Patronlar seçim istemiyor

Patronlar seçim istemiyor

TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, büyüme göstergelerinin suni olduğunu; teşvik, kredi ve vergi indirimleriyle ekonomi gemisinin yürümeyeceğini belirtti ve acil önlem çağrısı yaptı

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Erol Bilecik, Sözcü’den Sayima Başçı’ya verdiği röportajda sermayenin talep ve sorunlarını dile getirdi. Referandum sonrası her açıklamasında “OHAL kaldırılsın” vurgusu yapan Bilecik, “Daha fazla hukuk daha fazla demokrasi” talebi altında sermaye için güvence istediğini yineledi.

Bilecik, Kredi Garanti Fonu ile Hazine’den sağlanan 210 milyar liralık ödenek sonrası memnuniyetini dile getirirken uyarılar yapmayı es geçmemişti. Uyarılarını yineleyerek, büyüme göstergelerinin suni olduğunu teşvik, kredi ve vergi indirimleriyle ekonomi gemisinin yürümeyeceğini belirten Bilecik, acil önlem çağrısı yaptı.

Bilecik, erken seçimin sermaye açısından kabul edilmez bir durum olduğunun altını çizerken Kasım’da gerçekleşecek seçimlere kadar geçecek 18 ay boyunca ‘başka bir iklim yaratmak’ gerektiğini ifade etti. AB ile yaşanan krizde “yurtdışı paydaşlarının” yanında tutum alan Bilecik, “Biraz kendimize bakıp ‘acaba nerelerde eksik yapıyoruz?’ diyebilmemiz lazım” dedi.

“Bu büyüme sağlıklı bir büyümedir, değil midir?”

TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, ekonomik büyüme hamlelerinin olduğunu belirtti. Bilecik, bu büyüme göstergelerine rağmen “Bu büyüme sağlıklı bir büyümedir, değil midir?” diye sormak gerektiğini söyledi. Bilecik’in Türkiye ekonomisine ilişkin “Tüketim ile kamu harcamalarının büyümeyi sürüklemesi bir yandan iyi görünmesine rağmen bir yandan sürdürülebilir olmadığını da görüyoruz. Kamu kaynakları doğal olarak zaten sınırlı. 2016 sonu itibarıyla verilen teşvikler, vergi indirimleri gibi uygulamalar geçici olarak iyi görünmesine, ekonomiye nefes aldırmasına rağmen bütçede bir bozulma olabilir mi bunu gözlemlemek gerekir. Tüketimi dışarıdan bulduğumuz ucuz finansman ile yapma devrimiz de maalesef geçti” dedi.

“Karnemiz iyi değil”

Ekonomide acil önlem alınması gereken alanlara ilişkin ise Bilecik, tarımın hakkının yeterince verilmediğini belirtti. Gayrimenkul yatırımlarının ise “Kısa vadeli politikalarla çark dönmeye çalışıyor, uzun vadeli bu anlamda politikalara daha mı fazla ihtiyacımız var” sorusunu akla getirdiğini söyledi. Bilecik “Yatırımlara baktığınız zaman en önemli kalemin veya ana konuşacağımız noktanın gayrimenkul ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Bu da yapısal reformları geciktirip daha çok ‘acaba kısa vadeli politikalarla çark dönmeye çalışıyor, uzun vadeli bu anlamda politikalara daha mı fazla ihtiyacımız var’ sorusunu da daha fazla gündeme getiriyor. Bir diğer önemli nokta enflasyon… Hâlâ yüksek enflasyonla mücadeleye devam ediyor olmamıza rağmen burada alınması gereken yol bir hayli uzun. Enflasyonun mutlaka yüzde 5’in altına düşmesi gerekiyor. Karnemiz burada iyi değil, rekabet dengemizi bozuyor” dedi.

“Daha fazla normalleşmeye ihtiyacımız var”

Bilecik, Türkiye’de “Daha fazla hukuk daha fazla demokrasi daha fazla özgürlük toplumu olmadan önemli bir katma değer ve istihdam yaratmaktan, nihayetinde de yatırım çekmekten de rahat bahsetmek çok kolay değil” dedi ve “Daha fazla normalleşmeye ihtiyacımız var” diye ekledi. Sözlerine “Bire bir yatırımcı 2019 odaklı noktaya geldi demek resmi yanlış okumak olur. Ama oralarda hukuk, demokrasi ve özgürlükler toplumu olmadan da gerçekten tam anlamıyla dünyanın bütün yatırımlarını alabilir bir konumda olamayız diye düşünüyorum” diyerek devam eden Bilecik, “Hatta şunu söylüyorum, önümüzde 2019 Kasım’ına kadar hiçbir şekilde kati suretle erken seçimi anmadan, vaktinde seçimin olduğu bir reform dönemi başlığı altında kararların alınıp devam edilebilecek bir süreye ihtiyaç var” dedi.

“18 ay başka bir iklim yaratmamız gerekiyor”

Sayima Başçı’nın “Referandum öncesinde sonuçların yüzde 48’e 52 değil de yüzde 75-25 gibi bir bandı sağlıklı olarak görmüştünüz. Bu sonuçlarla birlikte TÜSİAD olarak başkanlık seçimlerine ve sistemine olan bakış açınız nedir” sorusuna ilişkin Bilecik, TÜSİAD’ın siyaset konuşmaktan çok, tamamen siyasetin dışında kalan parçaları tercih ettiklerini ve hedef aldıklarını belirtti. Bilecik, “Bu tip yapılarda, tamamen yarı yarıya bölünen değil daha dominant bir yapı ile seçimler neticelense şüphesiz daha sağlıklı olacağı şeklinde yaklaşılır. Ama buradan şunu söylemiş olalım. Bizim uzlaşma kültürümüz daha yoğunlaşmadı. Bizim bence en çok kaybettiğimiz noktalardan birisi de bu. Bu kültürün biraz daha yoğunlaşması gerekiyor. Yoksa kamuoyundaki insanlar kampın bir tarafında olacağım diye çok yorucu bir yolculuk yapıyorlar. Bugün iş dünyası olarak baktığımızda hak etmediğimiz bir tablo oluşuyor. Artık bizim en azından şu 18 ay başka bir iklim yaratmamız gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

Erken seçime yüzde 100 karşı olduğunu belirten Bilecik, hükümet kaynaklarından da bu yönde mesajlar aldıklarını ifade etti. Bilecik, “İster istemez yapılan her seçim, sıkça yapılan seçimler özellikle kendi ekonomisini de kendi atmosferini de beraberinde taşımış oluyor. Buradan seçim atmosferiyle beraber bir reform atmosferinden bahsetmek doğal olarak mümkün değil. O bakımdan bizim seçimi vaktinde yapıp hiç olmazsa o döneme kadar biraz hızlanarak koşmamıza ihtiyaç olan bir süreç yaşıyoruz” dedi.

“‘Acaba nerelerde eksik yapıyoruz?’ diyebilmemiz lazım”

Almanya ile gerilim ve AB’nin Türkiye kapıları kapatmasına ilişkin düşünceleri sorulan Bilecik, Türkiye’de yapılan yatırımlarda AB üyelik hedefinin motor güç olduğunu ifade ederek, bazı ülkelerin üyelik sürecini öteleyen bir pozisyonda durduklarını belirtti. Bilecik, “Bu resmin bir tanesi ama bizim de biraz kendimize de bakıp, acaba demokrasi boyutunda, hukuk devleti boyutunda, son dönemler itibarıyla OHAL uygulamasına dönük olarak da ‘acaba nerelerde eksik yapıyoruz?’ diyebilmemiz lazım” ifadelerini kullandı. İlerleyen zamanda AB’nin ‘çok çemberli’ bir yapıya gidebileceğini, bunun para birimi açısından olabileceği gibi konfederal bir yapı olabileceğini belirten Bilecik, bu çemberlerden birinde yer alınabileceğini söyledi.

AB ile gerilimli ilişkilerin yatırımcıyı da etkilediğini belirten Bilecik, bunun çift taraflı bakılması gereken bir konu olduğunu belirtti ve bu durumun yatırım ortamının moral ve motivasyonunu bozduğunun altını çizdi. Bilecik “Zaman zaman siz yatırım ortamına dönük olarak muazzam teşvikler çıkarabilirsiniz. Bunların son derece iyi niyetle çıkarıldığı konusunda hiçbir şüphemiz yok nihayetinde ama moral ve motivasyon konusunda iş dünyasının gerçekten yukarı çekildiği bir trendde değilse ortaya koyulan teşviklerin de bu anlamda bir faydası olmadığını görüyoruz” dedi.

siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.