Kılıçdaroğlu’ndan sert açıklamalar! CHP’de sürpriz yok

Kılıçdaroğlu’ndan sert açıklamalar! CHP’de sürpriz yok

Cumhuriyet Halk Partisi'nin 36. Olağan Kurultayı resmen başladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kurultay’da çok sert açıklamalarda bulundu. İşte ayrıntılar ve Kurultay’a dair her şey;

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve aday adaylarından Muharrem ince kurultay salonunda yanyana oturuyor.

CHP Genel Başkanlığı'na aday olacağı açıklanan Ümit Kocasakal ve Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun adaylık için gerekli imza sayısına ulaşamadığı öğrenildi.

CHP'nin 36’ncı Olağan Kurultayı’nın başlamasına saatler kala, Türkiye’nin dört bir yanından gelen partililer salonu doldurdu. Kurultay’ın yapıldığı Ankara Arena Spor Salonu’na açılan tüm yollar kamyonlarla kapatılırken, vatandaşlar uzun bir yürüyüşle salona ulaştı.

Salonda ‘Biz adaletli bir Türkiye istiyoruz", "Barışı birlikte inşa edeceğiz", "Biz biriz, biz bütünüz, biz vatanseveriz", "Yine yeniden cumhuriyet", "Tutuklu gazetecilere özgürlük", "Hak, hukuk, adalet için CHP" afişleri yer aldı. Tutuklu CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun fotoğrafının yanında yer alan “Bir gün mutlaka buluşacağız özgürlükte” afişi de dikkat çekti. Salonda Mustafa Kemal Atatürk ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafları asıldı.

Kurultayda bugün genel başkan, yarın ise 60 kişilik Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu üyeleri seçilecek.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kurultay açılışında şu açıklamalarda bulundu:

"2 değerli yoldaşımız aramızda yok bunlardan birincisi Deniz Baykal, şifalar diliyoruz bütün dualarımız Deniz Baykal için. Diğeri de milletvekilimiz Enis Berberoğlu. Enis Berberoğlu, hakkın hukukun ve adaletin olmadığı bir ülkede talimat üzerine hapishanede tutulmaktadır. 36.kurultayımızdan bütün katılımcıların selamını sevgisini dostluğunu gönderiyorum. Enis Berberoğlu’nun tutuklanması hiçbir belgeye dayanmayan bir şekilde oldu. Hiç kimse şu gerçeği unutmasın mit tırlarıyla ilgili soruşturmayı yürüten hakim, savcı, polis hepsi FETÖ’den tutuklandı. Terör örgütlerinin bildiği bir sır nasıl devlet sırrı olur. Buradan açık ve net söylüyorum. İstediğiniz kadar baskı kurun biz bildiğimiz yoldan asla dönmeyeceğiz çünkü biz Kuvay-i Milliye’yiz.

Açılış konuşmaları ve divan başkasının seçilmesinin ardından Genel Başkan Kılıçdaroğlu tekrar kürsüye çıktı.

KILIÇDAROĞLU'NUN AÇIKLAMALARI ŞÖYLE:

"Türkiye tarihinin en zor koşulları içinde ve bir beka sorunu ile karşı karşıya olduğu ifade ediliyor. Cumhuriyet tarihimizin en zor süreçlerinden birini yaşıyoruz. Bu kurultay Türkiye'yi yaşanan sorunlardan çekip çıkarma kurultayıdır. Bu kurultay, Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırma kurultayıdır. Bu kurultay Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Dolmabahçe'den bakıp 'Geldikleri gibi gidecekler' dedikleri kurultaydır. Bu kurultay huzur isteyenlerin kurultayıdır. Sivas Kongresi'nin ruhunu taşıyanların kurultayıdır. Adalet için cesaretle yola çıkanları kurultayıdır. Bu kurultay Kuvayı Milliyecilerin kurultayıdır. Firavun karşısında Musa olanların kurultayıdır. Zulmün karşısında dilsiz şeytan olmayanların kurultayıdır.

Bu kurultay bereketli kurultayda yoksulluğu tarihe gömeceğiz diyenlerin kurultayıdır. Toplumun her kesimine umut taşımayı öngörenlerin kurultayıdır.

Bu kurultay yurtta barış dünyada barış diyenlerin kurultayıdır. Ne ezen ne ezilen diyenlerin kurultayıdır.

Bu kurultay tanımında terör örgütü tarafından aldatılanlar yoktur.

Bu kurultay salonunda terör örgütleri ile pazarlık kuranlar yoktur.

Bu kurultay salonunda terör örgütleri ile aynı menzile yürüyenler yoktur.

Devletin haremini yani namusunu terör örgütüne teslim edenler yoktur.

Bu kurultay salonunda terör örgütlerine "Ne istediniz de vermedik" diyenler yoktur.

Vatan toprağını terör örgütlerine teslim edip Süleyman Şah Türbesi'ni kaçıranlar yoktur.

Kendi vatanında vergi ödememek için Man Adaları'nda şirket kuranlar yoktur.

