Osmanlı'nın körpe gelinlerinden AKP'nin "imam" nikahına

Osmanlı'nın körpe gelinlerinden AKP'nin "imam" nikahına

Bugün, imamlara ve müftülüklere nikah kıyma yetkisi veren zihniyetin yarın da erkeğe çıkaracakları bir KHK ile üç talakla boşanma yetkisi vermeyeceğinin garantisi var mı?

Kalem de kitap da yüzyıllar boyunca hep erkeğin elindeydi. Yani anlayacağınız erkekler yazdı. Biz de okuduk. Biz kadınlar erkeklerin kalemiyle onların penceresinden geçmişe bakıp, yaşanılanları hep erkek bakışından anlamlandırdık.

Osmanlı tarihi de bundan payını almış, yaşanılan her şey erkek yazarların kaleminden gelecek kuşaklara aktarılmıştı.

Bunların en başında da 17. yüzyıl yazarlarından Evliya Çelebi geliyordu. Evliya Çelebi’nin kaleminden Osmanlı Sarayını, sultanlarını, haremini ve o dönem toplumunun yaşayışını öğrendik ve öğreniyoruz.

Saray denince doğal olarak akla ilk harem ve kadınlar geliyor. Osmanlı soyunu meydana getiren sultanların hareme gelişleri, hayatları, doğumları, evlilikleri hepsi merak uyandıran konular.

Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren ilk iki yüz yıl boyunca yerli ve yabancı hanedanlar ile evlilikler yapılır. Ancak, 16. yüzyıla gelindiğinde evlilikler açısından Osmanlı Devleti’nde farklı bir tablo ortaya çıkar.

Yerli ve yabancı hanedanlarla yapılan evlilikler yerini cariyelere bırakır. Sultan kızları ya da kız kardeşleri ise padişahın kulları olan devlet adamlarıyla evlendirilmeye başlanır.

Böylece kadınlar üzerindeki denetim ve kontrol mekanizması devreye sokulur.

Osmanlı Hanedanı’nın kadınlarından ziyade bu yazımda, Saray’ın iki yaşında, üç yaşında, dört yaşında, yedi yaşındaki körpe gelinlerini yazacağım.

Kimi annesinin kucağında, kimi beşikte, kimi sütannesinin memesini emerken başlarına gelecek kaderden habersiz...

Kimi kucağında bebeğiyle oyun oynarken, kimi daha buluğa ermeden, genç kızlık çağını görmeden kadınlığa adım atıyor. Kimi elinde bebeği ile bir elden diğer ele geçiyor. Kimi ise daha gerdeğe girmeden dul kalıyor.

En acısı da kocalarının padişah babaları tarafından öldürüyor olması.

FATMA SULTAN (DELİ İBRAHİM’İN KIZI)

Sultan İbrahim’in kızı Fatma Sultan 1642 yılında dünyaya gelir. Üç yaşında iken Derya Kaptanı Musahip Yusuf Paşa ile nikâhlanır. Muhteşem bir düğün alayı ile Topkapı Sarayı’ndan damada tahsis edilen saraya götürülür. Bir yıl sonra Sultan İbrahim damadını öldürtünce, kızı da dört yaşında dul kalır.

Fatma Sultan aynı yıl Kapdan-ı Derya olacak olan Fazlı Paşa ile nikâhlanır. Topkapı Sarayı’ndan Fazlı Paşa’nın Binbirdirek’teki sarayına gelin gider. Ancak Fazlı Paşa, karısının buluğ çağına girmesini beklerken 1657 yılında ölür. Fatma Sultan daha kadınlığını bilmeden dulluğu öğrenir.

GEVHER SULTAN (DELİ İBRAHİM’İN KIZI)

Sultan İbrahim’in 1642 yılında doğan diğer kızı Gevher Sultan ise dört yaşında iken Cafer Paşa ile nikâhlandırılır. Bu nikâhın ne olduğu hakkında bilgi yoktur. Gevher Sultan bir sene sonra yani beş yaşına geldiğinde Çavuşzade Mehmed Paşa ile evlendirilir.

BEYHAN SULTAN (DELİ İBRAHİM’İN KIZI)

Sultan İbrahim’in 1645 yılında doğan bir başka kızı Beyhan Sultan, iki yaşında Vezir-i Âzam Hazerpâre Ahmed Paşa ile evlendirilir. Evlenmeden önce Ahmet Paşa eşini boşanmak zorunda kalır. Bir yıl sonrasında damat Ahmed Paşa’nın öldürülmesi nedeniyle Beyhan Sultan üç yaşında dul kalır.

ÜMMİ SULTAN (IV. MEHMED’İN KIZI)

IV. Mehmed’in kızı Ümmi Sultan ise, 1675 yılında ablası Hatice Sultan’nın düğü­nü sırasında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’ya sözlenir. Fakat Kara Mustafa Paşanın öldürülmesi nedeniyle düğün yapılamaz.

AYŞE SULTAN (II. MUSTAFA’NIN KIZI)

1696 yılında doğan Ayşe Sultan, II. Mustafa’nın kızıdır. Yedi yaşında babası yaşında olan Köprülüzade Numan Paşa ile nişanlandırılır. Ancak II. Mustafa tahttan indirilince düğün ertelenir. 1708 yılında yani Ayşe Sultan henüz 12 yaşında iken Numan Paşa nikâhlanarak kendisine tahsis edilen Zeyrek Sarayına gelin gider. Numan Paşa 50 yaşlarında Girit Valisi iken 1719 yılında öldüğünde dul kalan Ayşe Sultan 23 yaşındadır.

EMİNE SULTAN (II. MUSTAFA’NIN KIZI)

Emine Sultan, II. Mustafa’nın 1696 yılında doğan kızıdır. II. Mustafa, 5 yaşındaki kızı Emine Sultan’ı, Emîr-i Hac ve Şam Valisi Hasan Paşa’ya nişanlar ama damadının kötü idaresine kızıp nişanı bozar. Çok beklemeden aynı yıl kızını Silâhtar Çorlulu Ali Ağa’ya nişanlar. II. Mustafa tahttan indirilince düğün ertelenir. Ve nihayetinde 1708’de nikâh kıyılır ve düğünleri yapılır. Sadrazamlığa kadar yükselen damat Çorlulu Ali Paşa, 1710 yılında sadrazamlıktan atılır. Bir yıl sonra da öldürülür. Kocası öldürüldüğünde Emine Sultan 15 yaşında henüz gençlik çağının baharındadır.

SAFİYE SULTAN (II. MUSTAFA’NIN KIZI)

Safiye Sultan 1696 de doğdu. 7 yaşında iken Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın oğlu Ali Paşa’ya vezirlik rütbesi ve Kandiye eyalati valiliği verilerek nişanlandırılır. Düğünleri 1703 yılında yapılacakken, II. Mustafa’nın tahttan indirilmesiyle geri kalır. III. Ahmed damat Ali Paşa’yı düğün için İstanbul'a çağırır. 1710 yılında sıradan bir düğün yapılıp da Demirkapı’daki Rami Paşa Sarayı’nda gerdeğe girdiğinde Safiye Sultan 14 yaşındadır.

FATMA SULTAN (III. AHMED’İN KIZI)

III. Ahmed’in Emetullah Kadından 1704 yılında doğan ilk kızı ise Fatma Sultan’dır. Fatma Sultan 5 yaşında iken padişahın ısrarı ile Silahtar Ali Paşa ile evlendirilir. Bu sırada Silâhdar Ali Paşa da vezirlik ve sadaret kaymakamlığına atanır. 1709 yılında gelin Topkapı Sarayından alınarak kendilerine tahsis dilen Eyüp’teki Valide Sultan Sarayı’na götürülür. Güya Fatma Sultan henüz buluğa girmediği için Silâhdar Ali Paşa o gece sembolik olarak gerdeğe girer. Bu arada damat Ali Paşa çocuk yaştaki karısına aşk şiirleri yazar. Ancak karısı ile vuslata eremeden Avusturyalılarla yaptığı Peter-Varadin Savaşında 1716 yılında şehit düşer. 12 yaşında dul kalan Fatma Sultan bir yıl sonra 50 yaşındaki sadaret kaymakamı Nevşehirli İbrahim Paşa ile evlendi­rilir.

ÜMMÜGÜLSÜM SULTAN (III. AHMED’İN KIZI)

III. Ahmed’in bir diğer kızı Ümmügülsüm Sultan ise 1708 yılında doğar. 2 yaşına girince, kubbe vezirlerinden Abdurrahman Paşa ile nişanlanır. Abdurrahman Paşa düğünden önce ölmesiyle Ümmügülsüm’ün de kaderi diğerleri gibi olur.

AYŞE SULTAN (III. AHMED’İN KIZI)

III. Ahmed’in bir başka kızı olan Ayşe Sultan da, 12-13 yaşlarında 1728 yılında İstanbullu Mehmed Paşa ile evlendirilir. 1737 yılında ölmesi üzerine genç yaşta dul kalır.

SALİHA SULTAN (III. AHMED’İN KIZI)

III. Ahmed’in 1715 yılında doğan kızı Saliha Sultan ise 13 yaşına geldiğinde Deli Hüseyin Paşa’nın oğlu Sarı Mustafa Paşa ile evlendirilir. Sarı Mustafa Paşa’nın 1731’de ölmesi üzerine o da genç yaşta diğer sultanlarla aynı kaderi paylaşır.

ŞAH SULTAN (III. MUSTAFA’NIN KIZI)

Yine körpe yaşta nişanlandırılan bir başka sultan da III. Selim’in ablası olan Şah Sultan’dır. Aynı zamanda III. Mustafa’nın da kızıdır. 3 yaşında iken 1764’de sadrazam Bahir Köse Mustafa Paşa ile nişanlandırılır. Fakat Bahir Mustafa Paşa bir sene sonra idam edilir. Yedi yaşına geldiğinde bu sefer Nişancı Mehmed Paşa ile nişanlanır. Aynı yıl damat Mehmed Paşa sadrazamlık makamı ile mükafatlandırılır. Ne yazık ki bir yıl sonra öldürülür. Şah Sultan sekiz yaşında iken ikinci defa dul kalmış olur. Şah Sultan buluğa ermediği için gerdeğe girmediği söylenir. 1778 yılında Nişancı Seyyit Mustafa Paşa ile nikahlanarak Divanyolu’ndaki saraya gelin götürülür.

REFİA SULTAN (ABDÜLMECİD’İN KIZI)

Abdülmecid’in ikballerinden Gülcemal Hanımın kızı olan Refia Sultan ise 1842 yılında dünyaya gelir. 12 iki yaşında kaptan-ı derya Mehmed Ali Paşa’nın oğlu Ethem Paşa’ya nikâhlanır. Düğünleri 1857 yılında Ortaköy’de Defterdarburnu’ndaki sarayda olur.

OSMANLI’DAN MODERN TÜRKİYE’YE

Osmanlı’nın körpe sultanları, çocuk gelinleri doğal olarak sarayla sınırlı kalmaz. İstanbul’dan Anadolu’nun en ücra köylerine kadar yayılır. Şeyhülislamın, imamın ya da müftünün kıydığı nikahlar ile kızlar babalarının elinde siyasi entrikaların oyuncağı veya elden ele alınıp satılan malı haline gelir.

Yüzyıllar boyunca kadın bedeni üzerinden dini yolla yapılan bu denetim mekanizması Türkiye Cumhuriyetinin 1926 yılında Medeni Kanunun kabul edilişine kadar sürer.

Türk Medeni Kanununun kabulü toplumsal hayatın İslam şeriatına göre düzenlenmesine son veren en önemli gelişmedir. Bu kanun çokeşliliği ve vekâletle evlenmeyi yasaklar, boşanma, velayet ve miras konularında kadınlara erkeklerle eşit haklar tanır.

OSMANLI’YA DÖNÜŞ NE GETİRECEK?

Şimdi Türk Medeni Kanunu ile modern Cumhuriyetimizin kadına verdiği haklar, OHAL’in AK Parti iktidarına verdiği imkanlar ile bir KHK ile geri alınıyor. Durup dururken, toplumda hiç talep yokken, imamlara ve müftülüklere nikah kıyma yetkisi verilmesi de neyin nesi?

Yeni düzenin son Başbakanı Yıldırım’ın “devrim” diye açıkladığı bu yetki ile 6 yaşında kızların evlenmesine, 'evlenebilir' diyebilen sapık zihniyetli müftülere mi nikâh kıyma yetkisi verilecek?

Atatürk’ün kurduğu yeni Cumhuriyetimizin Medeni Kanun ile kadınlara verdiği tüm eşit yasal haklar, ikiyüzlü gerici politikalarla yeniden ellerinden alınmak isteniyor.

Bugün, imamlara ve müftülüklere nikah kıyma yetkisi veren zihniyetin yarın da erkeğe çıkaracakları bir KHK ile üç talakla boşanma yetkisi vermeyeceğinin garantisi var mı?

Dr. Binnur Çelebi

siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum