İsmail Hakkı PEKİN

İsmail Hakkı PEKİN

Suriye'yi ve Irak'ı parçalamaya devam

Suriye'yi ve Irak'ı parçalamaya devam

ABD, Batı ve İsrail, Arap Ülkelerinin yönetimlerini de kullanarak Suriye ve Irak’I geri dönülemez bir şekilde parçalamaya ve bölmeye devam ediyorlar. Türkiye’nin de bu konuda elinden geldiği kadar(!) yardımcı olduğunu unutmayalım. Aynı yardım ve öngörüsüzlük İran için de geçerli. Suriye’nin kuzey doğu bölgesinde ve Irak’ın batısında iki yeni devletçik kuruluyor. Bunlardan birincisi YPG/PKK devletçiğidir. Akdeniz'e ulaşan bir terör koridorunu önlemek için harekat icra ettiğimiz, sınırımızdan güneye doğru ittiğimiz ve adeta bir güvenlik koridoru oluşturduğumuz bölgenin güneyinde ABD’nin bir YPG/PKK devletçiği kurma faaliyetleri bütün süratiyle devam ediyor. Üstelik bu faaliyetler Barış Pınarı Harekatı ile girdiğimiz Tel Abyat- Resulayn arasındaki 120 km. genişliğinde ve 30 km. derinliğindeki bölgenin doğusu ve batısında da sürüyor. 

ABD, İsrail ve Fransa ile birlikte SDG adı altında ama büyük çoğunluğunu YPG/PKK’nin oluşturduğu unsurlardan 60000 kişilik bir ordu meydana getirmiş durumda ve bu orduyu teçhiz ediyor.Bu orduyu 100000'e çıkarmak için çalışıyor.Bu maksatla asker devşirmeye ve bölgeye silah, mühimmat, malzeme ve teçhizat göndermeye devam ediyor. Bütün bunları yaparken DAEŞ’I önleme örtüsünü kullanıyor. 

Söz konusu orduyu Suriye’nin petrol bölgesine çekmiş ve buraları savunma adına petrol tesislerine el koymuş durumda. Son günlerde de Delta Enerji adında bir ABD şirketi ile onların ifadesiyle otonom kuzey Suriye bölgesi  arasında bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşmadan senator Lindsay Graham ve Dışişleri Bakanı Pompeo’nun da haberi vardı. Tabii ki ABD ‘deki yetkililerin ve ABD Merkez Kuvvetleri Komutanlığı'nın da. Anlaşmaya göre petrol kuyuları iyileştirilecek ve petrol satışından elde edilen gelir YPG/PKK’ya kalacak. 

Bu anlaşma ile toprak, ordu, demografisi değiştirilmiş nüfustan sonra bir gelir kaynağı da eklenerek devlet tesis etmenin unsurları tamamlanmak istenmektedir. Üstelik hem bu bölgede hem de TSK’nın harekat icra ettiği bölgelerde bütün kurumlarıyla bir devlet yapısı tesis edilmiş ve işletilmektedir.

ABD Irak Kuzeyinde de faaliyetlerini sürdürmeye devam etmektedir.Kandil’de PKK liderleri ile görüşerek Türkiye sınırında ve Türkiye içindeki terör faaliyetlerini geçici olarak durdurmalarını, Kuzey Irak ile Türkiye arasında 30 km'lik bir tampon bölge oluşturulmasını, PKK teröristlerin buradan çekilmelerini ve daha güneye yerleşmelerini hatta Musul, Telafer ve Kerkük vb. tartışmalı bölgeler civarına yerleşmelerini istemektedir. Hatta PKK’nin kendisini lağv ettiğini duyurmasını istemektedir. Hedefleri Suriye’de kurulacak PYD devletini ve PYD’yi meşru hale getirmektir. Amaçları bir an önce PYD/YPG devletçiğinin tesisidir.

ABD’nin Suriye’nin güneyinde El Tanf üssü ve Irak’ın güneyindeki Ayn el Esad üssünde eğittiği arap aşiretleri ile Irak’ın güney batısı ile Suriye güneyindeki topraklarda kuracağı  sünni Arap Devleti hazırlıkları da gözlerden ırak sürmektedir. Bu sünni Arap devleti içinde Kürt nüfus da planlanmaktadır.

ABD’nin ve İsrail’in amacı bir an önce PYD/YPG devletçiği ve Irak’ta Sünni Arap Devletçiği kurarak , KIBKY ile birlikte İran’ı çevrelemek ve Akdeniz ile bağını kesmektir. Tabii Irak, Suriye ve Lüblan ile de. Bu maksatla Türiye’yi ikna ederek Suriye ve Irak’ın (Irak zaten parçalanmıştır.) bölünmesine , YPG devletçiğinin tesisine ikna etmektir. ABD’nin Suriye ve Irak’taki üslenmesi de bunu sağlayacak şekilde konumlandırılmıştır. Peki bunun için kullanılacak kuvvet çoğunlukla bölgeden temin edilecektir. 

Aslında Rusya’da YPG’yi ya da Suriye’deki Kürtleri ABD’ye bırakmama adına bu bölünmeye yardımcı olmaktadır.Rusya Suriye’de kendine müzahir birlikler teşkil etmekte ve Lübnanvari bir oluşum ortaya çıkmaktadır. Yine aynı şekilde İran’nın Şii hilali veya Akdeniz irtibatı maksadıyla Suriye’de tesis ettiği paramilier güçler ve desteklediği kendine yakın Suriyeli komutanlar vb. uygulamalar Suriye için çok tehlikeli bir geleceği ifade ediyor. Tabii ki buradaki olaylardan Türkiye’nin ne kadar çok etkileneceğini belirtmeme gerek yok. Peki biz ne yapacağız ya da ne yapmamız gerekir?

Türkiye Suriye konusunda yeni bir politika ve strateji belirlemelidir. Artık Suriye’nin bütünlüğünden bahsetmek  abesle iştigaldir. Suriye parçalanacaktır. Türkiye bu bölünmeden sonra ortaya çıkacak duruma hazır mıdır? Bu konuda bir öngörüsü var mıdır?Hangi ülkelerle işbirliği yapmamız gerekir? Kimlerle hangi gruplarla işbirliği yapabiliriz? Söz konusu bölünmeyi kendi lehimize ya da kendi planımıza uygun yönetebilecek miyiz? Ya da bu konuda bir planımız var mı? Bütün bu soruların hatta çok fazlasının cevabını vermek hazırlık yapmak durumundayız. Türkiye ne yapmalıdır konusunu bundan sonraki yazımda işleyeceğim. Müteakibden de İdlib konusunu gündeme getireceğim. 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Hakkı PEKİN Arşivi