Özgür UYANIK

Özgür UYANIK

Yeni kırılmalara hazır olmalıyız

Yeni kırılmalara hazır olmalıyız

Aldatıcı da olsa herkesin gözü döviz kurunda. Çünkü ekonomideki kırılmanın en kolay takip edilebildiği yer orası. Bu kırılma aynen bir fay hattında biriken enerjinin boşalmasına benzer biçimde gerçekleşiyor. Hükumetler ve büyük şirketlerin yıllarca uyguladığı yanlış ekonomi politikalarının sonucu birikmiş olan enerji aniden boşalıyor. Fakat yine de zamanlaması tesadüf sayılmaz. Hatırlarsanız ilk kırılma Erdoğan’ın İngiltere’de küresel sermayeyle gruplarıyla toplantı yaptığı sırada gerçekleşti. İkincisi ABD’de müzakereci bir heyetin bulunduğu ve tam Bakan Albayrak’ın ekonomi modelini açıkladığı sırada geldi. Her ikisinde de sanki birileri ipini salmış gibi dolar yükselmeye başladı.

Anlamakta zorlandığım şeylerden biri de mesela şu İngiltere toplantısı, ABD’ye heyet gibi faydası olmayacağı başından belli işlere neden girişildiği. İngiltere’ye önce Erdoğan, peşine Mehmet Şimşek gitti. Koltuğundan olacağı belli bir ekonomi bakanı sırf İngiliz pasaportu var diye küresel sermayeyi Türkiye’ye karşı biraz insaflı olmaya mı ikna edecekti? Bakan Albayrak’ın toplantısı da sanki piyasaya sempatik görünmek için yapılmış işlerden. Fakat aynen İngiltere toplantısı gibi tam tersi sonuçlar doğurdu.

Mayıs ayından bu yana en azından ekonomi kurmaylarını gerçekleri daha cesur biçimde açıklamaya çağırıyoruz. 7 Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı baş ekonomi danışmanı Cemil Ertem Milliyet’teki köşesinde yine “dışa tam açık ve sermaye giriş çıkışlarının sonsuz serbest olduğu” bir ekonomi garantisi veriyordu. 9 Ağustos Cuma günü dolar fırladı ve Pazartesi sabah itibarıyla resmen, döviz takasına imkan sağlayan SWAP işlemlerine kısıtlama getirildi. Demek ki sermayeye sonsuz hareket imkanı sağlamak ülkemizin yararına değilmiş. Henüz resmi bir açıklama gelmedi ama mevduat sahiplerinin banka hesaplarından döviz çekmeleri de ertelendi. İlki manipülasyonu, ikincisi panik atakları önlemeye yönelik yerinde hamlelerdi. Ancak bu noktada durulamaz. Türkiye daha fazla kaybetmeden kapsamlı önlemler almak zorundadır.

Alınacak önlemlerin başında “sabit kur” uygulanır mı uygulanmaz mı sorusu akla geliyor. Sanırım Türk iktisatçılarından hiçbiri bu tartışmayı bu kadar biçimsel ele almayacaktır. Meselenin tabelaya bir rakam yazıp “işte doların kuru budur” demek olmadığını herkes biliyor. Sorun ulusal paramızın devletin tüm egemenlik araçlarıyla savunulmasıdır. Yani “sonsuz serbest sermaye” mümkün değildir. Ülkeden döviz çıkışı hızla kontrol altına alınmalıdır. Bunu yalnızca faiz yükselterek yapacağını sanmak eğer cehalet ve tecrübe noksanlığı değilse akıldan yoksunluktur. Faiz yükseltmek bu noktadan sonra faydasızıdır. Şimdi gösterge faizler %28 düzeyinde. Bunun yarın enflasyona etkisini nasıl önleyeceksiniz? Bir iki ay kuru belli düzeyde tutsanız bile elinizdeki kaynakları tüketmekten başka işe yaramayacak, başladığınız yere daha dezavantajlı biçimde döneceksiniz. Bu defa fay daha sert biçimde kırılacaktır.

Ekonomi politikası rayına oturana kadar döviz devletin egemenlik araçlarıyla “sabit” tutulmalıdır. Bunun kaçınılmaz sonucu resmi ve karaborsa olmak üzere en az iki döviz kuru oluşacaktır. Mesela Venezuela’da sabit kur rejimi olmasına karşın Miami merkezli “Dolar Today” isimli bir internet sitesi karaborsa kuru belirlemektedir. Dolayısıyla karaborsa kurun oluşmasına engel olmak mümkün değildir. Ancak bu karaborsanın sokakta serbest hareketine engel olunması gerekir. Ekonominin temeli sokaktır ve sokakta denetim kuramayan kontrolü kaybeder.

Devletin kura müdahalesi deyince hemen akla Venezuela geliyor. Siz liboş yaygaracılara bakmayın. Venezuela ile Türkiye’nin sosyoekonomik, politik alakası yok. Venezuelalılar unla suyu karıştırıp ekmek yapmayı bilmeyecek kadar üretime yabancı bir millettir. Tuvalet kağıdını bile yurt dışından ithal eden bir ekonomiyle Türkiye nasıl karşılaştırılır?

Önceki gün Erdoğan “bazıları mallarını satmıyormuş” dedi. Bu, hükümet fiyat kontrolüne başladığında daha da artacak mal karaborsasının şimdiden oluştuğunu göstermektedir. Yani döviz ve mal karaborsasına yönelik mücadele birlikte ele alınmalıdır.

Ayrıca banka ve kredi kartlarından döviz çekme sınırlanmalıdır. Yurt dışına banka havalelerine ve yurt dışında kredi kartı kullanımında harcanan miktarın %30-40’ı kadar ek masraf eklenmelidir. Bu sayede üretimle ilgisi olmayan ithalat engellenecektir. İç pazar ve milli üretim güçlenecektir.

Sırada dış açığa neden olan anlaşmaların hükümlerini uygulamaktan çekilmek vardır. Tüm bunlar içte ve dışta sert çarpışmalara yol açsa da sağlam bir duruş neticesinde kısa vadede ekonomimizi dengeye kavuşturacak temel hamlelerdir. Yeni ekonomi modeli de ancak bu yoldan inşa edilebilir.

 

 

Özgür UYANIK

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Özgür UYANIK Arşivi