Kütüphane Haftası’nda Pera Müzesi’nden büyük katkı

Kütüphane Haftası’nda Pera Müzesi’nden büyük katkı

Pera Müzesi, dijital yayınlarıyla sanatseverlere ilham veriyor. Sanat ile bilim arasındaki kuvvetli etkileşimi güncel yapıtlardan örneklerle aktaran ‘Temelde İnsan’ adlı yayın, yeni teknolojileri kullanan sanatçıların eserlerini meraklılarıyla paylaşıyor.

Kütüphane Haftası, bu yıl kütüphanelerin fiziki olarak kullanıma kapalı olduğu bir döneme denk gelse de çeşitli konularda pek çok değerli kaynağa internet üzerinden ulaşmak mümkün. Pera Müzesi de ev sahipliği yaptığı sergilerin kataloglarından önemli bir seçkiyi ‘Dijital Yayınlar’ başlığı ile web sitesinde ücretsiz olarak erişime sunuyor.

 

Müzenin dijital yayınları arasında, Osmanlı Dönemi’nden günümüze Türk resim sanatının farklı dönemlerini mercek altına alan sergilerden, Fransa, Gürcistan, Macaristan, Saraybosna, Ürdün gibi farklı coğrafyaların öncü sanatçılarına ve genç temsilcilerine odaklanan sergilere, çok çeşitli konularda kitaplar yer alıyor.

 

SANATA FARKLI AÇIDAN BAKIN

Dijital kütüphanenin en dikkat çekici yayınlarından biri, çağdaş sanat ve nörobilime odaklanan “Temelde İnsan” adlı sergi kataloğu. Okuyucuyu, sanata bilim penceresinden bakmaya ve çağdaş sanat ile nörobilim arasındaki güçlü ilişkiyi incelemeye davet eden kitap, metinlerin yanı sıra; robotbilim, 3D tarama, Photoshop, hızlı prototipleme, mikroskopla inceleme, bilgisayar görüntüsü gibi yeni teknolojileri kullanan sanatçıların yapıtlarını da bir araya getiriyor.

 

 

Temelde insan olmanın ne anlama geldiğine ilişkin kavrayışımızı genişletmeyi amaçlayan bu yayın, evrendeki bilinen en karmaşık aygıt olan insan beyninin, sanat ve bilim için nasıl ortak bir esin kaynağı olduğunu etkileyici örnekler üzerinden aktarıyor.  

 

ÜNLÜ TABLOLARDAKİ GİZLİ DETAYLAR

19. yüzyılda bilimdeki ilerlemelerle birlikte, anatomik resimler, diyagram ve haritalar, nörolojik bilgi sunmanın yanı sıra sanatçılara yeni bir ilham kaynağı sundu. Sanatçıların yaşadıkları çağın bilim ve teknolojisine her zaman büyük ilgi duyduğu bilinen bir gerçek. Özellikle Edvard Munch, Paul Klee, Salvador Dali, Franz Kupka, Man Ray gibi ünlü isimlerin biyoloji kaynaklı bilimsel metaforları yapıtlarında sıkça kullandıkları görülüyor. Babası ve erkek kardeşi hekim olan, kız kardeşi depresif yapıya sahip Edvard Munch’ın Melankoli (Laura) adlı eseri ise bu alanın en ilginç örneklerinden biri. Amerikalı sanat tarihçisi Kirk Varnedoe’ye göre, Munch’un bu tablosundaki masa örtüsü, resimsel olarak beyin dokusunu andırır. Örtüde, dönemin tıp yayınlarında nörolojik anormallikleri göstermek için kullanılan boyalı koronal beyin bölümleri model alınmıştır.

 

BİLİMKURGUNUN BESLENDİĞİ BİR KAYNAK

Görsel sanatlar ve nörobilimdeki anlatıların dikkat çekici yanlarından biri de bilimkurgu boyutu. Wilhelm Conrad Roentgen’in 19. yüzyılda röntgeni buluşu, zihin okuma gibi birçok mistik açıklamayı gündeme getirmişti. Bu etkileşimi bugün, Steven Spielberg’in ‘Azınlık Raporu’ filmi gibi pek çok örnekte görmek mümkün.

 

Bilim ve sanatın güçlü etkileşimini geçmişten günümüze geniş bir perspektifte ele alan sergi kataloğu, zihin ile beden arasındaki bağlantılardan yararlanan yedi çağdaş sanatçının yapıtlarını da inceleme fırsatı sunuyor. Sergide, küratör Suzanne Anker ile birlikte, Andrew Carnie, Frank Gillette, Michael Joaquin Grey, Leonel Moura, Rona Pondick ve Michael Rees adlı sanatçıların yapıtları yer alıyor.

 

siyasetcafe.com

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.