Serap Balaman Morel Fransa'dan yazdı: Fransa olaylarının iç yüzü

Serap Balaman Morel Fransa'dan yazdı: Fransa olaylarının iç yüzü

Sarı Yelekler hareketi dördüncü haftasında. Fransa şu an son 50 yıldır görünen en büyük politik ve sosyal krizini yaşıyor. Olaylarının iç yüzünü ve daha fazlasını Serap Balaman Morel Fransa'dan yazdı. İşte detaylar;

Sarı Yelekler hareketi dördüncü haftasında. Fransa şu an son 50 yıldır görünen en büyük politik ve sosyal krizini yaşıyor. 

Gösteriler, protesto eylemleri, genel grevler Fransa’da yaşayanlar için olağan bir konu. Yıllar öncesinde bile gösterilerin en yoğun yapıldığı başkent Paris’te senenin her günü en az 3-4 protesto eylemi olurdu. Bu sayı son zamanlarda giderek artıyor. 

17 Kasım 2018 tarihinden bu yana ülke çapında giderek artan resmi ve resmi olmayan sayıları çok değişen göstericilere karşı bugün 8 Aralık itibari ile 89.000 polis ve jandarma görevlendirildi. 4 Aralık tarihinde 820 yaralı gösterici, 200 yaralı polis, toplam 1600 tutuklama ve 1400 gözaltı oldu. 6 Aralık tarihinde ise sadece bir günde bütün Fransa genelinde 700 liseli genç tutuklandı.

Sarı yelekler isyanı büyük bir halk hareketine dönüştü. Polis olayları önlemektense, gösterici olsun olmasın halka saldırıyor, metro istasyonları içerisine gaz bombaları atıyor. İşine giden gelen insanlar da mağdur. Hareket halkın büyük çoğunluğu, %77-80 tarafından destekleniyor. En başından beri bir liderleri olmadığını söyleseler de 26 Kasım günü bir resmi delege oluşturulduğunu ilan ettiler.

Sekiz kişiden oluşan "Sarı yelekler"’in sözcüleri Başkan, Başbakan, Hükümet, medya ve basın ile görüşüyor. Peki ama lideri ve organizasyonu olmayan bir hareket nasıl bir anda istekler listesi ve resmi temsilciler çıkartıyor? ve buna kim karar veriyor? En bilinen sözcülerinden biri, Facebook'ta çok izlenen bir sayfa kurucusu, yöneticisi. İlk hafta sonu çok şiddetli geçen gösteriler sırasında yıkıcı- kırıcıların varlığı endişelerini artırmış ve bir an önce bu hareketin yanlış ellere düşmemesi için örgütlenme ihtiyacı hissedip karar almışlar. Sözcülerin hiç bir şekilde politik oluşum veya sendika ile ilişkileri yok. 

NEDEN SARI YELEK?

Neden Sarı Yelek? Bir renkli devrim havası yaratan sarı yeleklerin hikayesi başka. Aslında çok doğal gelişen bir olay. 2008 yılında Fransa'da Avrupa Birliği uyum yasaları dahilinde, tüm otomobil sahiplerini arabalarında mutlaka en az bir sarı yelek ve kaza yeri habercisi olan kırmızı üçgen işareti bulundurma zorunluluğu geldi. Polis kontrolü sırasında kaza anında hayat kurtarabilen aksesuarları olmayan araç sahipleri cezalandırılacaktı. Hatta bunun önemini halka anlatabilmek için dünya çapında ünlü modacı Karl Lagerfeld gönüllü mankenlik yaparak toplumu eğitme ilanlarında göründü. Kaza anında hayat kurtaran floresan sarı yelek aynı zamanda görünürlüklerini artırmak ve güvenliklerinin sağlanması için yol, inşaat, liman, hava alanı işçileri, çalışanları tarafından zorunlu kullanılır oldu. Bu yüzden bir bakıma da kravat takmadan (beyaz yakalı olmayan) çalışanın, işçinin sembolü durumunda. Pahalı olmayan, kolaylıkla alınan ve herkesin arabasında bulunan bu sarı yelekleri her an herkes giyebilir ve gösterilere katılabilir. Bu yüzden hareketin sembolü fluo sarı renk oldu. Bunun dışında Soros tipi zorunlu bir renk dayatması yok ve şu an için kendiliğinden gelişti. Yıllar öncesinden dünya genelinde artık işçinin, emekçinin çalışırken kullandıkları bu yelekler bir kitlesel kalkışma ortamında da kullanılması planlanmış, o yüzden çok önceden yasallaştırılmış, yaygınlaştırılmış olabilir mi? zaman söyleyecek. 

HAREKET KÜÇÜMSENMEYE ÇALIŞILIYOR!

Nedense yanlış bir şekilde basında benzin fiyatlarını protesto etmek için denilerek hareket küçümsenmeye çalışılıyor. En fazla söylenen ise aşırı vergiye karşı halk ayaklandı diyorlar. Oysa ki sorun çok daha büyük. Fransız halkı yönetimin kendi elinde olmadığını anladı. Bu bilgi yaygınlaştı. Orta sınıf ortadan kalmak üzere, hükumetler sosyal hakları kısıtlıyorlar ve tüm yükü halkın sırtına yüklüyorlar. Sağlık ve eğitim hizmetleri kötü durumda ve çiftçi zor durumda. Emekliler yiyecek alamıyorlar.

lagerfeld_cle0bdb1e.jpg

Bu arada bazı yüksek bürokrat ve politikacılar, yönetici sınıf ve üst düzey finans ekonomi piyasası tekelci azınlık zengin sınıf gittikçe yükselmekte, kazanmakta, vergi vermemekte ve her türlü hile, rüşvet, sahtekarlık her gün açığa çıkıyor. Sonuç olarak karşımızda çürümüş bir Fransa politik düzeni ve kızgın halkı var.

Banka çetesinin ve finans grubunun kuklası olan Başkan Macron halkın %57 sinin oy vermediği ya da boş oy atarak protesto ettiği seçimlerde ikinci turda karşısında ırkçı ve sevilmeyen Le Pen başkan adayı olduğundan, onun başkan olmasını engellemek isteyenlerce de zorla atılmış oylarla başkan koltuğuna oturdu. Daha önce bir kurulmuş partisi bile olmayan Macron, Fransa'da siyonizmin önemli savunucularından, ekonomi ve finans piyasasında çok etkin, filozof, yazar Mitterand ve Holland gibi başkanların danışmanlığını yapmış, fısıltı gazetelerinde Fransa’nın gizli başkanı denilen Jacques Attali’nin kanatları altından çıktı. Onun yetiştirdiği ve belki de politikaya hazırladığı, devlet adamı niteliklerini asla taşımayan, sözcüsü olduğu Banka kartelinin işini yapan bir görevli. 

HALKIN ÖFKESİ DOĞRU YÖNLENDİRİLMİYOR

Halk 18 aydır ülkeyi yöneten(!) Macron’un kişisel skandallarından, çevresindekilerin şımarıklığından, halkı aşağılamasından, gerçeklerle hiç ilgisi olmamasından, müsrifliğinden, kibirinden ve beceriksizliğinden şikayetçi. Sorunlar her gün kartopu gibi artarken, gençler, yaşlılar ve orta yaş grubu her gün daha kötü yaşam koşullarına itiliyor. Halk isyana hazır, her an patlamaya hazır durumda bekliyordu. Geçen yıl katıldığım bir konferansta halkın gerçek öfkesine şahit oldum. Fransa'da üstteki azınlık bir elitin halkın sırtından şımarıkça yaşaması Avrupa Birliğine girildikten beri arttı. Seçilmemiş, atanmış olan AB görevlileri koydukları yasalar ile Fransa'da çiftçiliği, tarımı bitirdiler. Direnen çiftçiler hapse atıldı ya da ülkeden kaçmak zorunda kaldılar. Euro para birimine geçildiğinden beri hayat çok pahalandı. Halkın çok büyük çoğunluğu ay sonunu getiremiyor. Yiyecek alamıyor. Gençler iş bulamıyor, iş bulanlar küçük işlerde kısıtlı saatlerle, tam kontrat, sosyal hakları olmadan çalışıyorlar ve bu işlerden kazandıkları onların kira ödemesine yetmediğinden gençlerin çoğu aile evinden çıkamıyor, kendi hayatlarını kuramıyorlar.

16613063.png

Öfkeli halkın öfkesi doğru olarak yönlendirilmiyor. Yönlendirebilecek politikacı yok. Sarı yelek hareketini destekleyen Marine Le Pen kendisi Avrupa parlamentosunda ve milletvekili maaşı alıyor. Çalışmayan sekreterine de maaş bağlattığı şeklinde bir yolsuzluktan dolayı AB ile mahkemelik. Ona biçilen cezayı geri ödedi. Avrupa Birliğine kafa tutup Fransayı bu birlikten çıkartacak durumda değil şu an için. Olayları destekleyen diğer politikacı, çok az bir kesimin desteklediği Melanchon. O da PKK sevicisi bir komünist ve Mason olduğu konuşuluyor. Kendisi AB ye girmek için Maastrich imzacısı. O da AB ye ülkesi adına kafa tutacaklardan değil. 

