Dr. Binnur ÇELEBİ

Dr. Binnur ÇELEBİ

Meral Akşener'in ilk İcraatı...

Meral Akşener'in ilk İcraatı...

Hepinizin de bildiği üzere, 1 Kasım 2015 seçimlerinde MHP, 7 Haziran 2017’de aldığı % 16,29 oy oranını % 12'lere düşürmüş, 80 milletvekilinin ise yarısını kaybetmişti.

Bu seçim yenilgisinin ardından, her ne hikmetse 1 Kasım seçimlerinde aday gösterilmeyen Meral Akşener, 30 Kasım 2015’de birden bire ortaya çıkıvermiş ve İstanbul'daki basın toplantısında olağanüstü kurultay çağrısı yapmıştı.

İktidarın kirli ve gizli senaryoları bozma kararıyla MHP’nin eski ocak başkanlarını da yanına alarak şehir şehir gezmeye başlamıştı.

Yalnızca ülkücülerin değil, sağdaki ve soldaki birçok kişinin de umudu olmuştu.

Görünen oydu ki, ülkücülerin topuklu efesi, çok kararlı ve inançlı olarak çıktığı bu yoldan ve de davasından asla vazgeçmeyecekti. Ülkücü hareketle mücadelesini sonuna kadar sürdürecekti.

Ancak, Meral akşener’in yanı sıra Ümit Özdağ, Yusuf Halaçoğlu, Sinan Oğan gibi MHP Genel Başkan adaylarının partiden atılması, akabinde 15 Temmuz darbe kalkışması derken ülkedeki siyasi gidişat altüst olmuştu.

Bu da yetmezmiş gibi MHP’nin Anayasa oylaması ve Başkanlık seçiminde AKP yanında yer almasıyla beraber hem ülkücüler içinde hem de AKP muhalifi sağ ve sol cenahta huzursuzluklar had safhaya yükselmeye başlamıştı.

Büyük çoğunluğun umudu haline gelen CHP’nin bir aylık adalet yürüyüşü de işe yaramamış, sadece tabanların aşınmasıyla sonlanmıştı.

Halkın gözü, kulağı Meral Akşener’e çevrilmişti.

Artık kursun şu partiyi diyenlerin sayısı gün geçtikçe artıyordu.

Meral Akşener yeni parti söylentilerine çok geç kalsa da Bursa’dan startını verdi.

İlk başta Ümit Özdağ ile beraber yola çıkan Akşener’e, sonuna kadar MHP’de kalacağım diye beyanat veren Koray Aydın da yaptığı basın toplantısıyla katılacağını açıkladı.

Milletvekilleri Yusuf Halaçoğlu, Nuri Okutan ve İsmail Ok ile de güçler birleşmiş, sıra partiyi kurmaya gelmişti.

İlk önce Kasım ayında kurulacak dendi. Sonra 29 Ekim’de Samsun’dan başlatılacak dendi. Daha sonra 15 Ekim’e alındı. Ümit Özdağ, Samsun’dan ekim ayında yola çıkacaklarını açıklayarak, çok şaşıracağımız isimlerin partide yer alacağını, hatta Mecliste grup bile kurulacağını söyledi.

Kimlerin adı geçmedi ki: Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ, HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, AKP eski Milletvekili Abdullatif Şener, eski DYP Milletvekili Namık Kemal Zeybek, Ankara Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka, eski Anayasa Başkanı Haşim Kılıç, eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu…Liste böyle uzayıp gidiyordu.

Ancak, ertesi gün bu isimler Yeni Parti’den herhangi bir teklif gelmediğini ya da gelmiş olsa bile yer almayı düşünmediklerine yönelik tek tek açıklama yapıyorlardı. Şimdiye kadar bu konuda görüş bildirmeyen tek kişi İlker Başbuğ oldu.

Öte yandan, Koray Aydın, partiye katılır katılmaz bir televizyon programında, yeni partinin adını Merkez Demokrat Parti” olarak düşünüldüğünü açıkladı. Ancak, gelen tepkiler üzerine bunun kamuoyu yoklaması olduğu söylendi ve bu isimden vazgeçildi.

