Liseli Çağla Tuğaltay Cinayeti’nin soruşturmasında son dakika! Zaman aşımının dolmasına saatler kala beklenen haber geldi..

Liseli Çağla Tuğaltay Cinayeti’nin soruşturmasında son dakika! Zaman aşımının dolmasına saatler kala beklenen haber geldi..

Liseli Çağla Tuğaltay’ın katili 20 yıldır bulunamamıştı, zaman aşımı süresi dolmak üzereydi ama beklenen güzel haber geldi: Soruşturmada zaman aşımı duracak!

Levent Kız Meslek Lisesi’nde ‘Çocuk Gelişimi’ bölüm öğrencisi 25 Eylül 1985 doğumlu Çağla Tuğaltay, 5 Haziran 2000 yılında okuldan evinde döndüğü sırada, İstanbul Şişli Fulya Mahallesi’deki evinde boğazı kesilerek vahşice katledilmiş, üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen hala katili bulunamamıştı.

Korkunç cinayetin üzerinden 20 yıl geçmek üzere yani dava kanunlarımıza göre zaman aşımına uğrayacak, süre dolduktan sonra ise katil ortaya çıkıp itiraf etse bile tutuklanamayacak ve elini kolunu sallayarak aramızda dolaşabilecekti.

Acılı anne Gülnur Saygı en son Müge Anlı’nın programlarına katılarak TBMM’ne çağrı yapmış ve ilgili kanunun değiştirilmesini ve zaman aşımının durdurulmasını istemişti.

Gelen son dakika haberine göre acılı annenin dileği gerçekleşti ve zaman aşımı süresi durduruldu.

Lise öğrencisi 15 yaşındaki Çağla Tuğaltay'ın, İstanbul Şişli'deki evinde 5 Haziran 2000'de boğazı kesilerek öldürülmesine ilişkin 20 yıldır devam eden soruşturmada, suçun faili olduğu düşünülen kişilerin ifadelerinin alınması ve DNA incelemeleri devam ettiği için zaman aşımı süresinin duracağı belirtildi.

ÇAĞLA TUĞALTAY CİNAYETİ NASIL İŞLENMİŞTİ

Yaşasaydı bugün 35 yaşında olacak olan güzeller güzeli liseli öğrencisi Çağla Tuğaltay cinayetindeki tüyler ürpertici detaylar şöyle;

 

Haftanın 3 günü Çağla ve annesi okuldan eve birlikte dönerlerdi. Diğer günler ise annesi , onu mutlaka okuldan döndüğünde evde karşılardı. Fakat cinayetin yaşandığı o 5 Haziran tarihinde, annenin hastane randevusu vardı. Anne Gülnur Saygı, randevusunu Çağla’nın okuldan dönüşüne yetişebileceği şekilde ayarlamış olsa da doktorda yaşanan aksiliklerden dolayı eve zamanında dönemez ve bunu haber vermek için Çağla’yı aradığında da ona ulaşamaz. Durumdan şüphelenen anne komşusunu arar ve komşusu acilen eşini de alıp eve gelmesini söyler, o sırada apartmandan çığlıklar yükselmektedir.

KATİL EVDE ELLERİNİ YIKAMIŞ, BUZDOLABINI KARIŞTIRMIŞ

Anne ve baba acil eve döner, anne eve alınmaz. Anne daha sonra o günü şöyle anlatır: “Babası eve girdiğinde korkunç manzara ile karşılaştı. 15 yaşındaki kızları boğazı kesilerek vahşice öldürülmüştü. Cinayet ile ilgili acılı anne olay gününü şu sözlerle açıkladı; "Ben yukarı çıkmaya ulaşamadım eşim çıktı. Boğazı kesilmiş. Bedenini yarısı oğlumun yatağının (Çağla’nın Trabzon'da üniversite okumakta olan ağabeyi İlker Tuğaltay) üzerinde, ayakları yataktan sarkık bacakları açık...İç çamaşırı ve tayt giyerdi onlar yerde duruyor ama tecavüz yok. Olayı yaptıktan sonra adam mutfakta ellerini yıkamış."

Katilin bulunamama sebeplerinden bir tanesi; acılı baba ise şokun etkisiyle kızının eteğini düzeltip çamaşırını ortadan kaldırır. Daha sonra delilleri bozduğunu fark edip her şeyi eski haline getirir

Fakat zaten olayın hemen ardından kapının kilitlenip içeri kimsenin alınmaması gerekirken olayı duyan herkes eve doluştuğu için izler ve deliller oldukça karışır.. Bu olayda ilk akla tecavüz gelse de, bununla ilgili bir bulgu yok. Bu da akıllara bu cinayeti bir kanın işleyip tecavüz süsü verdiğini de getiriyor.

Cinayette diğer ilginç bir detay ise komşuların tam bir ölü taklidi yapıp, cenazeye bile gitmemeleri…Oysaki ki o komşulardan birine yedek anahtar bile bırakılmıştı, yani aile komşularına o kadar güveniyor ve aralarının çok iyi olduğunu söylüyordu.

Acılı anne Gülnur Saygı bu durumu şu sözlerle özetliyordu: “Bizim kimseyle sorunumuz yoktu. Çağla’nın öldürüldüğü gün ben doktordaydım. Kızım kapı deliğinden bakmadan kimseye kapıyı açmazdı. Tanımadığı kişilere hiç açmazdı. Kapıda zorlama olmadığı için biz katilin tanıdık olduğunu düşünüyoruz ya da Çağla eve gelmeden içeri giren biriydi. Şüphelendiğimiz herkesi polise söyledik ama bir şey çıkmadı. O dönem komşularımız bize hiç yardımcı olmadı. Hiç mi kimse apartmana giren çıkanı görmedi. Sadece komşularımız anahtar sesini duyduklarını ve Çağla’nın üç defa ‘Ah’ diye bağırdığını duymuşlar ama kimse merak edip de gidip bakmamış. Kızımın katili Çağla’yı öldürdükten sonra ellerini mutfakta yıkayıp, bir şey olmamış gibi çıkıp gitmiş. Cinayetten sonra aklımıza gelebilecek herkesten kan örneği aldırdık. Katil belki de o gün apartmandan birine misafirliğe geldi. Belki de komşulardan birinin akrabasıydı. Bu konuda komşularımız pek yardımcı olmadı, kimse bir şey bilmiyor."

SAVCILIK, KATİLİN PEŞİNDE

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Faili Meçhul Suçlar Bürosu Savcılığı tarafından yürütülen soruşturmanın, olayın üzerinden 20 yıl geçmesi ve failin bulunamaması nedeniyle 5 Haziran 2020'de zaman aşımından kapanması beklenirken yeni bir gelişme yaşandı.

Savcılık, geçen günlerde, cinayetin işlendiği apartmanda olay tarihinde kapıcılık yapan kişinin ifadesini aldı. Bu kişiyi Adli Tıp Kurumu'na sevk eden savcılık, bu kişinin kan örneğiyle cinayetten sonra apartmanda bulunan kan ve Çağla'nın tırnağından elde edilen doku örneğinin karşılaştırılmasını istedi.

Soruşturma savcılığı tarafından titizlikle yürütülen soruşturma 20 yılını doldursa da şüpheli görülen kişilerin ifadelerinin alınmasına ve kan ile parmak izi incelemelerine devam edildiği için Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 67. maddesi kapsamında zaman aşımının duracağı ve soruşturmanın devam edeceği öğrenildi.

Bu süreçten de bir sonuç alınamazsa soruşturmanın zaman aşımına uğrama ihtimali bulunuyor.

Bu arada, Çağla Tuğaltay dosyasındaki şüpheliye ait olduğu değerlendirilen DNA örneğinin, emniyetin DNA havuzunda olduğu, emniyete girişi yapılan DNA örnekleriyle her gün karşılaştırıldığı bildirildi.

AİLENİN AVUKATI DELİL YETERSİZLİĞİNİN ETKİSİNE İŞARET ETTİ

Tuğaltay ailesinin avukatı Cengiz Suyabatmaz ise olayın failinin bulanacağına dair umudunun çok az olduğunu dile getirerek, dosyadaki delil yetersizliğine vurgu yaptı.

Artık apartman dairesi önlerinden her sokağın köşe başına kadar güvenlik kamerası olduğunu kaydeden Suyabatmaz, "Bence failin bulunması için gerekenler yapıldı ama cinayetin işlendiği tarihteki teknolojik durumlar şimdiki gibi değildi. Bu olayda kamera kaydı yok, görgü şahidi yok. Bir kişi apartmana giriyor, cinayeti işliyor çıkıyor gidiyor. Ne mahallede ne apartmanda 'Şüpheli bir kişi gördüm' diyen yok. Sadece bir kan var, aydınlatmayı yakarken failin elindeki kan bulaşmış, bir de Çağla’nın tırnaklarında doku örneği var. Bunları şüphelenilen kişilerin DNA’larıyla karşılaştırdılar ama uyuşmadı. Çok kısır bir dosya. Şüpheliye ulaşılabilecek yeterli delil yok. Polis çalışmıştır, ellerinden geleni yapmışlardır ama mevcut delillerle 20 yılda bir şey çıkmadı ortaya" ifadelerini kullandı.

Suyabatmaz, geçen yıllarda ceza kanununda bir değişiklik yapılarak, zaman aşımı süresinin 30 yıla çıkarıldığını ancak bunun kanun yürürlüğe girdikten sonraki olaylarda uygulanabileceğini belirterek, "Aslında cinayetlerde 20 yıllık zaman aşımı sınırı çok kısa bir süre. Örneğin soykırım suçlarında, olayın üzerinden 100 yıl geçse dahi zaman aşımı yok. Bence öldürme suçunda da zaman aşımı olmaması lazım. Bir insan canı çok önemli, soykırım suçları gibi cinayette de zaman aşımı sınırsız tutulmalı. Belki Çağla’nın olayında bir faydası olmayacak ama en azından bundan sonraki cinayetler için bir kanun değişilikliği yapılmalı" diye konuştu.

 

 

Siyasetcafe.com

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.