Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

EMPERYALİZME ‘İNSANLIK VİCDANI’ YÜKLEMEK!

EMPERYALİZME ‘İNSANLIK VİCDANI’ YÜKLEMEK!

ABD, İngiltere ve Fransa Suriye’de önceden belirlenen kimyasal silah üretim ve depolama merkezlerini vurdu veya bu amaçla  vurduğunu iddia etti.

Saldırından önce ise karşı taraf gibi görünen Rusya’ya ve diğer muhataplarına saldırının sınırlı ve kısıtlı olacağını, Suriye güçlerinin zarar görmeyeceğini, saldırının boyutu, hedefi ve kullanılacak mühimmatlar hakkında ön bilgi verdi.

Suriye’de sorunun kaynağı olan emperyalistler kendi aralarından bu danışıklı döğüşü yaparken bizim hükümetimiz ABD,İngiltere ve Fıransaya operasyonlardan dolayı desteğini bildirdi.

Ama ne destek bildirme!

Olaydan okadar menmun kaldılar ki dış işleri bakanlığımız açıklamasında   “İnsanlığın vicdanına tercüman olan bu operasyonu memnuniyetle karşılıyoruz" dedi.

Operasyonlardan dolayı üçlü devletle perde arkası anlaştıkları halde,

Rus Dışişleri "Şam barışçıl bir gelecek şansı elde ettiği anda saldırıya uğradı"

İran ise  "Suriye hükümetinin yanındayız" dediği halde bizim bu denli memnuniyetimiz ilginçtir.

 

Hal böyle olunca insanlık vicdanındaki fatura da Türkiye’ye kesildi.

Rusya Federasyon Konseyi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Konstantin Kosaçev ; Türkiye’nin ABD, İngiltere ve Fransa tarafından Suriye’deki askeri tesislere düzenlenen saldırıyı desteklemesinin bir hata olduğunu söyleyerek Türkiye’ye bize ihanet ettin demek istedi.

 

Oysa hakikat öyle mi?

Türkiye bu olayda ; ABD, İngiltere ve Fransa üçlüsüne Türkiye hava sahasını ve NATO üslerini kullandırttı mı?

Elbette hayır.

Peki kim onlara yardım ve yataklık yaptı?

Elbette ki Rusya.

Nasıl mı?

Rusya sözde Suriye’nin hava savunması için bu ülkeye konuşlandırdığı sistemi devre dışı bıraktı. Suriye’de koalisyon güçlerinin belirlediği hedefleri vurmasına göz yumdu, ses çıkarmadı.

 

Türkiye’nin tek yaptığı kimyasal silahlara karşı yapılan bu operesyona destek vermek.

Biz de niye destek verdin demiyoruz zaten.

 

Sorguladığımız; dış işlerinin açıklamasındaki abartmalar.

Aynı sahneden dans ederken bir birinin ayağına basanların çıtı çıkmıyor da, Türkiye nasıl oluyor da sömürgenin temelini oluşturan ülkelerin askeri operasyonlarına ‘Vicdan’ yükleyebiliyor?

 

Peki bu operasyonların verdiği mesaj nedir?!

Operasyonun baş aktörü ABD diyor ki;

-Ey Suriye misket bombası kullanabilirsin ama kimyasal asla. Ben kimyasalın olduğu her yerde jandarmayım. Bu konu teminat altına alınmadan bu bölgeden çıkmam.

-Dünyayı tehtit eden  IŞİD unsurların Suriye’de tamamen yok edilmeden buradan çıkmam.

- Dünyanın mayını olan İran bu bölgeden çıkmadığı sürece ben bu bölgeden çıkmam.

İngiltere ve Fransa ise bu isteklerin ganimetlerinden faydalanmak isteyen aslan artığı bekleyen  çakallar gibi işin peşindeler.


 

İyi de ABD saydığı o şartları zaten kendisi oluşturmadı mı?

 

Şimdi kalkıp bu vicdansız yapıya (katil esad’e yönelik yaptığı o  operasyon şart olsa da) “VİCDAN” yüklemek doğru mudur?

 

Bakınız Türkiye ‘nin kendi çıkarına olan tedbirleri almasından, açıklamalar yapıp, taraflar değiştirmesinden rahatsız olmuyoruz.

Biz zaten Rusya’ya hiç güvenmedik.

ABD’ye Rusya’ya olan güvensizliğimizin  iki katı güvenmiyoruz.

 

Bizim eleştirdiğimiz diplomasi diliniz ve manevra kabiliyetinizde ki eksiklikler.

 

İnsanlık vicdanı denen de bir şey var.

O vicdan ABD-İngiltere ve Faransanın içerisinde olduğu bir olaydan menmuniyet duymaz.

Devletimizi haklı iken iki kelime ile haksız duruma düşürmenin tek açıklaması var bazı yerler ehlinin elinde halen değil.

Anlaşılan Davutoğlu dönemi basiretsizlikler dış işlerinde halen  devam etmektedir.

Biraz diplomasi dersi ve biraz milli mefkure  ile yeniden kadrolaşmak ile bu iş çözülür.

Zira Türk’ün vicdan anlayışında zaten sorun yoktur.

Tekrar ediyorum bizim eleştirimiz cani Esed’i savunmak üzerine değildir, iki caniden birini açık açık tercih etmek üzerinedir.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi