Ahmet YILDIZ

Ahmet YILDIZ

Türk milletinin en önemli kitabı: Nutuk

Türk milletinin en önemli kitabı: Nutuk

15 Ekim 1927 Cumartesi günü Ankara sokaklarında kuru ama hırslı bir rüzgâr tozlu yolları boz bulanık hale getiriyor, Cumhuriyetimiz kadar körpe ıhlamur ve kestane ağaçlarının sararmış yapraklarını kaldırımların ücra köşelerine sürüklüyordu.

İyice serinlemiş TBMM salonunda, 63 ilden gelen ikişer delege heyecanla Mustafa Kemal’i bekliyordu. Milletvekilleri ve Başbakan İsmet İnönü ve bakanlar da dinleyiciler arasındaydı. 

Dinleyicilere ayrılan bölüm tamamen doluydu.

Yabancı ülke temsilcilerine ayrılan yerde Sovyet, Afgan, Arnavutluk elçileri ve İran eski Harbiye Nazırı bulunuyordu.

Emperyalist ülkelerin elçilerinden kimse yoktu!

Atatürk elinde küçük bir not defteriyle açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıktı. O dokunaklı, kutsal ve karalı sesiyle “Cumhuriyet Halk Partisi’nin büyük kongresini açıyorum” dedi.

Görünüşe göre amaç partinin gelecekteki siyasi ve idari uygulamalarını kararlaştırmak olacaktı. 

Ancak yüce Atatürk önce “Geçmişe ait” konularda, sevgili milletine “Dokuz yıllık bir devrenin tarihi”ni anlatarak bir bakıma yaptıklarının hesabını vermek istediğini, bu söylevinin bu nedenle biraz “uzun” olacağını peşinen belirterek konuşmanın önemini vurgulayan, “Bunları anlatmayı kaçınamayacağı bir görev” saydığı için büyük bir nezaketle “hoş görüleceğimi umuyorum” dedi.  
Atatürk bunu söyledikten sonra kürsüye İnönü’yü davet ederek kendisi ön sıradaki ahşap sandalyelerden birine oturdu. 

Parti tüzüğü gereği kâtipler seçilirken Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri (Tevfik Bey) kapıdan girerek kürsüye daha sonra Nutuk olarak kitaplaştırılacak olan bir cildi, kürsüye kutsal bir şey koyar gibi özenle koydu.

ATATÜRK NUTUK’U OKUMAYA BAŞLIYOR

Atatürk kongrenin ilk günü olan 15 Ekim 1927’de “19 Mayıs 1919”dan Sivas Kongresine kadar olan dönemi anlattı.

Ertesi gün Ali Galip olayından başlayarak Amasya Görüşmeleri’ne kadar olan olayları anlattı.

17 Ekim’deki söylevi Amasya Görüşmeleri’nden Büyük Millet Meclisi’nin açılışına kadar geçen devreyi kapsıyordu.

18 Ekim’de Meclis’in açılışından İkinci İnönü Savaşı sonuna kadar geçen olayları hiçbir yorgunluk izi göstermeyen delegeler ve milletvekilleri karşısında (öğle yemeği ve arada koridora çıkarak sigara kahve molası dışında) hiçbir yorgunluk belirtisi göstermeden, kâh belgelerle kâh spontane konuşuyormuş gibi durmadan her gün 5-6 saat anlatıyordu.

Beşinci gün olan 19 Ekim’de, İkinci İnönü Savaşı’ndan Lozan Barışı sonrasına kadarki dönemi anlattı.

20 Ekim son günüyse Lozan Barışı sonrası gelişen olayları ve devrimlerini anlattı.

Büyük Atatürk, Nutuk'u okurken Büyük Taarruz'un nasıl hazırlandığını anlattığı sırada metin dışında bir konuşma yapmıştır. "Dokuz yıldır kendi emrine verilen para ve yapılan bağışların" nereye harcandığı ve diğer mal varlığı konusunda bilgi vermiştir.  

