Dr. Binnur ÇELEBİ

Dr. Binnur ÇELEBİ

Nihat Hatipoğlu'nun gözyaşları ardındaki Lut Kavmi gerçeği

Nihat Hatipoğlu'nun gözyaşları ardındaki Lut Kavmi gerçeği

Hemen hemen herkes eşcinsel ilişkiye girdikleri için Tanrının gazabına uğrayan Lut kavmini bilir. Ancak. Lut’un, kızlarıyla ensest ilişkiye girdiğini çoğu kişi bilmez.

 

 

Asıl önemli olan ise, bu gayri ahlaki bir durumun hiçbir eleştiriye maruz kalmadan Yahudilerin ve Hıristiyanların kutsal kabul ettikleri Kitab-ı Mukaddes’te yer almasıdır.

 

 

Yani madalyonun bir görünen, bir de görünmeyen yüzü var !

 

 

İşte bu yazıda; Kitab-ı Mukaddes’in Eski Ahit kısmında ve Kuran’ı Kerim’de geçen Lut kıssasının perde arkasına değinerek, yaşanılanları dinler tarihi, mitolojik ve arkeolojik bağlantılar çerçevesinde ele alarak bugüne yansımalarını değerlendireceğim.

 

 

Müslümanların bir peygamber, Yahudilerin ise ilk ata olarak gördükleri Lut, Haran’ın oğludur.

 

 

Ancak Haran, doğduğu şehir olan Kildaniler’in Ur kentinde ölüm cezasına çarptırılarak hayatını kaybeder. Terah, oğlu İbrahim’i ile torunu Lut’u alıp Kenan diyarına yerleşir ve orada ölür. Terah’ın ölümünden sonra kıtlık baş gösterince amcası İbrahim, Lut’u yanına alır ve Nil nehrinin bulunduğu coğrafi zenginliği olan Mısır’ a gider. Burada belli bir süre yaşadıktan sonra firavunun baskıları nedeniyle elde ettikleri mallarla Kenan bölgesine geri dönerler.

 

 

İbrahim ve Lut’un çok sayıda arazileri, koyunları, sığırları vardır. Fakat her ikisine yetecek miktarda otlaklar ve su azdır. Bu nedenle Lut’un çobanlarıyla İbrahim’in çobanları arasında sürtüşme meydana gelir. Çobanlar arasındaki anlaşmazlıkla ilgiliamcası İbrahim’in uyarılarına Lut kulak asmaz.

 

 

İbrahim, çobanlar arasında çekişme ortadan kaldırmak için Lut’a ayrılmayı teklif eder; “eğer sola gidersen, ben sağa, ve eğer sağa gidersen ben sola giderim” der. Lut, şarkı tercih eder. Daha önce gördüğü Mısır gibi suyu bol, toprakları verimli olan Sodom’a gider.  Üstelik Sodom halkının Tanrı’ya karşı çok günahkâr olduğunu da bile bile…

 

 

Yabancılara düşmanlık besleyen bölge halkı ilk başta her ne kadar  Lut’u şehirlerine kabul etmek istemezlerse de, İbrahim’e duyulan saygı nedeniyle izin verirler.

 

 

Tanrı, her türlü ahlaksızlığın, özellikle de cinsel sapıklığın yaygın olduğu Sodom ve Gomore’yi cezalandırmakla görevli melekleri insan kılığında gönderir.

 

 

Melekler önce İbrahim peygamberi ziyaret eder. İbrahim; Tanrı’ya yalvarıp ve orada bulunan iyi kişiler hatırına bu şehirlere dokunmamasını ister ve Tanrı’yla pazarlığa başlar.

 

 

Tanrı, elli kişiden başlayarak on kişiye kadar sayıyı düşürür. Şayet bu helak edilecek yerlerde on iyi kişi varsa bile, bu kişilerin hatırına o şehirleri yok etmeyeceğini söyler.

 

 

Melekler İbrahim’e  adetten kesilmiş yaşlı karısı Sara’nın bir oğlu (İshak) olacağının müjdesini de verdikten sonra oradan ayrılıp akşam vakti Sodom’a varırlar. Lut, şehre gelen bu iki kişiyi zorla evinde misafir eder.

