MTP'li Koray Topçu'dan Çarpıcı Çıkış: Türkiye’nin Acıları Kader mi, Yönetimin Fiyaskosu mu?
Kamçatka’daki 8.8’lik deprem can kaybı olmadan atlatılırken, Türkiye’de son iki haftada 25 vatan evladının şehit olması ve orman yangınlarının 10 bin hektarı yok etmesi, afet yönetimindeki eksiklikleri ve “kader” söylemini yeniden sorgulattı.
Rusya Federasyonu’na bağlı Kamçatka Yarımadası’nda meydana gelen 8.8 büyüklüğündeki deprem, dünya gündemine otururken, Türkiye’de son haftalarda yaşanan trajediler ve yönetimsel eksiklikler yeniden tartışma konusu oldu.
Kamçatka’daki deprem, tsunami uyarılarına neden olsa da can kaybı veya yaralanma bildirilmedi. Buna karşılık, Türkiye’de son iki haftada yaşanan olaylar afetlerle mücadeledeki etkinliği de sorgulatmaya başladı.
SON İKİ HAFTADA TÜRKİYE’DE NELER YAŞANDI?
Son iki hafta içinde Türkiye, peş peşe gelen felaketlerle sarsıldı. Resmi açıklamalara göre, terörle mücadele kapsamında bir mağarada metan gazından etkilenen 12 askerimiz şehit oldu. Eskişehir’de orman yangınına müdahale eden 5 orman işçisi ve 5 AKUT gönüllüsü, ani rüzgar değişimi nedeniyle alevlerin arasında kalarak hayatını kaybetti.
Hatay’da ise eğitim sırasında aşırı sıvı kaybına bağlı çoklu organ yetmezliği yaşayan iki askerimiz şehit düştü. Toplamda 25 vatan evladının kaybı, toplumda büyük bir üzüntü yarattı. Ancak bu kayıplar, medyada yeterince yer bulamadı ve Hatay’daki şehit cenazelerinde devlet görevlilerinin olmaması dikkat çekti.
Aynı dönemde, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde devam eden orman yangınları 10 bin hektardan fazla alanı yok etti. Yabani hayatın büyük zarar gördüğü yangınlarda, binlerce köylü evlerini terk etmek zorunda kaldı. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, yangınlarla mücadelede 25 bin personelin görev yaptığını ve hava araçlarının 16 bin 35 sorti gerçekleştirdiğini belirtse de, yangınların kontrol altına alınmasında yaşanan zorluklar eleştirilere yol açtı.
KAMÇATKA DEPREMİ VE TÜRKİYE’NİN DEPREM GERÇEĞİ
Kamçatka’daki 8.8 büyüklüğündeki deprem, 200 kilometrelik bir fay hattını kırarak tsunami dalgalarına neden oldu. Japonya, ABD, Hawaii ve Pasifik Okyanusu’ndaki bazı ülkelerde tahliye kararları alınsa da, şu ana kadar can kaybı bildirilmedi.
Bu durum, Türkiye’de 6 Şubat 2023’te yaşanan 7.8 büyüklüğündeki Kahramanmaraş depremiyle çarpıcı bir karşılaştırma yarattı. Resmi verilere göre, Kahramanmaraş depreminde 50 binden fazla insan hayatını kaybetti, binlerce bina yıkıldı. Uzmanlar, Türkiye’deki can kayıplarının, yapılaşma hataları, gevşek zemin koşulları ve imar aflarından kaynaklandığını belirtiyor.
Kamçatka’daki depremin yıkıcı etkilere yol açmaması, afet yönetimine dair soru işaretlerini artırdı. Türkiye’de 1999 Gölcük depreminden sonra toplanan “deprem vergilerinin” nereye harcandığı hâlâ açıklanmazken, afet önleme ve müdahale sistemlerinin yetersizliği eleştirilerin odak noktası oldu.
“KADER” Mİ, YÖNETİM KUSURU MU?
Milliyetçi Türkiye Partisi (MTP) Genel Başkan Yardımcısı ve Çocuk Cerrahisi Uzmanı Koray Topçu gündeme dair ve Türkiye'de son dönemdeki gelişmelerle ilgili yazdığı yazı da bu konuya değindi.
Topçu, 'Kader ve fıtrat’ın aslında bize ait değil bizi yönetenler ile ilgili olduğunu düşünüyor insan.' diyerek duygularını şöyle ifade etti:
'Haftalardır ormanlarımız içerisindeki tüm canlılar ile birlikte yanıyor. On bin hektardan fazla alan yok oldu. Kaybettiğimiz yabani hayat sayısını bilmiyoruz. Evlerinden yurtlarından olan binlerce köylümüz var.
6 Şubat 2023’te on ilde yaşadığımız depremin büyüklüğü 7,7 idi ve devletin rakamlarına göre can kaybımız elli binin üzerinde oldu. Kamçatka’da ise neredeyse 9 şiddetinde deprem oldu yaralanan bile yok. Sadece iki haftada ülkemizde 25 vatan evladının şehit olduğunu da görünce, kader ve fıtrat’ın aslında bize ait değil bizi yönetenler ile ilgili olduğunu düşünüyor insan.
Ülkemizde birileri saçma sapan yetersizlikler, hatalar, yönetim kusurları ile hayatını kaybederken, kadınlarımızı, çocuklarımızı devlet olarak koruyamazken, kimse olanların sorumluluğunu almıyor, mesele kader denilip vicdanlarda soğutuluyor. Evet bir kader var o da kötü yönetilmenin kaderi.
Biz ölmeye devam ederken dünyanın başka ülkelerinde insanların mutlu ve huzurlu yaşamaları bizim kaderimiz mi? Yoksa kötü yönetildiğimiz için mi?'
Siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.