Gazi, tam 6 gün boyunca 36 saat 33 dakika süren nutkuyla, yakın tarihi birinci elden belgelemesinin yanında, tam bağımsızlığın ve ulusal egemenliğin nasıl bir ölüm kalım meselesi olduğunu Türk milletine, özellikle gençlerin bilincine perçinlemiştir.

NUTUK KİTAP OLUYOR

Atatürk’ün nutuğu Nutuk halinde kitaplaştırıldığında Türkler gelecekte dar duruma düştüklerinde sarılacakları yol yöntem öğrenecekleri altın kıymetinde bir hazineye kavuştular.

Türk tarihi var oldukça önemini kaybetmeyecek olan bu kitabın, dönüp dönüp okunacak ve okuyanı, her seferinde yeni dersler çıkaracağı değişik bir sürpriz bilgiyle donatacaktır.

Olayları belgelerin diliyle bir roman tadında heyecanla, başlıklar altında anlatan Nutuk’un ilk basımı metin ve belgelerden oluşan iki cilt halinde eski harflerle 1927 yılının sonlarında tam 100 000 adet basılmıştır. (Geliriyse Tayyare Cemiyeti’ne bırakılmıştır.)

Aynı zamanda 2000 adet de –dönemine göre– “lüks” baskısı yapılmıştır.
Nutuk, Türk basınında heyecanla ve yabancı basında ilgiyle karşılanmış, günlerce haber ve köşe yazılarına konu olmuştur.

1934 yılında, bu kez Milli Eğitim Bakanlığı tarafından İstanbul Devlet Matbaası’nda üç cilt halinde basılan Nutuk’ta ilk kez kenar başlıklar kullanılmıştır. Atatürk'ün fotoğrafı ve haritalar Ahmet İhsan (Tokgöz) Matbaası aracılığıyla Viyana'da Elbemühl Matbaası'nda basılmıştır.
1938 yılında metin kısmı tek cilt halinde basılmıştır.

Nutuk yurt dışında bazı gazetelerde tefrika halinde bile basılmıştır.

Rusça basım hakkı Sovyetler’e İngilizce, Fransızca ve Almanca basım hakları Alman K. F. Kohler Yayınevi’ne verilmiştir. En ayrıntılı basım Rusça’da üç cilt olarak basılmıştır.

Olayların belgelere dayandırılarak anlatılması ve tarihin akışına yön veren kahramanın, tersine çevirdiği yazgımızı bizzat kendisinin anlatması Büyük Nutuk’u tarihteki liderlerin kitaplarından kat kat önemli ve müstesna kılmaktadır. 

Bu yüzden araştırıcılar onu görmezden gelemezler. Büyük bir deha örneği tüm anlatımını belgeler üzerine kuran Gazi,  Türk özgürlük ve cumhuriyet tarihine yakışır bir yöntemle, gelecek kuşaklara araştırmalarda kullanılabilecek altın kıymetinde bilimsel bir kaynak bırakmıştır.

NUTUK’UN CAN ALICI BÖLÜMÜ

Nutuk’un hemen hemen her sayfası küçük birer öykü barındırmakta ve heyecanla okunmaktadır. 

Ancak Gazi Büyük Nutuk’un sonunda yarattığı eseri gelecek nesillerin gençliğine emanet ettiğini ‘Türk Gençliğine Bıraktığım Emanet’  başlıklı son sözleridir. 

Nutuk’un daha sonra herkesçe ‘Gençliğe Sesleniş’ olarak bildiği bu son bölümeserin belki de en can alıcı ve en önemli kısmıdır. 

Yurdun büyük meşakkatlerle düşman istilasından kurtarılmasını ve şaşırtıcı bir hızla gerçekleştirilen büyük siyasal, toplumsal ve kültürel devrimleri anlatan Gazi, Nutku’nun sonunda yurt bağımsızlığının ve devrimlerin koruyucusu ve geliştiricisi olarak Türk Gençliğini işaret etmiştir. 

Kuşkusuz, bu görevin gelecek nesillerin genç beyinlerine yükümlendirilmesi, O’nun Türk Gençliğinin ruhuna ve dinamizmine olan güvenini göstermektedir. 

