Nihal Candan’ın Trajedisi: Anoreksiya Sessizce Öldürüyor!
Nihal Candan’ın anoreksiya nervoza ile trajik mücadelesi hepimizi derinden üzdü. Bu sadece bir kilo meselesi değil, derin bir psikolojik savaş! Mükemmeliyetçilik, toplumsal baskılar ve travmalar anoreksiyayı tetikliyor.
Anoreksiya nervoza, ciddi bir yeme bozukluğu olarak tanımlanır ve kişinin anormal derecede düşük vücut ağırlığına sahip olmasına rağmen kilo alma korkusu, çarpık beden algısı ve yemek yemeyi reddetmesiyle karakterizedir.
Genellikle ergenlik döneminde başlayan bu hastalık, özellikle genç kadınlarda daha sık görülse de her yaş ve cinsiyetten bireyi etkileyebilir.
Anoreksiya, sadece fiziksel bir rahatsızlık değil, aynı zamanda derin psikolojik ve duygusal sorunlarla bağlantılıdır. Belirtileri arasında aşırı kilo kaybı, kalori alımını kısıtlama, yemekten kaçınma, aşırı egzersiz yapma, regl düzensizlikleri, saç dökülmesi, depresyon ve düşük özgüven yer alır. Tedavi edilmediğinde kalp ritmi bozuklukları, organ hasarı ve hatta ölüm gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
NİHAL CANDAN’IN ANOREKSİYA SÜRECİ
Sosyal medya fenomeni ve eski yarışmacı Nihal Candan, anoreksiya nervoza teşhisiyle kamuoyunun dikkatini çekti.
Candan, 2023 yılında dolandırıcılık ve kara para aklama suçlamalarıyla tutuklandı ve cezaevinde geçirdiği süreçte ciddi kilo kaybı yaşadı.
2024 Nisan’ında, 37 kiloya düşmesi ve anoreksiya teşhisi nedeniyle sağlık gerekçesiyle tahliye edildi.
Ancak, tahliye sonrası tedavi süreci istenilen başarıyı sağlayamadı. Candan’ın kilosu 29,5 kiloya, ardından 23 kiloya kadar geriledi ve yoğun bakıma alındı.
Babası Prof. Dr. Hakan Candan, kızının psikolojik olarak ağır bir süreçten geçtiğini, yaşama isteğini kaybettiğini ve cezaevi deneyiminin, evliliğinin ve diğer travmaların bu durumu tetiklediğini belirtti. Ne yazık ki, 30 yaşındaki Nihal Candan, 21 Haziran 2025'te anoreksiya nedeniyle hayatını kaybetti.
Bu trajik olay, anoreksiya nervozanın ne kadar ciddi bir hastalık olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
ANOREKSİYA’NIN PSİKOLOJİK ANALİZİ
Anoreksiya nervoza, biyo-psikososyal bir rahatsızlık olarak ele alınır ve genetik, psikolojik ve çevresel faktörlerin karmaşık bir etkileşimiyle ortaya çıkar.
Psikolojik açıdan, anoreksiya genellikle aşağıdaki özelliklerle ilişkilendirilir:
Mükemmeliyetçilik ve Kontrol İhtiyacı: Anoreksiya hastaları genellikle “ya hep ya hiç” düşünce yapısına sahip, mükemmeliyetçi bireylerdir. Yemek yemeyi kısıtlayarak bedenleri üzerinde kontrol sağlama arzusu, hayatlarının diğer alanlarındaki belirsizlik veya kaosu dengeleme çabası olabilir.
Düşük Özgüven ve Beden Algısı Bozukluğu: Hastalar, zayıf olsalar bile kendilerini kilolu olarak algılar. Bu çarpık beden algısı, sosyal medyanın dayattığı “ideal” beden standartları ve toplumsal güzellik algısıyla beslenir.
Travmalar ve Duygusal Sorunlar: Çocuklukta yaşanan cinsel istismar, aile içi çatışmalar veya diğer travmatik olaylar anoreksiyayı tetikleyebilir. Candan’ın durumunda, cezaevi süreci ve kişisel hayatındaki zorluklar bu rolü oynamış olabilir.
Anksiyete ve Depresyon: Anoreksiya hastaları sıklıkla anksiyete, depresyon veya obsesif-kompulsif eğilimler gösterir. Yemekle ilgili ritüeller (kalori sayma, yiyecekleri parçalama) bu kaygıyı yönetme çabasıdır.
Aile Dinamikleri: Baskıcı veya aşırı koruyucu aile yapıları, sağlıklı bağlanma eksikliği anoreksiya riskini artırabilir. Aile terapisi, tedavide önemli bir rol oynar.
NİHAL CANDAN’IN HİKAYESİ TOPLUMSAL FARKINDALIK ÇAĞRISI YAPIYOR
Sosyal medya fenomeni Nihal Candan’ın anoreksiya nervoza nedeniyle 23 kiloya düşerek hayatını kaybetmesi, Türkiye’de yeme bozukluklarına yönelik farkındalığı artırdı.
30 yaşındaki Candan, cezaevinde geçirdiği zorlu süreçte bu hastalığa yakalandı ve tahliye sonrası tedaviye rağmen iyileşemedi. Uzmanlar, anoreksiyanın yalnızca bir kilo sorunu olmadığını, derin psikolojik kökleri olan ciddi bir rahatsızlık olduğunu vurguluyor.
Psikiyatrist Doç. Dr. Adnan Çoban, “Anoreksiya, mükemmeliyetçilik, düşük özgüven ve toplumsal baskılarla tetiklenebilen bir hastalıktır. Erken tanı ve multidisipliner tedavi hayati önem taşır,” diyor.
Candan’ın hikayesi, sosyal medyanın gençler üzerindeki “mükemmel beden” baskısının yıkıcı etkilerini bir kez daha gündeme getirdi. Aileler ve toplum, ergenlik dönemindeki gençlerin beden algısına yönelik eleştirilerden kaçınarak destekleyici bir ortam yaratmalı.
Nihal Candan’ın babası Prof. Dr. Hakan Candan, kızının yaşadığı psikolojik travmaların hastalığını derinleştirdiğini ifade etti. Candan’ın kaybı, anoreksiya hastalarına yönelik daha erişilebilir tedavi programları ve toplumsal farkındalık kampanyalarının gerekliliğini ortaya koydu. Uzmanlar, aile terapisi, bilişsel davranışçı terapi ve beslenme tedavilerinin bir arada uygulanmasının iyileşme şansını artırdığını belirtiyor.
ERKEN TANI VE SÜREKLİLİK ÖNEMLİ
Anoreksiya nervoza, tedavi edilebilir bir hastalıktır, ancak erken tanı ve süreklilik gerektirir. Nihal Candan’ın hikayesi, bu hastalığın ciddiyetini ve psikolojik boyutlarını anlamak için bir uyarı niteliğindedir. Toplum, sosyal medya etkileri ve güzellik standartları konusunda daha bilinçli olmalı, aileler ise gençlerin duygusal ihtiyaçlarına duyarlılık göstermelidir. Anoreksiya ile mücadele eden bireyler için profesyonel destek almak, iyileşmenin ilk adımıdır.
Eğer siz veya bir yakınınız yeme bozukluğu belirtileri gösteriyorsa, bir psikiyatrist veya diyetisyenden destek almayı ertelemeyin.
Unutmayın, her adım umuda bir katkıdır!
Siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.