Sıcak gelişme: Süleyman Soylu gazetecilerin sorularını yanıtlıyor

Sıcak gelişme: Süleyman Soylu gazetecilerin sorularını yanıtlıyor

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sedat Peker'in yayınladığı videolarda bulunduğu iddialara ilişkin canlı yayında açıklamalardan bulunuyor.

Habertürk'te Açık ve Net Özel'e konuk olan Soylu, Kübra Par moderatörlüğünde; gazeteciler Merdan Yanardağ, İsmail Saymaz, Veyis Ateş ve Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtlıyor.

İşte konuşmalardan satır başları: 

 

-Çocukluğumdan itibaren siyasetin içerisindeyim. Birçok alanda demokrasi mücadelesi gerçekleştirdik. 80 darbesini 11 yaşlarındaydım ama gördüm. 80 darbesinin öncesini de gördüm. Babam Adalet Partisi'nde siyasetçiydi. Bordum katımıza bomba konulup konulmadığını kontrol ederek çıkardık. Şimdi ilkokul, ortaokul, lise, hatta bazen 80 öncesi babamla beraber Adalet Partisi'nin geceleri olurdu, dönerken gece karanlığında bazıları köşede kenarda bir yere konuşlanmışsa seçici gözle bakarlardı.

 

-80 öncesi okuldan döndüğümde sokağımızın girişinde önümüzde bir kişiyi taradıklarını, öldüğünü gördük. Ondan sonra gençlik kolları, ilçe başkanlığı, ilk başkanlığı, genel başkanlık... Siyaset ve demokrasi bize şunu öğretti, tam da Yunus'un ifade ettiği gibi, ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün. Çünkü siyaset ve demokrasi, insanların sizi kendiniz için değil, sizi kendileri için yönetmeniz konusunda, size verdikleri vekalet konusunda esas itibariyle önemli bir hak veriyor. Biz her şeye cevap vermekle mükellefiz. Her mesleğin kendine ait bir etiği olduğu gibi siyasetin de gazeteciliğin de kendi ait bir ahlakı vardı. Kamplara prim kazandırmadan, bizim sorumluluğumuz... Bizim neslimiz çok çekmiş bir nesil.

 

-Her şeyi gördük. Darbeler gördük, yüzde 8 binlik gecelik faizler gördük, Amerika'dan parmak sallamalar gördük, her şeyi gördük. Bizim neslimizin bizden sonraki nesillere bir borcu var, artık hiçbir şeyi, ne yaşadıklarımızı onlara aksettirmeden gelecek nesillerimize huzurlu bir Türkiye bırakabilmek. Bu akşam bütün samimiyetimle cevap vermeye çalışacağım.

-Yıl 2005. Ben Başbakan Yardımcısıyım. AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu. Başbakan Davutoğlu. 7 Haziran seçimleri öncesi MYK toplantısında 'Biz HDP ile anayasa yapabiliriz' diye bir cümle çıktı ağzından. Hepimiz baktık. Seçim geçtikten sonra AK Parti çoğunluğu elde edemedi, tek başına iktidar kurabilme kabiliyeti oluşmadı. Ya CHP ile ya diğer siyasal partilerle bir araya gelecek. Bugünkü gibi hatırlıyorum. İlk MKYK toplantısında bugün Deva Partisi'nin başkanı Ali Babacan, "Bu işlere bakmamalıyız, şu anda ekonomiyi ayakta tutmalıyız" dedi.

'SORUMLULUĞUMUZ DEMOKRASİYİ AYAKTA TUTMAK'

 

-Dedim ki, "Bizim sorumluluğumuz bugün demokrasiyi ayakta tutmak ve hükümeti kimin kurabileceğine ait çabalarımızı gerçekleştirebilmek". Bu seçim tamamlanmamıştır, kampanya devam etmektedir, dedim. Kasım'da da seçim oldu. Sayın Davutoğlu ve ekibi CHP'yle AK Parti'nin iktidarı için canhıraş mücadele verdiler. Bir kısım arkadaşlarımız bunun doğru olmayacağını, Türk siyasetinin doğasına aykırı olduğunu, Türkiye'yi başka bir tarafa doğru getirebileceğini ortaya koydu.

-Büyük bir mücadele başladı. Bir taraftan HDP ile anayasa yapabilme kabiliyeti ortaya koyan birisi. Dert Recep Tayyip Erdoğan. Onu külliyede enterne edip, hareketsiz halde bırakan, ABD'nin Avrupa üzerinden uyguladığı politikayı Türkiye'de hakim kılmak. Bunun doğru olmadığını söyledik. Tartışmalar o kadar şiddetli oluyordu ki, bir ara sayın Davutoğlu'nun tam anlamıyla dengesi kayboldu, 'Hepinizin odalarında neler konuştuğunu dinletiyorum ve biliyorum' dedi. 7 Haziran 2015-1 Kasım 2015 arasındaki süreci anlatıyorum. 

-Ben partinin teşkilat başkanıydım. 'Hepinizin odalarında neler konuştuğunu tek tek biliyorum' diyordu MYK üyelerine söyledi bunu. Koalisyon tartışmaları yaşandığı zamanlar. 'Hepinizin neler söylediğinizi biliyorum' dedi. Biz donduk, arkadaşlarımızla birbirimize baktık. Bunun Türkçe ne anlama geldiği apaçık ortada. Daha sonra çeşitli dedikodular çıktı, fiziki takibin yapıldığı yönünde ama karineye ulaşamadık.

-Sayın Cumhurbaşkanımızla bugün gibi hatırlıyorum Külliye'de birlikte olduk. 'CHP ile iktidar hazırlığı söz konusu, genel gidişat bu' dedim. 'Sen ne düşünüyorsun' dedi. Dedim ki, 'Rahmetli Erbakan 1974'de yaptı üzerinden darbe geçti. Yarım yamalak da olsa Refahyol 'a ancak geldi. 1994'de SHP ile beraber yaptık, veladdalin amin! Türk siyasetinin doğasına uygun bir doğa değil. Vatandaş iki tarafı birbirini denetlesin diye, birbiriyle uzlaşsınlar diye değil, tam tersi birbirini kontrol etsinler diye 1800'lerin sonundan itibaren bir siyasal sistem kuruldu. Bunu getirip dışarıdan angaje edilmemiş. Doğal bir serüven bu. Bu serüven ne zaman bozulmuşsa sıkıntı meydana geldi. Sayın Cumhurbaşkanımıza 'ben bunun yanlış olacağını düşünüyorum' dedim. 'Haklısın' dedi.

'APO İÇERİDEN ÇIKACAK'

 

-1 Kasım seçimlerinden sonra bu mücadele devam etti. Ahmet Davutoğlu'nun etkili olduğu think thang kuruluşlarından birisine bugün HDP'nin eş başkanlarından Mithat Sancar geldi. Bir şey söyledi orada. Özeti şu; Apo içeriden çıkacak. İki, Suriye'de, Kuzey Suriye'de bir devlet kurulacak, başına geçecek. Üçü, Türkiye'de özerk bir anayasa yapılacak, kendine ait bir anayasa yapılacak. Ki biz bunu daha sonra CHP, İYİ Parti, HDP'nin kendi içerisinde o şeyi gördük. Yukarıdan aşağıya bir değerlendirme yaptık.

-Sayın Cumhurbaşkanımızın külliyeye nasıl sıkıştırılmak istendiğini hep beraber gördük. Hakikaten bu meselelerin hangi siyasal sonuçlar doğurduğunu da bütün Türkiye gördü. Ben teşkilat başkanıydım. Sayın Davutoğlu ile çalıştım da. O dönem de çok iyi olmadığımız süreçler yaşadık. Biz 6-7 arkadaş bir araya geldik, 'bu mesele tehlikeyi bir noktaya gidiyor' dedik. 'Bunun geri dönüşü olmayacak' dedik.

-CHP ile kurulacak koalisyon 1 Kasım'dan sonra butlan oldu. Bir Recep Tayyip Erdoğan varlığı var. Siyaset bilgisi var, Türkiye'de yaptıkları var. Bir de dışarının eliyle onun sıkıştırılmaya çalışıldığı bir süreç var.

-Burada ortaya çıkan süreç tam anlamıyla, biz arkadaşımızla mücadele başlattık, 3-4 arkadaşımız ve o zaman da büyüklerimiz vardı. İsimlerini vermeyeyim. Sayın Davutoğlu'nun partinin içerisinde, partinin genel kuruluş kodlarını, yürüyüşünü, vizyonunu, sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuna uygun hareket etmediği kanaatini bir vesileyle gördük.

-Bir MKY öncesinde imzalar toplandı. Bunda benim de dahlim var. Arkadaşlarımızın da dahlim var. Ben burada olduğum için söylüyorum. Netice itibariyle HDP, Kuzey Suriye veya Apo veya başka bir şey meselesini kendi siyasal anlayışımızdan uzaklaştırmış olduk. Yıl 2015 ve 2016. Sonra Binali Bey genel başkan oldu.

