Nasıl bir gemiymiş

Nasıl bir gemiymiş

Gediz fırkateyni donanmaya katıldığından beri görev yapan 7 komutanından 6’sı cezaevine girdi. Biri de şu anda üstünde görev yapıyor zaten. Bu nasıl bir haldir. Gediz nasıl bir gemiymiş, lanetli bir fırkateyn midir, anlamadık. Ziyarete gelen çocuklarımız ‘Bir daha bana oyuncak alma baba, bu kaledeki işinden ayrıl, evimize gel’ diyorlar. Bu yüzden artık hırça mapaya dayandı. (Denizcilik terimi - Gemide zincirin omurgaya bağlandığı son kilit.)


HADIMKÖY ve Hasdal Askeri Cezaevleri’nde bulunan Balyoz davasının mahkûm denizcileri, ziyaretlerine giden CHP milletvekillerine konuştu. Mahkûm askerler, “Gediz fırkateyni donanmaya katıldığından beri görev yapan 7 komutanından 6’sı cezaevine girdi. Biri de şu anda üstünde görev yapıyor zaten. Bu nasıl bir haldir. Gediz nasıl bir gemiymiş, lanetli bir fırkateyn midir, anlamadık” dedi.

TCG HADIMKÖY
 
CHP Cezaevleri İnceleme Komisyonu üyeleri Veli Ağbaba, Özgür Özel, Nurettin Demir ve Muharrem Işık, hafta içinde 2 askeri cezaevinde görüşmeler yaptı. Balyoz mahkûmları, ailelerine yaptırdıkları ‘TCG Hadımköy-TD 134’ yazılı denizci şapkasını, hikâyesini anlattıkları ‘Görülmüştür’ damgalı mektupla birlikte milletvekillerine hediye ettiler. Şapkadaki özel kodların açıklandığı yazıda, “Hadımköy’ü halen göreve devam ettiğimiz gemi olarak görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Gemisi’nin kısaltması TCG’yi onun önüne getirdik. TD, Türk denizcilerini, 134 de dijital darbeden ceza alan 134 denizciyi simgeliyor. Yargıtay’ın cezasını onayladığı 234 subaydan 134’ü denizcidir” denildi. Milletvekillerinin notlarına göre denizci mahkûm askerler şunları söyledi:

SABRIN SONU
 
“Anayasa Mahkemesi, Twitter kararıyla özgürlükçü bir iklim yarattı. AYM’ye saygı duyuyoruz, hassasiyet gösterdi. Ama bizim dosyalarımız da 5.5 aydır bekliyor. Sabrın sonuna geldik. Ailelerimizin, çocuklarımızın ruh hali bozuldu. Ziyarete geldiklerinde anneleri dışarıdan aldıkları oyuncakları hediye etmemiz için gizlice bize veriyor. ‘Burada çalışıp para kazanıp size hediye alıyoruz’ diyoruz. Ama çocuklar da ‘Bir daha bana oyuncak alma baba, bu kaledeki işinden ayrıl, evimize gel’ diyorlar. Bu yüzden artık hırça mapaya dayandı. (Denizcilik terimi - Gemide zincirin omurgaya bağlandığı son kilit.)

GÜVENSİZ ÇEŞME
 
Yıllarca bize ve bizim üzerimizden orduya kurulan kumpası anlatmaya çalıştık. 17 Aralık sürecine kadar sesimizi duymayan Başbakan, bu yapı kendisini hedef aldığında gerçekleri ifade etmeye başlamıştır. Ancak bu süreçte ne Başbakan’ın söyledikleri bizim yaşadıklarımız konusunda onun sorumluluğunu ortadan kaldırır ne de bu paralel yapının yolsuzlukları gündeme getirmesi bu yapıyı aklar. Bir musluktan bir gün temiz su akmış diye kimse güvenip o musluktan su içmez. Elbette rüşvetçilerin ve yolsuzlukların üzerine gidilsin ama bu süreci başlatanların günahları sakın unutulmasın.

AĞIR HAK İHLALİ
 
Bu dava bizim için biz serbest kaldığımızda bitmeyecek. Bize bu kumpası kuranların suçları ortaya çıkıp mahkûm olduklarında, onları bu demir parmaklıkların arkasında gördüğümüzde bizim için bitmiş olacak. Dreyfus davası, Sokrates’in savunması ve Yassıada ile karşılaştırılamayacak kadar hukuksuzluk var. Dijital verilerde 1500-2 bin zaman-mekan tutarsızlıkları ve teknik hatalar tespit edildi. Savunmanın 1000 talebinin 2’si kabul edilirken iddia makamının 750 talebinden 2’si reddedildi. BM Çalışma Grubu raporu ‘Ağır insan hakkı ihlali var’ diyor. Meclis İnsan Hakları Komisyonu da ‘Yetkimiz yok, AİHM’ye başvurun’ diyor.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.