Bu haklı halk isyanı sonucu başkan Macron koltuğunu kaybetse bile yerine geçecek olanlar da hali hazırda vatanı seven koruyan milli bir görüşe sahip değiller. Çözüm Avrupa Birliğinden çıkmak. Bağımsızlığına kavuşmuş milli Avrupa devletleri kimliklerini, halklarını ve ekonomilerini koruyarak ancak dünya politik sahnesinde rollerini alabilecekler. Dolayısıyla sonuç olarak devrim yaptığını sanan bu kalabalıklar için sahte bir geçici çözüm üretilebilinir ve gerçek çözüm böylece bir süre daha uzaklaştırılır, ertelenir. Bu arada gösteriler hengamesinde gözden kaçan önemli bir konu var. 10-11 Aralık tarihinde Fas’in Marakeş şehrinde önemli bir toplantı gerçekleşecek.

Birleşmiş Milletlerin “Uluslararası Göçmen ve sığınmacıların durumunu ele alacak “Küresel Düzenleme Sözleşmesi”  konulu toplantısında ülkelere bir sözleşme imzalatılacak. Yabancı bir öğrenci veya işçi de göçmen statüsünde. Uluslararası Göçmen Organizasyonu isimli bir kuruluşa göre 2018 yılında 25 milyon sığınmacı ve 258 milyon göçmen var. 41 sayfalık bu dosya 21 yy. acı gerçeği olan bu konuyu düzenlemek, kurallarla düzenin devamını sağlamak amacı ile toplantıya katılan ülkeler sözleşmeye imza atacaklar. Bundan küreselleşmeci güçlerin, ülkelerin demografik yapılarını değiştirerek kültürel çöküşlerini hızlandırmak, milli sınırların belirsizleşmesi ve küresel şirketlerin ve aksiyonerlerinin daha çok kazanabilmeleri için bir ülkeden diğerine yönlendirilen insanlarla istismara açık çok ucuz iş gücü sağlamak. Fransızların %80 de göçmenlere ve sığınmacılara karşı. Başkan Macron sarı yeleklerin isyanından sonra daha tedbirli davranarak kendisinin toplantıya katılmayacağını fakat bir temsilci göndereceğini söyledi. Birleşmiş milletlerin zorlamaya çalıştığı bu sözleşmeyi en başta ABD, Macaristan, İtalya, Bulgaristan, Slovakya, Çekya, Polonya, Avusturya, Belçika ve Avrupa Birliği dışında da İsrail imzalamıyorlar. 

gilets-jaunes-au-prêt.jpg

Avrupa ülkeleri gerilemekte olan ekonomileri, zorlama yaşam koşulları ve üstüne bu göçmen akını karşısında zor durumda. Aç kalan, iş bulamayan, kendine yeni yaşam kuramayan, ay sonunu getiremeyen ve ait olduğu kültürün her gün daha da yozlaşmasına seyirci kalan, sosyal devletlerinin çöküşüne şahit olan uyuşturulmuş, uyutulmuş halk kendi hükumetlerinin hatta devletlerinin başka ülkelerde vahşice katliam yaptığı ayrımında değil. Çok yakın geçmişte yaşadıkları ferah ortamının başka ülkelerde yaratılan koloniler, sömürge düzenleri ve savaşlar sayesinde olduğundan habersizler. Şu an için sistem değişikliği gibi bir dilekleri de yok. İstedikleri sadece kuklanın değişmesi ve yitirdikleri sosyal haklarının geri kazanımı. Diledikleri düzenin AB den çıkmadan, diğer ülkelerde savaşa katılmadan gerçekleşebileceğini belki de bu isyanlar sonucu öğrenecekler. Fransa’dan Belçika'ya sıçrayan bu hareket Avrupa ülkelerine dışarıdan dayatılan yönetim nedeniyle yaygınlaşabilir. Belki de AB'den kurtulabilmelerinin önünü açar ya da daha uzun bir süre Finans-Kapital Tekeli’nin, Küresel Oligarşi’nin, Şirketokrasi’nin elinde çırpınmaya devam ederler.

 

42643.jpg

 

 

NOT : Sarı Yelekler temsilcileri: 1-Eric Drouet, Facebooktaki »Fransa Kızgın » (La France en colère) grubunun yaratıcısı. 2- Priscilla Ludosky, vergi ve benzin fiyatlarının yükselmesine karşı imza kampanyasını başlattı ve hareketin başlangıcından beri TV ekranlarının gözdesi oldu. 3- Maxime Nicolle. 4- Thomas Miralles. 5- Marine Charette-Labadie. 6- Julien Terrier. 7- Mathieu Blavier. 8- Jason Herbert.

 

Siyasetcafe.com

 EDİTÖR
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.