-Bugün bir Kuzey Suriye'de bir devlet kurulmaya çalışılıyor. Suriye'nin içerisinde ABD'nin üsleri 6'dan 14'e çıktı. 2020 ve 2021'de. Bir taraftan bütün bunlar sağlanırken Türkiye'ye karşı bir ekonomik saldırı var. Bunu hep berebar yaşadık. Türkiye dağılsın, ekonomik olarak küçülsün, hareket kabiliyeti olmasın. Bizim istediğimiz bir anayasası olsun. Türkiye, Suriye, Lübnan, Irak gibi ülkelerin konumuna düşsün. 17-25, 6-7 Ekim, 15 Temmuz. Bütün süreçlerin içerisinde Türkiye bir operasyona tabi tutuluyor. Dikkat ederseniz Türkiye'nin faizi 4-4,5'tu. Bugün 20 seviyelerinde. Burada Türkiye'nin üzerine getirilmeye çalışılan tam da budur.

"HADİ ÖZIŞIK İLE İLGİLİ İDDİALAR DOĞRU DEĞİL"

 

Hadi Özışık'ı ben 30 yıldır tanırım. Yardım ettiğim insandan bir şey isteyen namussuzdur. Hayatım boyunca hiçbir şey istemiş değilim. 

Bu adam benimle YouTube programı yapmak istiyor dedi. Zinhar dedim, işine bak. Hadi Özışık'ı ben yıllardır tanıyorum. Bir tanesi de Mahmut Övür. Telefon açtığım Hadi Özışık'a, yaptığın çok yanlış, memleketi de sattın bizi de sattın dedim. Sonra bana şunu yazdı: Seni Sedat Peker'e sattım öyle mi, ben dostlarımı satmam. Ben bu adamla ilgili seninle hiç konuşmadığım halde, seni satmış oldum öyle mi? 

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN BU KONULARA YAKLAŞIMI NE OLDU?

 

Cumhurbaşkanı benim liderimdir. Bizim nasıl görev yaptığımızı, AK Parti'nin Türkiye'de neyi temsil ettiğini çok iyi bilir.

SEDAT PEKER'E KIRMIZI BÜLTEN ÇIKARILDI MI?

 

Kırmızı bültenle ilgili hemen müracaat ettik. Hem İstanbul, hem Bursa hem de İzmir'den araması var. Peker'le ilgili müracaat ettik. Difüzyon (inceleme) bölümüne aldılar. FETÖ'cüleri de böyle yaparlar. 

SEDAT PEKER İLE KARŞILAŞTI MI?

 

Ben bu adamla (Sedat Peker) hayatımın hiçbir yerinde bir araya gelmedim. Bir cenazede uzaktan çirkin bir şekilde gördüm. Çok yıllar önce. Onun dışında hiçbir ortak halim söz konusu değildir. 

ADALI CİNAYETİ

Adalı cinayetiyle ilgili bugün talimat verdim. 

 MEHMET AĞAR'A ÇAĞRI 

 

2002'de Tansu Hanım'la konuşuyorduk. Ufuk Söylemez olur dedi, olmaz dedim. Kemal Çelik olur dedi, olmaz dedim. Böyle beş altı tane isim konuşuldu. En sonunda kendimi istiyorum zannetti. Dedi ki sen olursun. Çocuğum dedim. Kim olabilir dedi. İlhan Kesici ağabey dedim. Seçim öncesi Sayın Çiller'le karşı karşıya kalmama rağmen, Sayın Çiller'i o dönemde de terk etmedim, Çiller'i salona soktuk ve çıkardık. 2002'den 2007'e kadar Sayın Ağar'a ben muhalefet ettim. Ben bir bürokratın bir siyasi partide aktif olmasına karşıyım. Ahmet Davutoğlu'nun bir devlet bürokratını istifa ettirip milletvekili yapacağım dediği zaman da karşıydım. 

Eski ağabeylerimizin bizi götürüp bir şeyin önüne atıp savcılar harekete geçsin demesini kabul etmiyorum.

Sayın Ağar'ın bir marinada görev alması doğru mu? Zinhar doğru değil. 48 saat içerisinde ben olsam ayrılırım. Bir kardeşi olarak söylüyorum. 

 

FETÖ'DEN CEZAEVİNDE OLAN KADIKÖY ESKİ İLÇE EMNİYET MÜDÜRÜ NURETTİN DEMİR SEDAT PEKER'İN JİPİNİ KULLANDI

Sedat Peker'in korumaya mı ihtiyacı var? Ben akademisyenleri kan banyosunda yıkayacağım. AK Parti'nin lehine midir aleyhine midir? Rize'deki toplantısına suç duyurusunda bulunulmuş. Peki koruma nasıl verildi?

2015'te sanal bir tehditle DHKP-C'nin bu kişiyi tehdit ettiği ortaya çıkar. Derler ki şu şu sebeplerden dolayı tehdit var, bu sebeple koruma vereceğiz. Sonra bu kişi (Nurettin Demir - Eski Kadıköy Emniyet Müdürü) FETÖ'den cezaevinde. Sedat Peker'in jipini kullanırdı. 

 

Ayrıntılar birazdan...

siyasetcafe.com

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.