Meşhur Kabataş yalanları
AKP'de Abdullah Gül'ün adaylığının birden bire gündeme gelmesi kulisleri hareketlendirdi. Anketlerde oyları yüzde 40'ın altında çıkan AKP'de ibre Abdullah Gül'den yana döndü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan (O dönemde Başbakandı): Kabataş görüntüleri elimizde önümüzdeki Cuma görüntüleri yayınlayacağız
- Mehmet Metiner (AKP Milletvekili): Kabataş görüntüleri elimizde. Sağduyulu olduğumuz için yayınlamıyoruz...
Evet o dönemde Başbakan Erdoğan ve AKP Milletvekili Mehmet Metiner, sözkonusu görüntülerin ellerinde olduğunu söylemişti. Erdoğan önümüzdeki Cuma gününe randevu verirken, Metiner ise toplumda infial uyandırmaması için sorumluluk duygusu ile görüntüleri vermediklerini açıklamıştı.
Erdoğan'ın "önümüzdeki Cuma" demesinin üzerinden 640 küsur gün geçti. Ama iddia edilen o üstleri çıplak, deri eldivenli ekibe ait tek bir kare görüntü ortaya çıkmadı.
Aksine Kabataş'da o başörtülü hanımefendiye öyle bir saldırının olmadığına ilişkin görüntüler ortaya çıktı. Kanal D geçtiğimiz sene yayınlamıştı.
Bu görüntülerden sonra "ben gördüm" diyen İsmet Berkan, Balçiçek İlter gibi gazeteciler özür dilemek zorunda kalmıştı.
Artık "Kabataş'ta benim başörtülü bacıma saldırdılar" yalanı çuvala sığmıyor.
"Bana saldırdılar" diyen o başörtülü hanımefendi ile o dönemde röportaj yapan Elif Çakır'ın avukatı Fidel Okan, "Kabataş olayın yalan ve düzmece" olduğunu itiraf etmiş ve Elif Çakır'ın "Kabataş Yalancısı" olarak anılacağını söylemişti.
Fidel Okan'ın bu açıklaması Havuz Medyasında suları fena dalgalandırmış ve son olarak Havuz+Yandaş Medyadan 13 "köşe yazarı" aynı başlığı atmıştı.
Görüntüleri Cuma günü yayınlayacağız diyen Erdoğan bile "Hani kadının söylediği esastı" noktasına geldi.
Kanal D'nin ortaya çıkardığı görüntüler ve Avukat Fidel Okan'ın "Kabataş Yalanını" itiraf eden sözleri bazılarının canını çok fena sıkmış olacak ki bugün Sabah Gazetesi'nde saldırıya uğradığı iddia edilen hanımefendi'nin Kayınpederi AKP'nin Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu, Sabah Gazetesi'ne röportaj vermiş.
Develioğlu'nun röportajında çok dikkat çeken bir bölüm var. Gelinini savunan ve o saldırının gerçek olduğunu iddia eden Develioğlu, var denilen görüntülerin aslında "ELLERİNDE OLMADIĞINI" itiraf etmiş.
Bakın ne diyor Osman Develioğlu?
"Biliyorum ve inanıyorum. Bu işler soğuduktan sonra birisi elinde bir CD ile gelecek ve "İşte o görüntüler" diyecek. "
Develioğlu'nun bu açıklamaları akıllara Erdoğan'ın ve Mehmet Metiner'in "görüntüler elimizde" açıklamasını getirdi...
HANİ GÖRÜNTÜLER ELİNİZDEYDİ?
Öte yandan Osman Develioğlu'nun röportajında bir nokta daha dikkat çekiyor. Develioğlu'nu sözleri mi yoksa röportajı yapanın notu mu tam belli olmamakla birlikte o dönemdeki mobese kameraları üzerinden bir Kabataş-"Paralel" ilişkisi kurulmaya çalışılmış.
Bakın belki de yeni bir operasyona bahane hazırlamak için bazı kurumların ismi Havuz Medyası Sabah tarafından bir cümle içinde bakın nasıl kullanılmış:
"Kabataş saldırısının yaşandığı dönemlerde, İstanbul'daki kamera sistemi MOBESE, Sürat A.Ş.'nin kontrolündeydi. Sürat A.Ş, Paralel Yapı'nın bankası Bank Asya'nın da ana ortağı olan Kaynak Holding'e bağlı bir şirket... Bu da akıllara görüntülerin karartıldığı şüphesini getiriyor"
Nasıl olsa yalan yanlış gazete küpürleri üzerinden soruşturma açıp, operasyon yapabilen birileri var değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.