 

 

Ancak Lut’un karısı, kocasının misafirlerden kimseye söz etmemesi uyarısına rağmen, komşularından tuz isterken, ağzından kaçır. Bunu duyan şehrin adamları, her mahalleden gençten ihtiyara kadar bütün halk Lut’un kapısına dayanır. Lut’dan eşcinselilişki için gelen kişileri kendilerine vermesini isterler. Bu hırçın kalabalık karşısında çaresiz kalan Lut, misafirlerini kurtarmak için, onlara bakire olan iki kızını teklif eder.

 

 

“İşte, benim ere varmamış iki kızım var; ve onlara gözünüzde iyi olana yapın; ancak bu adamlara bir şey yapmayın…”

 

 

Bunu kabul etmeyen gözü dönmüş Sodom halkı, Lut’u tehdit ederek kapıyı kırmaya kalkışınca, melekler müdahale ederek Lut’u içeriye alır. Azgın kalabalığın gözlerini kör edip, evin kapısını görmez hale getirirler. Melekler, daha sonra Lut’a kimliklerini açıklayıp şehri harap edeceklerini, bu nedenle kızlarını, damatlarını, şehirde kendine ait ne varsa alıp  şehirden kaçıp kurtulmalarını ister.

 

 

Lut, kızlarıyla nişanlı olan damat adaylarını da kurtarmak istese de, damatlar şaka yaptığını sanıp; Lut’un uyarısını ciddiye almazlar.

 

 

Bunun üzerine, melekler seher vakti, Lut’un, karısının ve kızlarının elinden tutup şehrin dışına koyar ve arkalarına bakmadan dağa doğru kaçmalarını, yoksa telef olacaklarını söylerler.

 

 

Fakat, Lut’un karısı geri dönüp bakınca, Tanrı; onu bir anda tuz direğine çevirir. Tanrı Sodom ve Gomorra çevresine kükürt ve ateş yağdırır, şehirlerde oturanların hepsini ve toprağın nebatını altüst eder.

 

 

Felaketten kurtulan Lut, iki kızıyla birlikte kaçıp Tsoar kentinde bir mağaraya sığınır.

 

 

Yahudi Kutsal Kitabına göre Lut ile kızları arasındaki ensest ilişki de işte tam burada yaşanır.

 

 

Bu olay, Tekvin kitabında şöyle anlatmaktadır:

 

 

“Ve büyük kızı küçüğüne dedi: Babamız kocamıştır, ve bütün dünyanın yoluna göre yanımıza girmek için memlekette erkek yoktur; gel, babamıza şarap içirelim ve babamızdan zürriyeti yaşatmak için onunla yatarız. Ve o gecede babalarına şarap içirdiler; ve büyük kız girip babası ile yattı, ve onun yatmasını ve kalkmasını bilmedi. Vaki oldu ki, ertesi gün büyük kız küçüğüne dedi: İşte, dün gece babamla yattım; bu gece de ona şarap içirelim, ve babamızdan zürriyet yaşatmak için, gir, onunla yat. Ve o gecede dahi babalarına şarap içirdiler, ve küçük kız kalkıp onunla yattı; ve onun yatmasını ve kalkmasını bilmedi. Lut’un iki kızı böylece babalarından gebe kaldılar. Ve büyük kız bir oğul doğurdu, ve onun adını Moab çağırdı; o bugüne kadar Moablıların atasıdır. Ve küçük kız, o da bir oğul doğurdu, ve onun adını Ben-Ammi çağırdı; o bugüne kadar Ammon oğullarının atasıdır.”

 

 

Kaleme alınan hikâyede, bu kurnazca planı Lut’un kızları hazırlamıştır. Görünüşe göre zavallı Lut’un hiçbir kusuru yoktur. Hani bilmeden sarhoş edildiği ilk gece bir kızıyla cinsel ilişki yaşamış olabilir. Ancak ikinci kızıyla da bunu yapmış ve hiç farkında olmamış olması akıl alacak bir şey değildir. Bu araştırmada faydalandığım Cemalettin Cuma Atay’ın, Kitab-I Mukaddes ve Kuran-I Kerim’de Lut ve Lut Kıssası başlıklı yüksek lisan tezi ile  Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Katar’ın “Tevrat’ın Lut Kıssası Üzerine Bir Araştırma” başlıklı makalesinde  Yahudi kaynaklarının bu yöndeki eleştirilerine de yer verilmektedir. Hatta Yahudi kutsal metin yazarlarının uydurduğu muhayyel bir olay olabileceği de yazılıdır. Çünkü büyük kızın oğluna, “babamdan” anlamına gelen Moab adını koyması o günkü şartlarda bu durumun sanki normal bir durum olduğunu gösterir mahiyettedir.

