uzmanlar 'sorun kur' diyor

uzmanlar 'sorun kur' diyor

Başbakan Erdoğan yüksek enflasyonun olağan şüphelisinin yüksek faiz olduğunu söyledi. Ekonomi literatürüne göre maliyet enflasyonu yüksek ülkelerde bu ilişki geçerli olabiliyor. Ancak uzmanlara göre cari açık veren bir ülke olarak Türkiye'deki mevcut enfl

Başbakan Erdoğan'ın Köln yolculuğu dönüşü gazetecilere Merkez Bankası'nın 50 baz puanlık faiz indirimini yeterli bulmayıp kararı Merkez Bankası'na yönelik "Sen dalga mı geçiyorsun" sözleriyle sert eleştirmesi ekonomi gündemine oturdu. Başbakan Erdoğan'ın 50 baz puanlık indirimi yeterli bulmazken öne sürdüğü "Yüksek faizi, yüksek enflasyonun sebebi olarak görüyorum. Benim bu noktadaki anlayışım bu. Yani faiz-enflasyon ilişkisinde faiz sebeptir, enflasyon ise neticedir. Ve bunlar doğru orantılıdır... Sizin faiz politikanız yanlış. Olayı kura bağlamak bana göre çok daha yanlış." görüşü de yeni bir tartışmayı başlattı.


Peki Başbakan Erdoğan'ın kurduğu 'yüksek faiz yüksek enflasyona gerekçedir' denklem doğru mu? Doğruysa hangi koşullarda geçerli? Türkiye'nin mevcut koşullarına uygun mu?

TEORİ NE DİYOR?
 
Bu soruların cevabı için ilk olarak ekonomi literatündeki yaygın görüşlere bakmak gerekiyor. Ekonomi bilimindeki genel kanı parasal bir olgu olan yüksek enflasyonun yüksek faizin bir sonucu yerine gerekçesi olduğu yönünde. Ekonomist Uğur Gürses enflasyonun parasal bir olgu olduğu kabul edilmiş bir neden sonuç ilişkisi olduğunu belirtirken "Faiz de, para arz ve talebinin bir fonksiyonu. Para arzı artarsa faiz düşer, tersi durumda yükselir. Merkez Bankaları da  faizi kullanarak arz ve talebi kontrol etmeye çalışır. Uzun vadeli faizler de, mali piyasadaki fon arz ve talebinin bir sonucu.  Fon talep edenlerin başında devlet hazineleri geldiğinden, uzun vadeli faizleri belirleyen olgu, kamu dengesinin bir sonucudur. Bütçe fazlası verirsiniz, borçlanma ihtiyacını azaltırsınız, borç stokunu küçültürsünüz; faizi düşürürsünüz…" diyor. Yani merkez bankası para arzı ve talebi için bir denge tutturmak amacıyla faiz silahını kullanırken uzun vadeli faizlerde de kamu dengesi önemli bir parametre olarak dikkat çekiyor.
 
Ancak Başbakan Erdoğan'ı haklı olabileceği başka ekonomik durumları da değerlendirmek gerekiyor. Kimi ekonomistlere göre enflasyonun üretim maliyeti cephesinden arttığı ülkelerde yüksek faiz yatırım maliyetlerini daha da artırdığından yüksek enflasyonla sonuçlanabiliyor.

TÜRKİYE'NİN KUR SORUNU
 
Peki Türkiye'deki mevcut durum hangisine daha çok uyuyor? Türkiye'de son yıllarda üretim maliyeti açısından enflasyonun somut bir şekilde arttığı görülüyor. Ancak cari açık veren bir ülke olarak burada denkleme faiz oranlarından daha önemli bir faktör giriyor: Kur. Türkiye'nin 2013 yılında 251 milyar 650 milyon dolarlık 2013 ithalatının yüzde 70'inden fazlasını ara mal ve sermaye malının oluşturması denkleme kur faktörünün de konulmasını zorunlu kılıyor.
 
