Volkan AYDEMİR

Volkan AYDEMİR

Diyemedim-Dememeliydim! Muhip Bey Biz Sana Ne Diyelim?

Diyemedim-Dememeliydim! Muhip Bey Biz Sana Ne Diyelim?

Kaç defa rüyama girdin.
Bazen iyi bazen fena
Ama ne olursa olsun
Hepsi içimin senden uzak
Kalamadığına delâlet ediyordu...
Oysa kahve içmişliğimiz de vardı:
“Bu ne hatır gönül bilmezlik” diyemedim.

Orhan Veli’nin “Diyemedim” şiiri ile başlayalım satırlarımıza. Günlük aktif bir yaşamınız varsa eğer karşılaşılan olaylar, sosyal ilişkilerde kişi, iş arkadaşları, ilişki içinde olunan birçok kişi karşısında “hadi canım sende” ünlemi ile kısa kesilen sözlü diyalogların pişmanlığıdır aslında diyememek veya dememek.

Dostoyevski “Yer altından notlar” adlı eserinde aynı konuyu farklı cümlelerle kurduğu köprü ile açıklamaya çalışmıştır. “İnsana en çok acı veren şey söyledikleriyle, söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur.”

Ünlü yazarın bu cümlesi insanın iç dünyasında düşündüklerini, kelimelerle beyan etmeğe çalışırken söyledikleri ile söylemedikleri veya söyleyemedikleri arasındaki çelişkiyi, karakteri ile sosyal durumu arasındaki çatışmayı anlatır. Fikir ve düşünce tam olarak ifade edilemezse kişi ruhunda bir karanlık yolculuğa çıkar. Kimisi bu durum karşısında gamsız bir şekilde güler geçer, bazıları için ise bu durum yalnızlığın ve anlaşılamamanın kaynağıdır. Kelimeler bazan iç dünyadaki çatışmayı ve erozyonu anlatmak için yetmez. İnsan en büyük huzursuzluğu ve cevabı, sükûnetinin gürültüsünde saklar.

Mona Lisa tablosu gibiyiz. Uzun bir ara vermiş olduğumuz yazılarımıza başlamış olmanın tebessümü dudağımızın bir kenarında iken, geçen süreç içinde canımın içi Türkiye’mde vukuu bulmuş iki yılımı geçirdiğim Bolu’daki Kartalkaya yangınında kaybedilen 36’sı çocuk 78 canın üzüntüsünü.

Tek derdi, Türk Ulusu ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının hukuka uygun şekilde uygulanması ve vatandaş hukukunun üstün tutulması olan, dededen, babadan vatan sevdalısı olan bir vatan evladının tutuklanmasının şokunu, kavga ve silahlı çatışma alanına dönmüş sokakların tedirginliğini, yapanın yanına kar kalan suç-ceza ikileminin kızgınlığını yaşıyoruz.

Engizisyon başlıklı yazımız okuyanlar bilir; işlenen suçlar ile ortaçağ Avrupa’sına veya yazının bulunmasıyla başlayan İlkçağdan, günümüzün içinde bulunduğu ve Fransız ihtilalinin milat olduğu Yakınçağa kadar kadının ve insanın en değersiz olduğu Orta Doğu’ya benzedik. Bolu Kartalkaya yangınında, yetki sahiplerinin sorumluluğu yetkisiz astlara devrederek kurtulmaya çalıştığını bizlere bir defa bunu daha göstermiş oldu.

Kamuoyu yetkililerden, sorumluları ve olayda ihmali olanları tespit ederek teslim etmelerini beklerken biran içim daraldı çıkıp “HOMOELEKTUSLAR SUÇLUDUR!” diye haykırasım geldi. Neyse ki bir taraftan teyze oğlu bürokrat. Diğer taraftan kimin neyi olduğunu bilmediğim başka bir bürokrat ve diğerleri tespit edilip kamuoyunun gazı alınmış oldu. Konunun baş sorumlusu, asıl denetleyici makam olan Turizm ve Kültür Bakanımız ise olayın çok dışındaymış gibi Tuvalu dışişleri bakanı gibi bir tavır içindeydi. Homoelektuslar Ümit Hoca kadar talihsiz değillermiş zorda olsa paçayı kurtardılar, bu kör dokunduğunu, topal yakaladığını ortamdan.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın üzerine atılı iddiaların bir suç unsuru olmadan tutuklu olmasının nedeninin terörist başının serbest kalıp, yeni bir açılım sürecine girilmesi için olduğu apaçık ortadayken, bu durumu devam ettirmenin bir manası kalmadı aslında. Tahliyesi ve teşkilatının başında olması ülkedeki siyasi ortam için daha sağlıklı olacaktır.

DARICA’DAKİ KOCAELİ KARS SELİM DERNEĞİ’Nİ TEBRİK EDERİM!

2 Şubat’ta Kars Selim İlçesi Derneği başkanının daveti ile Kocaeli Darıca’da düzenlenen Kars tanıtım günlerine katıldım. Gayet güzel bir organizasyondu Dernek başkanı İbrahim Keskin beyi, sevgili dostum Adnan İşçi’yi diğer emeği geçenleri tebrik ederim. Protokol katılımcıları arasında Kocaeli milletvekillerinin yanı sıra Kars milletvekilleri ve belediye başkanları da vardı.

Parlamenterlerin soğuk havada birbirleri ile kurdukları sıcak diyalog özlemini duyduğumuz anlar yaşattı bizlere. Kocaeli Milletvekili Veysel Tipioğlu’na ve Kars Milletvekili İnan Akgün Alp’e ve diğer milletvekillerine sıcak diyalogları için teşekkür etmek gerekir. Yalnız Ana muhalefet partisinin akademisyen kökenli Kocaeli Milletvekili Muhip KANKO’nun sıkıntılı bir hali vardı, ismi TDK sözlüğündeki anlamını yitirmiş gibiydi. Seçim sürecinde Kardeşi Veli beyle bir iki defa telefonda hoş sohbetlerimiz olmuştu.

Neyse Muhip bey herkesle tokalaşırken bana doğru bakıp “sana da merhaba” demesi onun için. Karşılık olarak benim de kendisine aynı tonda cevap vermemi duyması yakışık almadı yine onun için. Sayın vekil gerçekte öyle midir bilmem ama başını biraz eğerse biz vatandaşları orada görebilir aslında. Akademi camiasında titri olan saygın ve üretken her kademedeki hocalarımızın affına sığınarak bu konu açıklığa kavuşana kadar Muhip beyin titrini hiçbir yazımda kullanmayacağımı belirtmek isterim.

Hocalığı öğrencilerini, hekimliği hastalarını, mesleği ise kişisel başarısını ilgilendiren bir konu olduğuna dikkat çekmek isterim.

Muhip bey şimdi biz sana ne diyelim? Vatandaşlık bilinci ile oy vermeğe giden her seçmen gibi bu gibi durumlarda -ilk paragrafta her ne kadar sessiz gürültü yapacağımızı belirtmiş olsak ta- lakayit bir şekilde “sana da merhaba!“ diyen bir politikacıya kısaca “ Bir dahaki sefere Görüşürüz” denir.

Okyanus ötesinden gelerek dünyanın ve Orta Doğu’nun jandarmalığına soyunan ülkesinde ulusalcı, bizlere Liberal Demokrat olan Amerika Birleşik Devletleri’nin plütokrat başkanı koltuğuna oturdu ve başkanlığı resmileşti. Dünyanın büyük ülkesini yöneten Trump’ın ilk döneminin portresini çizen gazeteci Micheal Wolff’un 2018 tarihli kitabı “Ateş ve Öfke” isimli kitabını tavsiye ederim.

Kitapta çok ilginç tanımlamalar ile olaylar anlatılıyor. ABD’nin “KARA KUĞUSU” olarak kabul edilen Trump’ın ikinci dönemi dünyayı nasıl etkileyeceği konusunda birçok bilim insanı farklı teoriler kullanıyorlar. Ülkesinin dış politikasında hiçbir değişiklik olmayacağını, açılması planlanan ticaret yollarını kontrol etmek amacıyla Ortadoğu ve Kafkasya üzerindeki etkisinin artırmak için çalışmalarına devam edeceğini bunlara ek olarak Panama Kanalını ve Kuzey yolu üzerindeki Grönland adasına göz koyduğunu kısaca belirtmek isterim.

Kocaeli’nde bulunan özel bir hastanede tedavi görmekte olan son dönemde yaptığı sıra dışı açıklamalarla ezber bozan Türk siyasetinin önemli aktörlerinden Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli’ye şifa ve geçmiş olsun dileklerimi iletmek isterim.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin terörizmle mücadelesini destekleyip, babası şehit olan çocukların, yüzüne bakacak yüzüm olsun diye teröristle müzakeresini istemeyenlerdenim.

KALIN SAĞLICAKLA!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Volkan AYDEMİR Arşivi