Ahmet YILDIZ

Ahmet YILDIZ

Dünyanın en komik mühendislik yemini bizde!

Dünyanın en komik mühendislik yemini bizde!

Kahramanmaraş depreminden sonra kurtarma araçları gibi konuşma araçları da birkaç gün şaşkınlık geçirdi.

Ekranları, depremden depreme anımsanan jeologlar, cahil haber müdürlerinden de yararlanarak depremden önce konuşulması gereken ve ancak öyle bir anlamı olan “fay hatları” öğretileriyle bilgi kirliliğine neden oldular, adeta gerçek çalışmaları engellediler. 

Sanki bütün bu çöken binaların sorumlusu onlarmış ve onların dediğine kimse inanmıyormuş gibi… 

Hatta bir tanesi, fırsat bu fırsat jeoloji bölümlerini artık kimsenin tercih etmediğini söyleyerek neredeyse jeologa bu ülkede kız bile vermiyorlar abi gibi meslek içi sorunlarını bize dinletti.

Oysa Kuzey Anadolu fay hattı 1948’de çizilmişti çoktan…

1988’den sonra Doğu Anadolu fay hattı kendini epey kanlı biçimde kabul ettirmişti.

“Devlet” de ilkini 1947’desonrakileri de 7 kez yeni bilgiler ışığında “revize” ederek Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası yayınlamış, ey mühendisler mimarlar bunu dikkate alarak işinizi yapacaksınız diye her bina yapılırken uyulması zorunlu Deprem Yönetmeliği bile yasalaştırmıştı.

Bu toz dumanda nihayet, kaybolmuş, sinmiş, kabul etmek gerekir ki başarıyla kendini gizlemiş TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası anımsandı. 

Evet evet. Bütün bu binaların altında en az 10 mühendisin imzası vardı.

Çiziminden yapımına, belediye imar dairelerinde, özel idarelerde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığında onay merciindeki kişilerin mesleğine kadar hepsinde jeologların değil hakkaten inşaat mühendisi mimarların imzası vardı.
Bugüne kadar bu tırışkadan binlerce binanın yapımından sorumlu, oturulur imzası atmış tek bir inşaat mühendisi* tek bir mimar ‘fenni mes’ülü’ imza atmam abi demediğine göre ortada çok garip bir durum vardı.
Mühendisler işlerini iyi yapmıyordu!

İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI BAŞKANI

Her fırsatta ‘halkın mühendisleri’ adının söylenmesinden hoşlanan İnşaat Mühendisleri Odası başkanının çıkıp halktan, bu haltları biz yaptık, işini yapmamış üyelerimizi en ağır biçimde cezalandıracağız, üniversitelerdeki bölümlerle konuşacağız, doğru dürüst diploma versinler, mühendis etiği dersini daha dikkatli okutsunlar diyerek özür dilemesini beklerken, depremin kendisinden bile daha facia savunmalar işitmeye başladık: Kalfalar iyi eğitilmemişti, söz dinlemiyorlardı! Ah müteahhitler! Konu bir mühendise ceza vermekten çoook derin. Çoook yukarılardaydı… Ah şu kör olası “neoliberal düzen” yok mu?

KÜVEZE SARILAN HEMŞİRELER

Oysa kendileri çoktan o çok derinde/yukarda güçlere on paraya imzasını satmış, neoliberal bataklığın parçası olmuş cehennem meleği bu meslek üyelerinin meslek örgütü yönetimi, kasaba politikacılarına taş çıkartır biçimde topu taca atmayı tam başarmışken bu güzel ülkenin güzel insanlarından, hemşirelik mesleği üyesi iki hemşirenin videosu, tüm Türkiye’nin gözlerini yaşarttı.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi İnayet Topçuoğlu Hastanesi'nde güvenlik kamerasına yansıyan görüntüde, saat 4.17'de korkunç bir sarsıntıyla başlayan depremle beraber sorumlu olduğu bebeğin yayık gibi sallanan küvezine koşup sarılarak canını hiçe sayma pahasını SORUMLULUĞU nu yerine getirmiş iki hemşirenin göz yaşartıcı insanlık dersi vardı.

MÜHENDİSLİK ANDI

Eskiden TMMOB çatısı altında çalışmış ve bu köşedeki ilk yazısını İzmir depreminden sonra Yıkılan binalardan suçlu ne müteahhit, ne şu ne bu! Mühendislik mesleği sorumludur! başlıklı yazı yazmış birisi olarak bu mühendisler diğer mesleklerden niçin bu kadar daha pervasız ve gevşek diye anlamak için bu kez “Mühendislik Andı”nı okudum.

Gördüm ki bu dandik evlere rahatlıkla imzasını atan mesleğin, mesleğe atılmadan önce okudukları -ve TMMOB’un da her Odasının sitesinde yazılı- andları da dandik!

Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir meslek örgütü üyelerine hep bana rab bena andı okutmaz. Daha büyük insanlık idealleri ve toplumsal amaçları özellikle etik vurgusunu ısrarla taşır.

Aşağıya aldığım Hemşire Andı, -pasta börekli açılışlara uygun olsa da- Avukatlık Andı, Hekim Andı gibi andlarda olduğu gibi, büyük insanlığa hizmet eden yüce sözcüklerle yüklüdür.

İşte evlere şenlik Mühendislik Andı:

“Bana verilen mühendislik unvanına daima layık olmaya, onun bana sağladığı yetki ve yüklediği sorumluluğu bilerek, hangi şartlar altında olursa olsun onları ancak iyiye kullanmaya, yurduma ve insanlığa yararlı olmaya, kendimi ve mesleğimi maddi ve manevi alanlarda yükseltmeye çalışacağıma namusum üzerine yemin ederim.”

Dünyanın neresinde bir meslek üyesi kendimi “maddi” olarak bu meslekle yükselteceğim der?

Dünyanın neresinde hangi meslek din işleri ve diyanet vs. dışında mesleğini “manevi” dünyasını yükseltmek için kullanacağına yemin eder!

İnanın, ilk bölümde geçen ‘insanlık’, yurdum’ gibi vurgular son bölümdeki asıl gaye için birer peşrev olarak konmuş!

Kendi ‘maddi’ ve ‘manevi’ çıkarları dışında toplumsal sorumluluğa oldukça kekeme, dünyanın en komik bu andını yazanlar için İngiliz mühendislik andından kopya çekmişler diyenler oldu.

İNGİLİZ MÜHENDİSLİK ANDI

İngiliz mühendislik andında hep bana rab bena anlayışına yakın bir iki söz var ama devamında noktalı virgülle devam eden oldukça uzun toplumsal etik vurgularla dolu. Aşağıda bizimkine benzer en zayıf cümleleri aldık, diğer bölümler çok yüksek etik kavramlardan oluşuyor:
“…as an engineer, i will participate in none but honest enterprises.”
“(…) jealous of the high repute of my calling, i will strive to protect the interests and the good name of any engineering that i know to be deserving; but i will not shrink, should duty dictate, from disclosing the truth regarding anyone that, by unscrupulous act, has shown himself unworthy of the profession.

“… bir mühendis olarak dürüst girişimlerden başka hiçbir işe katılmayacağım.”

“(…) Mesleğimin yüksek itibarını göz önünde bulundurarak, hak ettiğini düşündüğüm mühendislik mesleğinin çıkarlarını ve onurunu korumak için çabalayacağım; fakat görevimin emrettiği durumlarda, vicdansız bir davranışla mesleğe layık olmadığını gösteren herhangi biri hakkında gerçeği ifşa etmekten de çekinmeyeceğim.”

SONUÇ

And da neymiş demeyin!

Sonuç, İngiliz mühendislerinin binaları sapasağlam!

Türk hemşirelerinin işi sapasağlam!

Sonuç, görevini yapmayan (iyi yapmayan demiyorum yalnızca görevini yapsa yeter) üç yüz beş yüz meslek erbabı hiçbir yaptırımın olmadığı saldım çayıra bir ortamda muhtemelen yalnızca “kendi maddi ve manevi” yükselişini düşünerek bina yapmış ve on binlerce insanın canına kıymış, Türkiye’yi haşat etmiştir!

Yemin de neymiş demeyin: İşte iki meslek… İnşaat mühendislerimiz ve mimarlar halkımıza cehennemin kapısını açıyor!

Hemşirelerimiz onların cehenneminden çocuklarımızı kurtarıyor!

NOTLAR:

*İnşaat mühendisi: Yol, bina, havaalanı, tünel, baraj, köprü, kanalizasyon, arıtma sistemleri dahil olmak üzere büyük inşaat projeleri ve sistemlerini tasarlar, inşa eder, denetler ve sürdürür.

Hemşirilek Andı: Yüklenmiş olduğum sorumlulukların bilincinde geliştirdiğim anlayış ve becerilerimle herhangi bir ırk, inanç, renk, siyasal veya sosyal durum ayrımı gözetmeksizin hastalarıma bakacağıma, hayatı korumak, ıstırabı hafifletmek, sağlığı yüceltmek için gerekecek her türlü çabayı göstereceğime,

Bakımım altındaki hastaların bütün değer ve dini inançlarına saygı duyacağıma, bana bireylerle ilgili olarak verilen tüm bilgileri saklayacağıma, hayatı ya da sağlığı tehdit edebilecek her türlü girişimden sakınacağıma,
Mesleki bilgi ve becerilerimi en üst düzeyde tutmaya çalışacağıma, sağlık ekibinin bütün üyeleri ile işbirliği yapacağıma ve onları destekleyeceğime,
Bunların, tümünü yaparken, uluslararası hemşirelik ahlak yasasını onurunu korumak için gerekecek bütün çabaları sarf edeceğime ve hemşireliğin bütünlüğünü koruyacağıma

Avukatlık Andı: Hukuka, ahlaka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacağıma namusum ve vicdanım üzerine and içerim.

Hekimlik Andı: Hekimlik mesleğinin bir üyesi olarak yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma, hastanın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğime, hastamın özerkliğine ve onuruna saygı göstereceğime, insan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime, görevimle hastam arasına  yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime , hastamın bana açtığı sırları, yaşamını yitirdikten sonra bile gizli tutacağıma, mesleğimi vicdanımla, onurumla ve iyi hekimlik ilkelerini gözeterek uygulayacağıma, hekimlik mesleğinin onurunu ve saygın geleneklerini bütün gücümle koruyup geliştireceğime, mesleğimi bana öğretenlere, meslektaşlarıma ve öğrencilerime hak ettikleri saygıyı ve minnettarlığı göstereceğime, tıbbi bilgimi hastaların yararı ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacağıma, hizmeti en yüksek düzeyde sunabilmek için kendi sağlığımı, esenliğimi ve mesleki yetkinliğimi korumaya dikkat edeceğime, tehdit ediliyor olsam bile, tıbbi bilgilerimi, insan haklarını ve bireysel özgürlüklerini çiğnemek için kullanmayacağıma, kararlılıkla, özgürce ve onurum üzerine, and içerim!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet YILDIZ Arşivi