TİP'ten Emek ve Özgürlük İttifakı açıklaması! 'Kaybettiren biz değiliz'

TİP'ten Emek ve Özgürlük İttifakı açıklaması! 'Kaybettiren biz değiliz'

Seçim sürecinin en tartışmalı konularından biri de Emek ve Özgürlük İttifakı'ndaki 'ortak liste' polemiğiydi. TİP'in ittifak çatısı altında kendi logosu ve adaylarıyla seçime girme kararının yol açtığı kriz çözüldü ama tartışma bitmedi.

14 Mayıs'taki seçimlerden önce TİP'in Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi listesinden seçime girmesi gerektiğini savunanlar, seçim sonuçlarından sonra da "Kendi logonuzla girme ısrarınız, ittifaka milletvekili kaybettirdi" eleştirisini yöneltti. Yaşanan gerilim seçim çalışmalarına ve sandığa yansımadı belki ama ittifakın devamlılığı sorgulanır hale geldi.

Yaşananlar, Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) tutuklu eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın da gündemindeydi. Demirtaş'ın aktif politikayı bıraktığını ilan ettiği söyleşide sıraladığı eleştirilerden TİP de nasibini aldı.

Tartışmanın TİP tarafı ise ittifaka milletvekili kaybettirmedikleri görüşünde. Süreci Gazete Duvar'dan Can Bursalı'ya değerlendiren TİP Genel Başkanı Erkan Baş, tartışmalara itidalli yaklaştı.

 

"DOSTLARIMLA YÜZ YÜZE TARTIŞMAYI TERCİH EDERİM"

 

Baş'ın seçim sürecine ilişkin tespitlerinden biri de seçim barajıyla ilgili. Geçen yıl Seçim Kanunu'nda yapılan değişiklikle barajın yüzde 10'dan yüzde 7'ye düşürülmesi, Erkan Baş'a göre HDP'ye yönelik bir hamleydi. Kendi tabiriyle 'dayanışma oylarının' HDP'ye gitmesinin önünü kesmek için bu hamlenin yapıldığını söyleyen TİP lideri, özeleştiri yapıp Emek ve Özgürlük İttifakı olarak bu hamleye karşılık veremediklerini belirtti.

TİP Genel Merkezi'nde yaptığımız söyleşide, Demirtaş'ın sözlerine basın üzerinden yanıt vermeyeceğini söyleyen Erkan Baş, seçimden önce Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak ve Figen Yüksekdağ'ı tutuldukları hapishanelerde ziyaret ettiğini anlatıp "Dostlarımla yüz yüze tartışmayı tercih ederim" diyor.

Kendisine atfedilen "Kürtlerle yan yana durmazsak oy alabileceğimiz kesimler var" sözlerini söylemediğini dile getirip "Kürtlerle yan yanayız, aynı ittifakın içindeyiz" diyen Erkan Baş, "İttifakın lehine milletvekili çıkartabileceğimiz iki bölgede YSP lehine seçimden çekildik. Sonuç net; girseydik vekil çıkartıyorduk" ifadelerini de kullandı.

 

Baş'ın konuyla ilgili ifadeleri şöyle: 

 

Aldığınız oy beklentilerinizi karşıladı mı?

Tabii ki daha fazlasını almak isterdik. Ancak hedeflerimiz açısından baktığımızda ve sadece ülkenin yarısında pusulada TİP seçeneğinin olduğunu düşündüğümüzde hedefimize ve seçime gireceğimiz yerler kesinleştikten sonraki beklentimize çok yaklaştık. Tabelada görünen 1 milyona yakın oy ve yüzde 1,76’lık oran 87 seçim bölgesine yansıtıldığında bu görülecektir. Buna bir de seçim sistemindeki değişiklik, siyasal sürecinde ortaya çıkan ek sorunları falan eklediğimizde istediğimize yakın bir sonuç aldığımızı söyleyebilirim. HDP geleneğini başka bir düzlemde konuşmak üzere söyleyeyim, son 60 yılda bu orana ulaşan ilk sosyalist parti oldu TİP. Seçim sonuçları ne olursa olsun, bunun göz ardı edilmemesi gerekir. Bu özel olarak TİP için değil tüm sosyalistler için son derece önemli bir gelişme.