Bu kurultay salonunda namussuzlar kadar cesur olmaya ant içmiş namuslular vardır.

Bu nedenle kurultayın adı 'Adalet ve cesaret'tir.

Adaleti ve cesareti bir arada götüreceğiz.

Ülkemizin genel durumu şöyle. Bugün beş temel sorunla karşı karşıyayız. Karamsar bir tablo var. Bu tablo kaygıları derinleştiriyor. Oysa 2002'de iktidar olduklarında Türkiye'nin bir temel sorunu vardı. Bu bazen Kürt sorunu, bazen toplumsal barış, bazen Güneydoğu sorunu olarak dillendirildi. Demokrasi, ekonomi, eğitim ve dış politika sorunları eklendi. Sorunlar giderek derinleşmektedir.

Biz CHP solarak sadece sorunları dile getiren değil her sorunun üzerine kararlılıkla yürüyen bir partiyiz.

Çözümlere de kısada değineceğim. Bazen 'Kürt sorununu' bazen 'Güneydoğu', bazen 'toplumsal barış' olarak dillendiriyoruz. 2002'de terör örgütünün beli kırılmıştı. Terör neredeyse sıfırlanmıştı. Sorun Türkiye'nin gündeminden büyük ölçüde çıkmıştı. Önce terör örgütü ile masaya oturdular. Toplantılar yaptılar. Şu tablo çıktı ortaya. Bugün toplumsal barışımızı tehdit eden terör daha geniş bir coğrafyada varlığını sürdürmeye çalıştı. Afrin'de askerlerimiz var. Yüreğimiz onlarla beraber. Şehitlerimiz, gazilerimiz var. Biz Afrin'de bu ülke için mücadele eden Mustafa Kemal'in Mehmetçiklerine buradan selam gönderiyoruz.

SURİYE VE IRAK HÜKÜMETLERİYLE TEMASA GEÇİNİZ

Afrin milli bir duruşu öngörüyor. Biz de milli duruşumuzu açık ve net dile getirdik. Ama birileri Afrin'i partisinin bir kararı gibi topluma sunuyor. Ordu Mustafa Kemal'in ordusudur. Mücadele Türkiye içindir. Türkiye'de, 2002'de rahmetli Ecevit döneminde terörün beli kırılırken 2018'de terör nasıl bu kadar geniş bir coğrafyaya kimlerin desteği ve yanlış politikalarla yayıldı bunu düşünmek zorundayız. Türkiye'yi bu noktaya kimler taşıdı hep beraber düşüneceğiz. Açık ve net bir çağırıyı yapmak istiyorum. Suriye hükümeti ile temasa geçiniz. Suriye'de toprak bütünlüğü sağlanacaksa, akan kan duracaksa Suriye devleti ile hükümeti ile derhal ilişki kurmak gerekiyor. Benzer ilişkiyi Irak merkez hükümeti ile kurmak gerekiyor.

KÜRT SORUNU

Sorunun çözüm adresi TBMM'dir. Sorun demokrasi ve özgürlük bağlamında çözülmek zorundadır. Kürt sorunu ile terör sorunu arasındaki hassas dengenin belirlenmesi gerekir. Terör örgütleri tarafından saldırıya uğrayan genel başkan olarak açık ve net söylüyorum; adına ne derseniz deyin bu sorunu çözecek olan parti sadece ve sadece CHP'dir. 'İlk dört yıl içinde bu sorunu çözmezsem siyaseti bırakacağım' diye sözüm var.

YALNIZLAŞAN BİR TÜRKİYE TABLOSU...

İkinci sorun dış politika. Yalnızlaşan bir Türkiye tablosu ile karşı karşıyayız. Egemen güçler tarafından savrulan ve savrulduğunu da 'aldatıldık' diye itiraf eden Türkiye tablosu ile karşı karşıyayız. Durup dururken neden Suriyen'in iç işlerine karışırız. Bugün hemen hemen her çevrede siyasi görüşten vatandaşımız diyor ki; 'Türkiye'nin beka sorunu var'. 2002'de, 2003'te 'Türkiye'nin beka sorunu var' deniyor muydu? Bugün iktidarın getirdiği nokta bu sorunun tartışılmış olması. Bu ayıp bile ne kadar kötü yönetildiğini ortaya koymaktadır. Hem terör örgütü hem egemen güçler tarafında verilen talimatı yerine getiren ve yalnız kalan ve millete 'Bizi kandırdılar' diyenlerin Türkiye'nin yakasından düşmesi gerekiyor.

LOZAN TEPKİSİ: O ONUR BELGESİNİ TARTIŞTIRMAYIZ

Dış politika milli olmak zorundadır. Türkiye bugün bir beka sorunu ile karşı karşıya. Türkiye'yi bu noktaya taşıyanlar utanmadan Lozan'ı tartışmaya açıyorlar. Lozan bu ülkenin tapu senedir. Sen Sevr'i mi özledin? Lozan'ı kanla gözyaşı ile acı ile aldık. Türkiye'nin sınırları cetvelle çizilmedi. Lozan verdiğimiz milli kurtuluş savaşının onur belgesidir. O onur belgesini kimseye tartıştırmayız.

Dış politikayı kesinlikle milli yapacağız. Egemen güçlerin talimatını kabul etmeyeceğiz. Bütün komşularımızla barış içinde yaşayacağız. Türkiye'nin Mısır ile Suriye, Irak ile, Libya ile, AB ile, Rusya ile, ABD ile ilişkilerini hangi parti inşa eder. Açık ve net düşünün göreceksiniz ki ilk akla gelecek parti CHP'dir. Çünkü CHP 'Yurtta barış dünyada barış' isteyen bir partidir. Yüzümüzü insan haklarının, evrensel değerlerin ve adalete önem veren milletler hanesine çevireceğiz.

ÖĞRETMENLER İÇİN MESLEK KANUNU, HER ÖĞRETMENE 24 KASIM'DA BİR MAAŞ İKRAMİYE VAADİ..

Üçüncü temel sorun eğitim. Bir ülkenin geleceği eğitime bağlı. Bir ülkenin eğitimini bozarsanız o ülke, geleceğini inşa edemez. Eğitim de milli olmak zorundadır. Bir partiye militan yetiştirmek amacıyla yapılmaz. Çocuklarımızın çağdaş uygarlığı yakalaması ve onu aşması için verilir.

Bırakın eğitimde bir stratejiyi, her bakana göre değişen bir politika karşımıza çıktı.

Bu hükümetin eğitim politikası yok. Bunu herkes biliyor. Kendi çocuklarını denek olarak kullanan tek ülke Türkiye'dir. Bugün her 100 aileden 80'i çocuğunun yurtdışında eğitim almasını istiyor. Bu da Türkiye'nin eğitimde iflas noktasına taşındığını gösteren en önemli verilerden biridir.

Bugün eğitim sisteminden ne aileler ne de öğrenciler memnun değil. Biz ne yapacağız? Bütün öğretmenleri toplumun en saygın kişileri haline getireceğiz. Bunun için 'öğretmenler meslek kanunu' çıkaracağız. Devlet memurları kanunundan ayrı tutacağız. Onlar aynı zamanda gelecek kaygısı taşımayacak. En düşük öğretmen aylığı açlık sınırının üstünde olacak. Şu anda Türk-İş'in belirlemesine göre açlık sınırı 5 bin 238 TL. Dolayısıyla en düşük öğretmen aylığı bunun üzerinde olacak. Her öğretmene 24 Kasım'da birer maaş ikramiye vereceğiz.

Taşımalı eğitime kesinlikle son vereceğiz. Nerede bir öğretmen öğrenci varsa orada onları yan yana getireceğiz. İş garantili eğitime önem vereceğiz. Okulundan mezun olduğu gün işi hazır olacak. İşsizler ordusu değil çalışanlar ordusu yaratacağız.

Bizim kuşağımızda ailesinin görüşü ne olursa olsun geleceği olacaktır. Onlar güzel Türkiye'nin, onurlu Türkiye'nin askerleri olacaktır.

Temel sorunlarımızdan biri de ekonomi. 2002'de temel bir sorun değildi. Bugün geldiğimiz nota son derece vahim bir nokta. Çiftçi traktörü için, kamyon şoförü kamyonu için dünyanın en pahalı mazotunu kullanmaktadır.

"YURTDIŞINDA BİR GRUP TEFECİYE ÖDENEN FAİZ 148 MİLYAR DOLAR"

Şoför kardeşlerime sesleniyorum. Bunlar seni unuttu. Senin sorunlarını bütçe görüşmelerinde dile getiren parti CHP'dir. 15 yıldır Türkiye'yi üretimden kopardılar. 15 yıldır rant ekonomisi uygulanıyor. Çalışanlar vergi verirken rantiye sınıfına vergi ayrıcalığı getirildi. Bir masa, bir sandalye, elinde viski milyarları kazanıyorlar. Seni bu zilletten kurtaracak olan biziz kardeşim. Bugünkü iktidar, açık ve net söylüyorum, fazi lobisine hizmet eden iktidardır.

Yurtdışında bir grup tefeciye ödenen faizin miktarı 148 milyar dolardır. Peki içerde?.. İçerde de bir grup sermaye sahibine faizler ödediler: 689 milyar lira. 'Faiz yüksek, faiz yüksek...' İktidar değil misin? 'Faizi düşürelim' demekle faizler düşmez. Sen yakanı tefecilere kaptırmışsın. Sen tefecilere ve faiz lobisine hizmet eden bir anlayıştan geliyorsun. Biz ülkeyi üretim bandına alacağız. Herkesin işi herkesin aşı olacak. Herkes bunu çok iyi bilmeli.

Faiz lobisine hizmet edersen ne olur? İşsizlik olur. Türkiye bugün ciddi bir işsizlik sorunu ile karşı karşıya. İşsizler kendi dertlerini anlatmak için kendilerini yakmak zorunda kalıyorlar..."

siyasetcafe.com

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.