Hasan Ali Yücel, Büyük Nutuk’u “Çağdaş Türkiye’nin kuruluş tarihi” olarak tanımlar. Kuşkusuz yerinde bir tanımdır ama çok dar bir tanımdır. Büyük Nutuk’u sadece ulusal kurtuluşun ve kuruluşun değil daha da önemlisi geleceğin (istikbalin) de eseri olarak tanımlamak gerekmektedir.  
Nitekim Büyük Nutuk, çağdaşı olmuş ama 100 yıl içinde silinip tarihin kara noktalarında kaybolmuş nice liderin kitapları gibi bütünsel bir doktrin ortaya koymamıştır.

Ancak içerisinde geleceğe ilişkin birçok iletiyi barındırmaktadır.

Önemli yazarlarımızdan, edebiyat insanı Necati Cumali, Büyük Nutuk’u “Türk Edebiyatı’nın en önemli, en başarılı kitabı” diyerek “ölümsüz bir kitap” olarak nitelendirmiştir.

KUL TİGİN ve GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Gazi’nin Nutuk’u, hem dil, hem tarihsel olayları bir deneyim olarak gelecek kuşaklara anlatma, dostu düşmanı tanıtma bilinci açısından Kül Tigin anıtının 1300 yıl sonraki devamı gibidir. Biçemi bile benzemektedir!

Bu benzerlikten belki de burada ilk kez söz edilmektedir. Bu büyük benzerlik bilim insanlarımızca incelenmeyi beklemektedir.

BUGÜNKÜ CHP ve NUTUK

CHP’nin o kutsal 1927 2. Kongresi’nden sonra her yıl 15 – 20 Ekim arası Nutuk okuma günleri ilan edilmiş, böylece Nutuk her yeni kuşağa anımsatılmış, okunması sağlanmıştır.  CHP yöneticileri il teşkilatına kadar buna özen göstermiştir.

2023 CHP’sinde ise maalesef bu özen gösterilmemiştir.  

Bırakalım bir toplantıyı, o ünlü sosyal medya hesaplarından bile bir cümleyle Gazi’nin Nutuk’u okumaya başladığı gün anımsatılmamıştır.(Bu yazıyı da belki gözümden kaçmıştır, belki unuttular anımsar bir kelimeyle de olsa anımsatırlar diye bekledim ama nafile. Umarım gerçekten ben yanılmışımdır.)

NUTUK’UN İÇERİĞİ

Nutuk’un içeriği ayrı bir yazı konusudur. Ancak öyle göz yaşartıcıdır ki Kül Tigin anıtının başlangıcına benzeyen anlatımla ‘Türk Gençliğine Bıraktığım Emanet’ başlıklı o ünlü bölümü –Afet İnan’ın anlattığına göre- arkadaşlarına ilk okuduğunda Gazi gözlerinde iki damla yaşı saklamayı becerememiştir! 

Gazi’nin gözyaşıyla sulanmış metnin ilk bölümünü buraya almadan yazımı bitiremeyeceğim:

“Muhterem efendiler, sizi günlerce işgal eden uzun bıraktığım emanet ve teferruatlı beyanatım, en nihayet, mazi olmuş bir devrin hikayesidir. 
“Bunda, milletim için ve müstakbel evlatlarımız için dikkat ve teyakkuzu davet edebilecek bazı noktalar belirtebilmiş isem, kendimi bahtiyar sayacağım. 

“Efendiler, bu beyanatımla, milli hayatı bitmiş farz edilen büyük bir milletin, bağımsızlığını nasıl kazandığını ve ilim ve fennin en son esaslarına dayalı milli ve asri bir devleti nasıl kurduğunu ifadeye çalıştım. 

“Bugün ulaştığımız netice, asırlardan beri çekilen milli musibetlerden doğan uyanışın ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. 
“Bu neticeyi, Türk gençliğine emanet ediyorum. Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti'ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. (…)”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet YILDIZ Arşivi