Benim bir hayalim var!

Benim bir hayalim var!

-      Kemal, Devlet bi gelin hele!

-      Arkadaşlar, benim bir hayalim var!

-      Hayırdır nedir Reis?

-      Öyle hemen hayırlı mayırlı konuşmayın bakayım.

-      Afedersin Reis buyur dinliyoruz!

-      Ben Başkan olacağım!

-      Reis biz bunu biliyoruz da, millet ne der şimdi?

-      Bak şimdi Devlet! Öyle devlet deyince hemen gevşeme devlet benim!

-      Buyur Reis emret!

-      Düne kadar bana hep salladın durdun. Bir şey demedim. Öyle gerekiyordu. Şimdi sen çıkıp diyeceksin ki, Cumhurunbaşkanı yetkilerini aşıyor. Fiili durum filan var diyeceksin. Bu işi çözmeliyiz, yoksa sıkıntı oluyor. Bu Başkanlık işi referanduma sunulsun, kararı millet versin diyeceksin.

-      Tamam da Reis dün neler diyordum bu konuda şimdi ben nasıl….

-      Ya bi sus, öyle hemen konuşma dinle hele…

-      Pardon Reis!

-      Şimdi Devlet… Bak, yine gevşedin hemen…

-      Yahu Reis sen öyle gözlerini bana böyle belertince bir tuhaf oluyorum.

-      Tamam, dinle işte! Şimdi, sen benim dediklerimi hemen yapacaksın. Bu Kurtçular seni dinlerler. Yıllardır sana Bilge Lider imajını boşuna mı yaptık!

-      Haklısın Reis, ben onları çok iyi tanırım. Yıllardır onları birbirlerine düşürüp aradan çekiliyorum. Birbirlerine çok pis dalıyorlar! Bi gün kameraya filan çektirip sana da göstereyim diyorum.

-      Şimdi, ben onları görmüştüm zaten. Neyse konuyu dağıtmayalım. Sen benim dediklerimi yap! Hemen başla bu işe…

-      -Emret Reisim, ama sonra ne yapacam ben!

-      Sonrasını bizim Binali halledecek. Benim medya kopillerini örgütledim. Seni yeniden devletlü ilan edecekler.

-      Hadi ya… Gerçekten mi? Yapar mısın bunu?

-      Gevşeme diyorum sana gevşeme… Yapacağız tabi… Ben hangi sözümü tutmadım bu güne kadar? Zaten, sen benim yeni devletimin direği, yüreğimin yağı, gözümün çapağı olacaksın.

-      Hakkat mi Reissss?

-      Kuran’ıma hakkat yav… Bak bana yemin ettirdin işte… Hiç sevmem biliyorsun!

-      Bilmem mi Reisim!

-      Neyse mevzuyu dağıtmayalım. Binali sana adamlar yollayacak. Sen de şu benim sana gönderdiğim adamlardan birini bu işe vazifelendir. O ne yapacağını biliyor zaten! Sen Anayasa filan de işte, ilk dört madde de! Zorla Binali’yi iyice.

-      Evet ya, Reis! Bu ilk dört madde işini iyi akıl ettin. Yoksa şimdi benimkilere nasıl anlatacağım bu işi onu düşünüyordum!

-      Düşünme Devlet! Düşünme… İtaat et rahat et! Bak bu iyi aklıma geldi Binali’ye söyleyeyim kullansın bunu!

-      Dağıldım birden Reisim emret!

-      Sonra yavaş yavaş bu aradaki küslük işini bitireceğiz. Kanka olacağız o’lum kankaa…

-      Ya ben ne yapacağım Reis? Hep Devlet hep Devlet. Ben n’olacağım!

-      Kemal, seni unuttum sanma. Bu işte en büyük görev sana düşüyor!

-      Nasıl Reis, gerçekten mi? İnanamıyorum. Ne yapacağım, partiyi mi bırakayım hemen!

-      Yok o’lum ne bırakması, sen bana ömürlük lazımsın!

