CHP'nin Esenyurt adayının 'Türk' alerjisi! Özerklik istedi

CHP'nin Esenyurt adayının 'Türk' alerjisi! Özerklik istedi

CHP'nin DEM Parti ile yaptığı pazarlık sonucu İstanbul’un Esenyurt ilçesinde aday çıkardığı Ahmet Özer’in 'özerklik' istediği ortaya çıktı.

Parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında belediye başkan adaylarını açıklayan DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, CHP ile işbirliği görüşmelerine ilişkin dikkat çeken mesajlar vermişti. Doğan, Esenyurt ilçesinde “kent uzlaşısı” kapsamında ortak aday belirlediklerini ifade etmişti.

DEM Parti’nin Esenyurt’ta ortak aday belirlediklerini açıklamasının ardından, CHP’nin Esenyurt adayı Ali Gökmen’in “Sağlık sıkıntıları nedeniyle” yarıştan çekildiği açıklanmıştı ve CHP’nin yeni adayı Ahmet Özer olmuştu.

Sabah’tan Huzufe Atıcı’nın haberine göre; Ahmet Özer’in, DEM Parti çizgisinde makalelerinin ve açıklamalarının olduğu ortaya çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul Planlama Ajansı’na danışmanlık hizmeti veren Özer’in CHP’ye de “Kürt meselesi” raporları hazırladığı aktarıldı. Özer’in köşe yazısı ve makalelerinde ‘açılım’ önermesi dikkat çekti.

KÜRTÇE EĞİTİMİ SAVUNMUŞ

Ahmet Özer, Kürt kimliğine de atıf yapılan çok kimlikli bir vatandaşlık tanımı içeren hukukî düzenlemeleri savunuyor. Bu talepler de Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirilmesi anlamına geliyor. Kürtçenin seçmeli dil olarak müfredatta yer almasını yetersiz bulan Özer, iki dilli eğitimin gerektiğini öne sürüyor.

Özer, 12 Ocak 2023’te Rudaw TV’ye verdiği röportajında Kürtçe tartışmalarına “Bir toplumu ileriye götürmek istiyorsanız en önemlisi ona dilini öğretmelisiniz. Kendi anadili ile öğrenmeli, bilim yapmalı. Gelişmiş toplumlar çok dilli toplumlardır” sözleriyle dahil olmuştu.

Ahmet Özer, ilk dört madde ile 66. maddeyi ilgilendiren anayasal taleplerini CHP’nin düşünsel merkezlerinden Sosyal Demokrasi Vakfı’nın (SODEV) Dergisinde 14 Ocak 2015’te şöyle tarif ediyor:

“Kürt sorunu bağlamında en acil çözmemiz gereken başlık, vatandaşlık meselesidir. 1982 darbe anayasası, vatandaş olan herkesi ‘Türk’ diye niteliyor. ‘Türk kelimesi aslında etnik değil, Kürdü de kapsayan bir üst kimliği ifade eder’ iddiası ise hem temelsiz hem de inandırıcı değil. Çünkü söylemlere, uygulamalara, mevzuata ve mahkeme kararlarına baktığımızda Türk kavramının açıkça bir ırkı tarif ettiğini ve diğer etnik gruplara dayatıldığını görüyoruz. Burada gereken, Mustafa Kemal Atatük’ün 1921 Anayasası’nda kullandığı ‘Türkiye halkı’ veya ‘Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı’dır… Bütün bunlar ortada dururken bir kimliği diğerlerinin arasından çekip hepsine hakim kılmaya çalışmak, ulus devletin bütün farklılıkları teke indirgeme dönemine aittir ki; bu dönem de artık geride kalmıştır/kalmalıdır.”

0x0-son-dakika-chpden-esenyurt-ve-gungoren-karari-adayi-degistirdiler-1708365811568.webp

Özer, Anayasa ile ilgili fikirlerini SODEV Dergisinin 105/106 numaralı nüshasında şöyle aktarıyor:

“Yasalardaki ırkçı ve antidemokratik söylem, tanım ve belirlemelerin ayıklanması ve fiili uygulamaların buna uyması gerekir. Hiç kuşkusuz bütün değişikliklerin ilk adımı ve temeli anayasa değişikliğidir. Başta 66. madde -‘Türkiye devletine vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türk’tür’ ibaresi- olmak üzere diğer etnisiteleri dışlayan milliyetçi ve ırkçı maddeler değiştirilmelidir… İnsanın şerefi olan kimliğini reddetmeyen, çokluk içinde birlik bu sayede ve bu temelde sağlanabilir”

ÖZERKLİK İSTEDİ


Ahmet Özer, “kent yönetiminde özerklik” adı altında eyalet sistemi talep ediyor.

Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik şartına konulan çekincelerin kaldırılmasını teklif eden Özer, TOHAV Dergisinin 17. sayısında şu ifadeleri yazıyor:

“Yerel yönetimler kendi parlamentolarıyla idare edilmelidir. Kendi güvenliğini asayişini kendi sağlamalıdır. Kendini idare etmek kamçılayıcı olacaktır; öz savunmalarını yapma gibi sorumlulukları yerel yönetimler üstleneceğinden ulusal projelere yönelim hız kazanacaktır.

Bütçesinin önemli bir kısmı her yıl savunma giderlerine ayırmakta; çatışmalar bölgenin iç dinamiklerini ve ulusal zenginlikleri, köylerini, kasabalarını, kentlerini, ormanlarını, topraklarını, hayvanlarını ve hatta insanlarını yok etmekte; devlet, çözemediği sorunun çözümünde, koruculardan medet ummakta, koruculuğu yaygınlaştırmakta, bunu yaparken hem sorunu besleyen çağdışı kurumları korumakta ve geliştirmekte hem de iç barışı sağlayacak toplumsal dengeyi dinamitlemektedir.” (24 Haziran 2021 Independent Türkçe)

'KÜRTLER’İN DEVLET KURMA HAKKI VAR'


Ahmet Özer’in 7 Ağustos 2014’te Rudaw TV’de söylediği “Irak bölünürse, bağımsızlık ilanı daha meşru hale gelebilir. Ancak, Irak bölünmese de Kürtler’in devlet kurma hakkı vardır. Nitekim Kürtler referanduma gidecek. Güney Kürtleri için tarihi adım olan bağımsızlık mukadder görünüyor” ifadeleri de dikkat çekiyor.

Özer’in yine aynı kanalda Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyini ABD desteğiyle işgal eden PKK uzantısı YPG’yi korumasını istediği de görüldü.

Özer, “Kürtler Kasr-ı Şirin’de ikiye bölünmüştü. Lozan’da da dörde bölündüler. Uzun süre bölünmenin her türlü dezavantajını yaşadılar. Ama sanırım ilk defa Kobani’de birleştiler, bir oldular. Bunun getirisini, tadını, onurunu yaşayarak gördüler… (Türkiye) Şimdi de Suriye’de yanlış politikaya bir yenisini ekleyerek birçok bahaneyle, tarihsel ve akrabalık bağlarından ötürü koruyup kollaması gereken ve Suriye’de ancak bu yolla etkin olması olası Kürtleri karşısına alarak kazanımlarını sönümlendirmeye uğraşmaktadır” dedi.


Siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.