Hakan SÖNMEZ

Hakan SÖNMEZ

Madam geri döndü: Yerseniz bi tur daha bindireceğim

Madam geri döndü: Yerseniz bi tur daha bindireceğim

İYİ Parti 2. Olağanüstü Kurultayı’nı ATO’nun Congresium Salonu’nda yaptı.

24 Haziran Seçimleri’nde İYİ Parti beklediği oyun oldukça altında kaldı.

Öyle ya, malum anketçiler el birliği etmiş gibi seçimlerden önce İYİ Parti’ye ve Akşener’e bayağı bir destek ve gaz vermiş ve ilk seçimlerde yüzde 30’a varan oy alacaklarını ilan etmişlerdi.

MHP’den ihraç ve küskünleri toplayan Meral Akşener, merkez parti kuruyorum hevesiyle partisine “herkesi” ve “her kesimi” davet etmişti.

Hedef büyüktü.

Hatta MHP’den ihraç edilen Ümit Özdağ, “ülkücü bir parti kurmadıklarını” söyleyerek, “her kesime” gel gel diyordu.

Ancak, “her kesim” buna pek itibar etmedi.

Bir ara “bomba transferlerle” savruldu tüm medya.

Abdüllatif Şener’den, Sadettin Tantan’a kadar pek çok ismin adı ortaya atıldı. Hepsinin arkası boş çıktı.

Gel gel çağrılarına rağmen Akşener’in partisine iş dünyası Sabancı’nın sekreterini vermekle yetindi.

Alevileri tavlamak için Aşık Veysel’in kızını uygun gördüler.

Ne kadar geniş ufuklu ve donanımlı olduklarını göstermek için Google’ın dahisi(!)ni getirdiler.

Ali Türkşen gibi medyatik ulusalcı ile acayip solcuyum, sosyalistim diyen üç beş kişiyi daha vitrin yaptılar.

Sosyeteyi tavlamak için de Ruhat Mengi gibi bir kaç isimle fonu tamamlamaya çalıştılar.

Artık tedavülden kalmış olan ANAP ve DYP döküntülerine kaldılar.

Siyaseten emekliye ayrılmışların, MHP’den atılmışların, ülkücülükten istifa etmişlerin bir araya gelmesiyle ortaya bildiğin toplama bir parti çıktı.

Hedefleri “toplama partiyle” otobanda 200 basmaktı.

Yaptıklarını çok beğenmiş olmalılar ki, adını da İYİ koydular!

Akşener çıktığı yolda Amerika’yı yeniden keşfetmek istemedi. Erdoğan’ın “mağdur” edebiyatını siyasetinin merkezine koydu.

Yer vermediler, bina vermediler, elektrikleri kestiler dediler.

Mağduriyeti pekiştirmek için Akşener’i çöp tenekesinin üstüne bile çıkarttılar.

Toplumda AK Parti ve Erdoğan’a yönelik oluşan muhalefeti kendi bünyelerinde konsolide etmek istediler.

Öyle ya; yıllarca AK Parti ve Erdoğan’ın karşısında olan MHP, 15 Temmuz’dan sonra politika ve stratejisini değiştirmiş, ona oy verenlerde büyük bir travma yaratmıştı.

Sonra CHP’de de durum çok farklı değildi. Kılıçdaroğlu ile her seçimde yenilmenin envai türünü yaşayan CHP seçmeninin umutsuzluğu iştah kabartıyordu.

Kuracakları partinin program taslağı ilk olarak siyasetcafe’de yayınladı. Amerika ve NATO’ya selam çakılmış, Güneydoğu’da yeniden çözüme kapı açılmıştı. Kıyamet koptu. İnkar ettiler. Düzeltme yaptılar. Ama, NATO’dan vazgeçemediler.

15 Temmuz FETÖ’cü kanlı darbe girişiminin şoku Türkiye’nin üstüne kabus gibi çökmüşken yaşanan kargaşadan İYİ çıkarız diye düşünmüşlerdi.

Öyle olmadı.

MHP Lideri Devlet Bahçeli Başkanlık Referandumu’nun ardından 2019’da yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerini erkene çekme çağrısı yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu çağrıya cevap verdi. Seçimler 24 Haziran’da “baskın erken seçime” dönüşüverdi.

Akşener’in toplama partisi, toplumda oluşan tepki ve muhalefet gerçeği ile teşkilatlanmasını ucu ucuna tamamlayabildi.

CHP’nin “demokrasi kahramanı” ilan ettiği 15 Vekilin transferiyle seçimlere katılma hakkını garantiledi.

Kılıçdaroğlu, bu şekilde “Ben Cumhurbaşkanı olacağım” diyen Meral Akşener’i kontrol altına almak istedi. Akşener bu baskıyı gördü ve 100 bin imza kozunu oynadı.

Siyaset kulislerinde Meral Akşener’in, Kılıçdaroğlu’nun “Gel seni ortak çatı aday yapalım” teklifini reddettiği de söylendi.

Akşener inatım inat dedi ve 24 Haziran seçimlerinde herkesin bildiği oyu aldı. Partisinin gerisinde kaldı. Öngörüleri suya düştü, liderliği sorgulanır oldu.

Yaşanan başarısızlığın gazını almak için seçimlerden 20 gün sonra Afyon Sandıklı’da “çalıştay” yaptı.

Çalıştaya gelen partililer yaşanan bu durumu sorgulamak istediler.

İlk soruyu soranın direk burnunu kırdılar.

Bursa’dan 3. Sıra adayı olan ancak seçilemeyen Yeniçağ Yazarı Adnan İslamoğulları’nın “Madam” ithamını “MAMA” zannederek içerleyen Akşener, Müsavat Dervişoğlu’nu, Koray Aydın’ı, Ümit Özdağ’ı suçladı ve “Bana sahip çıkmıyorsunuz. Bıktım sizin ülkücülük adına taleplerinizden. İstifa ediyorum” diyerek, alın partinizi başınıza çalın, dedi.

Sonra ortalık karıştı. O’nsuz bir hiç olduklarını gören Bahçeli’nin MHP’den attıklarının akılları başına geliverdi.

Kapılarında yattılar.

Biz ettik sen etme. Allah belamızı verecek, dediler.

Akşener çok küstü. Eve kendini kapattı. Asla dönmem mümkün değil, dedi.

Kendisini ikna için gelen Ali Türkşen'i içeri bile almadı.

Fakat, üzerindeki baskı çok büyüktü. Bir yandan Meclis’e girmiş, yüzde 10’a yakın bir oy alarak devletten 70 milyon alacak olan bir partiyi bırakmıştı. Evde sıkıntı ve baskı vardı. Gurur yapmak olmazdı.

Meclis’e kapağı İYİ atmış 44 vekil ne yapacaktı?

Fırsatı gören ve Bahçeli'nin "devlet çıpasından” kurtulmak isteyen AK Parti, hemen Grup Başkanına talimatı vermişti.

“Aman arkadaşlara İYİ davranın. Bir istekleri varsa yerine getirin. Üzmeyin sakın.”

Bu bilgi MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye de gelmişti.

Hemen bir açıklama yaptı ve MHP’den ayrılan veya ihraç edilenleri göreve davet ederek, Meral Akşener’e sahip çıkılmasını istedi.

Bahçeli’nin bu isteği karşılığını Koray Aydın’da buldu.

Koray Aydın, Meral Akşener’i vazgeçirmek için büyük bir çaba içerisine girdi.

Ekibi topladı, görüştü, ısrar etti. “Dükkan senin. Sen rahat ol. Arızaları düzeltme, ayrıkları temizleme işi bende” dedi.

70 milyon lira hazineden yardım alacak olan İYİ Parti’nin durumunu bir kez daha değerlendirmesi istendi. Akşener’e bu durum aile içinden de ciddi bir baskı konusuydu.

Anlaşma sağlandı. Kendisi aday olmayacak. Herkes onu tek aday olarak gösterecek. O’na söz söyleyenlerin sözü kesilecek, baş verenlerin başı eğilecek, dizlilere diz çöktürülecekti.

Öyle de oldu.

Yusuf Halaçoğlu, Özcan Yeniçeri, Nevzat Bor, Mehmet Fatih Eryılmaz, Yörük Ali Paşa gibi ayrık otları partiden temizlendi. Dert tasa kalmadı. Parti Akşener’in dönüşü için otobana çevrildi.

VE AKŞENER DÖNDÜ...

İYİ Parti’nin 2. Olağanüstü Kurultayı’nda yaptığı konuşmada iki defa toplam 20 saniye içinde sordu:

“Bir diyeceği olan var mı?”

Ses yok.

Fazla uzatmadı.

Tüm temizliğe rağmen pusuya yatmışlar vardı.

Her an ses çıkabilirdi.

“Eeee, öyleyse hadi yeniden başlıyoruz.”

Taban ve zaman müsait, yerseniz bi tur daha bindireceğim.

Hakan Sönmez

siyasetcafe.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Hakan SÖNMEZ Arşivi