Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

Ahh Özge-can!

Ahh Özge-can!

Ahh Özge-can!


Özge-can`dan vaz geçti ama namusundan geçmedi

Zalimlere direnince karnına bıçak,  başına levye yedi

Gençti, güzeldi nerden bilirdi bunlar onu diri diri yakacak  

Ecel kuşları bir iki puşt`a onu peşkeş çekecek

Can özge`den ayrıldı ruh en güzel makama gitti  

Alkanlar içinde ak kefeni Özgecan gelinlik olarak giydi 

Nihayettir sanmayın bu hikâye burada biter, bu hesap bin cehennem eder…


***

Uzun yıllardır Türkiye dışında yaşıyorum ve yaşamımın çoğu Türk dünyası ülkelerin de geçti…


Yani dilimiz, soyumuz,  dinimiz, töremiz, ahlakımızın bir olduğu ülkelerde.

 

Dil-din-soy bunlar bizim kaderimiz ya töre-ahlak bunlarda işte sorun var.

 

Türkiye`nin şu an geldiği manzara karşısında inanın utanıyor ve buradaki soydaşlarımın yüzüne bakamıyorum.


Çünkü onların her şeyde gözü, kulağı, kalbi Türkiye için atıyor.

 

Türkiye diyince `büyük ağabeyi` diyorlar.

 

Oysa büyük ağabeyinin buralara yansıması artık çok güzel değil.


Her gün Tv`ler de gördüğüm manzaralar karşınınsa utanıyorum…

 

Hele hele en son Özgecan Arsalan`a yapılanlar görünce utancımdan yerin dibine girdim...


Evet Utanıyorum!


Türkiye’de kadınlara, çocuklara taciz, tecavüz istatistiklerini görünce utanıyorum.

 

 Bir erkek olarak utanıyorum… bir baba olarak utanıyorum….

 

Böyle insanların adı; Türkiye denen bir coğrafyada nefes almalarına dayanamıyorum.


Müslümanlığımdan `ahlak` adına utanıyorum… Türklüğümden `töre` adına utanıyorum…


Sessiz kalmaktan, kayıtsız kalmaktan utanmayanların adına utanıyorum.

 

Her gün ahlak, namus edebiyatı yapanların,  sadece edebiyatta kalmalarına utanıyorum…

 

‘Büyüklere saygı, küçüklere sevgi’ diyerek kandırıldığımız eğitim sisteminden utanıyorum…

 

 Hepsinden önemlisi ADALET`ten utanıyorum…


Tuğçe Kazaz`dan din dersi, Nihat Doğan`dan felsefe dersi alan zavallı ülkemin geldiğin  sonuç ise kısaca ; `UTANÇ` denir...


Bakınız net veriler olduğu için sadece 2011 yılından bazı istatistikler değineceğim;


Sadece İstanbul’da 2011’de 1486 tecavüz, 2 bin 488 çocuk istismarı, 2 bin 223 taciz davası açılmış. Ankara’da 1162 çocuk istismarı, 566 tecavüz ve 62 taciz davası açılmış. İzmir’de ise 568 tecavüz, 981 istismar ve 901 taciz davası açılmış.

 

2013’te 214 kadın ve 10 çocuk öldürülmüş, 167 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti/tecavüz girişiminde bulunulmuş, 241 kadın ve kız çocuğuna şiddet uygulanmış, 161 kadın ve kız çocuğuna cinsel tacizde bulunmuş.

 

Bunlar cesaret edip adalete sığınanların sayısı, ya buna cüret edemeyenleri hesaba katarsak tablo ne kadar vahimdir.


Burada sorun eğitimde ise; Afrika ülkelerinden daha zor bir durumdayız.

 

Ekonomide ise; ekmek bulamayan nasıl olurda cinsellik için cinayet işler.


Burada sorun dinde ise; bunu savunmak saçmalıktır.

 

Zira hiçbir din buna müsaade etmez.


Burada sorun belki yukarıdakilerin hepsinde var ama asıl sorun, Türk Ceza Kanununda var.


Bakınız;

Türk Ceza Kanunu'nun 414. maddesine göre, 15 yaşından küçük bir çocuğa zor kullanarak, tehditle tecavüz edilmesi 10 seneden az hapis cezası verilemeyeceğini iletir; fakat bunları yapmadan tecavüz edilirse beş seneden az hapis cezası verilemeyeceğini bildirmektedir.


Dünyada kanunların en adil olduğu yer olarak Fransa`yı ela alırsak, bu tür cezalar en az 20 yılla yargılanmaktadır.


Yukarıda saydığımız vakaların ülkemizdeki sonuçları ise;  % 70 `i berat etmiş kalanı ise en fazla 5 yıl içeride yatmıştır.


Eğitim, sosyal, kültürel meseller ne olursa olsun Türkiye`nin ciddi derecede caydırıcı kanunlara ihtiyacı vardır.


Yazının sonunun biraz sert yazacağım, kimse kusura bakmasın!

 

Ben kısasa kısas istiyorum!


Örneğin; Özgecan davasında taraflar, suçlar nettir sabittir.

 

O zalimler Özgecan`a ne yapmışlarsa aynısı onlara yapılsın.


Diyeceksiniz ki nasıl?


Muhtemelen o zalimlere onların yaptıklarını yapacak kimse bulunmaz.

 

Ama o şerefsizleri bir şişeye oturtup, önce şişeyi kıracaksın, sonra kan akan yerlere tuz dökeceksin, sonra oraya fareleri göndereceksin…

 

Sonrada kızın ailesin dök benzini yak bu pislikleri diyeceksin…

 

O pislikler toprağı kirletmesin diye de, fosaptik çukuruna atacaksın.


Birkaç böyle dava sonunda bakın bakalım sapıklık ne derece hayatta kalacaktır…


Çok mu ileri gittim, karar sizin !…


Ahh Özge-can!

 

Can bacım Özgecan, huzuru mahşerde karşına kim gelirse gelsin, kim senle alakalı zerre kadar sorumlu ise, kim bu sorumluluğunda sessiz kalmışsa ne olur affetme bizi!


Mekânın cennettir inşallah senin, ruhun şad olsun!


Selçuk Düzgün

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi