Fatih'in Altın Sofrası Haramdı: Bugünün 'Ceddim'cileri Nerede?

Fatih'in Altın Sofrası Haramdı: Bugünün 'Ceddim'cileri Nerede?

Fatih’in hocası Molla Gürani, saltanatın zirvesinde bile padişahı “Elbisen haram, yemeklerin haram!” diye azarlayacak cesareti gösterirdi; bugün ise “ceddim” diye övünenler, ne o ahlaktan ne o sade hayattan eser taşımıyor.

Mürteza Öztürk'ün Kaleminden...

Fatih’in hocası Molla Gürani’nin o muazzam talebesini saltanat devrinde bile her vesile ile azarlayıp takdir ettiğinden bahsedilir.

Bir gün Fatih öğle yemeği yerken yanına girmiş, elbisesinin ihtişamı ile yemek takımlarının hepsinin som altın olduğunu görünce fena halde kızmış ve hemen bağırmaya başlamış:

Elbisen haram, Yemeklerin haram! Haramdan kaçın!'

Tarihçi İsmail Hami Danişmend’in “Harihi Hakikatler”adlı kitabında bahsettiği bu diyalogu okuyunca, günümüz de Haram-Helal anlayışının ne kadar değiştiğini daha iyi anlıyorsunuz.

Cihan Padişahının bu uyarıdan sonra kıyafetini ve sofra takımlarını değiştirdiği ve sadeleştirdiği söylenir.

Bizim Padişah’lar (!) Fatih’den daha daha Fatih!

Ne yazık ki Molla Gürani gibi bir Hoca’ları yok.

Söylemlerinde “Ceddim” diye dillerinden düşürmezler ama zerre kadar ne fikirlerinden ne de yaşantılarından esinlenmemişler.

Fikir membaları Said-i Nursi olunca Gürani’ye ihtiyaç kalmamış demek ki.

Devrim için her yolu meşru sayan materyalist bir ideolojiden sonra iktidar için her yol mubahtır diyen maneviyatçı (!) bir anlayışın Türkiye’de nasıl bir Din ve Devlet algısı geliştirdiğini izliyoruz.

“Benden olmayan Müslüman değil” gibi hastalıklı bir düşüncenin Türkiye üzerinde oynadığı “İstikbal” oyunlarının neticesinde adımız, Rüşvet, Yolsuzluk ve İstismarların en çok olduğu Müslüman Ülke diye anılmaya başlandı.

Halbuki İktidarda Müslüman bir Hükümet ve onun destekçisi İslami Cemaatler var.

Bu kutsal ittifaka rağmen bu kadar yolsuzluk ve rüşvet iddiaları varsa bir yerde yanlış var demektir.

Siyasi literatürümüze “Paralel Devlet” diye sokulan deyim aslında bu kavgaların asıl maksadının bir yansımasıdır.

Devlet’in paraleli, ikizi, üçüzü, alternatifi olmaz.

Devlet tekdir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.

Oluşturulmak istenen ve bu oluşumdan duyulan rahatsızlık “Paralel Hükümet’tir.”

Türkiye Cumhuriyet’i Devlet’ine paralel Devlet oluşturmak ne kimsenin haddidir ne de buna kimsenin gücü yeter.

Devlet ebet müddettir.

Hükümetler ve Hükümet olmak isteyen oluşumlar gidicidir.

Mevcut Hükümet ile Hükümet’te hükmetmek isteyen Cemaatlerin Türkiye Üzerinde ki savaşı iyi izlenmelidir.

Siyasi, Etnik, Mezhebi taassup ile değil, objektif ve Kuran-i İslam ile bakılmalıdır.

Düne kadar menfaat birlikteliği olanların bu gün Mümin kardeşlerine nasıl beddualar yağdırdığı ve düne kadar Devletin imkanlarını seferber edenlerin bu gün aynı mümin kardeşlerinin “İn”lerine gireceklerini söylemeleri çıkar çakışmasından başka bir şey değildir.

Bunun önüne, arkasına, yanına İslam’ı koymak sadece aldatmacadır.

İslam bir ülkenin yağmalanmasına, şahsi menfaatler veya işbirlikçiler adına parsellenmesine cevaz vermez.

Emevi’den miras kalan saltanat dinciliğinin en canlı örneğini yaşıyoruz.

Aynı Din’in mensupları bir birlerini nerdeyse kafir ilan edecekler.

İslam bunun neresinde?

Bir bardak su içerken bile hatim indirenler şimdi haklılık yarışında.

Helal-Haram kimsenin ne dilinde ne yaşantısında var.

Bu Millet’in bu Devlet’in gerek maddi imkanlarını, gerekse mevki ve makamdan dolayı elde ettiğiniz imtiyazlarının bir zerresini bile şahsi menfaatiniz için kullanmanız Haram’dır.

Hükümet’in yaptığı veya göz yumduğu iddia edilen rüşvet ve yolsuzluklar adalet ve Millet nezdine hesaba çekilir.

Bu hükümet gider başkası gelir. Ama onu götürecek irade yine bu Millet olmalıdır.

Düne kadar her türlü imkanlarından yararlanıp, Millet’in parası ve Devlet’in imkanlarını sonuna kadar kullananlar bu gün yolsuzluk ve rüşveti bahane edip kendilerine yeni sahalar açmak, Devlet’te daha çok mevki kazanmak için saldırıyorsa ve dün helal olanlar bu gün haram diye anılıyorsa bunu adı İslam değildir.

Helal ve Haram kavramlarını kendi menfaatinize göre şekillendirmeyin.

Haram herkes için haramdır.

Masum ve inançlı Müslüman’lardan, ”Müslüman Rejim kuracağız” aldatmacası ile toplatılıp sonra buharlaşan paralar da Haramdır.

Kurduğunuz onlarca şirket, Holding ve yatırlımlar da aynı gerekçeler ile toplanan paraların ürünüdür.

Millet’ten Din adına İslam adına topladığınız her kuruş Haramdır.

Oturduğunuz koltuk, giydiğiniz Libas bile Haramdır.

Siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.