Kılıçdaroğlu’ndan Engin Özkoç açıklaması: Asla kabul etmiyorum

Kılıçdaroğlu’ndan Engin Özkoç açıklaması: Asla kabul etmiyorum

CHP lideri Kılıçdaroğlu, partisinin grup başkan vekili Engin Özkoç'un Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakkında sözleriyle ilgili açıklamada bulundu.

Kılıçdaroğlu, 'Erdoğan'ın bana yönelik olan, burada söylenmesi mümkün olmayan belli cümleleri kullanarak, bana hakaret etmesini asla kabul etmiyorum. Kendisine de hiçbir cevap vermedim. Grup başkan vekilimiz aynı cümleleri kullanarak cevap verdi. Biz parlamentoda kavga istemiyoruz' ifadelerini kullandı. 

 

vefa.jpg

 

VEFA SALMAN AÇIKLAMASI

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Konuşmasına tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak, başlayan Kılıçdaroğlu, CHP’li Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman’ın görevinden alınmasını eleştirdi. Kılıçdaroğlu, “Yalova Belediye Başkanımız Vefa Salman; 2 kez engellediler, başaramadılar. Halkın oyuyla yenemedikleri için ‘İdari kararlarla Salman’ı nasıl uzaklaştırabiliriz de kendimizden birini atarız’ dediler. Vefa Salman bir yolsuzluk yapmış ise kimse merak etmesin onunla ilgili ilk işlemi yapacak parti CHP’dir. Yolsuzluğu şikayet edip, görevden alınan bir belediye başkanı olarak Vefa Salman tarihe geçecektir. Orada yolsuzluğu saptayan düz namuslu bir memur. Olayı görüp tespit ediyor, belediye başkanına haber ediyor. Belediye Başkanı da araştırılması için ilgililere başvuru yapıyor. Anında soruşturma açıyor. Bakanlık ne yapıyor? Belediye başkanını görevden alıyor, AK Parti’li birini başkan atıyor. Bu, Yalova halkına saygısızlıktır” diye konuştu.

‘GRUP BAŞKAN VEKİLİMİZ AYNI CÜMLELERİ KULLANARAK CEVAP VERDİ’
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sözleri nedeniyle hakkında fezleke hazırlanan partisinin grup başkan vekili Engin Özkoç ile ilgili konuştu. Özkoç’un o sözleri neden söylediğinin gerekçelerini anlatan Kılıçdaroğlu, geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP grup toplantısında kendisini hedef gösterdiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Sayın Erdoğan’ın, bana yönelik olarak burada söylenmesi asla mümkün olmayan, terbiyemin, ahlakımın asla izin vermediği belli cümleleri kullanarak bana hakaret etmesini asla kabul etmiyorum. Kendisine hiçbir cevap vermedim. Grup Başkanvekilimiz onun kullandığı cümlelerin aynısını kullandı. Grup Başkanvekilimize, ‘Neden böyle söylüyorsun?’ diye kızıyorlar. İyi de asıl öbürüne kızmak lazım, neden, hangi gerekçeyle böyle söyledin? Biz parlamentoda kavga istemiyoruz. Herkes düşüncelerini rahatlıkla ifade edebilsin, kamuoyuna, kitlelere anlatabilsin. Düşünce kadar değerli bir şey yoktur. Benim söylediğim sözlerden kimsenin kırılmasını istemem, eleştiri getiriyorsak mutlaka bir gerekçesi vardır, onu da açıklarız. Parlamentoda gereksiz bir kavga, parlamentoya hiçbir kazanç sağlamaz.”

 

engin-ozkoc.jpg

 

‘BÜYÜK LOKMA YE BÜYÜK LAF ETME’
Kemal Kılıçdaroğlu, “Büyük lokma ye büyük laf etme” sözüne de değinerek büyük lafın arkasında durmanın kolay olmadığını vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Büyük laf ediyorsanız, önünüze çok güçlü, büyük hedef koymuşsunuzdur. Hedefinizin gerisine düşerseniz itibarınız düşer, itibarınız sorgulanır. Bulunduğunuz makamın itibarını da köreltmiş olursunuz. İtibarı kaybeden kişilerin ya da söylediği sözlerin tutamayan veya o sözlerin gerisine düşen kişilerin, bir memleketi yönetmesini doğru bulmayız. O büyük laflar döner, dolaşır koca, görkemli bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne zarar verir, uluslararası itibarını sarsar. Ülkeyi yönetenlerin konuşurken çok daha dikkatli olmaları gerekir” diye konuştu.

‘CHP İPTAL ETTİRMESEYDİ’
Suriye konusunda çok iyi niyetlerle yola çıktıklarını, hiç büyük laf etmediklerini aktaran Kılıçdaroğlu, aklı olan herkesin “Bizim Orta Doğu bataklığında ne işimiz var?” sorusunun ne kadar doğru olduğunu bildiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin Orta Doğu’da sorun çıktığında başvurulan ülke pozisyonunda olduğunu ancak bataklığa girilmesinin, sorunu çözme pozisyonunun kaybedileceği anlamına geldiğini ifade etti.

kilicdaroglu-003.jpg

 

Suriye sınırının mayınlar temizlendikten sonra 49 yıllığına yabancı ülkeye verilmesini, kimin telkin, tavsiye ettiğini soran Kılıçdaroğlu, CHP’nin çıkan kararnameyi iptal ettirdiğini, kanun çıktıktan sonra da Anayasa Mahkemesinde iptal ettirdiklerini söyledi.  Kılıçdaroğlu, “AK Parti’ye oy veren kardeşlerimize sesleniyorum: Suriye sınırına yabancı bir devlet gelip, yerleşseydi bugün Türkiye’nin durumu ne olurdu? CHP’yi, ‘Siz hep mahkemelere giderseniz’ diye eleştirirlerdi. CHP, mahkemeye gitmeyip, iptal ettirmeseydi, bugün o bataklığın hangi düzeye ulaştığını tahmin edebilir miydik?” dedi.

‘BALIKLAMA ATLADILAR’
“Neden Büyük Orta Doğu Projesi’nin eşbaşkanlığına soyundunuz? Kim size önerdi, maşa rolünü kim size verdi, hangi gerekçeyle bunu defalarca açıkladınız? Hiç düşünmediniz mi sana bu eşbaşkanlığı veren, yarın sana nasıl görev verecek?” sorularını yönelten Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Tarih kültüründen yoksun olanlar buna balıklama atladılar. Bugün Orta Doğu bataklığında bulunmamızın temel nedenlerinden birisi bu. ÖSO ile senin ne işin var? ‘ÖSO’yu biz ABD ile beraber kurduk.’ diyor. Sana maşa görevi verdiler, farkında bile olmadın. Biz, ÖSO’nun aynı zamanda hamiliğine soyunduk, maaş, para, silah verdik, eğittik. Yıllar yılı ‘Yanlış yapıyorsunuz, yapmayın’ dedik. Tam tersine ‘ÖSO Kuvayımilliye’dir’ dediler. Çünkü Kuvayımilliye’nin ne olduğunu bilmiyorlardı, sanıyorlardı ki Atatürk, Kuvayımilliyecilere her ay para veriyor. Sanıyorlardı ki Kuvayımilliyeciler, kendi vatanlarını savunmuyor da birilerinin telkiniyle yola çıkmıştı. Sırtımızı sıvazlayıp Suriye bataklığına bizi sokanlar, sonra bizi yalnız bıraktılar.”

‘GÖZLEM NOKTALARINDAKİ KUŞATMA KALKMIYOR’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya ziyaretini de değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Sonunda bir anlaşmayı imzaladılar. Ortada bir ateşkes yok. Erdoğan öyle diyor ama ortada böyle bir şey yok. 3 devlet askeri faaliyetlerin durdurulması kararı alıyor. Türkiye bu anlaşma ile Suriye rejimini resmen tanıyor, sözleşmede Suriye ‘Arap Cumhuriyeti’ olarak geçiyor. Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğünü kabul ediyor. ‘Suriye’nin kaderini Suriye belirler’ diyorduk. ‘Hayır efendim biz belirleyeceğiz’ diyorlardı. Şimdi gittiler, anlaşmayı imzaladılar. Suriye hava sahasının açılması ancak Suriye kabul ederse açılacak. Terör örgütü HTŞ, ‘Ben bu anlaşmaya uymuyorum’ dedi. Suriye gözlem noktalarından geri çekilmeyecek. Gözlem noktalarındaki kuşatma kalkmıyor” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, “Terörizmin tüm tezahürleri içine ÖSO giriyor mu girmiyor mu önümüzdeki süreçte hep beraber göreceğiz. Bir başka sonuç, yaşadığımız sorunu Suriyelilerin öncülüğünde ve sahipliğinde çözüleceğini kabul ettik” dedi.

GAZETECİLERİN TUTUKLANMASINA TEPKİ
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Odatv’nin kapatılması ve gazetecilere yönelik tutuklama kararlarına da tepki göstererek, şunları söyledi:

“Basın halkın kulağı ve sesidir. Anayasamız da der ki ‘basın hürdür ve sansür edilemez.’ Siyasi iradeye böylece bir engel koyar. Sansürü siyasi güç getirir. Medya üzerindeki baskıları biliyorum. Önce şunu kabul edelim bir sivil darbe süreci içerisindeyiz. 20 Temmuz’dan sonra Türkiye bir siyasi darbe sürecindedir. Medya üzerinde olağanüstü baskı var. Kendilerini anlatan kendilerini öven bir medya grubu da var. Onlar sadece devletten aldıkları paralarla beslenirler. Tek görevleri vardır siyasi ikidarı ne yaparsa yapsın övmektir. Odatv’ye geliyorum, havuz medyasının büyüklüğü karşısında namuslu gazeteciler kendi sosyal medyalarını oluşturdular. Odatv de bunlardan biri.”

‘SAVCI ARKADAŞLARIMA SESLENİYORUM…’
Libya’da üç tane şehidimiz var cümlesini kuran Erdoğan’dır. Bunu eleştiren de bendim, şehide tane diyemezsiniz. Defnedildiği zaman sosyal medyada yer aldı, fotoğraflar yer aldı vs. Bir gazeteci arkadaşımız Hülya Kılınç bunu haber yaptı. Odatv’de de yayımlandı bu. Arkasından haber Müdürü Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Murat Ağırel. Şimdi hepsi cezaevindeler. Gizli hiçbir şey yok. Evleri sabaha karşı basılıyor. Ben size sivil darbe dönemini yaşıyoruz derken bunu kastediyordum. Gözaltına alınıyorlar, ortada yazılı hiçbir şey yok ama şifai talimat var. Sayın Ağırel’in serbest bırakıyorlar, bir süre sonra nasıl serbest bırakırsınız diye telefonlar geliyor. Yeniden gözaltına alınıyor. Buradan o gazeteci arkadaşlarıma, Terkoğlu’na Pehlivan’a Ağırel’e Çelik ve Keser’e CHP’den sesleniyorum sizler bu ülkenin onurusunuz. Gazeteciliğin hakkını veriyorsunuz. Bunun için bir sivil darbe döneminde size bedel ödetiyorlar ama ödenen bedel Türkiye’nin aydınlığa çıkma bedelidir. Savcı arkadaşlarıma sesleniyorum; talimat aldığınızı biliyorum ama yüreğinizin bir yerinde en ufak bir vicdan kırıntısı kalmışsa süratle iddianameleri hazırlayın ve gönderin. Neyi tutukluyorsunuz siz? Tutuklanma nedeni yok. Ülkede ne Anayasa ne de yasalar geçerli değil. Üstünlerin hukukunun yaşandığı bir süreçteyiz. Yargıyı bu hale getiren bazı hâkimler ve savcılardır. Talimatla karar veren, talimatla iddianame hazırlayanlardır. Onlar sarayın kalemşörleridir.

 

siyasetcafe.com

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.