Ekonomi büyüdü, Maneviyat çöktü

Ekonomi büyüdü, Maneviyat çöktü

Bülent Arınç, AK Parti iktidarının 12 yılda ekonomide önemli mesafeler aldığını, ancak aynı başarıyı manevi anlamda gerçekleştiremediğini söyledi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, AK Parti iktidarının 12 yılda ekonomide önemli mesafeler aldığını, ancak aynı başarıyı manevi anlamda gerçekleştiremediğini söyledi. Arınç, “Herkes bilmeli sigara içme yaşı küçüldü, alkol içme yaşı küçüldü. Uyuşturucuya başlama yaşı küçüldü. Bunu liselere kadar geldiğini her seviyede görebilirsiniz, bu bir alarm değil midir, bu bir kötü bir iş değil midir? Maddi anlamda ülkemize çok büyük hizmetler verdik. Türkiye birkaç yüzyılda yapamadığını, göremediğini AK Parti’nin 12 yılık hükümetleri döneminde gördü. Ama aynı gelişmeyi aynı yüksek orantıyı manevi alanda, sosyal alanda yaşayıp yaşamadığımızı, tekrar gözden geçirmemiz lazım.” dedi.

 

ÇOCUK CİNAYETLERİ


Bülent Arınç, Bursa’nın Yenişehir Belediyesi’ni ziyaretinde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı. Bir gazetecinin ‘Son dönemlerde işlenen çocuk cinayetleri ile birlikte zanlılara verilecek ceza yöntemleri tartışma konusu oldu. Sizin fikriniz nedir?’ şeklindeki sorusuna karşılık Arınç, şöyle konuştu: “Arkadaşlar canımız yandıkça, bunlar çok feci olaylar, herkes kendi çocuğuna bakarak bu olaylardan ne kadar büyük üzüntü duyacağını bilmeli. Hepimizin geleceği, öpmeye kıyamadığımız, doyamadığımız yavrularımızı feci bir akıbetle hayatlarını kaybetmelerine içinde insanlık taşıyan herkesin isyan etmesi tabiidir. Son olaylar hepimizin dikkati kaçırma ve çocuk cinayetlerine çevirdi. Fevkalade üzgünüz. Bu evlatlar bizim çocuklarımız, onların her birinin babaları, anneleri var. Kim olursa olsun, çocuklarımızın böyle gözümün önünden götürülmesine, cinayete kurban gitmesine hiçbirimizin vicdanı razı olmaz. Bu tür olaylar karşısında özellikle çok yakınlarının şiddet, isyan gözyaşı dökmesi çok tabiidir.”

Başbakan Erdoğan’ın da taraftar oldu idam cezasının yeniden getirilmesinin mümkün olmadığını ifade eden Arınç, şunları kaydetti: “Bunlar asılsa, idam edilsin’ gibi talepler olabilir. Ama bilelim ki 10 seneyi geçti Türkiye’de idam cezası kaldırıldı. Öncelikle Abdullah Öcalan, yakalanıp hüküm giydikten sonra koalisyon hükümeti idam cezasını önce sınırlı sonra da tamamen kaldırdı. Tamamen kalkmasının da ölçüsü; AB üyesi hiçbir ülkede idam cezasının kalmaması. Öcalan hakkında o tarihlerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde başka suçlarla ilgili olarak da yaşam hakkının ortadan kaldırılmayacağını ve dolayısıyla bu infazın durdurulması için kararını vermişti. Türkiye’de idam cezasını gerektirecek suçlarla ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet cezası var. Eğer çocuklar hakkında işlenen cinayetler caydırıcı vasfı taşımayan bugünkü TCK’daki maddelerle engellenemiyorsa elbette cezalar artırılmalı. Adalet Bakanlığı’nın çalışması var. Ama şuandaki hükümlerin bile bu tür cinayet işleyenler için müebbet hapis cezası verildiğini biliyoruz. Asıl olan bu cezalar ağır ve caydırıcı olursa olsun bu olaylara sebebiyet veren ortamı değiştirmektir. Bu cinayetlerin altında sosyal, psikolojik, ahlaki bazı sebepler var, eğitimle ilgili bazı sebepler var. Maalesef Türkiye’de suçlu üreten bir bataklığın olduğunu hepimiz bilmeliyiz. Aslında bu sebepleri ortadan kaldıracak topyekün bir seferberliğe ihtiyaç var. Neden bazı insanlar bu kadar canavarlaşıyor? Neden bazı insanlar küçücük çocuklarımızın canını kastedebiliyor, onları bu suça iten sebepler nedir. Bu konuda medya ile ilişkilerimizi tutun eğitimle ilişkilerimize kadar her şeyin yeniden gözden geçirilmesinde fayda var.”

SİGARA, UYUŞTURUCU KULLANMA YAŞI KÜÇÜLDÜ


Türkiye’de son yıllarda uyuşturucu ve sigara kullanım yaşının küçüldüğüne vurgu yapan Arınç, şöyle devam etti: “Herkes bilmeli sigara içme yaşı küçüldü, alkol içme yaşı küçüldü. Uyuşturucuya başlama yaşı küçüldü. Bunu liselere kadar geldiğini her seviyede görebilirsiniz bu bir alarm değil midir bu bir kötü bir iş değil midir? Anayasa’da devlete verilen görevler var. Ailenin korunmasıyla ilgili gençliğin korunmasıyla ilgili hükümler var. Dolayısıyla gençliği uyuşturucu, alkol bağımlılığı gibi zararlı kötü alışkanlıklardan koruyacak tedbirleri hükümetlerimizin alması lazım. Bu yüzden alkol her insanın ulaştığı yerden alınabilecek bir meta olmaktan çıkarılmalı ama hükümet bu düzenlemeleri yaptığı zaman kendisini çağdaş, ilerici görenler feryada başlıyor ‘artık bundan sona içemeyecek miyiz’ diye Türkiye’yi neredeyse orta çağın karanlığa götürdüğümüzü iddia ediyor. Maalesef okulların çevresinde bile uyuşturucuyla mücadele ediyoruz, asıl olan bunu kaynağından itibaren takip etmek ve içiciye ulaşmasını engellemek.”

İÇİCİYİM DİYEN KURTULUYOR


Kanunlarda son yıllarda yapılan değişikliklerde bir yanlışlık yapıldığını dile getiren Bülent Arınç, “Birisinde esrar yakalandığı zaman ben içiciyim kardeşim’ diyor. İçiciyim dediği zaman adeta cezası yok. Satıcıya, nakledenin cezası var ama elinde iki üç poşet bulunmuş ‘bunu, ben kendim için aldım, içiciyim’ dediği zaman dışarıya çıkıyor. Pek çok sanatçının; şarkıcının, dizi oyuncusunun buna müptele haline alışkanlık haline getirildiği, sonra bunun hastalıklara yol açtığı hatta insanın beynini dumura uğrattığı için adeta ona esir hale geldiğini hepimiz biliyoruz. Bu çocuklarımızın ne kadar hiçe sayıldığı ve kadına şiddeti de bundan ayrı tutamayız. Bu insanlar nasıl canavarlaşıyor. Toplum bu insanlarla nasıl mücadele edecek? Sadece bunun için idam cezasını düşünmek gerekmez, toplumsal bazı sebepleri ve dikkatleri ön plana almamız lazım.” diye konuştu.

DİZİLER GENÇLERE KÖTÜ ÖRNEK OLUYOR


Bazı televizyon dizilerinin gençleri kötü alışkanlıklara teşvik ettiğine vurgu yapan Başbakan Yardımcısı Arınç, şunları kaydetti: “RTÜK’ten, basından birazcık sorumlu olan bir arkadaşınız olarak söylüyorum, çok eleştirecekler varsın eleştirsinler, ben buna alışığım. Pek çok televizyonda gençlik dizi furyası başladı. Yani liseli gençlere yönelik diziler. Okul sıralarında öğretmenlere karşı hitapları, arkadaşlarıyla ilişkileri, kız yüzünden kava etmeleri, genç yaşta bazı özentilere gitmeleri, lüks hayat özlemleri, anne balarıyla olan ilişkileri o kadar büyük dejenerasyon halinde topluma naklediliyor ki ben Türkiye’nin yaşadığı bu sosyal bunalımda bu tür dizileri eğer eğitici ve öğretici olmuyorsa çok büyük payının olduğuna inanıyorum. Bazı televizyonlar tüm gelir kaynaklarını bu tür dizilere endeksliyor. Yani ulusal çapta yayın yapan kanallar. Avrupa’da bunun örneklerini göremezsiniz. ABD’de bu dizileri görmezsiniz. Kravatları buraya kadar gelmiş, etekleri. Birbirleriyle sadece argo konuşan; 25 kelimeyle hayatlarını sürdüren ama her şeyin içerisinde cinsellik içeren, bu tür programlar Türkiye’deki cinsel hayatı sınırsız ve sorumsuz hale getiriyor. Eleştireceklermiş, varsın eleştirsinler. Toplumdaki bunalımın kaynaklarından birisi de budur. Sonra RTÜK bazı görüntülere ceza verdiği aman ‘Vay RTÜK Kanuni Sultan Süleyman zamanına döndü, her şeye yasak getiriyorlar.’ Gençlerimizi korumak zorundayız. Gençlerimizi korurken şüphesiz bu yaşantı içerisinde evden kaçanlar, annesine babasına isyan edenler, genç yaşta cinselliği tatmak isteyenler. Tıbbi bir gerçektir, buluğa erme yaşı küçülmüştür Türkiye’de. Uyarılma yaşı, kızlarda eskiden 13-14 iken şimdi 8—10’lara kadar gerilemiştir. Bu, iyi bir şey midir, fizyolojik bir şeydir belki bunun önüne geçilemez. Ama çocuklarımızı bu çocuk yaşlarda cinsel açıdan uyaran pek çok etken var. Bu etkenler hangi sonuca bizi götürüyor ülkemizin çok ünlü pedagogları var onların bunları konuşması lazım.”

Cinayetin sadece bir cinayetten ibaret olmadığını Hrant Dink’in eşi Rakel Dink'in balkondan yaptığı konuşma ile örneklendiren Bülent Arınç konuşmasını söyle tamamladı: “Hrant Dink’in eşi, cinayet sonrası pencereden ‘Bir çocuktan bir katil yaratan bu karanlığı teşhis etmemiz lazım’ dedi. Maddi anlamda ülkemize çok büyük hizmetler verdik. Türkiye’ birkaç yüzyılda yapamadığını, göremediğini AK Parti’nin 12 yılık hükümetleri döneminde gördü, ama aynı gelişmeyi aynı yüksek orantıyı manevi alanda, sosyal alanda yaşayıp yaşamadığımızı tekrar gözden geçirmemiz lazım.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.