Bir bardak MOODY'S'te kopartılan fırtına
Ataların el kiri olarak tabir ettiği paranın, memleket ahalisinin -Kapitalist olma gizli hevesinin de tesiriyle-son elli yılda değişen paradigmaları neticesinde gizil bir Tanrı’ya dönüştüğü günümüzde, sadece liberaller için değil, plaj sosyalistleri ve mümin kardeşler için dahi nice önemli olduğu, sonraki bir öncekinden ilginç olaylarla ispat-ı vücut buluyor.
Dünden bu güne küçük hatırlamalar bize 90’lı yıllarda, Refah Partisi’nde yaşanan Mercümek Vak’asını hatırlatıyor mesela. Şevki Yılmazlı, H. Hüseyin Ceylanlı yıllar hani. Ateşli salon toplantılarının sonunda Anadolu’nun gariban ahalisinin cebindeki son kuruşun, gelin kızların kulaklarındaki küpenin “Ümmet Kardeşliği” ayağına güya Bosnalı Mücahitlere gönderilmek vaadiyle toplandığı ama paranın Edirne sınırını geçmeden buhar olduğu, rahmetli Erbakan’ın da yargılanıp cezaya mahkum edildiği günler vardı ya, aslında orada kopmuştu film de biz fark edememiştik.
Tebeşircilikten gazeteciliğe geçtikleri dönemde Özal’ın kayırmalarıyla tarikatten ticarete atlayan Nakşilerin bir kolunun “Müslümanların da bir televizyonu olacak!” sloganıyla, inançlı yürekleri hortumlayarak kurdukları TGRT’nin evliya dizilerinden Sibel Can ve Seda Sayan programlarına nasıl bir iştahla yöneldiğini, son kertede bu mümin tv kanalının, bağışçılarının rızasına başvurulmadan Deccal Amerikanın FOX’una nasıl satıldığının hikâyesi trajik olurdu eğer İhlas Finans, faizden kaçanlardan kâr payı ayağına topladığı paraları iç edivermeseydi.
Hafızam beni yanıltmıyorsa, TGRT’ninkine benzer bir operasyon Kanal 7 için de yapılmış; Hoca, bütün ümmeti “mal ile cihada (!)” davet etmiş, ümmetten yine sadece gariban Türkler bu cihada katılmıştı da kuruluvermişti Kanal 7.
Yol açılmıştı bir kere. Müslümanların televizyonundan Cihad günlerine daha güçlü girebilmek için Müslümanların fabrikalarına gelmişti sıra. İki namaz suresi, cihad ve ticaretle ilgili dört hadis bilen gurbetçilerin camilerinde almıştı soluğu. Çantaya -çantaya sığmazsa- çuvallara doldurularak Türkiye’ye getirilen Marklarla güya İslami Sermaye oluşturuluyor, gurbetçi müminlere de bu paraların karşılığı kabilinden üstü tükenmez kalemle imzalanmış çay fişleri veriliyordu. Yeşil sermayenin batışı binlerce mağdur gurbetçi yaratmıştı ama olsundu Müslüman Sanayici ve İşadamları Derneğimiz olmuştu ne de olsa.
Kocası, günlük yirmi lira karşılığında inşaatlarda amelelik yaparken bilmem kaçıncı kattan düşüp ölünce üç çocuğuyla dımdızlak ortada kalan Asiye Teyze’nin deve kestiğini zannettiklerinden olsa gerek Kara Kıtadaki aç çocuklara kurban eti gönderme alicenaplığında bulunmamız için bizden topladıkları paraları nasıl cebellezi ettiklerini kameralar ve fotoğraf makineleri göstermeseydi eğer “Yüz yılın iyilik hareketi” olacaktı Deniz Feneri Derneği.
Onuncu yıl hatırası olsun diye koca devletin darphanesi, hatıra para bile basmıştı Türkçe Olimpiyatları için. 160 ülkede bayrağımızı dalgalandıran gönül erleri(!) her renkten her ırktan çocuğa Türkçe şarkılar bile söyletiyordu. Devlet erkânından her kim bir yabancı ülkeye gitse o okulları ziyareti bir resmi protokol haline gelmişti. Gökten yağdıkça yer kabul ediyordu. Himmet üstüne himmet biniyordu. Himmetin zimmete döndüğü kimsenin umrunda olmayacaktı, son tahlilde topa tüfeğe dönüşüp hükümete darbe, millete ölüm yağdırmasaydı eğer.
(Ebru Ablamın eski kocası ile dört bakanın karıştırdıkları naneler Fetö deyyusunun halt etmesi sebebiyle kadük olduğundan bu mevzudan bahis açılmamıştır.)
Şimdi, ahval bu minval üzereyken, Moody’s haysiyetsizi kalkıp kredi notumuzu düşürmüş bizim. Moody’s'in ne olduğu mühim değil, zaten ahalinin de bilmek gibi bir niyeti yok. Ama işte kredi diyor ya. Şifre kredidir. Kredi demek yatırım demek, yatırım demek kupon arazilerin değerine değer katması demek. Para demek birader para demek… Bu yüzdendir kızgınlığımız.
Tamam, bu yıl, turizm gelirlerimiz dibe vurmuş, darbe kalkışmasına maruz kalmış da olabiliriz. Fukara milletin ekmeğine üç milyon Suriyeli’yi ortak etmiş, istihdama yönelik tek iş de görmemiş olabiliriz. Bir yandan Işid ve PYD ile mücadele için Suriye topraklarında savaş verirken öte yandan açılım ayağına ülkenin güneydoğusundaki bazı il ve ilçeleri gizli bir istila ile ele geçiren teröristleri bu topraklardan söküp atmak için verdiğimiz haklı mücadelede sayısı yüzlerle ifade edilen şehitlerin yanı sıra onbinlerle ifade edilen göçler ve viran şehirlerimiz de kalmış olabilir elimizde. Yine de düşmemeliydi kredi notumuz. Para gidiyor çünkü. Gizil Tanrımız gidiyor.
Keşke, diyorum içimden, keşke Moody’s de bazı anket şirketleri gibi olsaydı. Verirdik parayı olurduk birinci.
Ne diyeyim: Sen kahrol emi Moody’s…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.