Şule Çet davasında flaş gelişme: Bilirkişi raporu tamamladı

Şule Çet davasında flaş gelişme: Bilirkişi raporu tamamladı

Ankara'da, üniversite öğrencisi Şule Çet'in (23) sırlarla dolu ölümünden önceki psikolojik durumunu incelemekle görevlendirilen bilirkişi heyeti intihar ile ilgili bir bulgu bulunamadığı şeklinde rapor yazdı

Geçen sene bir plazadan düşerek hayatını kaybeden Şule Çet’in ölümünden önceki psikolojik durumunu incelemekle görevlendirilen bilirkişi heyeti, raporunu tamamladı. Gazi Üniversitesi öğretim üyesi 3 psikiyatri uzmanından oluşan bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda, “Maktulün intihar edebileceği konusunda dosyada bir bilgi veya gözlemin olmadığı” belirtildi. Raporda ayrıca, Çet'in elindeki bir tutam saç için de “intihar kanıtı olarak kabul edilemeyeceği” tespitinde bulunuldu.

 

Olayla ilgili sanıklar Çağatay Aksu (34) ve Berk Akand’ın (33), Ankara 31'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'cinayet', 'nitelikli cinsel saldırı' ve 'hürriyeti tehdit' suçlarından tutuklu olarak yargılaması sürüyor. Davanın 16 Ekim'de görülecek duruşması öncesi, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatrı Anabilim Dalından Prof. Dr. Nevzat Yüksel, Prof. Dr. Behçet Coşar ve Prof. Dr. Mustafa Ender Taner'in imza attığı bilirkişi raporu, Şule Çet'in psikolojik durumu hakkında davanın seyrine etki edebilecek tespitler içeriyor.

TIBBİ KAYITLAR İNCELENDİ

Bilirkişi heyeti, Şule Çet'in Sağlık Bakanlığındaki tedavi kayıtları, telefon mesajları ve sosyal medya hesapları üzerinde yaptığı inceleme sonunda, Çet'in intihara meyilli olduğuna dair bir bulguya rastlanmadığını belirtti. Raporda Çet'in sağlık durumu ile ilgili psikolojik içerikli 2010, 2013 ve 2016 yılına ait kayıtlar incelenerek intihar girişimi ile ilgili herhangi bir bilginin varlığı araştırıldı.

 

28 Şubat 2013 tarihinde İstanbul Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Çet'e yazılan antidepresan ilacın, "nörologlar tarafından ağrı ya da benzeri nörolojik hastalıkların tedavisinde de kullanılabildiği, bu dozun bu ilacın başlangıç dozu olduğu" ifade edildi.

 

“İNTİHAR RİSKİ OLSAYDI HASTANEYE YATIRILIRDI”

Bilirkişi heyeti ayrıca 1 Eylül 2016 tarihinde Yüreğir Devlet Hastanesinde Çet hakkında düzenlenen raporda, 'orta depresif nöbet' tanısının konulduğuna ve psikolog tarafından Çet'e bireysel psikoterapi yapıldıktan sonra hazırlanan reçetede "majör depresif bozukluk" tanısının da yer aldığına işaret etti.  

 

İNTİHAR İÇİN KANIT DEĞİL

Bilirkişi heyetinin raporunda, 5 Şubat 2019 tarihinde Çet için Prof. Dr. Akça Toprak Ergönen, Doç. Dr. Neşe Direk Tecirli ve Doç.Dr. Özgür Can tarafından hazırlanan bilimsel mütalaa raporundaki bulgular da hatırlatıldı. Söz konusu bilimsel mütalaadan Çet ile ilgili, "Tüm bu eylemler ve yazışmalarında ifade ettiği iş bulup maddi sorunlarını çözmesi durumunda sorunlarının çözülmüş olacağına dair ifadeleri, sorunlarına rağmen mücadele etmeyi sürdürdüğünü, Şule Çet’in intihar etmek için risk etmeni olan yoğun bir ümitsizlik duygusu içinde olmadığını ve sorun çözme becerisinin olduğunu göstermektedir", "Şule Çet’in ölümünden önceki dönemde, yakın çevresi tarafından fark edilen ciddi intihar planının eşlik ettiği aktif bir depresif tablo içinde olmadığı görülmektedir" tespitlerine yer verildi.

 

Gazi Üniversitesi bilirkişi heyeti raporunda, '19 Nisan- 29 Mayıs 2018 tarihleri arasında Şule Çet ve Çağatay Aksu arasındaki mesajlaşmalar incelendiğinde Şule Çet'in yazışmalarından depresyonu düşündürecek içerik olmadığı' görüşü dile getirilirken, Çet'in 13 yaşındayken kaybettiği annesiyle ilgili sosyal medya hesabına yazdığı ifadelerin 'intihar için kanıt' olamayacağı belirtildi. Şule Çet'in, Facebook mesajında pencereden atlayan bir kadın görseli paylaşarak 'modum bu' diye yazması ile ilgili ise, "Bu mesajın da intihar için kanıt sayılamayacağı, içinde bulunduğu ruh halini anlatmasının bir yolu olduğu düşünülmektedir" değerlendirmesi yapıldı.

 

İNTİHAR İLE İLGİLİ İZLENİM YOK

Raporun sonuç bölümünde incelenen belgelerden yola çıkan bilirkişi heyeti Çet'in, 'intihar edebileceği konusunda dosyada bir belge veya gözlemin olmadığı' neticesine ulaştı. Sonuç bölümünde, şu ifadelere yer verildi.

"Sonuç olarak yukarıda belirtilen duygu değişimlerinin kişinin ruh halinde anlık değişmelerden olabileceği, bunun alkol ile veya alkolle birlikte alınan mirtazapin gibi maddelerle de oluşabileceği mümkün olmakla birlikte dosyada böyle bir durum olduğuna ait bir gözlemin olmadığı, dosyada kanıt olarak ileri sürülebilecek gözlemler bu konuda kanıt niteliği taşımamakta olup neden sonuç ilişkisi kurmaya yeterli olmadığı, bu gözlemlerden maktulün depresyonda olduğunun söylenemeyeceği, elindeki bir tutam saçın da intihar kanıtı olarak kabul edilemeyeceği, depresyon tanısının varlığı kabul edilse bile her olgunun intiharla yaşamına son vermediği, çok küçük bir bölümünün intihar ettiği, maktulün intihar edebileceği konusunda dosyada bir bilgi veya gözlemin olmadığı, tüm ifadelerin birbiri ile uyumlu olduğu, aralarında tutarsızlık bulunmadığı, mesajdaki pencereden atlayan insan görüntüsü ile intihar niyeti arasında bir bağlantı olmadığı, yalnızca ruh halini yansıtan bir benzetme olarak kabul edilmesi gerektiği bilgilerinize arz olunur."

 

siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.