İlk olarak siyasetcafe.com tarafından yayımlanan Parti Program taslağındaki, NATO’cu ve Kürt sorunu gibi ifadeler nedeniyle parti daha kurulmadan yazılı ve görsel medyada ile sosyal medyada Amerikancı Parti diye sert tartışmalara neden oldu. Yazarlar ve siyasetçiler adeta birbirine girdi.

Bir tarafta bunlar olurken, diğer tarafta ise herkes heyecanla kurucu üyelerin açıklanacağı 27 Eylül 2017 tarihine kilitlendi. Ancak, Meral Akşener’in büyük coşkuyla açıkladığı 18 kurucu üye, maalesef çoğu kesimin coşkusunu kaybettirdi.

Hayret ki ne hayret!

Kendi partisini %1’lik oyun üzerine çıkaramayan başka partinin tırışka siyasetçileri dahi vardı.

Arkası yarına bırakılan kurucuların geriye kalanı ise 25 Ekim 2017 tarihinde Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde açıklanacaktı. Hal böyle olunca, bu sefer gözler pür dikkat diğer kuruculara çevrildi. Onların içinde mutlaka şaşırılacak derecede tatmin edici isimler vardır diye büyük beklentiye girildi.

Oysa Ümit Özdağ haklıydı. İlk açıklana 18 kişiye ilaveten 178, yani toplam 200 kurucu üye ismi herkesi gerçekten şaşırtmıştı. Salonda anonsa yapılırken,  şaşkınlıktan alkış dahi tutamadılar. Konuşmacı mikrofondan kurucu üyelerin alkışlanmasını bizzat talep etti. Çünkü salondakiler bile seçilenleri tanımıyordu. Nasıl alkışlasınlar. Mecliste 20 milletvekili ile Grup kuramamanın hayal kırıklığı da üstüne tuz biber olmuştu.

Hiç kimse kusura bakmasın ama dağ fare doğurmuştu.

Parti Programı tartışmalarına, İyi Parti’nin ismi, logosu ve sloganı da eklendi.

İyi Parti’ye CHP’den transfer edilen Aytun Çıray ise şıppadak Parti Genel Sekreterliğine geliverdi. Akşener’in yanında iki yıl boyunca mücadele eden, disipline sevk edilip, MHP’den atılan kadersiz ülkücüler Yeni Parti’de de kendilerine yine “iyi bir yer” bulamamışlardı.

Aytun Çıray’ın kerameti kendinden menkul idi sanırım.

Bir zamanlar ABD’den ekonominin dâhisi olarak paketlenip gönderilen Kemal Derviş’i hatırlatırcasına, kendisinden “dâhi” diye söz edilen Google’ın CEO’su Taylan Yıldız da emek harcamadan hoppidik İyi Parti’nin Genel Başkan Yardımcısı oluverdi.

Umarım Tayan Yıldız da Kemal Derviş gibi geldiği yere geri gitmez de “iyi” şeylere imza atar.

Aylar içinde taksit taksit kurulan İyi Parti’nin kurucuları birçoğunu tatmin etmese de, MHP’nin Demir Lady lakaplı Akşener’inden, “İYİ” muhalefet beklentisi vardı.

Üstelik Twitter’da “İYİPARTİ Korkusalıyor” şeklinde hashtagı bile açılmıştı.

Her ne kadar Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı iyi tanıdığını belirterek “Erdoğan beyefendi, bir kadından korktu dedirtmez.” dediyse de, “Erdoğan, Yeni Parti’den ve Meral Akşener’den korkuyor” sözleri herkesin diline pelesenk olmuştu.

İki yıldır şehir şehir dolaşıp hesap soracağım diye beyanat veren Akşener’den Erdoğan’dan hesap sorması onu destekleyenlerin en doğal hakkıydı.

Demir Lady’den partiyi kurar kurmaz demir gibi bir çıkış bekliyordum ki, iyi Parti kurucuları arasında yer alan gazeteci Ruhat Mengi’nin 1 Kasım 2017 tarihli twiti ile afalladım.

Ruhat Mengi 1 Kasım tarihli söz konusu twitinde şöyle diyordu: “İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Eyüp belediyesi’nin hayvan katliamı için resmen şikayetçi oldu. İşte iyi Parti farkı!”

Ankara, İstanbul, Balıkesir ve Bursa’nın seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın isteğiyle zoraki bir bir istifa ederken…

Hatta salya sümük gözyaşları içinde görevi bırakırken.

Suriye, ABD ve AB ülkeleri ile sorun yaşanırken.

Asker Kuzey Irak sınırında beklerken.

Her gün askerimizi, polisimizi şehit verirken.

Gazeteciler, yazarlar, vekiller vs. hapisteyken.

Döviz almış başını 4 liraya doğru giderken.

Altın yılın en yüksek seviyesine fırlamışken.

Tam da FED faiz kararlarını açıklamışken.

Enflasyon çift haneli rakamlara çıkmışken,

İşsizlikten gençlerimiz intihara sürüklenirken.

Asgari ücret karın tokluğuna bile yetmezken…

Yani kısaca, ülkemiz bu kadar ciddi sorunlarla boğuşurken, Meral Akşener’in ilk icraatı hayvan haklarıydı. Demek ki hayvan haklarını çok daha önemli görmüş olmalı ki, bir hayvan sever olan Ruhat Mengi de buna “İşte iyi Parti farkı!” diye alkış tutmuş. 

Oysaki 15 Temmuz darbe kalkışması sonrasında OHAL dönemi çerçevesinde bu ülkede yaşayan vatandaşların muhalefet partilerinden özellikle Meral Akşener’den çok daha büyük beklentileri vardı.

Tabii ki, insan haklarına verdiğimiz değer gibi hayvan haklarına da değer vermeliyiz. İnsanları sevdiğimiz gibi hayvanları da sevmeliyiz. Onlara asla eziyet etmemeliyiz. Ne yazık ki, çoğunda bu hayvan sevgisi genelde kedi ve köpekten ibaret. Çoğumuzda fareyi görünce çığlığı basan bir korku, kediyi görünce göğsüne basan bir sevgi var. Hevesini aldıktan sonra kedisini ya da köpeğini ücra yerlerde vahşi doğaya terk edip, ardına bakmadan dönen geçici hayvan severler de yok değil. 

Tavuklu, kazlı, hindili, köpekli bir evde büyüdüm. Köpeğimiz öldüğünde günlerce ağladık. Adeta cenaze töreni yaptık. Kuşum öldüğünde de dualarla gömdüm. Tam hatırlamasam da yasım bir veya birkaç ay sürdü. Fakat babam öleli 38 sene, annem öleli 11 sene oldu. Ancak, benim yasım hiç bitmedi...

Bir gerçek vardır ki: İnsan acısı hiçbir hayvanın yerini tutmaz.

Suriye’den göçüp gelenlerin elinde, kucağında bu tür hayvanlardan göreniniz var mı? Ben hiç tanık olmadım!

Ne demiş atalarımız, “Önce can sonra canan”. Çünkü herkes kendi canını kurtarma derdindeydi, hayvanlarını düşünecek halde değillerdi.

Kıyılarımıza savaştan kaçan Suriyeli göçmenlerin cesetleri vurmuştu. Bodrum’da kıyıya vuran 3 yaşındaki “Alyan” bebeğin cansız bedenini sizler unutmuş olabilirsiniz. Ama benim gözlerimin önünden hiç mi hiç gitmiyor.

Bu itibarla, Şeyh Edabali’nin, “Her işin gereğini vaktinde yap. İnsanları yaşat ki, devlet yaşasın!” sözü kulağınıza küpe olsun.

Sizce, önce ülkem ve halkım diyen bir kültürden gelen Meral Akşener’den daha cesur çıkışlar ve daha çetin bir muhalefet beklemekte haksız mıyım?

Dr. Binnur Çelebi

siyasetcafe.com

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Dr. Binnur ÇELEBİ Arşivi