Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

ARAKAN TÜRKİYE`nin MİLLİ BİR MESELESİ MİDİR?

ARAKAN TÜRKİYE`nin MİLLİ BİR MESELESİ MİDİR?

Belki de Arakan’da yaşananlar ne Filistin, ne Suriye, ne de Bosna’daki, hiç biri gibi, değil.

Belki de hepsinden daha acı…

Filistin’de bir çocuğun kolu kırılsa anında tüm dünya duyuyor.

Arakan’da ne yaşanılırsa çok zaman sonra duyuluyor, ya da bilinmiyor.

Bilinmeyince de `acaba, ama, lakin vs…` şeklinde insanlar olayları merak ediyorlar.

Her şeyden önce şunu söyleyeyim Türk ve İslam tarihini iyi bilenler Arakan denince asla `bana ne` deyip geçemezler.

Bilseler bu olaya milli mesele olarak bakmayı kendilerine siyasi bir onur edinirler.

Arakanlılar Müslümanlarla ilk defa 618 yılında Saad bin Ebu Vakkas’ın komutasındaki bir geminin Arakan sahillerine yaklaşmasıyla tanıştılar. 1430 yılında bu bölgede Arakan İslam devleti kuruldu.  Arakan İslam devleti 1782 yılına kadar kesintisiz olarak bu topraklara hâkim oldu ve Arakan’da 350 yıl İslam hukuku uygulandı. Arakan İslam devleti 1782 yılında Budistlerin saldırılarıyla yıkılınca bölgede Budist işgali başladı. Bölgedeki Budist hâkimiyeti kırk yıl boyunca sürdü. Daha sonra da İngilizler Arakan’ı işgal ettiler ve Arakanlı Müslümanlar 1942 yılına kadar İngiliz işgali altında yaşadılar. İkinci Dünya Savaşı sonrası İngilizler Burmalı Budistlerle yaptıkları Pinlong Anlaşması ile Arakan’ı Budistlere bıraktılar ve bölgeden çekildiler. İngilizler bölgeden ayrılır ayrılmaz Budist fanatikler tarafından başlatılan olaylarda 100 binden fazla Müslüman katledildi ve Arakan’da.

Ogün bugündür süren katliamlar her yıl özelikle Kurban bayramı zamanlarında artarak devam etmektedir.

Ama yine özelikle biz Türkler için Arakan`ın ayrı ve çok önemli bir hazin hikâyesi vardır.

Birinci Dünya Savaşı'nda Irak, Suriye, Filistin ve Arabistan cephelerinde Osmanlı ve İngiliz Orduları arasındaki çarpışmalar sırasında İngilizlere tutsak düşen Osmanlı askerleri Burma’ya getirilerek burada köle gibi çalıştırılmıştır.

İngilizlere tutsak düşerek İngiltere'nin bir sömürgesi olan Burma'ya getirilen 12 bin askerimiz yol, demiryolu, köprü ve suni göl yapımında işçi olarak çalıştırılmışlar.

Çalışma sırasında salgın hastalıklara ve zor çalışma şartlarına dayanamayan 2 bin asker şehit düşer. Çalışmayı reddeden birçok asker de öldürülmüştür. Geriye kalanlar ise ancak Mondros Mütarekesi'nden sonra ülkelerine geri dönme fırsatı bulurlar. Ancak rivayetlere göre askerlerin bir kısmı gemilere bindirilip gönderilirken evlenip geride kalmayı seçenler de olur. Burma'da şehit olan esirler için İngiliz hükümeti bir mezarlık yaptırır. Mezar taşlarının üstündeki künye bilgileri bugün hâlâ okunabilecek kadar canlı duruyor. İsimleri İngiliz alfabesiyle yazılan şehitlikte Kerküklü Muhammed, 20 Ekim'de ölen Şaban gibi pek çok mezar taşı vardır.

Evet son zamanlarda Arakan`da Müslümanlara yönelik katliamlar gündeme sık sık gelmeye başladı..

Mymmar`dan bir Budist Rahip  yaptıkları katliamlarına gerekçe olarak İngiliz kanallarına şu acıklamayı yaptı; “Biz dünyada müslümünların neler yaptığını biliyor, görüyoruz. O katliamlar ülkemizde olmasınm diye tedbirlerimizi alıyoruz. Ülkemizde müslüman kalamayana kadar buna devam edeceğiz.”

-Bu cümlede mantık aranmaz, adam bir manyak.

- Ayrıca  bu cümle oralarda  bir katliama yapıldığının kanıtıdır.

 

Dinler arası diyalogcuların dinlerin müslümanlara karşı  katliamları sistematik olarak  nasıl uyguladığının ve aynı zamanda müslümanları terörist olarak ilan etiğinin bir göstergesidir.

Bu da gösteriyor ki, Arakan`daki Müslümanlara yapılan katliamlar küresel bir seneryonun halkasıdır.

İşte tüm bunlar ortada iken Arakan`da yaşananlara kayıtsız kalmamız ya bilgi eksikliğinden, yada ecdadımıza ihanetten kaynaklanmaktadır.

Evet orada gerçek bir katlima var ve bu katlim ne Filistin`e ne başka bir yere benzemiyor.

Hal böyle iken cihan Mefkuresi olan bu milletin  Arakan`a milli mesele olarak bakması elbette akıl, vicdan ve insanlık onurudur.

Ayrıca Arakan`daki insanları müslüman olmasaydı da bir yerde zulüm varsa o meseleye  milli mesele olarak  bakmak Türkiye`nin, dolayısı ile Türk milletinin   boynunun borcudur.


 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi