Şimdi de küresel anksiyete salgını tehlikesi

Şimdi de küresel anksiyete salgını tehlikesi

Salgın sonrasında hayat normale dönmeye başlarken; psikolojik etkileri de konuşulmaya devam ediyor. Koronavirüsün özellikle kaygıyı artırdığını belirten psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, anksiyete pandemisinin küresel bir hal aldığına dikkat çekti.

Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, küresel Covid-19 salgınının ruh sağlığı üzerinde önemli etkiler oluşturduğunu söyledi. Dünyada yapılan birçok çalışma ve yayınlarda pandemik anksiyeteden bahsedildiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Bu durum sadece bir ülkeyi değil, onlarca ülkeyi içine alan anksiyete salgını yani kaygı bozukluğu salgını. Yapılan araştırmalarda da yüzde 50 ile 70 arasında, kadınlarda biraz daha fazla olacak şekilde, erkeklerde daha az klinik düzeyde bir korku çıkıyor ortaya. Yani uzman yardımı alacak kadar kaygı ve korku ortaya çıkıyor” dedi.

 

“KORKUNUN AZALMASI GEREK”

Üsküdar Üniversitesi olarak Nisan ayı içerisinde yaptıkları Türkiye’nin Koronafobi araştırmasına, 6 bin 318 kişinin katıldığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Türkiye’nin her tarafını temsil eden bir çalışmaydı. Bu çalışmada Türkiye’de yüzde 70 kaygı çıkmadı ama yüzde 50-60 arasında ‘Çok korkuyorum’ diyen kişi çıktı. Hiç korkmuyorum diyenlerin oranı yüzde 10-11 oldu. Bu korkunun normalleştikçe azalması gerekiyor. Fakat bazı kişiler duyarlı oluyor. Duyarlı kişilerde bu devam ediyor. Evden çıkamayan, mikrop girer diye balkonu açmak istemeyen, dışarıya çıkmak zorunda kaldığında korunaklı kıyafetlerle çıkabilen, 60 dakikanın 50 dakikası kaygıyı, korkuyu, pandemiyi düşünen kişiler aşırı duyarlı hale geliyorlar. Basına yansıyan bilgiler var. Birinin yanında hapşırdığı için bıçaklananlar var. Koronavirüs tanısı konulduğu için intihar eden kişiler var. Kırılgan kişilerde bu düzelmeyecek. Genellikle beklenen anksiyetenin azalıp düzelmesidir” dedi.

 

 

“STRES BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNE ZARARLI”

Bu tür bütün travmaların psikolojik ve sosyolojik etkisi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Onun için kitaplarda ‘Pandemiler psikolojik fenomenlerdir’ yazar. Pandemiye verilen psikolojik tepkiler toplumda çok fazla oluyor. Bu tepkiler de kronik stres haline dönüşürse bağışıklık sistemini bastırıyor, bağışıklık sistemimiz de iyi çalışamadığı zaman hastalığa aday haline geliyoruz. Korktuğumuz şeyi davet etmiş oluyoruz aslında. Bu nedenle korku burada makul seviyede olmalıdır. Makul korku rasyonel bir kaygıdır, sağlıklıdır ve insanı korur” diye konuştu.

 

“ONUNLA YAŞAMAYI ÖĞRENECEĞİZ”

İnsanın kontrol edemediği ya da değiştirmek için gücünün yetmediği şeyleri düşman gibi görmek yerine hayatın bir parçası olarak kabul etmek gerektiğini kaydeden Tarhan, önlemlerin mutlaka sürdürülmesi gerektiğini de vurgulayarak “Korona virüsü düşman gibi görmeyeceğiz artık. İnfluenza virüsü gibi hayatımızın bir parçası olduğunu kabul edeceğiz. Onunla nasıl bir zararsız ilişki kuracağımıza odaklanacağız. Bunlar maskemizi takmak, temizliğe dikkat etmek, fiziksel mesafeye dikkat etmek gibi kurallar. Bunlara uyduğumuz zaman tehlike aza inecek” dedi.

 

 

“SOSYAL İŞ BİRLİĞİ YAPACAĞIZ”

Koronavirüsle mücadelede sıkça kullanılan sosyal mesafe kavramına değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Cumhurbaşkanımız fiziki mesafe dedi. Aslında doğru olan o. Sosyal mesafe tabiri uygun değil. Sosyal bağları zayıflatıyor, sosyal anlamda da insanlardan uzak kalacağız şeklinde anlaşılıyor. Hâlbuki sosyal olarak uzak kalmaya gerek yok, fiziki mesafe bu. Fiziksel olarak uzak kalacağız ama sosyal bağları, ilişkilerimizi zayıflatmayacağız. Çin’in yayınladığı Covid-19 raporunda ‘Biz Koronavirüs pandemisini sosyal izolasyonla değil, sosyal iş birliği ile yendik’ ifadesi yer alıyor. Sosyal iş birliği kurallara uyma, Covid-19 geçirmiş bir kişi başkasına bulaştırmaması ile ilgili dikkat edip bu şekilde hareket edildiği zaman kontrol altına alınıyor. Bu nedenle korkmayacağız ama yöneteceğiz” diye konuştu.

 

YAVAŞ YAVAŞ NORMALLEŞMEYE GEÇİLMELİ

Normalleşme adımları ve Koronavirüsle ilgili aşı çalışmalarının devam ettiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:

 

 “Kendimizi koruyarak, kendi kendimizin, toplumun aşılanmasını, sürü bağışıklığı denen sistemin yayılmasını yavaş yavaş gerçekleştireceğiz. Dünyada yapılan çalışmalarda da bazı ülkelerde toplumun farkında olmadan yarıya yakını bağışıklanmış. Virüsü almış, hastalığı ayakta geçirmiş, bu şekilde geçireceğiz. Şu anda Türkiye’de devlet sistemimiz, Sağlık Bakanlığı politikaları süreci iyi yönetiyor. Böyle durumlarda geminin kaptanına güvenmek lazım. Tehlike odaklı, hastalık odaklı düşünce yerine artık normal yaşam odaklı, yani tedbirlerimizi aldıktan sonra bütün işlerimize odaklanarak hayata dönmemiz gerekiyor. Eğer buna dönmezsek bu sefer kişide kaygı daha da yükselmeye başlar. 1 Haziran’dan itibaren normalleşme, herkesin artık işine gidip gelmesi gerekli. Bunu daha fazla tolere edemeyiz.”

 

PROFESYONEL DESTEK ALINABİLİR

Bazı kırılgan kişilik yapılarındaki, sağlık endişesi fazla olan kişilerin bundan daha çok etkileneceklerini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu kişilere sürekli programları izlememelerini tavsiye ediyoruz.  Aynı şeyi tekrar tekrar dinleyip de zihinsel uğraş yerine rutin işlerimize odaklı yaşama devam edersek anksiyete kendiliğinden azalacaktır. Kırılgan olan kişiler sorunu kendileri aşamıyorlarsa uzman yardımına başvurmaları bu dönemde işe yarar” tavsiyesinde bulundu.

 

“65 YAŞ ÜSTÜ BÜYÜK FEDAKARLIK YAPTI”

Türkiye’deki 65 yaş üstü kişilerde Covid-19’a bağlı ölümlerin az olmasının nedeninin bu yaş grubundaki vatandaşların hemen ilk başta izole edilmesi olduğunu kaydeden Tarhan, bu kişilere şu tavsiyelerde bulundu:

“Fedakârlık beklenen grup onlar oldu. Bu durum bu yaş grubundaki kişilerin ruh sağlığı açısından olumsuz etkilenmesine neden oldu. Şu anda sağlıklı bir şekilde uyulması ve yeme içmeye dikkat edilmesi gerekiyor”

 

“RUH SAĞLIĞINA DİKKAT”

Bu süreçte korku ve panik yaşanmaması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Korkunun sonuca faydası yoktur. Tam tersine bağışıklığımızı panikletiyor. Bağışıklık sisteminin çalışması lazım. Böyle olunca sağlıklı çalışamıyor. Bağışıklık sistemini beyin yönetiyor. Bağışıklık sisteminin beyinde kimyasal karşılığı var. Beynin rahatsa bağışıklık sistemin de ahenk içinde çalışıyor. Onun için biz burada ruh sağlığının ahenkli olmasını öneriyoruz. Bakın sıfır kaygı demiyorum. Mümkün değil, doğru da değil. Stres var panik yok olacak. Stres olacak hissedeceğiz ama önlemi alıp rutin işlerimize yöneleceğiz. Kronik hastalığı olanlar da muhakkak hekimlerin tavsiyelerine uysunlar. Hastalık odaklı yaşamasınlar tedbirlerini alıp rutine dönsünler” diye konuştu.

 

“YENİ HAYATA ALIŞMALIYIZ”

Bu süreçle beraber yaşam felsefemizi değiştirmemiz gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kabul et ve yeni durumu yönet” tedavisini tavsiye ederek şunları söyledi:

“Hızlı yaşantı, eğlence odaklı yaşantıları şu anda rafa kaldırmak gerekiyor. Hızlı yaşantı, sosyal hareketlilik, ekonomik hareketlilik, vur patlasın çal oynasın diyen kişilerin şu anda özgürlükleri gitti. Onlar ya yeni duruma ayak uyduracaklar ya da çöküş yaşayacaklar. Bunu bilmeleri gerekiyor ve yeni durumu kabullenmeleri gerekiyor. Hedeflerimizi yeniden gözden geçiririz, yeni bir yaşam felsefesi oluştururuz ve bu şekilde mutlu olmaya çalışırız. Eski mutluluklarımızı feda etmemiz gerektiğini kabullenmemiz gerekli. Eski hazlarımızı, eski hızlı yaşantımızı tamamen rafa koyma zamanı.”

LÜTFEN BU LİNKİMİZİ TIKLAYARAK YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN

siyasetcafe.com

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.