Kendimize dair üzüntümüz çok az farkla İstanbul’da bir vekil daha, İzmir’de ve Antalya’da vekil çıkartma imkânını kaçırmış olmamız. Sözde “stratejik oy” adı altında halkın korkularını yanlış yönlendiren ve herhalde en fazla TİP’i hedef alan manipülasyonun sonucunda 3 vekillik kaybettik. 

Tekrar edeyim, bunu yeterli görmüyoruz. Hele Türkiye’nin ihtiyaçları açısından baktığımızda, emekçilere dönük yıllardır süren ve muhtemelen ağırlaşarak devam edecek saldırılar düşünüldüğünde bununla yetinmek mümkün değil. Daha iyisini yapmak zorundayız ancak bunun mümkün olduğunu da gösteren bir sonuç olarak değerlendiriyoruz.

 

HDP, TİP ve diğer dört bileşenin kurduğu ittifakta da bir kriz yaşandı ve bu aşıldı. Bu süreçte sizin HDP’ye teklifiniz ne idi? Sizin teklifiniz ittifaka ne kazandırıyordu?

Seçim sürecinde olabildiğince ittifakın iç tartışmalarını kamuoyu önünde yapmamaya dair bir çaba içerisinde olduk. Kimi yurttaşlarımızın, dostlarımızın haklı kaygıları, eleştirileri, önerileri oldu; bunların hepsinin başımızın üzerinde yeri var. Seçim sürecinde de olabildiğince bunlara kulak vermeye, dinlemeye, anlamaya, varsa eksiğimiz hatamızı kapatmaya çabaladık. Bundan sonra da böyle devam edecek. Bir eksiklik varsa, bir yanlış varsa, bir hata varsa bunları telafi etmek için üzerimize düşen her şeyi yaparız. Ama seçim döneminde özellikle bu tartışmalara girmemek için konuşmadık, bu ittifakı paralize etmek, bozmak için bilinçli olarak sürdürülen kimi çalışmalar olduğunu da söylemem gerekiyor ve bunlara yanıt vermemeye karar vermiştik.

Şimdi, artık seçim bittiğine göre sadece örnek olsun diye bize atfedilen ancak bize ait olmayan görüşlere dair birkaç şey söyleyeyim.

Birincisi, Türkiye İşçi Partisi olarak hiçbir zaman ülkenin tamamında ayrı listelerle seçime girelim demedik. Bizim önerdiğimiz şey tek tek bütün illeri, bölgeleri konuşmak ve burada en doğru ne ise bunu yapmaktı. Açık söyleyeyim, bu durumda pek çok ilde, çoğunlukla Yeşil Sol Parti'nin listelerinden girilmesi gerekecekti ve bunu görerek önermiştik. Fakat kimi illerde her iki partinin girmesi daha az sayıdaki kimi illerde ise sadece TİP listesinden girmek bizim çalışmalarımıza göre daha makul görünüyordu. Önerilerimizi, esas olarak bu doğrultuda yaptık. Bunu ferah ferah konuşmak, veriler ile, örgütlerimizden ve halktan aldığımız değerlendirmeler ile tartışmak gerekirdi. Bizim önerimiz buydu. HDP üzerindeki kapatma tehlikesi ve bir miktar da bilinçli manipülasyonlarla oluşan kamuoyu basıncı nedeniyle bu tartışmaları sağlıklı yürütmeyi başaramadık. Şimdi sorsanız pek çok insan hala “Türkiye İşçi Partisi ayrı listelerde girme konusunda kırmızı çizgi çekti ve buradan esnemedi” diye anlatıyor veya böyle hatırlıyor. Net söylüyorum hiçbir aşamada bunu söylemedik.

Her yereli özel değerlendirmek gerektiğini ifade ettik. Şimdi bugün baktığınızda yine ezberden 'Şu kadar vekil kaybettirdi' diye konuşuluyor. Bunların hiçbirisinin gerçekliği yok. Bakın 'TİP şu kadar vekil kaybettirdi' diye yazan çizen herhangi birisine gidin sorun. Nerede? Hangi il, hangi bölgede bu vekil kaybettirilmiş? Yok böyle bir örnek. Belki bir iki yer için tartışılabilir ancak kesin böyle olacaktı denilemiyor, fakat birtakım merkezlerin ürettiğinden hiç kuşku duymadığımız yalanlar hızla yayılıyor ve maalesef gerçeğin yerini alabiliyor. Ama bakın ben tersten söylüyorum: Biz İstanbul, İzmir ve Antalya’da kıl payı diye tabir edilen 3 vekillik kaybettik. Bu 3 vekilliğin 2’si AKP’ye gitti. Yani TİP’e dönük o baskının yarattığı sonuç iktidarın 2 vekil daha kazanması anlamına geldi. Şimdi, rakamlar önümüzde; mesela Ankara 1. Bölge’de TİP’ten girilmiş olsa bir vekil kazanılacağını söyledik, hatta CHP’nin listesinden sonra belki 2 bile olurdu diyen ne kadar çok insan var değil mi? Örneğin TİP Ankara’da girmiş olsaydı, HDP’ye vekil kaybettirdiğimiz söylenecekti. Örneğin Muğla’da Türkiye İşçi Partisi'nden girilebilir diye önermiştik ve sonuca bakalım, Türkiye İşçi Partisi'nden girilseydi Muğla’da yarattığımız sinerji ile beraber bir vekillik kazanmak mümkün olabilirdi. Hatay ortada… Her yere bu gözle bir daha baktığında yanlış düşünenler üzülüyordur, fakat bilerek ve isteyerek sürece zarar vermek isteyenler ise maalesef mutlu.

Üstelik tersi olsaydı, yani TİP Yeşil Sol Parti listelerinden seçime girseydi, bugün bizi suçlayan, ittifakımızı bozmak için o yalan iddiaları üretenler, büyük ihtimalle şöyle söyleyecekti: “TİP hiç oyu olmamasına rağmen hakkı olmayan vekillikler kazandı.” Bu yalanlara teslim olmamak gerekir.

Söylediğimiz şeylerden biri buydu. Şimdi tersten bakalım, bizim seçime girmediğimiz, ittifakımız lehine çekildiğimiz yerlerde somut bir başarı elde edilebildi mi? Ankara 1. Bölge’de TİP seçime girmedi. Elimizdeki vekillik kaybedildi. Bunun sorumlusu herhalde Türkiye İşçi Partisi değil. Aydın’da kazanmak istiyorduk, girmedi Türkiye İşçi Partisi. Kazanamadık. Bursa’da Türkiye İşçi Partisi bir bölgede girmedi. Kazanamadık. Dolayısı ile Türkiye İşçi Partisi’nin seçimden önce araştırmalar ile kendi çalışmaları ile sunduğu öneride herhangi bir yanlışlık olmadığını söyleyebilirim.

 

Mesela ittifakın en çok milletvekili çıkardığı kent olan İstanbul'a yönelik örneğiniz neydi?

İstanbul’da bölge paylaşımı yapılabilirdi. İstenildikten, sağlıklı bir zeminde tartışıldıktan sonra mutlaka her yer için bir yol bulunurdu. Bakın burada temelde kamuoyunun manipüle edildiği bir mesele var. Barajın yüzde 10’dan yüzde 7’ye çekilmesi HDP’nin oylarını düşürmeye yönelik bir operasyondu. Hatırlayın bu ilk gündeme geldiğinde 'çokbilmiş' arkadaşlar MHP’nin baraj problemi olduğu için barajın yüzde 10’dan 7’ye indirildiğini söyledi. Halbuki MHP'nin ittifak içinde bir baraj problemi yok. Yani baraj problemi yaşaması için MHP’nin ittifaktan ayrılması lazım. AKP MHP’yi benden ayrılabilirsin, özgürce hareket edebilirsin diyecek bir seçenek sunmayacağına göre oradaki temel motivasyon HDP’nin oylarını düşürmekti. HDP’yi yalnızlaştırmaktı, bizim buna karşı önerimiz Emek ve Özgürlük İttifakı’nı daha güçlü, daha yaygın, daha örgütlü hale getirerek bu oyunu bozmak üzere de geliştirilmiş bir öneriydi. Bütün zorlamalara rağmen HDP ile, diğer dost güçlerimizle bu ittifakı sürdürmemiz yine de önemlidir.

 


Siyasetcafe.com

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.