Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkan olması planlı mıydı? 'FETÖ ve ABD eliyle göreve getirildi'

Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkan olması planlı mıydı? 'FETÖ ve ABD eliyle göreve getirildi'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyaretleri ve Johns Hopkins Üniversitesi'nin 2008 yılında yayımladığı raporda yer alan ifadeler dikkat çekiyor.

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Bülent Orakoğlu, bugünkü köşesi yazısında 6'lı Masa'nın Cumhurbaşkanı adayı olma konusundaki isteğiyle öne çıkan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, hakkında çarpıcı bilgileri kaleme aldı.

Orakoğlu, ''Kılıçdaroğlu’nun Johns Hopkins Üniversitesi ziyaretinin asıl nedeni gizlediği çok önemli sırrı mı?'' başlıklı yazısında Kılıçdaroğlu'nun FETÖ ve ABD eliyle göreve getirildiğini iddia etti.

 

İşte dikkat çeken o yazı;

 

'Kılıçdaroğlu’nun Deniz Baykal’ı evinde ziyaret etmesi bazı yazarlar tarafından ikili arasında olumlu bir görüşme olarak yansıtılsa da gerçek bu değil sanırım. Baykal’ın kabuldeki resminden Kılıçdaroğlu’nun ziyaretinden hiç hoşlanmadığı açıkça görülebiliyor.

Ayrıca Baykal’a yakınlığı ile bilinen CHP eski Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş ise, “Dikkat ederseniz 3 kişinin fotoğrafı var. Orada halinden memnun mutlu olan gülücükler dağıtan Sayın Kılıçdaroğlu. Deniz Baykal’ın yüzüne baktığımızda acı, ıstırap ve büyük bir hayal kırıklığı görüyoruz.” ifadelerini kullanmıştı.

Baykal şüphesiz kendisine yapılan kaset kumpası sonrasında Kılıçdaroğlu’nun kendi koltuğuna oturmasında bir şeylerden şüphelendiği anlaşılıyor.

Uzun yıllar CHP Genel Başkanlığı koltuğunda oturan Baykal’ın istihbarat dünyasından yakın dostları olduğu yadsınamaz, gerçeklerin kendisine iletildiğini düşünüyorum. Eski CHP Milletvekili Mehmet Sevigen Kılıçdaroğlu’nun Deniz Baykal’ı ziyaretine ilişkin ziyareti YeniŞafak’a emrivaki olarak nitelemiş Baykal’ın Kılıçdaroğlu’nu desteklemediğini defalarca randevu isteklerini geri çevirdiklerini son olarak Kılıçdaroğlu’nun ağabeyinin vefatı neden ile zoraki bu görüşmenin yapıldığını açıklamıştı. Kılıçdaroğlu’nun Deniz Baykal ile zoraki görüşmesi aslında FETÖ kumpası ile görevinden istifa etmek zorunda kalan Baykal’ın kendisinden şüphe edip etmediğini test etmek için yapılmış olabilir.

Zira CHP’den ihraç edilen Mehmet Sevigen’in, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu zor sorular yönelterek cevap vermeye zorlaması Kılıçdaroğlu hakkında bazı şüpheler taşıdığının açık işareti sanırım. Baykal’a yapılan kaset kumpası sonrası Kılıçdaroğlu’nun aday olduğunu hatırlatan Sevigen, “Aday ol diye sana kim baskı yaptı? Ekmeleddin İhsanoğlu’nu kim getirdi? Enis Berberoğlu’na o kaseti sen mi verdin? Sen mi gönderdin gazeteye?” sorularını yöneltti.

 

75 SAYFALIK RAPORDAKİ ‘KEHANET’ GİBİ TÜRKİYE’Yİ SARSACAK ÖNGÖRÜLERDEN BİRİ 72. SAYFADAKİ İFADELERDİ

 

CHP liderinin Amerikan derin devletinin kontrolü altında olan Johns Hopkins Üniversitesi’ni seçmesi ise asla bir tesadüf değil. Zira Kılıçdaroğlu, 30 Kasım-4 Aralık 2013 tarihleri arasında da aynı üniversiteye konuk olmuştu. Kılıçdaroğlu’nun icazet gezisinde ikinci kez Amerika derin devletinin kontrolündeki Johns Hopkins Üniversitesi’ni seçmesi bu ziyaretten neyi amaçladığı ile doğru orantılıdır. CHP liderinin o dönemde Gezi kalkışmasıyla ilgili sözler söyleyip, Gezi’deki terör olaylarını “halk direnişi” gibi sözlerle savunması asıl amacını örtme amaçlıdır. Johns Hopkins Üniversitesi, her ne kadar Kılıçdaroğlu’nun “illegal ini” olsa da, o üniversitenin “daha derin” bir yönü var. Kılıçdaroğlu CHP milletvekili iken, Ekim 2008 tarihinde Johns Hopkins Üniversitesi’ne bağlı Amerikan-İsveç merkezli Slikroad (İpek Yolu) Enstitüsü tarafından bir rapor hazırlandı. Svante E.Cornell ve Hail Magnus Karavelli imzalı 75 sayfalık rapordaki “kehanet” gibi Türkiye senaryoları Türkiye’deki siyasetin dizayn edilmesi açısından dikkat çekiciydi.

Raporun içinde Türkiye’yi sarsacak demokrasi dışı öngörülerden en önemlisi raporun 72. sayfasındaki ifadelerdi:

“CHP’den istifa etmeye ikna edilecek Deniz Baykal’la, yolsuzluklar konusunda kamuoyunun dikkatini çeken Kemal Kılıçdaroğlu yer değiştirecek. CHP, yeniden Avrupa tarzı bir sosyal demokrat parti olarak ortaya çıkacak.” Ne ilginç ki rapor yayınlandığında CHP Grup Başkan Vekili olan Kılıçdaroğlu, tam 2 yıl sonra 2010’da FETÖ’nün kaset kumpasıyla devrilen Deniz Baykal’ın yerine o koltuğa oturuyordu. Görünüşe göre KIlıçdaroğlu Johns Hopkins Üniversitesi’ne 2013 ve 2022 yıllarında gitmiş görünüyor. Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olacağı öngörüsü veya kumpasın 2008 tarihli olması Kılıçdaroğlu’nu aklamaz. Zira bu durum Kılıçdaroğlu ile FETÖ arasındaki ilişkinin çok daha derin ve üst düzeyde olduğunun açık işaretlerini veriyor. Önemli olan ise Kılıçdaroğlu’nun 2022 yılının son aylarında FETÖ ve ABD’nin derin yapılarından ne istediğidir sanırım?

FETÖ, Türk siyasetini dizayn etme hedefleri doğrultusunda CHP Genel Başkanı’nı değiştirmek için bundan tam 10 yıl önce düğmeye bastı. Dönemin CHP lideri Deniz Baykal’ı ve CHP Milletvekili Nesrin Baytok’u yıllarca usulsüz bir şekilde dinleyen örgüt, son olarak 6 Mayıs’ta bazı internet siteleri üzerinden Baykal’a ait olduğu iddia edilen görüntüleri yayınladı. Böylece CHP’de yıllar sürecek değişimin temelleri atılmış oldu. Baykal, 10 Mayıs 2010 tarihinde istifa ederken, faillerin ortaya çıkmaması için çalışılan kumpasta dava 7 yıl sonra açılabildi. Elebaşı Gülen ile birlikte olayı soruşturan FETÖ’cü istihbaratçılar ve FETÖ’cü savcı Cemil Tuğtekin sanık olarak yargı karşısında hesap veriyor.'

 

Siyasetcafe.com

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.