-      Ne yapacağım Reisim!

-      Hiç!

-      Nasıl hiç!

-      Bir şey yapmayacaksın Kemal. Yaptıkların yapmaya devam edeceksin. Sen kendin ol Kemal. Sen benim sol yanımsın! Böyle çok güzelsin!

-      Estağfurullah Reisim, teveccühünüz. Elimden ne geliyorsa yapıyorum bir şeyler işte!

-      Bak Kemal, işte ben senin en çok bu disiplinini seviyorum.

-      Aslında çok kolay Reisim yav. Senin söylediklerini arka arkaya koyunca, bi öyle bi böyle, malzeme çok yani. Millet hazır zaten!

-      Ne diyorsun sen Kemal?

-      Yani pardon Reisim çok malzeme veriyorsunuz bana maşallah. Allah korusun siz olmasaydınız çok zor olurdu valla! Varlığınız bana güç veriyor.

-      Hee, tamam!

-      Reisim ben de şey diyecektim!

-      Ne diyecektin Devlet eveleyip geveleyip durma öyle.

-      Reisim ben şimdi Türk Milleti, Türk Devleti demeye devam edecek miyim? Siz hep millet diyorsunuz ya! Ben de işi Millet’e mi çevirsem!

-      Olur mu öyle Devletlüm benim. Sen aynen devam! Araya bekayı filan da sıkıştır. Hem ben de aralarda Türk Milleti, Türk Devleti filan diyeceğim. Seninkiler seviyor. Onları da düşünmek lazım di mi?

-      Büyüksün Reisim. Senin desteğinle bizim çocuklardan sağlam bi kadro kurdum zaten. Taş gibiler maşallah. Ne versen yiyorlar, ne dersen yapıyorlar!

-      Tabi Devlet, boşuna mı besledim bugüne kadar o tosunları! Sana kalsa, yağmurlu havada su vermezsin!

-      Ama Reisim, iktisatlı olmak lazım. Devir ekönomi devri!

-      Sen anlamazsın bu işlerden Devlet, karışma!

-      Hiç karışır mıyım Reisim, haddime mi?

-      Neyse konu da uzayıp gitti. Şimdi herkes anladı mı yapacağını?

-      Evet, Reisim.

-      Evet, Reisim.

-      Şimdi dağılın bakayım. Unutmayın ebabil bir kuştur!

-      Ebabil bir kuştur Reisim!

-      Hiç unutur muyuz Reisim, ebabil bir kuştur!

-      Hiç derken Kemalim, sen hiçbir şey yapma sakın. Kendin ol yiğidim, yeter bu!

-      Amaann, sen de Reisim, şımartma beni, hiçlik benim göbek adım!

-      Devletim benim!

-      Reisim, emret!

-      Gevşe… Gevşe Devletim benim. Senin işin çok büyük. Hak ediyorsun. Bi ara bana uğra. Baş başa bir çay içelim. Adana mavrası da yaparız.

-      Ne demek Reisim, bir telefon kadar yakınım sana!

-      Seviyorum la sizi! Hadi uğurlar olsun aslanlarıma!


…………………


-      Gel Binali gel…

-      Buyur hünkarım, emirlerindeyim.

-      Benim kıymetlü vezirim. Bu iş tamamdır!

-      Buyurduğunuz üzere duydum Hünkarım.

-      Sen şimdi ayarladığımız gibi gerekli hazırlıkları yap. Tek bir eksilik olmaya! Davutun oğlu gibi yapmayasın!

-      Emredersiniz Hünkarım. Zaten her şey de tamam gibi. Peki iş bittikten sonra bu ikisi ne olacak Hünkarım?

-      Hele işler bir tamamına ersin o zaman gereğini yaparız kıymetlü vezirim. Sen merak eyleme!


Yukarda bahsi geçen tüm kişi, olay ve konuşmalar tamamen hayal mahsulüdür ve Türkiye ile uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur. Valla bak. Kur'an’ıma hakkat!

 


ŞABAN KADİROĞLU

siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.