoğan Kaymakamlara talimat versin, veresiye defterlerini aldırsın. Yasak talimatı vereceğine, bu talimatı versin. Her seferinde aklı ben mi vereceğim ona?

"Niye sicil affını çıkarmıyorlar? 2019'dan beri bunu söylüyoruz. Kredi veriyorsanız herkese kredi verin dedik. Gün sorun aşma günüdür dedik. Merkez Bankası'nın bağımsızlığını sağlamazsanız kimse size güvenmez dedik.

"Bunlar yerli de değil, milliyetçi de değil. Bunlar dolar dostu adamlar. Çok açık ve net söylüyorum; Türkiye'de vatandaşlar kendi birikimlerinin yarısını dolar olarak tutuyorlarsa sorumlusu bunlardır."

BUNLAR DEVLETİ YÖNETEMİYORLAR, CEPLERİNİ VE YAKINLARINI DÜŞÜNÜYORLAR

"Kimse umutsuzluğa kapılmasın, bütün haksızlıkları gidereceğim, telafi edeceğim.
KYK'dan kredi alıp, üniversitesini bitiren öğrencinin aldığı krediden dolayı yüklendiği borçları sıfırlayacağım. Esnafın, çiftçinin, gerek bankalardan gerekse kooperatiflerden çektiği kredilerin faizlerini sıfırlayacağım. Hepsinin altyapısı hazır. Bütün bunlar bir hafta içerisinde olacak. "

"Bunlar devleti yönetemiyorlar, ceplerini ve yakınlarını düşünüyorlar. Dışarıya paralar transfer ediyorlar. Londra bankalarına gidin bakın... 128 milyar dolar nereye gitti? Manav, emekli, işçi, memur almadı, kim aldı 128 milyar doları?"

Siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.