 

 

Yahudi kutsal metinlerinde cinsel suçlara yönelik ölüm cezaları vardır. Hatta Yahve’nin, babasını çıplakken izleyen oğlunu öldürdüğünü düşündüğümüzde, Lut ve kızları arasında yaşanan bu ilişkinin makul bir izahı yok gibidir. Üstelik  erkek erkeğe ilişki yapılıyor diye Sodom ve Gomora’yı yerle bir eden Tanrı’nın Lut ve kızları arsında yaşanan bu ilişkiyi cezalandırmaması ister istemez akla başka sorular getirmektedir.

 

 

Kimi araştırmacı ya da teologlar Lut kıssasının antik dönem mitolojisinden esinlenerek kaleme alındığını söyler. Zira, mitolojide tanrıların kendi kızlarıyla cinsel beraberliğine yönelik örnekleri vardır.

 

 

Kenan bölgesinde Tanrı El ile ilgili bir mitolojide; El’in kendisine “baba” diyen iki kadınla ilişkiye girdiği ve bunlardan sabah yıldızı veya şafak anlamına gelen “sahar” ile akşam yıldızı veya alaca karanlık anlamına “shalim” adlı iki çocuğunun olduğu anlatılır.

 

 

Bir başka örnek de Yunan mitolojisinde baş tanrı Zeus ile kızı Persephone arasındaki ilişkidir.

 

 

Anadolu efsanelerinde Tanrıça Afrodite’nin papazı ve aynı zamanda Kıbrıs kralı Kinyras ile kızı Zmyrna (İzmir) veya Myrrha arasında da benzer bir hikaye anlatılır. Tevrat’da kayınbabası Yahuda ile ilişkiye geçen Tamar gibi Zmyrna da babası tarafından tanınmamak için yüzünü gözünü örter, bin bir hileye başvurup, kendisini yabancı kadın gibi tanıtarak bir gece babasıyla beraber olur.

 

 

Mitlerin ve efsanelerin dışında bir de yaşanmış yazılı tarihi gerçekler vardır.

 

 

Bilindiği üzere Eski Mısır’da Firavun hanedanlığında kardeş evlilikleri vardı. Bu evliliğin amacı dinsel ve siyasal nedenlere dayanıyordu. Çünkü erkek çocuklardan birinin tahta geçebilmesi için kız kardeşiyle evlenmesi zorunluydu.

 

 

Her ne kadar Anadolu’da yaşayan Hititler kardeş evliliğini iğrenç (hurkil) bir olay olarak görüp yasaklamış olsa dahi arkeolojik belgelere dayanarak Hitit kıralı Arnuvanda’nın kız kardeşi Aşmunikal ile evlenmiş olduğunu ileri sürenler de vardır. M.Ö. 4. yüzyılda Karya bölgesinde (bugünkü Bodrum) hüküm süren Mausolos kız kardeşi Artemisia ile, Hidrieus ise kız kardeşi Adaile evliydi. Pers imparatoru Dareios’un karısı Atossa ilk önce kardeşiyle evlenmişti. 3. Antiokhos’un kızı Laodike, sırayla üç erkek kardeşi Antiokhos, 4.Seleukos ve 4.Antiokhos ile evliydi.

 

 

Tevrat’da geçen İbrahim’in karısı Sara’nın da aynı zamanda İbrahim’in kız kardeşi olduğunu şu ifadeden anlıyoruz. “Üstelik, Sara gerçekten kız kardeşimdir. Babamız bir, annemiz ayrıdır. Onunla evlendim.”



Tanrının da bu ilişkiye karşı çıkmayıp kutsadığı görülür: Onu kutsayacağım; ondan sana bir oğul vereceğim. Onu kutsayacağım ve ulusların anası olacak. Halkların kralları onun soyundan çıkacak.”

 

Tevrat’ta, cinselliğin erkek-erkeğe olanı lanetlenirken, İbrahim’in kız kardeşiyle evliliğinin ya da  Lut ile kızları arasında yaşanan cinsel ilişkinin sıradan bir olaymış gibi gösterilmesinin ardında da böyle bir gerçeğin aranması gerekmektedir. Bir müddet Mısır’da yaşamış olan İbrahim ve Lut’un, Mısır kültüründen etkilenmiş olabilecekleri mümkün gözükmektedir.

 

 

Öte yandan, Lut’un kızlarını sapkınlara teklif etmesi vearkasından kızları ile ensest ilişkiye girmesi hususu birçok teolog tarafından göz ardı edilmiştir.  

 

 

Kuran-ı Kerim’de Lut kıssası; En’am, Arâf, Hicr, Hûd, Şu’ara Neml, Neml, Ankebut, Saffat, Sâd, Kamer, Enbiya, ve Mülk sürelerinde geçmesine rağmen Kitab-ı Mukaddes ile anlatım bakımından farklılıklar vardır. Lut’un kimliği, doğum yeri, yaşadığı zaman dilimi ve babasının künyesi hakkında detaylı bilgi yoktur.  Lut kıssasının meydana geldiği gün, yıl  ve şahıslar hakkında bilgi verilmediği gibi helakten kurtulan Lut’un sonraki hayatı da konu edilmez. 

 

 

Kuran’da kadınları bırakıp da şehvetle erkeklere giden, yol kesen, hayasızca işler yapıp haddini aşan Lut kavminin pişirilmiş çamurdan taşlar yağdırarak nasıl helak edildiği, Lut ve kızlarının ise bundan müstesna tutulup nasıl kurtarıldığı anlatılır. Kuran’ın asıl amacı bu yaşananlardan insanların ibret alıp bu tür günahları işlememeleri yönünde uyarılmasıdır.

 

 

Türkçe’de eşcinsel ilişkinin karşılığı olan “Livata”,  Lut kelimesinden türetilmiş olup, eşcinsel de “Luti” kelimesiyle ifade edilir.

 

 

Eşcinsellik  “Sodomie” ismi altında 13. yüzyılda ilk vaka olarak kayıtlara girer. 1973 yılında Amerikan Psikiyatri Derneği eşcinselliği bir hastalık olmaktan çıkarır. Böylece eşcinsellerin  psikiyatri hastası olarak tedavi görmesi sona erer. 1978 yılında kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi ve mor renklerinden oluşan “ Gökkuşağı Bayrağı” LGBT örgütünün(lezbiyen, gey, biseksüel ve trangenderlar) sembolü olur. 1992 tarihinde ise Dünya Sağlık Örgütü’nce (WHO) Uluslararası Hastalıklar Sınıflandırmasından çıkarılır.

 

 

Geçtiğimiz günlerde ABD’nin tüm eyaletlerinde eşcinsel evlilik yasallaştı. Bunu kutlamak amacıyla Beyaz Saray’ın LGBT renkleriyle ışıklandırılması bizim sosyal medyadakileri kızdırdı. Lut kavmi hortladı şeklinde eleştiriler yapıldı. ABD’nin de Lut kavmi gibi helak olacağı yazıldı.  

 

 

Oysa, bir yanda Katolik kiliseleri eşcinsel evliliği yasaklarken, diğer yanda, Protestan kilisesine bağlı din adamları yaptıkları oylamayla eşcinsel evliliğe onay verdi.

 

 

Yani işin özü din adamları, talep geldiği takdirde eşcinsel çiftlerin evliğini kutsayabilecek.

 

 

Ülkemizde ramazan ayı çerçevesinde düzenlenen televizyon programlarında Lut kavminin başına gelenleri gözleri yaşlı, huşu içinde anlatan Nihat Hatipoğlu, Tevrat’ta geçen Lut’un kızlarıyla olan ilişkisinden hiç bahsetmez. Oysaki Yahudilerin yanı sıra Müslümanların da kutsal kitap olarak kabul etikleri Tevrat’ın ensest kısmını görmezden gelen Hatipoğlu, Sodom ve Gomora’da eşcinsel ilişki yüzünden yaşanan helakı arkeolojik verilerle ispatlamaya çalışır.

 

 

Bilim insanlarına göre büyük ihtimalle Ölü Deniz’in taşkın suları ve depremin altında kalan bu şehirler Siddim Vadisindeydi. Ancak  Sodom ve Gomora’yı şimdiye kadar hiçbir arkeolog bulamadı.

 


 

Not: Konu hakkında daha geniş Akademik bilgi isteyenler Bilim ve Ütopya Dergisi’nin Temmuz 2016, 265. Sayısına bakabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Dr. Binnur ÇELEBİ Arşivi