Balyoz mağduru komutan Mustafa Önsel isyan etti: Masumları bu kanlı çuvaldan çıkartın

Balyoz mağduru komutan Mustafa Önsel isyan etti: Masumları bu kanlı çuvaldan çıkartın

Balyoz mağduru Mustafa Önsel bugünkü köşesinde dikkat çeken ifadeleri kullandı ve KKTC’de yaşanan bir olayı gündeme taşıdı.

Odatv yazarlarından Mustafa Önsel ‘15 Temmuz darbe girişiminde KKTC'de yaşanan kritik olay’ başlıklı bir yazı kaleme aldı.

15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra yargılamalardaki tuhaflıklardan bahseden Önsel, bugünkü yazısında ise Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşanan bir olayı köşesine taşıdı.

İşte Mustafa Önsel’in o yazısı:

Bir önceki yazıdan devamla yargılamalardaki bazı garabetlerden bahsetmeye devam ediyorum. Şimdi anlatacağım olay KKTC’de bulunan Kolordu’dan.

Ne alaka dediğinizi duyar gibiyim. KKTC nihayetinde ayrı bir ülke. Orada da kalkışma olacak değil ya diye düşünmeniz akıl sağlığınızın yerinde olduğunu gösterir. Ancak orada bile öyle trajikomik şeyler oluyor ki!

Anlatayım…

Adı Necmi Genç. Rütbesi Piyade albay. Kendisiyle ben de bir vesileyle tanışırım. FETÖ bağlantısı olmadığı herkesin üzerinde mutabık olduğu bir husus.

15 Temmuz’da Kıbrıs’ta bulunan Kolordunun Harekât Merkez Amiri. Yani göreceli pasif bir görevde. Harekât Merkezi, Harekât Şube Müdürüne bağlı. Onun da rütbesi yarbay. Yani Necmi Genç albay rütbesinde ama bir yarbayın mahiyetine verilmiş.

O gece Genelkurmay’dan Fetullah Gülen Terör Örgütünün üniformalı militanlarınca bütün birliklere çekilen sıkıyönetim emri KKTC’deki Kolorduya da çekilmiştir. Muhabere merkezinden derhal Kolordu kurmay başkanına arz edilmiş, mesaj onun vasıtasıyla bizzat kolordu komutanına ulaştırılmış. Kolordu komutanı mesaja uyulmama emri vermiş, ancak “özellikle sınırdaki birlikleri olası Rum saldırılarına karşı ikaz edelim, müteyakkız bulunsunlar” emrini vermiş, bu emir bizzat kurmay başkanı tarafından Harekât Merkez Amiri Necmi Albay’a iletilerek birlikleri tek tek araması istenmiş.

Bakın ondan sonra neler oluyor…

ŞİFRELİ BİLGİSAYAR…

Necmi Albay Harekât Merkezinde temas hattındaki birlikleri aramaya başlarken amiri durumunda bulunan Harekât Başkanı Kurmay Yarbay Ali M. Harekât Merkezine geliyor. O sırada sadece Necmi Albayın kendi üzerine tanımlı şifreli bilgisayarı açıktır. Daha sonra FETÖ ile iltisaklı olduğu ortaya çıkan yarbay, gelen emirlerin de göründüğü Necmi Albayın bilgisayarının başına gelir ve sıkıyönetim emrini incelemeye başlar. Necmi Albay bu arada yan tarafta birlikleri uyarmaya devam etmektedir. Yarbay bu arada bilgisayarda bir şeyler yazmaktadır. Sonra bilgisayarın başından ayrılır.

 

Kalkışmayla ilgili KKTC’de bir şey olması söz konusu değil! Dolayısıyla Türkiye yangın yeri iken KKTC’de bulunanlar standart görevlerini yapmakla meşguller…

Aradan birkaç gün geçer. Genelkurmay’dan kalkışmayla ilgili KKTC’deki birliklerde herhangi bir faaliyet olup olmadığı sorulur. Necmi Albay, birkaç gün sonra Harekât Şube Müdürünün kendine ait bilgisayarda sorunlu bir şey hazırlamış olabileceği şüphesiyle bilgisayarında inceleme yapar. Burada bir sayfalık bir Word belgesi bulur. Belgede, sıkıyönetim emrinin KKTC’de uygulanabilecek maddelerinin yazıldığını görür. Öfkeyle Ali Metin Ö. Yarbayın odasına koşar ve “Nasıl böyle bir şeyi bana tanımlı bilgisayarda hazırlarsın” diye sertçe çıkışır. Yarbay da “Ben emri yerine getirdim. Önemli değil. Zaten burada sıkıyönetim ilan edilecek bir durum yok! Zaten bir şey olmadı. Sil gitsin!” der Necmi Albaya. Necmi Albay bir kumpasa geldiğini düşünür ve çaresizlik içerisinde biraz da panikle belgeyi siler.

Anlattıklarım, tanık beyanlarıyla da sabit.

TUTUKLANIR…

Sonrasında Ankara’ya tayinle giden Harekât Merkezinde görev yapan bir astsubay durumu amiri olan bir korgenerale anlatır. Bunun üzerine KKTC ile ilgili tahkikat başlatılır. Ve aralarında Kolordu komutanı, Kurmay Başkanı, Harekât Şube Müdürü yarbayın yanı sıra Necmi Genç de gözaltına alınarak tutuklanır.

Bir süre sonra Kor. K ve kurmay başkanı tahliye olur. Hem Necmi Albay, hem sözünü ettiğimiz kurmay yarbay halen tutuklu.

Bu arada yarbay belgeyi tek başına hazırladığını mahkeme ifadesinde belirtmiş. Zaten hiçbir işlemin yapılmadığı bir taslaktan öteye gitmeyen bir Word belgesi.

Savcının değerlendirmesi, Necmi Albayın kalkışma başarısız olunca bu veriyi sildiği şeklindedir. Hâlbuki kalkışmanın başarısız olduğu 16 Temmuz sabahı belli olmuştu. Bu nedenle silecek olsa 3-4 gün beklemezdi değil mi?

Ayrıca burada Anayasayı ihlal suçu nerede var?

Şu anki durum mu? Öyle garip ki yarbayın, Kolordu Komutanının ve kurmay başkanının dosyaları ayrılmış görünüyor. Necmi Albay, muhabere şubeden ve Kıbrıs’taki bir başka birlikten dokuz personelle yargılanıyor. Sebebini kimse anlayabilmiş değil! Zaten savcının hazırladığı ilk iddianame kabul edilmemiş. İddianameyi bir başka mahkeme kısmen kabul etmiş avukatı Serdar Öztürk’ün (Serdar Öztürk’te Ergenekon denilen kumpas davasından 5 yıl cezaevinde kalmıştır) dediğine göre…

 

Buradan suç çıkmayacağı ortada… Garabet bir durum söz konusu. Necmi’nin masum olduğu açık! Bu zorlama neden?

***

Yer Lüleburgaz. İlçede konuşlu bir tugay bulunuyor. Fetullah Gülen Terör Örgütü mensubu olduğu iddia edilen tugay komutanı 15 Temmuz günü izinde. Ancak olay başlayınca hemen dönüyor. Emir astsubayı kendisini karşılıyor. Tugay komutanı, aynı örgütten olduğu iddia edilen kurmay başkanı hariç karargâhından hiç kimseye haber vermeden, yine adı geçen örgütün üyesi olduğu iddia edilen bir tabur komutanına taburunu hazırlattırıp, İstanbul’a sevk emri veriyor.

Onun dışında Lüleburgaz’da meydana gelen bir olay yok! Şehre çıkan asker yok!

BÜTÜN OLAN BİTEN BUDUR

Şener Balıkcıoğlu. O geceki rütbesi yarbay. Garnizon Merkez Komutanı. FETÖ ile iltisakının olmadığı kesin.

Kara Harp Okulunda 2011 yılında bölük komutanlığı yaptığı zamana kadar sicili tam. Halen ikisi de FETÖ’den tutuklu bulunan Kara Harp Okulunda o zamanki tabur komutanlarından Fatih Göktürk ve Öğrenci Alay Komutanı Mehmet Şükrü Eken tarafından sicili bozulur. O yıl Siirt’e atanır. Komutanı devre arkadaşı olan ancak kurmay olduğu için kendinden kıdemli bulunan Hüseyin Seslikaya’nın emrinde çalışır. O da sicilini kötü verir. Hüseyin Seslikaya da şu anda FETÖ firarisi olarak aranmaktadır.

Şener Yarbay, Lüleburgaz’da her hangi bir hareketlenme olmadığı için birliğinde, iki personeliyle birlikte olayları televizyondan izlemektedir. Giden taburdan filan da haberi yoktur!

Gece yarısı telefonu çalar, arayan kolordu komutanı Alparslan Erdoğan’dır. Şener Yarbaya, “Darbeci misin, vatansever misin? Eğer değilsen, git tugay komutanının faaliyetlerine engel ol, gerekirse derdest et!”

Bu emir üzerine güvendiği adamlardan bir tim hazırlayan Şener Yarbay, derhal tugay komutanlığına gider ve tugay komutanının faaliyetlerine engel olur, kapıları tutarak kaçmasına engel olur. Sabah olunca da kendisini savcılığa teslim eder. Bütün olan biten budur!

Zaten Kolordu komutanı da verdiği tanık ifadesinde “Şener Yarbay emirlerime tereddütsüz uymuştur” demiştir.

Fakat ne olduysa, soruşturmaya Şener Yarbay da dahil edilir, ancak tutuklanmaz…

O zamanki soruşturma savcısı, Şener Yarbayın avukat olan eşine, “Eşinizi dahil etmek zorundaydım. Ama eşinizin bir eylemi, kabahati yok. Sonuçta bir şey olmayacak!” der.

Şener Yarbay, soruşturmaya dahil edilse de görevine devam eder. Hatta daha önceki bir yazımda konu ettiğim Hakan Merdan gibi, terfi eder ve 2017’de Albay olur.

Devam eden mahkeme 2018 yılı içinde sonuçlanır. Mahkeme, yukarıda tanık ifadeleriyle anlattıklarım açık olaylara rağmen Şener Balıkcıoğlu’na 14 yıl ceza verir. Hüküm sonrası Şener tutuklanır ve cezaevine girer.

Bunu hukukçular nasıl izah eder, nasıl kabul eder bilemem. Ortada darbe girişimi yok ki buna yardım olsun! Şener Balıkcıoğlu ne yapacaktı sayın yargıçlar, soruyorum ne yapacaktı?

Bu nasıl bir zorlama?

GİDEN YILLARIN GERİYE GELMEDİĞİ AÇIK

Bu arada bir başka garabette, tugay komutanının emir astsubayının durumu. Suçlu olup olmadığı ile ilgili bir yorum yapmıyorum, ancak tugay komutanı izinden dönünce onu alan, faaliyetlerine eşlik eden emir astsubayı da Şener ile aynı maddeden yani yardım etmekten ceza alıyor, ama 2 yıl daha torpillisinden: 12 yıl!

2 yıl dediğin nedir ki değil mi? İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? Giden yılların geriye gelmediği açık.

Tekrar sorayım, bu zorlama cezalar neden? Bakın Şener Balıkçıoğlu’nun bütün hayatı allak bullak oldu. Hüküm verilince TSK’dan da ilişiği kesildi.

Lüleburgaz’da sadece Şener Balıkcıoğlu mu? İddialara göre çıkan taburun tabur komutan vekili olup, durumu anlayıp eyleme katılmayıp kapıdan dönen Barış Vardar; Kolordu komutanının aradığı topçu tabur komutanı Mehmet D.’da aynı durumda. O da tank taburunun çıkışını önlemiş. Kolordu komutanı ikisi içinde lehe tanıklık yapmış, “Bana o gece çok yardımcı oldular” demiş. Ancak ikisine de müebbet verilmiş ve hükümle tutuklanmışlar.

İstanbul’a çıkan taburdaki bir bölük komutanı ceza alırken diğeri almamış. Anlamak zor gerçekten…

***

BU NE GARABETTİR

Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi azımsanmayacak sayıda benzer olay var. Örneğin Manisa’da…

Daha önceki yazılarımda geniş bir şekilde değindiğim Manisa’daki eğitim tugayında kesinlikle bir kalkışma yok. Emare, toplantı vs yok! Erzincan’daki Ergenekon davasından 10 yıla yakındır yargılanıp geçen yıl beraat eden Fetullah Gülen Terör Örgütünün hedefinde olmuş, onlarla mücadelesi açık olan Albay Murat Yılmaz, İl Emniyet müdürünün bir ifadesinden dolayı dört arkadaşıyla beraber hala tutuklu. Bu zamana kadar hiçbirinin ne kalkışmayla, ne Fetullah Gülen ile bir ilintisi bulunamamış.

Ancak sanık yakınları, Emniyet müdürünün eşinin, 2013-2015 arası, Adıyaman’da KHK ile kapatılan FETÖ iltisaklı Özel İkbal Anadolu Lisesinde öğretmenlik yaptığını, çocuklarının da FETÖ’ye iltisaklı okullara gittiklerine dair bilgi ve belgeye ulaşmışlar. İfade ettiklerine göre de bunları dilekçe ile savcılığa sunmuşlar…

Bir suçlayanın durumuna bakın, bir de suçlananın durumuna bakın!

Sap, saman, toz, duman… Karmakarışık… Bu ne garabettir?

Daha öncesinde de belirtmiştim, Erzincan’da, Sakarya’da, Polatlı’da da benzer olaylar var…

Bilmediğimiz kim bilir daha neler var?

Bu davaları bu şekilde sulandırmanın kime faydası olduğu açık!

O zaman…

Bu tür zorlama cezalarla mağdur sayısını artırmak, yargılamaları bu şekilde tartışılır kılmak, bir tek Fetullah Gülen Terör Örgütünün işine gelir. Bu, onların ekmeğine yağ olur, bal olur! Bu mağduriyetleri kılıf yaparak, kana buladıkları bu çuvaldan çıkmak isteyeceklerdir.

Ey değerli yargıçlar! Adına karar verdiğiniz Türk Milleti adına, masumları bir an önce bu kanlı çuvaldan çıkartın!

Devam edeceğim…

siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.