Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

ŞEHZADE MUSTAFA!

ŞEHZADE MUSTAFA!

ŞEHZADE MUSTAFA!


Şehzade Mustafa Osmanlı tarihinin en acı ve aslında üzerinde durlması  gereken en önemli  olaylardan birisidir.


Kanaatimce Mustafa katledilmese idi Osmanlı Devletinin sonraki yüzyıllarda ki durumu daha ihtişamlı olacaktı. Ama oldu işte dünyayı yönetsende kanuni olarak adında anılsa sonuçta sen bir insansın, insanın entrikalar karşısında dayana bilme, adalet dağıtabilme gücüde işte Mustafa`nın katlinde saklı.


Bu olay maasef yine TV dizilerine konu olunca gündem yatartı ve herkes bir kafadan yorumlara başladı.


Herkesin yorumu, bakı, açısı kendine kalsın ben Şehzade Mustafa`nın en yakın dostu olan ve Fuzuli`den sonra devrin en iyi divan şaiiri kabul edilen Taşlıcalı Yahya`da şehzadenin ölümünü size aktarayım;


I. Bend

1. Meded meded bu cihanım yıkıldı bir yanı

Ecel celâlîleri aldı Mustafa Hânı


1. Meded, meded! Bu dünyanın bir tarafı yıkıldı.

Çünkü ecel eşkıyaları Mustafa Han/’ı yakaladılar ve boğdular.


2. Tohındı mihr-i cemâli bozuldı erkânı

Vebale koydılar âl ile Al-i Osmânı


2. Onun güneş gibi parlak olan yüzü battı ve maîyeti bozuldu.  

 Osmanoğullarını hîle ile günaha soktular.


3. Geçerler idi geçende o merd-i meydânı

Felek o canibe döndürdi şâh-ı devrânı


3. Padişahın yanında o yiğidin sözü geçtikçe onu çekiştirirlerdi.

Nihayet devir padişahını felek, onların yönlendirmek istedikleri tarafa döndürdü.


4. Yalancımın kun bühtanı bugz-ı pinhânı

Akıtdı yaşumımı yakdı nâr-ı lıicrânı


4. Yalancının kuru iftirası ve gizli düşmanlığı

Gözümüzün yaşını akıttı, gönlümüzde ayrılık ateşi yaktı.


5. Cinayet etmedi cânî gibi anıın câm

Boguldı seyl-i belâya tagıldı erkânı


5. Zavallı şehzade caniler gibi bir cinayet işlememişken,

Belâ seline düşüp boğuldu. Bütün yanında bulunan yakınları darmadağın oldu.


6. N/’olaydı görmeye idi bu macerayı gözüm

Yazuklar ana reva görmedi bu rayı gözüm


6. Keşke şu olayı gözüm görmemiş olsaydı.

Doğrusu ya, şehzade hakkındaki hükmü doğru ve uygulanan cezayı adalete uygun görmedim.


II. Bend

1. Tonandi ağlar ile nurdan menâra dönüp

Güşâde hatır idi şevk ile nehâra dönüp


1. Şehzade beyaz bir elbise giymiş, bu haliyle nurdan bir minareye dönmüştü.

Babasını göreceği için mutluluktan parlayan yüzü gündüzü andırıyordu.


2. Göründi halka dıraht-ı şükûfezâra dönüp

Ütag u haymeleri karlu kûhsâra dönüp


2. Şehzade halka çiçek açmış bir ağaç gibi göründü,

Otağ ve çadırları da karlı dağlara benziyordu.


3. Tururdı şâh-ı cihan hiddet ile nâra dönüp

Yürürdi kullan yamnea lâle-zara dönüp


3. Cihan padişahı olan Kanunî Sultan Süleyman hiddetten ateşe dönmüştü,

Yanında yürüyen adanılan da bir lâle tarlasını andırıyordu.


4. Müzeyyen idi bedenlerle ak hisara dönüp

El öpmeğe yüridi mihr-i bî-karâra dönüp


4. Padişahın çadırları bedenlerle süslenmiş, ak hisara dönmüştü.

Şehzade ise sevincinden güneş gibi yerinde duramaz bir hale gelmiş ve el öpmek için otağa doğru yürümüştü


5. Tolmadı gelmedi çünkim o mâh-pâre dönüp

Görenler ağladılar ebr-i nev-bahâra dönüp


5. Ay parçası gibi şehzade battı, babasının otağından dönüp gelmedi.

Sonra onun cenazesini görenler yağmur yağdıran bahar bulutu gibi ağlasınlar.


6. Bir ejdehâ-yı dü-serdür bu hayme-i dünyâ

Dehânma düşen olur hemîşe nâ-peydâ


6. Bu dünya çadırı, dâima ağzına düşenin görünmez

olduğu iki başlı bir ejderhadır.


III. Bend

1. O bedr-i kâmil ol âşinâ-yı bahr-i ulum

Fenaya vardı telef etdi ara tâli-i şûm


1. Ayın ondördü gibi bilgili ve ilim denizinin tanışı olan o şehzade yok olup gitti.

Uğursuz talih zavallıyı telef etti.


2. Dögündi kaldı hemân dâg-i hasret ile nücûm

Köyündi şâm-ı firakında doldı yâş ile Rûm


2. Gök yüzünde birer yara gibi görünen yıldızlar şehzadenin, hasretiyle dövündü kaldı.

Osmanlı ülkesi onun ayrılığı akşamında hasretle yandı tutuştu, gözleri yaşlarla doldu.


3. Kara geyürdi Karamana gusse etdi hücum

O mâhı ince hayâl ile etdiler ma/’dûm


3. Hüzün ve keder hücumu Konya halkına karalar giydirdi.

O ay yüzlü şehzadeyi, ince hesaplar, ustaca entrikalarla yok ettiler.


4. Tolandı gerdenine hâle gibi mâr-ı semûm

Kazâ-yı Hak ne ise razı oldı ol merhum


4. Zehirli bir yılan, yani cellâdın kemendi şehzadenin boynuna hale gibi kuşandı.

Rahmetli kaderi ne ise ona boyun eğdi.


5. Hatâsı gayr-ı muayyen günâhı nâ-ma/’lûm

Zihî şehîd ü saîd ü zihî şeh-i mazlum


5. Hatası görülmemiş ve günahı bilinmemişken öldürülen şehzâde,

Ne mübarek ve manen ne mutlu bir şehîd ve ne derece zulme uğramış bir sultândır!


6. Yıkıldı yer yüzine aslına rücû etdi

Saadet ile hemân kurb-ı hazrete gitdi


6. Şehzâde yer yüzüne yığılıp kaldı ve aslı olan toprağa döndü.

Şehîdlik mutluluğuyla İlâhî makam civarına gitti.



Başka söze gerek yok. Mustafa`nın ruhu şad olsun.


Selçuk Düzgün

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi