Öcalan ve Erdoğan Bursa'da görüştü mü?

Öcalan ve Erdoğan Bursa'da görüştü mü?

Başbakan Erdoğan, telefon dinlemelerinin bazılarını kabul etmek zorundaydı... Çünkü...

Başbakan Erdoğan, dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve yandaş işadamıMetin Kalkavan'la yaptığı telefon görüşmelerine ilişkin kayıtları kabul etmek zorunda kaldı. Erdoğan, yargıya açıktan müdahale edildiğini gösteren kayıtlara ilişkin konuşurken, "Davalar hakkında bilgim olması gerekir. Bundan doğal ne var?'' dedi.

 

Erdoğan'ın bu savunmasının, akıl, mantık ve demokrasiyle hiçbir ilgisinin olmadığı ortada. Buna ilişkin söz söylemenin anlamı da yok zaten.. Erdoğan, 17 Aralık Yolsuzluk - Hırsızlık ve Arsızlık Operasyonu sonrası, anayasayı ve kanunları zaten ayaklar altına aldı. Mahkemelerin verdiği kararları tanımayacağını ilan etti ve kendisine atfedilen ''diktatör'' yaftasını boynuna astı. Erdoğan için kurtuluşun yolu, daha çok baskı ve kural tanımazlıktan geçiyor...

 

ERDOĞAN'IN YENİ TAKTİĞİ

 

Başbakan Erdoğan, bu bağlamda yargıya talimat vermesini meşrulaştırmaya çalışırken, aslında önümüzdeki sürece ilişkin olarak da "pro-aktif'' (ön alıcı) bir tutum sergilemeye çalışıyor. AKP lideri, bazı kayıtları kabul ederek, toplumsal algıyı yönetmeye çalışıyor. Erdoğan, bu tavrıyla, kısa bir süre sonra yayınlanacağı iddia edilen ve kendisini sıkıntıya sokacak kasetlerin yaratacağı etkiyi azaltmaya çalışıyor.

 

Hangi kasetler mi?

 

Kulislerde dile getirilen iddialara göre, Başbakan Erdoğan'ı sıkıntıya sokacak üç kasedin varlığından söz ediliyor. Erdoğan bunlardan birini, dün gece basına kapalı yaptığı toplantıda AKP kurmaylarıyla paylaştı. Erdoğan, o toplantıda"muta nikahı'' yaptığına ilişkin bazı belge ve bilgilerin piyasaya sürüleceğini söylüyor. İran'da çekildiği öne sürülen görüntülerin Erdoğan'ı çok zor durumda bırakacağı belli... Erdoğan, yakın arkadaşlarıyla konuşurken, "İran'a iki kez gittim. Birinde eşim, diğerinde kızım yanımdaydı'' diyor ve ''muta nikahı''na ilişkin bilgi ve belgelerin doğru olmadığını söylüyor.

 

SURİYE İSTİHBARATININ AÇIKLAMASI

 

Ancak; birkaç gün önce Suriye basınına yansıyan bir bilgi ise belki Erdoğan'ın olmasa bile, bazı bakanlarının aynı suçlamayla karşı karşıya kalacağını gösteriyor. Suriye istihbaratı, "Elimizde Ortadoğu'daki bazı siyasetçilerin önemli görüntüleri var. Bunları İran'dan temin ettik'' açıklamasını yaptı.

 

Halk TV'de çarşamba günü gündeme getirdiğimiz üzere, ''muta nikahı''tartışması, gündemde önemli bir yer işgal edeceğe benziyor.

 

Erdoğan, işte bu yüzden bazı telefon kayıtlarını kabul ediyor. Ki; önümüzdeki günlerde çıkması muhtemel kaset ya da tapeleri kolaylıkla ''reddedebilsin.'' Ve böylece toplumda "O kasetler doğru olsa Başbakan kabul ederdi, bak diğerlerini kabul etti'' algısını yaratabilsin... Erdoğan, bu tavrıyla, toplum mühendisliğine oynuyor.

 

ÖCALAN VE ERDOĞAN GÖRÜŞTÜ MÜ?

 

Ancak Ankara kulislerinde dile getirilen iddialar, Erdoğan'ın işinin "Bunlar montaj, bunlar dublaj'' denilerek geçiştirilemeyecek denli zor olduğunu gösteriyor. Zira; iddialara göre, Erdoğan'ın terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'la görüştüğüne dair bazı görüntü ve ses kayıtları da yakında ortaya çıkacak. AKP'li bazı kaynaklarım, "Erdoğan Öcalan'la görüşmedi. Bildiğimiz kadarıyla Binali Yıldırım Bursa'da Öcalan'la görüştü'' diyor. Kulislerdeki iddialara göre ise Erdoğan, terör örgütü lideri Öcalan'la hem telefonda hem de yüz yüze görüştü. Bu görüşme de Bursa - Mudanya civarlarında gerçekleşti. Görüşmenin 2013 yılında yapıldığı belirtiliyor.

 

ÜLKÜCÜLERİ TAHRİK EDECEK KASET

 

Erdoğan'ın başını ağrıtacağı söylenen diğer tape ise artık deşifre oldu. Başbakan'ın Muhsin Yazıcıoğlu'na ilişkin söylediği iddia edilen sözlerini okudunuz. Buna ilişkin bir kaset, görüntü ya da tape çıkar mı bilmiyoruz. Ancak; özellikle Gülen çevresi, Erdoğan'ın Muhsin Yazıcıoğlu'na yapılacak bir suikast ihbarı sonrası "O da zaten çok oldu, ne yaparlarsa yapsınlar'' dediğini yayıyor.

 

Burada sıralayamayacağım daha birçok iddia ve bilgi, çeşitli haber kaynakları aracılığıyla gazetecilere servis ediliyor. Ancak; dediğim üzere bunların tamamı şu an için sadece ''iddia'' niteliği taşıyor. Bu iddialar ispatlanır mı, söylenen kasetler çıkar mı; çıkarsa ne olur bilmiyoruz... Ancak; seçimin kaderinin bir anda değişebileceğini söylemeden de geçemiyoruz...

 

SEÇİME 22 GÜN KALA GERÇEK TABLO

 

Biz şimdilik kaset, görüntü ve ses kaydı iddialarını bırakıp ''reel hayat''a dönelim... Seçimlere 22 gün kalmışken, gerçek tabloya bakalım:

 

Hem salı hem de çarşamba gecesi Halk TV'de önemli bir bilgi paylaştım. Halk TV izleyicilerine "Birkaç güne kalmaz, AKP'yi yüzde elli dolaylarında gösteren anketler yayınlanacak. AKP, anket firmaları üzerinden toplumu maniple etmeye çalışacak'' diye seslendim. Perşembe günü AKP'ci gazetelerin tümünde neredeyse aynı anket yayınlandı ve ''AKP yüzde elli oy alıyor'' denildi.

 

AKP'NİN OY ORANI

 

Cuma gecesi ise TGRT Haber TV'de Ziya Osman Açıkel'in konuğuydum. O programda İstanbul, Ankara, İzmir, Ordu, Kars ve daha birçok yere ilişkin tahmin ve tespitlerimi paylaştım. TGRT'de şunu söyledim: "Anket firmalarının bir çoğu maniplasyon yapıyor. Benim edindiğim bilgilere göre, AKP yüzde 35 - 36, CHP ise 30 - 31 bandındadır. MHP yüzde 18, BDP ise sekiz oranını yakalamıştır.''

 

Bu tespitime, Başbakan Erdoğan'ın ATV'deki sözlerini kanıt olarak gösterebilirim. Dikkat ederseniz, Başbakan Erdoğan, uzun bir süredir "Yüzde elli alacağız'' demiyor, diyemiyor... Bunun yerine "Birinci parti olacağız''ifadesini kullanıyor. 17 Aralık Yolsuzluk - Hırsızlık ve Arsızlık Operasyonu'nun AKP'yi ciddi bir biçimde vurduğu ve iddiasını kaybettirdiği görülüyor. Bunu sahada çalışan CHp ve MHP'liler de söylüyor. AKP'lilerin sahada ''mahçup'' bir ifadeyle dolaştığı dile getiriliyor. 

 

Aslına bakarsanız, AKP gibi bir partinin, bunca yolsuzluk ve hırsızlık iddiasının ardından, baraj altında kalması gerekiyordu. Ancak sosyo - ekonomik koşullar, AKP'nin tarihe karışmasını ''şimdilik'' engelliyor.

 

AKP, erimeyi durdurabilmek için daha çok baskı ve daha çok zulme başvuruyor."CHP cemaatle işbirliği yapıyor'' yalanı üzerinden kitlesini tahkim etmeye çalışan AKP'ye, ''yan unsurlar'' da yardımcı oluyor. Bu yalan, TV ve gazeteler aracılığıyla yayılıyor ve yüzde otuz bandını yakalayan CHP tabanının kafasının karışması hedefleniyor.

 

DSP, AKP İÇİN ÇALIŞIYOR!

 

AKP, İzmir gibi kentlerde ise CHP'ye karşı DSP'yi yanına alıyor. DSP, adeta AKP'nin ''sol kolu'' gibi çalışıyor. Tek hedefi, CHP'nin kaybetmesi olan DSP'nin adayları, AKP'ye İzmir'de can suyu oluyor. Ancak; buna rağmen, CHP İzmir'de AKP - DSP ve diğer 'yan unsurlar'a dokuz puan fark atıyor. İzmir seçmeni, Türkiye'nin kurtuluşunun maceracı ve marjinal partilerde siyaset yapmaktan değil, CHP'de birleşmekten geçtiğini görüyor... İzmirliler, bunu CHP'nin yönetimine rağmen yapıyor hem de...

 

Bu bağlamda, İşçi Partisi, Aydınlık ve Ulusal Kanal'a da bir çift söz etmek gerekiyor: Bu çevre, AKP ile girdikleri ''tahliye pazarlığı'' sonrası, ne ilginçtir ki; tüm oklarını CHP'ye çevirdi. Belli ki; Başbakan Erdoğan'ın kendilerine verdiği mesaj etkili oldu. Erdoğan'ın sağda - solda söylediği  "Biz içeridekileri bırakmak istiyoruz ama CHP ve cemaat buna engel oluyor'' sözü, bu çevre tarafından ''doğru gibi'' kabul edildi.

 

AYDINLIK ÇEVRESİ ENERJİSİNİ NEYE HARCIYOR?

 

Oysa ki; bugün tahliyeler oluyor ya da olacaksa, bu CHP'nin de verdiği mücadele sayesindedir. İP, Aydınlık ve Ulusal Kanal, Erdoğan'ın ideolojik hegemonyasından kurtulmalı ve enerjisini AKP'yi sandıkta bitirmeye harcamalıdır. Tüm enerjisini ''CHP tabanından oy almaya ve CHP'yi yıpratmaya'' harcayan bu çevreye yönelik ilgi ve sempati, CHP tabanında zaten hızla yok olmaktadır. CHP seçmeni, Atatürkçüler arasında herhangi bir kavga, tartışma, polemik ve çatışma istemiyor. İP ise buna rağmen, tüm enerjisini CHP'yi yıpratmak için harcıyor. "CHP ile cemaat işbirliği yapıyor'' demelerine rağmen ortaya tek bir kanıt dahi koyamayan bu çevre, CHP'yi cemaatçilikle suçlarken, Erdoğan'la aynı dili kullandığı ve Atatürkçülere yönelik psikolojik harekatın bir parçası haline geldiği gerçeğini ise görmüyor...Cumhuriyet Gazetesi ve Mustafa Balbay'a dahi ''Cemaatçi'' diyen Aydınlık, her geçen gün inandırıcılığını yitiriyor. Komplo ve kumpasta AKP'nin rolünü görmekten kaçınan ve tüm günahı sadece cemaate yükleyen Aydınlık çevresinde yaşanan savrulma, CHP tabanının gözünden de kaçmıyor. CHP'liler, AKP ve İP arasındaki 'söylem yakınlaşması'nı ilgiyle izliyor...

 

HIRSIZLIK VE ARSIZLIK AYYUKA ÇIKMIŞKEN...

 

AKP, DSP ve benzeri olan yüzde birlik partilerden medet umarak İzmir'de başarı sağlamaya çalışsa da bunun nafile bir çaba olduğu ortada... Hırsızlık ve arsızlığın tepe noktasına vardığı seçim süreci, AKP'yi İstanbul ve Ankara'da da zorluyor. Mustafa Sarıgül ve Mansur Yavaş, AKP'nin kalelerini zorluyor.

 

TGRT'de de anlattığım verilere göre, Sarıgül ile Topbaş (siz Tayyip Erdoğan anlayın) arasındaki fark üç puana indi. AKP, İstanbul'da bugün itibariyle 44, CHP ise 41 puanda görünüyor. CHP'nin belediye meclis üyeliği tartışmaları yüzünden İstanbul'da bir puan kaybettiği gerçeğini de söylemek gerekiyor.

 

TEKİN: AKP HER TÜRLÜ ÇILGINLIĞI YAPABİLİR

 

Sarıgül son 20 günde doğru bir politika izlediği ve hata yapmadığı taktirde, İstanbul'u kazanabilir. Ancak bunun için TGRT'de de söylediğim üzere, Gürsel Tekin'in de mutlaka ve mutlaka ''takviye güç'' olarak sahada olması gerekiyor.

 

Bunu dün Gürsel Tekin'e de söyledim. Tekin, "Cumartesi gününden itibaren, İstanbul'daki çalışmalarımı yoğunlaştıracağım'' dedi. Miting organizasyonları dolayısıyla İstanbul'da çok fazla kalamadığını söyleyen Tekin, "İnanıyorum ki İstanbul ve Ankara'da da kazanacağız. Önümüzdeki tek engel, AKP'nin seçimde hile yaparak Ankara ve İstanbul'da sandıklara yönelik müdahale - komplo hazırlığıdır. Aksi taktirde her iki ili kazanabiliriz'' dedi. Tekin, AKP'nin seçimi kaybedeceğini anladığı taktirde, "her türlü çılgınlığı yapabileceği ve OHAL ilan edebileceği''ni de belirtti.

 

MEMLEKETİN 'HAVA DURUMU'

 

Yazıyı bitirirken, diğer illere de kısa bir tur yapalım:

 

Doğup büyüdüğüm memleketim olan Kars'ta seçim CHP ile BDP arasında geçiyor. Kars'ta seçimin kaderini Kürt seçmenlerin tercihi belirleyecek. CHP'liNaif Alibeyoğlu, Kürt seçmenleri ikna edebildiği taktirde ipi göğüsleyecek.

 

Ankara'da Mansur Yavaş önemli bir aşama kaydetti. Aradaki fark iki puana indi. CHP örgütü son yirmi gün seçime asıldığı taktirde, Ankara Melih Gökçek'ten kurtulabilir.

 

CHP, Antalya'da bir iki puan önde... AKP'li Menderes Türel, CHP İl BaşkanıDevrim Kök'ün hiçbir çalışma yapmamasınra rağmen ilgi görmüyor. Belediye Başkanı Akaydın, Antalya'da neredeyse ''tek başına'' mücadele veriyor. Buna rağmen, anketlerde önde görünüyor.

 

SEDEFÇİ, CHP'YE GEÇECEKMİŞ...

 

Edirne'de CHP'nin adayı Recep Gürkan, ipi kolaylıkla göğüsleyeceğini gösteriyor. CHP'den DSP'ye geçen ve dolaylı olarak AKP için çalışan Hamdi Sedefçi, köylere yaptığı turlarda, "Bana oy verin, kazandıktan sonra yeniden CHP'ye geçeceğim'' diyerek köylüleri ikna etmeye çalışıyor. CHP'li Recep Gürkan ise Sedefçi'yle hiçbir polemiğe girmeden seçime yoğunlaşıyor.

 

ADAY DEĞİLLER AMA...

 

Tekirdağ'da Kadir Albayrak belediye seçimini açık ara farkla kazanacak gibi görünüyor. Bunda önemli bir pay ise Adem Dalgıç'ın... CHP'nin mevcut Belediye Başkanı Adem Dalgıç, kendisi adaymış gibi çalışıyor. Keza; Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak ve Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal da "partili olmanın'' böyle günlerde belli olduğu gerçeğini gösteriyor. Her üç başkan da tıpkı Adem Dalgıç gibi yeni adaylar için çabalıyor, en azından önlerinde engel olmuyor.

 

ADANA VE MERSİN NEFES NEFESE

 

Adana'da ise yarış MHP, AKP ve CHP arasında geçiyor. MHP anketlerde yüzde 31, AKP ve CHP ise 30 bandına oturuyor. Keza Mersin'de ise MHP ile CHP arasındaki rekabet her geçen gün kızışıyor. CHP bir puanla MHP'nin önünde yer alıyor.

 

Hatay'da ise yarış AKP ile CHP arasında geçiyor. Adaylar arasındaki fark, AKP'nin bir puan lehine görünüyor.

 

AKP'nin ''yüzde elli oy alırız'' iddiasından çoktan vazgeçtiği yerel seçimler,''genel seçim karakteri'' taşıdığı için her zamankinden daha önemli hale geldi. Türkiye'nin 30 Mart sonrası, tünelin ucundaki ışığa biraz daha yakınlaştığı görülüyor... Buna yeter ki; CHP'nin üst yönetimi, tabanı ve adayları da inansın...

 

Barış Yarkadaş

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.