Nihat Genç'ten bomba yazı! HDP ile ortak b.k işine Kemalistler nasıl girdi?

Nihat Genç'ten bomba yazı! HDP ile ortak b.k işine Kemalistler nasıl girdi?

Gazeteci Nihat Genç, ' Ben haram yemedim diyen son sloganımı iyice düşünün, çünkü bok yiyenler haram yemiş olmaz.' dedi.

Gazeteci Nihat Genç, 'Sidik müzesi' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

İşte Genç'in kaleme aldığı o yazı;

Dünyaca ünlü Çinli işadamı Alibaba kitabında ‘(dünyaca ünlü alışveriş sitesi) sitemize Ferrari de koysak satıyoruz sinek boku da koysak satıyoruz’, diyor.

Bu şaka değil gerçek, sitesine hayvan bokları koyuyorlar çünkü ‘her şeyin müşterisi’ varmış.

İşte Türk ekonomisine ilham verici bir tüyo, ekranlarda ve siyasette her akşam bolca ürettiğimiz bok, sidik vs. pekâlâ satabiliriz.

Geçen bir yabancı ‘stand-up’çı anlatıyor, girdiği lokantada suyu çok pahalı bulunca, “ne ulan bu, bu kadar pahalı, Rihanna’nın sidiğini mi şişeleyip satıyorsunuz” deyince, ilham perilerim uyardı beni, “tamam” dedim, kenevir, mercimek, sığır çiftliği gibi yanlış yerlere girmeyelim, bok püsürük, üstelik masrafsız, her gün her öğün her TV’de her internet sitesinde her saat bolca üretiliyor, ülke ekonomisine katma değer lazım.

Yirmi aralıksız yıl her akşam aynı insanları ekrana çıkarttığımıza göre, bu insanlar ‘kutsal’ olmalı, ağızlarından bal, .ötlerinden çikolata sıçıyor olmalı, üstelik, bir satın alanları olmasa bunca yıl her Allah’ın akşamı ekrana çıkartırlar mı?

İlk gençlik yıllarında bir arkadaşımın sabah akşam meczuplar gibi mırıldandığını gördüm, “bir şey mi diyorsun”, dedim, “yok”, dedi, “zikir çekiyorum”, sonra, şeyhinin ismini günde üç bin – beş bin neyse makine gibi tekrarlıyor. Kafayı yemiş demeyin, bu ‘yemişler’ bu zikirle iktidar oldular, an itibariyle Türk Ordusu içinde kışlada cephede mırıltıları devam ediyor.

Neyse, arkadaşla şeyhinin kutsallığını tartışıyoruz, derken, “sizin bu şeyh hiç helâya gitmiyor mu”, dedim. Şaka değil, “gitmiyor”, dedi, “yani hiç mi osurmuyor hiç mi sıçmıyor”, dedim.

“O zatlardan sadece esans sadır olur” dedi, güldüm, devam ettim, “tamam koku işini hallettik, koku zaten var mı yok mu tartışmalı bazen kesinlik arz etmeyen uçucu bir gaz’dır, ancak bok’un varlığını herhalde inkâr edemezsin”, dedim. Yani helâyı tartışmanın ortasına koyarak lafı kutsal şeyhinin aslında bizim gibi bağırsakları olan bir insan olduğu gerçeğine getirmek istiyorum. Nafile. “Hayır”, dedi, “şeyhim senin benim gibi helâya hiç gitmez”, dedi. Şaşırdım, “yani yediklerinin bir kısmını hiç çıkartmıyor mu?”

“O senin benim gibi yemez”, dedi, “o helâya, abdest için gider”, “yani, hiç sıçmıyor, öyle mi”, “evet, onlardan necat (bok, püsürük) hâsıl olmaz.”

Bu da şaka değil, okuyunca anladım, çünkü, Uzakdoğu inançlarında inzivaya kapanıp yemeden içmeden kesilip helaya hiç gitmeyenler var.

Tartışmayı kaybettim, çünkü “ulan”, dedim, “bok’u olsaydı bok mu yiyorsunuz”, deyip lafı geçirecektim, ama bok’u da yokmuş, o halde, siz bu şeyhin nesini yiyorsunuz?

Badeci şeyhin müritlerinin mahkeme tutanaklarından, siz bu şeyi nasıl ….? “Müritler önce zikredip vecde giriyoruz, sonra sır odasına koşup şeyhe arkamızı dönüyoruz.”

Yani bok’u yemek için önce cezbe lazım, nerde bizde o cezbe? Bu cezbenin parayla satılanı yok mudur bir test etsek!

Neyse, çok geçmedi, Türk halkı, FETÖ’nün sümüğünü yalamak için yarışan komutanlarını tanıdı.

On seneyi geçti mi Türkiye’ye Bush gelmişti, yanında da portatif helâsını getirmiş, yani oraya buraya sıçmıyor, bok’unu casuslar bulur, ne yiyip içtiğine bakıp hasta mı ya da nasıl zehirlenir bilgileri içinmiş.

Ciddiyim 15 Temmuz’dan çok önce Pensilvanya’da FETÖ’nün evinin önünde gösteri yapan Türklerden biri heyecanlı bir mesaj attı bana, şöyle karşı mesaj yazdım, “siz bırakın gösteriyi, o evin kanalizasyonu mutlaka dışarı çıkıyor, bir makine getirin sokağı delin kanalizasyonu bulun, FETÖ’nün bokunu püsürüğünü şişeleyin kutulayın getirin Habertürk’e çıkartıp Türkiye’de işadamlarına fahiş fiyatlarla satalım.”

Mesela o arkadaş bir kutu FETÖ boku kutulayıp ihtilalden önce Habertürk ekranına çıkartıp açık artırmayla satsaydı, Didem Arslan, Turgay Ciner, Nagehan Alçı, Bülent Arınç, Fettah Tamimce, Boydak, nicesi müzayedede izdiham içinde kapışmaz mıydı?

Yine de çok zaman kaybetmiş değiliz, tabii bir FETÖ bokuyla da olmaz, renklendirmek çeşitlendirmek lazım.

Ve işbirlikçi ve sinsi ve yalancı ve şirret hep aynı düşük zekâlı insanları Türk seyircisi bu kadar uzun yıllar hiç usanmadan seyrettiğine göre var bu işin bir sırrı.

Yoksa Türkiye halkının bir ‘yeme bozukluğu’ mu var!

Olabilir, olsun, bu yeme bozukluğunu biz de fırsat bilip işe koyulmalıyız.

Ve siyasi bir gerçek artık önüne ne koyarsan yiyor, o halde, sidik işine girebiliriz.

Erkekler için önce şu ortası şişkin Niğde Gazozu şişelerinden bolca imal etmeliyiz.

Kadınlar için ince zarif ‘chanel’ parfüm şişelerinden üretmeliyiz.

Erkek kadın çeşitlendirdik ama daha ağır büyükler için pekâlâ ‘varil’ ‘bidon’ ‘tank’ kullanabiliriz.

Mesela Davutoğlu varilleri, öff nasıl gider?

Abdullah Gül bidonları, pöhhh siparişe yetişemezsiniz.

Bülent Arınç tankları, Cübbeli hoca havuzları, Engin Ardıç ‘sulama kanalları’ raflarda yerlerini almadan kamyonundan kapışılır.

Sonra kadınlar için küçük şişeler, onlar için ‘kruvasan’ ürünlerimiz, kruvasan üzerine bir damlacık yeter, cami önlerinde cumhur törenlerinde peynir ekmek gibi satılır.

Sonra ürün zenginliğine muhalif çeşitliliğe geçer Kılıçdaroğlu İmamoğlu bokları için ‘beton dökme kamyonları’, şimdiden Koç Sabancı Holding ve Amerikan elçiliği elli altmış beton dökme kamyonu siparişi verir.

Girelim bu işe anasını satiyim.

Nasılsa ‘yeme’ sorunu yok, nasılsa varil tank bidon şişe kutu derdimiz yok, nasılsa midem kaldırmadı, iğrendim tiksindim diyen tek kişi yok.

Ve hızla yeme konusunda gurme tarifleri verebilmeyiz.

Önce koklamalı mı sonra yalamalı mı yoksa parmaklayarak mı tadına bakmalı ya da sabah öğle akşam kaç öğün, bunun damardan şırınga edileni yok mu, ızgarada mı buğulama mı, nasılsa iğrenen tek bir siyasi parti yok! Nasılsa medyada midesi kaldırmayan tek bir yazar çizer yok!

Öncelikle bu bok’ları yemeye yeni başlamış kendine Kemalist diyenler için yavaş yavaş alıştıra alıştıra bizler de kendi kitlemize yardımcı olmalıyız.

HDP İLE ORTAK BOK İŞİ

Mesela bu bokların yenmesinde kolaylık sağlanması ve yemeğe özel tat çeşni katmak için Yılmaz Özdil, Uğur Dündar, Emin Çölaşanlar yazılar yazmalı, ki epey zamandır hararetle başladılar, başlarını kaşıyacak vakitleri yok, burada da hızlarına yetişemedik, bok yemekte bile sona kaldık.

Bu bok’u Kemalistler nasıl yer, nasıl yedi, nasıl yemeli, diye Halk TV’de Ayşenur Arslanlar uzun zamandır yayınlarına başladılar bile. Tarikat ve cemaatlerin boklarına çok uzun bir zaman nasıl sulanmışlar nasıl imrenmişler nasıl gıptayla izlemiş yutkunmuşlarsa, çok hızlı girdiler HDP’yle ortak bok işine.

Bari ‘reklamında’ yardımcı olalım eskiden ağbi abla dediklerimize.

Sidik şişelerinin üstüne reklam spotu olarak neler yazmalıyız?

Mesela, demokrasi, açılım, halk iradesi, cumhur, diyalog, değişim, küresel hukuk, bunlar eskidi, bunları geçin. Şunu deneyin: Yorum Yap.

Evrensel haklar, barış özgürlük, bunlar da eskidi, geçin, tiyatro, olmaz, bakın şu fena olmaz:  ‘ananın .mı’.

Mesela: ‘Habur çadırlarının özlenen hendek cennet kokuları’.

Şunları da ihmal etmeyin: AKAR, Sitemize Abone Olmayı Unutmayın, BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİM’, ‘Alişan’, Didem Aslan, Erik gibi, Anzer Balı, Ümmet Kokuları, Rica Ederim, Erkan Petekkaya, İyisiniz Parti, Ben haram yemedim.

Ben haram yemedim diyen son sloganımı iyice düşünün, çünkü bok yiyenler haram yemiş olmaz.

Ünlülerin, sol liberal yazar ve sanatçıların bu bok’u yemek için ‘tweet tweet’ akın akın hücuma geçeceklerinden şüpheniz olmasın.

Çünkü bu bok’un enerjisi çok, vitamin deposu, bir kere şöhret ve maaş garantisi kesin.

Çünkü bu bok milli korunma altında, askeriyede, siyasette, adliyede.

Krallar gibi karşılanacak kurtarıcı kahramanlar gibi baş tacı edileceksiniz, garantisi var, savcılar size asla dava açmayacak.

Ve test edildi, bu bok’u yiyenlerin imanı iki cihanda garanti altında. Bu bok’u yediğiniz taktirde PKK’lılar dağlara Atatürk posteri açacak, ki böyle algı yapılıyor, ve HDP oylarıyla iktidara geleceksiniz. Yani bok’u yediğiniz takdirde MUAZZAM şeyler olacak. Bok’u yiyerek bu toprakların en akıllısı siz olacaksınız.

Üstelik bu bok’u yiyenler anında BÜYÜK SANATÇI olabiliyor, anında BÜYÜK SİYASETÇİ olabiliyor, anında BÜYÜK FELSEFECİ olabiliyor, anında vekil olabiliyor ve bu bok’u yiyenler EN ÜST SINIFIN BURJUVA ve ARİSTOKRAT sınıfının otomatik onurlu üyesi olabiliyor her ekrana her akşam çıkabiliyor.

Bu bok’u yiyenlerin artık insanlıktan Türkiye’den dünyadan kuşkuları endişeleri hiç kalmaz.

Ve bu bok’u yiyenler artık bizim gibi öfkeli küfürbaz değil ‘uysal’ ‘zarif’ ‘incecik’ ‘nazik’ ‘güler yüzlü’ barışçı demokrat insanlardan olur.

Bunlar yalan değil, bu bok’u yiyenlerin ‘hümanist’ olduğuna ‘insanları kırmadığına’ ‘şiddet eğilimlerinden’ uzak yaşadığına dünyanın en özgürlükçü insanları olduğuna bakmıyor musunuz tweet sayfalarına defalarca şahit oldum.

Ve yetmedi, bu bok’u yiyenlerde baş ağrısı kalmaz, hazımsızlık sorununu ortadan kaldırır, bağırsak tıkanıklığı, böbrek yetmezliği, şikâyetleri hiç olmaz.

Ancak bir yan etkisi var, bu bok’u yemek ‘alışkanlık’ yapar ve iktidara kim gelirse onun bok’unu yemek için kendini paralar.

Şimdi evveliyatta bu bok’tan bolca yemiş Mehmet Barlaslar’ın Ertuğrul Özkökler’in de ‘hatıralarına’ bakıp görüşlerini almak lazım, çünkü, bu bok’u yeni yeni yemeye başlayan kendine Kemalist diyen Cumhuriyet, ODA TV, Sözcü, bok’u yerken acemice eline yüzüne bulaştırıyor.

Cumhuriyet, ODA TV, Sözcü, Halk TV, size diyorum, bakın kardeşim, çok açsınız biliyorum ama çok da toysunuz, büyük lafı dinleyin, bu bok’u önce pişirip ‘sertliğini’ yumuşatacaksınız, yavaş olun.

Tarikat, şirket, lideri kutsama, gibi bütün bokların ana yemeğinin açılım olduğunu Tuncay Özkanlar Mustafa Balbaylar içerdeyken iyice öğrenmiş, doğrudur.

 

 

SİYASETCAFE.COM

 

 

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.