Merhamet ve Hakikat!
Merhamet ve Hakikat!
Bu gün Türkiye`de yaşadığımız azınlık meseleleri, terör olaylarının kaynağına inersek göreceğiz ki: 1800’lerden itibaren, “Ezilen Hıristiyanlar”ı Osmanlı’ya karşı himaye etmek söylemiyle bir “Doğu Sorunu” yaratılmıştır ve o soruna ermeniler, rumlar ve diğer ihanete hazır toplumlar hiristiyan olmadığı halde dahil edilmiştir.
Evet, Osmanlı bünyesinde yaşayan Hıristiyan azınlıklar, bunlar içinde de en çok nüfusa sahip olan Rum ve Ermeniler bu müdahale politikasının aracı olarak kullanılmışlardır.
Osmanlı’nın çöküş döneminde ise yine Rum ve Ermeniler’e devlet kurma hakkı verme yoluyla devleti bölüp parçalama yolunda benzer bir siyaset, daha da geliştirilerek izlenmiştir.
Bu siyaset nihayetinde Osmanlı`nın parçalanmasında önemli rol oynamış Ermeni`ler ve Rumlar devlet kuracak güce bile gelmişlerdir.
Ancak tarih Türk Milletinin Mustafa Kemal`le verdiği Bağımsızlık Savaşıyla bu oyunu bozmuş ve emperyalizmin hedeflerini işte bu günlere kadar uzatmıştır,
Bugün Türkiye`de yaşanan `KÜRT SORUNU` adlı saçmalığında kaynağı işte bu hıristiyan azınlıklar meselesi ile başlamıştır.
Ve bu politikayı güdenlerin ve onlara destek olanların aile köklerine inin göreceksiniz ki çoğu ermeni, rum ve yahudi tebasına aittir.
O dönem istediklerini elde edemeyenler bu ülkede kalmak için kendilerine `KÜRT` kimliğini kamufile olarak kullanmış ve ülkede kalmışlardır.
İşte bu kesim üzerinden ülkemiz politikalarına da sinsi sinsi el atılmaktadır ki, bu atılımın en önemli ayağı AB sürecidir.
Türkiye daha ulusal bütünlüğünü ve devletsel gücünü oluşturmadan AB serüvenine itilmesinin altında yatan sinsi neden de işte budur.
Geçmişte olduğu gibi demokratikleşme adına bu günlerdede oynanan bazı olunlar tamamen bir asır önce bu ülkede gözü olanların kursağında kalmış lokma ile alakalıdır.
Türkiye Cumhuriye`tini kuran irade tamamen Türk Milletidir. Geldiğimiz süreç, gördüğümüz gerçekler bunu açık açık ispatlamaktadır.
Ama Türkiye Cumhiriyeti koskoca Osmanlı’nın da devamı olarak kurulmuştur ki, Osmanlıda etnik bakımdan 27 çeşit azınlık yaşamaktaydı. Dolayısı ile o etnik gurplar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığınada sirayet etmiştir.
1914 sayımlarına göre Osmanlı nüfusunda % 9.33 Rum, %6.27 Ermeni ve %1 Yahudi yaşamaktaydı.
Osmanlı Azınlıklara karşı o kadar genişti ki; devlet yönetimde, ordu içinde, devletin diğer kademelerinde görevlendiriliyorlar bunların dışında kalanlar ya ticaretle ya da serbest işlerle uğraşıyorlardı.
Değil toplum içinde baskı görmek ya da ezilmek, saygın bir yere sahip işlerle uğraşıyorlardı ve bir çoğu Müslüman-Türk tebaadan çok daha rahat yaşayabiliyordu.
Devam edeceğim!
Biliyor musunuz? Osmanlı İmparatorluğu’nda İngilizler 30, Fransızlar 73, Amerikalılar 176 misyoner okuluna sahipti.
Bunların dışında bir de azınlıkların açtıkları azınlık okulları vardı. Ermenilerin 1145, Rumların 1584 okulu, çeşitli il ve ilçelere dağılmıştı.
Ermeniler en çok hak tanınan azınlıklardı öyle ki; 22 bakan, 33 milletvekili 21 paşa, 7 büyükelçi, 11 başkonsolos, 41 yüksek memura sahiplerdi.
Şimdi bu göstergelere bakarak bunların azınlık haklarının verilmediğini, ezildiğini iddia etmek ahlaksızlıktan da öte, namussuzluktur.
Bu haklara rağmen ihanetin karargahı olanları görünce insan `ah merhamet ah` deyip iç çekmektedir.
Hani biz de ülkemizi sevmek için bir `mozaik yapı` söylemi başladıya o yapıyı güya kardeşlik için başlatanlar aslında Türkiye`nin 1999`la 2004 arası imza attığı AB kırterlerini hayat geçirme çabalarındadırlar.
O kriterlerde işte 1800`lü yıllarda batılıların ülkemizde başlattığı mücadelenin devamıdır.
Ve bizim 2004`de imza attığımız o kriterler ve altına imza attığımız her karar bugünkü sorunlarımızın kaynağıdır.
Siz yoksa bu dertler yeni mi başladı sandınız?
Bu gerçekler ışığında, pusulalarını 2023 hedeflerine tayin edenlere yol haritalarını yeniden gözden geçirmelerini tavsiye ederim.
Yoksa `ama bizim 2023 hedefimiz var` derken Türk Dünyası `dil`de, fikir`de, iş`te ` birleşirken bir anda 100. Yılını kutlayan sözde Ermeni yalanlarının politikalarına kurban gideceklerdir.
Tüm bunlara rağmen umursuz muyum? Asla!
Çünkü azınlık psikolojisi, küçük toplumların çığırtkanlık sanatıdır.
Onlar korkaktırlar ve korkaklar sadece bağırırlar, pusu kurarlar vur kaç yaparlar…
Türk milleti köklü, gelenekleri olan bir devlet yapısına sahiptir.
Merhameti kadar, ihanete vereceği cevapta çok büyüktür.
Bekleyin ve sabredin haklı olduğumu ve hakikati göreceksiniz.
Selçuk Düzgün
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.