Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

Nasılsınız? Rahatınız yerinde mi?

Nasılsınız? Rahatınız yerinde mi?

 Nasılsınız? Rahatınız yerinde mi?

 

"Biliyorum: Düşünmeyi sevmiyorsunuz. Düşünürseniz rahatınızın kaçmasından korkuyorsunuz. “Yuvanızın temeline dinamit koymak istiyorlar.” diyoruz, aldırmıyorsunuz. Sözümüze kulak verirseniz, tedbir almak gerekeceğini anlıyor, zahmete girmek istemiyorsunuz. Bir tek endişeniz var: Gününüzü gün etmek, dilediğiniz gibi yaşamak." Diyor rahmetli Galip Erdem

 

Bazen düşünmekte yetmiyor harekete geçmek lazım, yazmak lazım.

 

Biz vatanımız `CAN` atarken `TAŞ` atanları hazmetmemizi kimse beklenmesin...okadar olgun değiliz  ve onların ihanete bürünmüş entelliği gibi kalemimiz mürekkep yalamamıştır.

 

Artık rüyamda görüyorum;

Önce Kürşad'la Çin sarayını basıyorum,

Sonra Malazgirt’te çılgınca cenk ediyorum.

İstanbul önünde dağlardan kalyonlar yürüttüp

Cehennemi bir sıcakta, Yavuz'la Sina çölünü geçiyorum....


Sadece rüyamda Mete Han`dan Mustafa Kemâl’e kadar gelmiş geçmiş cümle cenklere girip çıkıyorum.

 

Uyanınca TV `ye bakmıyorum
Görmek istemiyorum  memleketimde taş atan, monotuf atan, bayrak yakan o şerefsizleri…


Yüzleşmeşmek istemiyorum çaresizliğimle…

Bir militan olup tüm duvarlar şu yazıyı yazmak isterdim;


`Vatan Yahut Silistre`

 

Birileri `Aman dikkat , konjuktör müsait değil` derken inadına `feleğin çarkına çomak sokmak` istiyorum.

 

İtlerin ürdüğü, taşlanrın bağlandığı bir düzende `İyi ama` diye başlayan gerekçelere kelimelerimle  kurşun sıkmak istiyorum..

 

Azerbaycan`da bir kısa hikaye vardır;

 

`İte soruyorlar :

-Niye ürüyorsun? Diyor ki; Korkutmak için...

-İyide kuyruğun neden titriyor?

Diyor ki; Bende korkuyorum da ondan`

 

TV izliyorum bir tarafta sözde KÜRT halkı için ekmeğini yediği halde `senin devletin` diyerek askere kin kusan yosmalar, diğer tarafta İŞİD`in zulmünden kaçan Kürt`lere kucak açan aslanlar...

 

Göğsüm kabarıyor, milletimin asaletine baş eğiyorum.

 

Sırtımda hancer izlerine rağmen kelimelerimi soysuzlara `Bakın Utanın` diye kurmuyorum.

 

Zira onların öğrenmesi gereken duygu utanma duygusu değildir.

 

Onların öğrenmesi gereken; korkudan salladıkları kuyruklarını teslimiyetten yere indirmektir.

 

Görüyorum ki; yazmakta yetmiyor, bedel ödemek lazım.

 

Görünen oki, korkutmak için ürenin kuyruğunu kısıtırıp, haddini bildirmek gerekiyor.

 

Yani,` Ya devlet başa, ya kuzgun leşe`

 

`Aman bu kadar kan yetmedi mi?` diyenler halen üzerinde yaşadıkları vatanın kaderini çözemeyenlerdir.

 

Her metre karesi Türk kanı ile sulanmış bu vatan  coğrafyada yeniden kan istenmiyorsa köpeğin kuyruğunu indireceksin kardeşim, bedeli ne olursa olsun indireceksin.

 

Rüyamda gördüklerimin artık gerçek olmasını istiyorum.

 

Düşünenlere sesleniyorum `Yuvanızın temeline dinamit koymak istiyorlar.`diyorum…

 

`Harekte geçmek lazım`diyorum…

 

`Vatan yahut Silistre `diyorum…

 

Kırık bir kalem, soğuk bir oda ve hayal mayal Türk...

 

Yüreği  `tık, tık...`diye değil; `Türk! Türk!` diye `` diye atanlara sesleniyorum!

 

Nasılsınız? Rahatınız yerinde mi?


Selçuk Düzgün

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi