Ünlü yazarımız Kaan Arslanoğlu'nun yeni romanında unutturulmuş 'Güneş Dil Teorisi' tartışılıyor

Ünlü yazarımız Kaan Arslanoğlu'nun yeni romanında unutturulmuş 'Güneş Dil Teorisi' tartışılıyor

Ünlü romancılarımızdan Kaan Arslanoğlu, Güneş Dil Teorisi'ni yeniden gündeme taşıyan çabalarına bu kez bu önemli konunun romanını/anlatısını yazarak devam ediyor.

İnsanbu adlı sitesinde romanından parçalar yayınlayan Arslanoğlu, önce Atatürk’ün 1937'de yazdırdığı 3. Türk Dil Kurultayı komisyon raporunda yer alan "1- Güneş-Dil Teorisi, lengüistik aleminde esaslı bir devrim yapacak mahiyette tamamı ile orijinal, enteresan ve derin bir teoridir. 2- Bu teori yalnız lisaniyat meseleleriyle değil, aynı zamanda en geniş ve en çetin antropoloji, arkeoloji, istuvar, preistuvar (tarih, tarih öncesi) ve biyo-psikolojinin meselelerinin halliyle de ilgilidir…” metniyle başlıyor.

Güneş Dil Kuramı ve İlk Güneş-Dil Sözlüğü adlı kitap da yazmış olan Arslanoğlu'nun, bir roman giriş metni gibi yazdığı metinden ilgi çeken pasajlar şöyle:

"Ve de Atatürk’ü zaten onu en birinci sevenler dahil hemen herkes suistimal ediyor... O yüzden ilk adımımız Atatürk’ün gerçek kişiliğiyle, o ölür ölmez onun için yaratılan sahte kişiliği arasındaki farkları dökmek. O yolda da başlatıcı ve anahtar temayı ben Atatürk’ün Tarih Tezi ve Güneş-Dil Teorisi olarak görüyorum... Ben Ata’nın devrinin mutlak surette kapandığı tarihi 10 Kasım 1938 olarak görüyorum. Atatürk bedenen öldü ve o an fikren de etkisi sıfırlandı. Sadece bedenen değil fikren de onu gömdüler. Bunu yapanların başında İnönü, Bayar, Yücel üçlüsü geliyordu... Bu saydıklarım ve onların çevresindekiler yabancılar hesabına mı çalışıyordu acaba? Yoksa ülke içinde gizli veya yarı gizli bir şebeke halinde mi hareket ediyorlardı? (...) Çevresindeki herkesi uzaklaştırması gerekirdi. Fakat bir devlet adamı bunu çok istese bile yapamaz. Hem lüks, hem garabet. Ama bitirdiler onu.

arslanoglu.jpg

“Son altı yılında en büyük emeği verdiği Türk Tarih Tezi… sonra Güneş-Dil Teorisi… Ne büyük hayallerle yola koyuldu. Adeta zihninde ikinci baharı yaşatan bir ütopya. Büyük anlamlar yükledi bu çabaya. Bir ulusun yeniden kendini buluşu ve yükselişe geçişi… Daha yaşarken büyük direnç gördü. Kalbi kırıldı, iradesi çatladı. O ölür ölmez Güneş-Dil rafa kalktı. Ardından adeta yasaklandı. Türk Tarih Tezi’ni Hasan Ali Yücel hemen sonlandırdı, 1941’de de tedrisattan kaldırıldı. Niye yaptılar bunu?”

Deminki sorudan devam: Bunu yabancı devletlerin etkisiyle mi yaptılar? Yaranmak için yapmış olabilirler, ama bu kişilerin başkalarının adamları olduğunu hiç düşünmüyorum. Atatürk de öyle düşünmezdi bence. Bu saydığınız üç kişiyi de severdi. Gizli bir şebekenin insanları mı? Masonluk falan? Bence hayır. Atatürk’e göre hepsi vatansever insanlar. Büyük hizmetleri dokundu ülkeye. Atatürk’ü de canı gönülden sever ve sayarlar. Kimsenin içini yarıp bakamazsın. Veriler öyle gösteriyor. Bir ölçüde çekememezlik, kıskançlık herkeste bulunur. Fakat bunlar. Evet, hepsi. Bir çeteye mensuptu. Dünyanın en büyük şebekesi Mediokrasi şebekesidir. ‘Büyük Vasatlık Krallığı’nın üst düzey vasallarıydı adını andıklarınız. Çevresindekilerin yüzde doksan dokuz üstü vasattı, ufuksuzdu. Atatürk’ün ruhsal ve fikri yalnızlığı trajikti.

gunes-dil-teorisi.jpg

"Atatürk’ün yüzü Batı’ya dönüktü. En ileri onlar diye, dünyada en güçlü Batı diye. Batı’yı hep örnek aldı, bazı konularda örnek gösterdi. Fakat asıl maksadı onların kulvarında onların önüne geçmekti. Pek çok kez bunun altını çizdi. Tüm icraatı bu yöndedir. Bilen bilir, gören görür. Bu ulusu öteki ulusların önüne geçirmekti hedefi. Bu ulusta bu yetenek var. Geçmişte defalarca yaptığını bir kez daha yapabilirdi. Buna yürekten inandı. Onun Batıcı arkadaşlarının ufku ise 'ileri medeniyetlere' öykünmekle sınırlıydı. Atatürk Batıcı değildi. O Batı’ya gittiğinde - ki cumhurbaşkanı seçildikten sonra hiç gitmedi. Evet Batı’ya gittiğinde veya Batılıya baktığında 'Ben bunları nasıl geçebilirim, nasıl alt edebilirim' diye bakardı. Onun Batı’ya gönderdikleri ise oralara hayranlıkla döner 'Biz bunlara nasıl yetişiriz' diye düş kurarlardı. Fark budur. Sonra o düş kuranlar, fazla değil, yarım adım daha attılar Batı’nın acentası kesildiler.  Batı budalaları Atatürk’ten Batıcı bir tunçtan heykel yarattılar. ‘Yurtta sulh cihanda sulh” kuzusu yarattılar. Atatürk putu inşa ettiler. Bu yeniden inşa edilen Atatürk’ün aslıyla ilgisi yoktur. Bugünkü Atatürkçülerin onun ülküsüyle hiçbir ilgisi yoktur. Onlar Atatürk’ün tam zıddı, tam karşıtıdır. Batıcılıkla bir ülkü ortaya koyamazsınız. Sadece kölelik ruhu yaratır Batıcılık. Ülküsüz bir halkı değil yükseltmek, ayakta tutamazsınız. Batıcılıkla bu Cumhuriyet köle cumhuriyetine dönüşür.”

Kaan Arslanoğlu'nun 'roman' mı 'anlatı' mı olduğuna karar veremediği yazı dizisinin, bu tartışma temelinde tefrika olarak insanbu.com sitesinde devam edeceği bildirildi.

Siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.