"MERKEZ BANKASI KURU KONTROL ALTINA ALMAK İSTİYOR"
 
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Erhan Aslanoğlu  Merkez Bankası'nın faizi yükselterek gerçekleştirdiği sıkı para politikasının enflasyondan ziyade kuru kontrol altına almak amaçlı olduğunu belirtiyor. Aslanoğlu "Sıkı para politikası tek başına enflasyonu düşürmede etkili olamaz. Merkez Bankası sıkı para politikası ile kuru düşürüyor. Bu tercihi 'faiz enflasyon' ilişkisinden ziyzade "faiz kur" ilişkisinden kaynaklanıyor . Kurun enflayon üzerindeki etkisini kuru faiz ile kontrol ederek düşürmek istiyor" diye konuştu.
 
Türkiye'deki maliyet kaynaklı enflasyonun dış açıktan ve kur riskinden kaynaklandığını belirten Aslanoğlu "MB'nin maliyet enflasyonunu düşürmek üzere yapabilecekleri sınırlı. Teknoloji yoğun, daha iyi organize üretim gerçekleştirmek gerekir. Ücretleri bastırarak da maliyet enflasyonunu düşürürsünüz ama bunun etkisi sınırlı olur. Türkiye'nin cari açığı kapatacak reformlara devam etmesi gerekir" dedi. 

YÜZDE 10 KUR ARTIŞI 1,5 PUAN ETKİLEDİ
 
Öte yandan özellikle Mayıs 2013 sonrası kurda yaşanan yükselişin enflasyona olan etkisi de somut şekilde görülebiliyor. Ekonomistler kurda yaşanan yüzde 10 artışın kabaca enflasyona 1.5 puanlık etki yarattığını belirtiyor. Bu etki hemen gerçekleşmese de birkaç ay sonra gerçekleşebiliyor. Verilere bakıldığında son 1 yılda kur yükselişinin enflasyona gecikmeli de olsa yansıdığı görülüyor.
 
Son bir senede enflasyon ve dolar/TL kurunun seyri... (Beyaz çizgi yıllık TÜFE, sarı çizgi dolar/TL kurunu ifade ediyor. Kaynak: Bloomberg)



Çekirdek enflasyon ve döviz kuru (12 aylık yüzdelik artış)... Kaynak: Turkey Data Monitor



"ÖNCE ENFLASYON DÜŞMELİ"
 
Uzmanlara göre bu tabloda kurun enflasyon yükselişinde birincil olağan şüpheli olduğu görülüyor. Tacirler Yatırım Koordinatörü Erkin Şahinöz yüksek enflasyonla mücadelenin yüksek faiz gerektirdiğini belirterek "Enflasyon düşünce faiz indirilebilir. Faiz sonuçtur. Sebepleri ise enflasyon, ekonomik ve siyasi istikrar(sızlık)" diye konuştu.
 
Son bir yılda Türkiye’de görülen enflasyon yükselişi arz yönlü sebeplerden kaynaklandığını belirten ALB Menkul Araştırma Uzmanı Arda Coşar enflasyonda kur etkisinin yadsınamaz olduğunu belirtiyor. Arda Coşar "Türkiye sanayi üretiminde ara madde, hammadde , enerji ithalatçısı bir ülke olduğu için döviz kurlarının yükseliş üretim maliyetlerinin artmasına dolayısıyla fiyatların yükselmesine sebebiyet veriyor. Türkiye’de enflasyonun yükselmesindeki diğer bir sebep ise , son dönem iklimde görülen kuraklık sebebi ile gıda fiyatlarının özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarının yükselmesinden kaynaklanıyor. Bu açıdan bakıldığında yurt içinde görülen enflasyon yükselişinin arz yönlü olması Merkez Bankası'nın elini zorlaştırıyor. Talebi düşürecek sıkılaştırma önlemleri enflasyonu azaltmakta yeteri kadar etki gösteremiyor.  Döviz kurlarının stabilize olması ve  kuraklığın gıda fiyatları üzerindeki etkisinin azalması gerekiyor.
 
Görünen o ki Merkez Bankası faiz silahını dolar kurunun artışını engellemek için kullandı. Türkiye de özellikle cari açık veren ülke olarak enflasyona kur geçirgenliği yüksek derecede olan bir ülke. Dolayısıyla hükümetin faizi prematüre şekilde düşürmek yerine cari açığın kapanmasına yönelik tedbirlere ve reformalar devam etmesi uzun vadede, enflasyonla birlikte faizi düşürebilecek en önemli strateji olarak gözüküyor. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.