Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

24 Nisan ve Etyen 'Mahcup'yan!

24 Nisan ve Etyen 'Mahcup'yan!

24 Nisan ve Etyen 'Mahcup'yan! 

 

Bilindiği üzere Ermenistan sahte soykırım iddialarına destek alamak için `100. Yılında Ermeni Soykırımı`  çalışmalarına son hızla devam etmektedir.
 
Bu kervana bir de Başbakanımızın danışmanı Etyen Mahcupyan karıştı…
 
Hem de hiçbir mahçubiyet duymadan `soykırım var ` dedi.
 
Demek ki,` Mahcup`un sonuna `yan` eki gelince insandaki bütün masumiyet ölüyor.
 
Etyen Mahçupyan’ın `Ermeni soykırımı vardır`, demesinin bir haber değeri yoktur. Haber değeri olan Ermeni soykırımını reddeden Başbakanımızın  böyle bir danışmanı olmasıdır. Başbakan bu konuyu ona bir şey danışır mı  bilinmez, ama durumun ne kadar vahim olduğu artık su götürmez bir hakikatir
 
Oysa  Cumhurbaşkanı  Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev`i Çanakkale`ye tamda 24 Nisan`da davet ederek bu sahtecilere karşı bir hamle  yapmıştı.
 
Cumhurbaşkanı ayrıca aynı daveti  Ermenistan’a da yapmıştı  ve “Elimiz havada kaldı” diyerek sitem etmişti.
 
Ben elimizin  havada kalmasına hiç şaşırmadım!
 
Hele hele Papa olayından sonra o elin neden sıkılmadığı sanırım daha iyi anaşılmıştır.
 
Türkiye Cumhuriyeti`nin  maalesef 3 meselede yıllardır  eli hep havada kalmaktadır.
 
1-Ermenistan Meselesi 
 
2-Kıbrıs Meselesi 
 
3-AB`ye girme serüveni
 
Ülkede yaşanan  terör, azınlıklar vs…gibi mesellelerde yukarıdaki üç meselenin sonuçlarından ibarettir.
 
Bu meselleler bölge ülkeleri açısında bugün şu sonuçları da doğurmuştur;
Türkiye ile Azerbaycan zaten tarihi hakikatleri ile kardeş ülkedir.
 
Fakat bu kardeşlik son zamanlar da büyük bir stratejik ortaklığa da dönüşmüştür.
 
Bu da bölgede ki tarafların , müttefikliklerin oluşmanı sağlamıştır.
 
Bu vesile ile hem Azerbaycan, hem de Türkiye`de siyasi olarak göreve gelen yöneticiler ilk ziyaretlerini bir birlerine yapmaktadırlar. 
 
Bu durum bir de KKTC-Türkiye arasında aynı şekildedir.
 
Bunun karşılılığı olarak Rusya ve Ermnenistan ilk ziyaretlerini birbirlerine  yapmaktadırlar.
 
Yine bunun karşılığı olarak Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi birbirlerine ilk  ziyaretlerini yapmaktadırlar.
 
Yani bölgenin üç aktörü ve bu aktörler arasında bir birleri ile ilişkilerde taraftarlık net bu şekilde ortaya çıkmaktadır.
 
Bu aktörler dışında kalan AB –ABD-Fars ve İsrail gibi devletler ise kendi çıkarları neyi gerektiriyorsa bölgedeki kutuplaşmaya ona göre destek vermektedirler.
 
Tüm bu kesimlerin bir de silahlı kuvevvetleri, taşörenleri vardır oda; PKK ve uzantılarıdır.
 
Ermenistan’ın bağımsızlığını kazandığı günden beri, Türkiye onlara el uzatmaktadır.
 
Kıbrıs Meselesi 1974`de savaş durumuna gelmeden önce de, geldikten sonrada Türkiye bu meselede samimiyetini hep göstermiştir.
 
Ve AB`ye yarım asırdır girmek için adeta yalvarıyoruz…
 
Ne yapsak olmuyor, ne kadar semimiyetle elimizi uzatsak hep havada kalıyor.
 
Bugün, Erivan-Ankara ilişkilerini Azerbaycan`sız düşünmek mümkün değil.
 
Bugün, Atina – Ankara ilişkilerini Kıbrıs`sız düşünmek mümkün değil.
 
Bugün AB-Türkiye ilişkilerini Türkiye`nin bölünmez bütünlüğü konusunda düşünmemiz mümkün değil.
 
Bunları düşünce de elimiz hep havada kalacaktır, zira karşı taraf el uzatmıyor yumruk atıyor sürekli.
 
Bir başka açıdan bugün Türkiye`de 300 bin ermeni yaşamaktadır, ama Ermenistan`da bir tane dahi Türk yaşamamaktadır.
 
Bugün Kıbrıs meselesinde KKTC önüne sürülen her antlaşmaya evet demiş, ama Rum ve Yunan ikilisi bu samimiyeti eli ile itmiştir.
 
Bugün AB uğruna Türkiye bölünme durumuna bile gelmiş, ama AB bunun karşılığında Türkiye`ye hiç bir şekilde destek vermemiştir.
 
Sonuç;
 
Hayali bir dünyada yaşayan Ermenistan bugün aç ve sefilleri oynamaktadır, Ruysa tarihi ekonomik krizini yaşamaktadır.
 
Buna karşılık Türkiye ve Azerbaycan  böldede enerji koridoru , ticaret merkezi olmuş durumdadırlar.
 
Yunanistan ve Kıbrıs arkalarında AB olmalarına rağmen AB`nin şımarık çocukları gibi buhran yaşamaktadırlar.
 
Bunlar bizim başarımımız mı?
 
Bence hayır.
 
Bu sonuçlar Türk`e `Barbar`, İslam`a `Terör` gözü ile bakanların kötü niyetlerinin bize Mevla tarafından  merhamet olarak dönmesinden kaynaklanmaktadır.
 
Ama bu durum böyle gitmez!
 
Sürekli elimizi uzatıp karşılığında yumruk görüyorsak, bu işe dur deyip elimizi masaya vurmamız lazımdır.
 
Yetmedi mi 100 yıldır merhamet dilenircesine el uzatmak.
 
Artık merhamet  dilenmek yerine merhamet dağıtmak için o masaları kırma zamanıdır.
 
Hadi Türkiyem , hadi Türk Dünyası 24 Nisan Milad`ın olsun.
 
Hadi Türk Milleti seni tanımayanların mahcubiyeti sadece soy isminde kalmasın.
 
Selçuk Düzgün 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Selçuk DÜZGÜN Arşivi