Özgür UYANIK

Özgür UYANIK

Darbe nereden başlar?

Darbe nereden başlar?

Seksenlerin sonu doksanların başıydı. Matbua ve mecmua halen Babıâli’deydi. Henüz yayınevleri İstiklal’e, gazeteler medya plazalarına taşınmamıştı. Arada bir ziyaret ettiğim yayıncılar arasında Zarakolu çiftinin Belge Yayınları da vardı. Ragıp Zarakolu’nu oradan tanırım. Geçenlerde Cumhurbaşkanlığı hakkında darbe kışkırtıcılığından suç duyurusunda bulununca şaşırdım. Ragıp Zarakolu hayatının hiçbir döneminde dikkat çekici bir eser vermemiştir. Suç duyurusuna neden olan yazısını da okudum. Yaptığı şey AKP iktidara geldiğinden bu yana özellikle Kemalist çevrelerde sayıklanan bir tekerlemeyi tekrar etmekten ibaret. Demokrat Parti-AK Parti arasında paralellikler kurmuş. Erdoğan’ı başbakanlığında Menderes’le cumhurbaşkanlığında Bayar’la benzeştirmiş. İçinde birçok çelişkiyi taşıyan, ana fikri belirsiz bir yazı. Üzerinde durmaya değmez.


Kaldı ki yazı ile darbe yapmak mümkün değildir. Öyle olsaydı Yaşar Büyükanıt 27 Nisan gecesi E-Muhtıra’yı verdiğinde başarıya ulaşırdı. Salt yazıyla, yayınla kışkırtma yoluyla bir askeri darbe gerçekleştirme ihtimali sıfıra yakın, başarıya ulaşması ise imkansızdır. 


Kuşkusuz her devletin elinin altında darbe planları bulunur. Darbe; işlemeyen bir rejimde, bozulan iktidar ve toplum ilişkisinin, hazır iç ve dış ittifaklara sahip bir kuvvet tarafından belli politik hedefler doğrultusunda silahla düzenlenmesidir. Dolayısıyla darbe sırasındaki egemen olunacak ilk çatışma alanı silahlı kuvvetlerdir. Sonra hükümet, meclis ve siyasal partiler gelir. Bunların hepsi devlet aygıtının bir parçasıdır.  


Yani sanıldığı gibi devlet kendi kendine darbe de yapmaz. Bu kanı, muhalif çevreleri muhtemel bir darbenin bizzat iktidar eliyle yapılacağı yanılgısına sürüklüyor. Muhalefet biraz da 15 Temmuz’un sonuçlarının iktidarın elini güçlendirmiş olmasından etkileniyor. Oysa her karşı hareketin başarısız olma durumunda mevcut statükoyu güçlendireceği gerçeği gözden kaçırılıyor. 


Darbelerin siyasi, iktisadi ve sınıfsal koşulları vardır. Öncelikle siyasal erkin toplumsal tabanını, sınıfsal ittifaklarını ve devlet bürokrasisini yönetme kapasitesini yitirmesi gerekir. Üretim ve bölüşüm ilişkilerindeki, kısaca ekonomideki iyi ya da kötü her türden değişim de bir darbeyi motive edebilir. Mesela eskiden devalüasyon ya da hazinede döviz kalmaması darbe beklentisi yaratırdı. Artık kimse darbe ile ekonomiyi düzeltebileceğini düşünmüyor. Sermayenin önündeki engeller kaldırılmış, ülkede emeğin bir değeri kalmamış. Darbe için üst sınıflara yönelik bir tehdit bulunmuyor. 


Fakat bana sorarsanız bizde darbe ne ekonomiden ne de iktidardan asıl olarak sokaktan başlar. Sokağın paylaşılması başlı başına iktidar değişiminin habercisidir. Mesela Büyükşehir belediye başkanlığı döneminde dağıttığı süt ve ekmeğin Erdoğan’ı iktidara taşıdığı efsanesi dolaşır. Oysa o gecekondu mahallelerini kuran, çeşmesini, yolunu açanlar oldu ondan çok önce. Bunlar kimseyi iktidar yapmaz. Erdoğan’ı Büyükşehir belediye başkanlığında büyüten asıl şey değnekçiliği bitirmesi oldu. Daha doğrusu İstanbul’un tüm değnekçilerini belediyeye bağlayıp bir düzen ve otorite sağladı. Sokağı düzenleyebilme kapasitesi Erdoğan’ı iktidara taşıdı. Hatta bunu sürdürebildiği sürece de güçlendi.


 15 Temmuz’a uzanan süreçte FETÖ’nün bu sokak hakimiyetini ele alma çabasına tanık olduk. Fakat sokağa hep yukardan baktıkları ve sadece rant kapısı olarak gördükleri için başarısız oldular. Erdoğan sokağın sorunlarını çözebildiği ve nizam sağlayabildiği için desteğini de almayı sürdürdü. Ancak bir süredir Partisi sokaktan koptu ve ekibi sokaktan habersiz kişilerle doldu. 


Şimdi ekonomik kriz ortamında, yoksullar aleyhine bozulan ekonomik ve sosyal dengeler yeniden sokağın paylaşımı ve düzeni sorununu gündeme getirdi. Bu aynı zamanda devletin sigortasıdır. İnfaz düzenlemesini kaçınılmaz yapan etkenlerden biri de budur. Zaten sonuçlarını hızlı çekimde seyrediyoruz. Reislerden biri gidiyor, yerini daha kıdemlisine bırakıyor. 


Yayınlanan video kayıtlarında ilgisiz bakanların suçlanması sokaktaki değişimin politik neden ve sonuçları olduğunu gösteriyor. MHP Genel Başkan Yardımcısının 9 Mayıstaki açıklamalarını biraz buradan bakarak okuyoruz. Devlet Bahçeli’nin Kayseri’deki olaylara müdahalesi de sokağın kendi haline bırakılmayacağına işaret ediyor.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Özgür UYANIK Arşivi