Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Barış Pınarı operasyonuna bizim ülkemize, milletimize ve ordumuza bakış açımıza göre skandal açıklamalar yaptı. 

Akıncı ''şimdi Barış Pınarı desek de akan su değil kandır'' açıklamasında bulundu.

Biz de çıktık buna adabımızca, edebimizce karşı çıktık ve açıklamasının onun zihniyetinin bir parçası olduğunu, o zihniyetin adada yüzdesinin çok az olduğunu, Kıbrıs Türklüğünün bu açıklamanın altına imza atmadığını söyledik.

Bunları söylerken yine adabımızla, edebimizle yaptık.

Zira yapılanların iki ülke arasına ayrılık tohumları ekme üzerine olduğunu biliyor ve bu hain organizasyona su taşımak istemiyorduk.

Nitekim Mustafa Akıncı`ya en sert eleştiri Cumhurbaşkanımız tavafından geldi ve olayı `hadsizlik` olarak nitelendirdi.

Bu tepkilerden sonra Mustafa Akıncı kendi üslubu ile yani `ne nalına, ne mıhına` dokunmadan söylediklerinin insani bir tavırla dile getirildiğini ve saptırılarak kendisine karşı bir linç kampanyası yapıldığını savundu.

Yani hem iç siyasete, hem kendisine karşı başlatılan tepkiye cevap vererek ortamı yumuşatmak istedi.

Benim kanaatimde Mustafa Akıncı`nın şahsi fikirlerinin hiçbir önemi yok zira onun ve onun gibi düşünenlerin bizim "ordu-millet" karakterimizden hoşlanmadıklarını zaten biliyoruz.
Mustafa Bey ve yandaşları  "anti-militarist" olmayı seven tiplerdir.

Anti olmayı da Türk Milletine karşı olmak olarak hayatlarına nüfuz ettirmişlerdir.
Çünkü onların,  art niyetlileri iyi bilirler ki "ordu-millet" hüviyetini koruduğumuz müddetçe Türk milletini hiçbir güç yenemez.

Hümanizm bataklığına –hakların kardeşliği saçmalığına- savaşa hayır sloganına teslim olan tipleri ise Türk milletine nasıl zarar verdiklerinin farkında değillerdir.

Her ne olursa olsun hiç kimsenin bir ülkenin nasıl ve ne şartlarda seçilmiş olursa olsun bir Cumhurbaşkanına hakaret vari cümle kurma hakkı yoktur.

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın yaptığı hatayı tenkit etmek başka şeydir, belden aşağıya hakaret etmek başka şeydir.
Türk Devlet geleneğimize yakışmayan hakaretleri yapan Çakar’ın ne Türk milleti ile, ne ahlaki yapısı ile bir bağı yoktur.

Hele hele bu ülke canıyla, kanıyla, bayrağıyla, marşıyla bizden olan ülke olunca buna asla hakkı yoktur.

Mustafa Akıncı`yı sevmeye bilirsiniz, nefret edebilirsiniz ama bunun yolu cahilleşmeyi doruğa taşımakla olmaz.

Aksine aklı selim olmayı, kaş yaparken göz çıkarmamayı daha derinden düşünmeyi sağlar.

Mustafa Akıncı o lafları etti, karşı çıktık mı? Çıktık!

En sert şekilde eleştirdik mi? Ekleştirdik!

Kıbrıs Türk halkı ve parlamentosu o açıklamadan rahatsızlığını dile getirdi mi? Evet getirdi.

Akıncı anlamamış gibi görünse de, dersini aldı mı? Aldı.

İyide tüm bunlar ortada iken AHMET ÇAKAR`ı üçüncü sınıf takım slogancısı gibi hakaret vari cümle kurmaya iten neydi?

Elbette ki, zır deli cehaleti, sloganlarla gündem de kalma mahareti…

AHMET ÇAKAR ve onun gibiler bir fikrin sahibi değil şarlatanı oldukları için kaş yaparken göz çıkaran tiplerdir.

Bu tipler bizim tırnaklarımızla kaza kaza bir araya getirmek istediğimiz Türk Birliğine giden yolda iki sloganı ile sekte vuran aptallardır.

Daha tam telaffuzunu edemediği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanına kurduğu o cümle Akıncı`nın tavrını rafa kaldırmış, golü kendi kalemize attırmıştır. 

Ozaman Ahmet Çakar`a altını çizerek anlatalım oda cahil beynine çaksın;
Orasının adı; KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİDİR,
`KUZEY KIBRIS TÜRKİYE CUMHURİYETİ` değildir.
 

Ahmet Çakar`ın beynin çakamayarak kurduğu cümleyi de milli olma adına yapmıştır ki, bunlar gibi `millilerin` bize verdiği zararı haninler veremiyor.

Ahmet Çakar`ın karşılığı Kıbrıs`ta Arif Hoca denen bir tip .

O`da `ha s…tir` cümlesini kurarak Anadolu Türklüğünün mücahit Türklüğe karşı bakışını zedelemiştir.

Ne yazık ki, bu tipler medya önünde ve biz ne kadar mücadele edersek edelim, onların iki cümlesi gündem yaratıyor.

Aslında Allah diyor ki, al Ahmet`i çak Arif hocaya ve ikisinden` s… gidin sıktınız artık `de…

Her ne kadar sürç-i lisan ettiysek affola.