Yandaş medyada "tarikat" savaşları

Yandaş medyada "tarikat" savaşları

AK Parti'ye yakın medya organlarında tarikat/cemaat örgütlenmesi tartışması büyüyerek sürüyor.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından kamuda liyakat yerine tarikat-cemaat ilişkileri ile yapılan kadrolaşmanın bedeli üzerine uzun tartışmalar yapıldı. AKP'ye yakınlığıyla bilinen medyada bazı isimlerden, 15 Temmuz'dan ders çıkarılması ve kamudaki görevlendirmelerin liyaket esasına göre yapılması gerektiği yönünde uyarılar geldi.

Öte yandan kimi AKP'ye yakın yazarlar ise FETÖ bahanesi ile tarikat ve cemaatlerin kamudan tasfiye edilmesinin sakıncalı olduğunu savunarak, tarikat ve cemaatlerin devletin teminatı olduğunu savundu.

Eski başbakan yardımcısı AKP’li vekil Yalçın Akdoğan ise 15 Temmuz'un ardından yaptığı açıklamada, darbe girişiminin ardından başlatılan tasfiyelerin, "diğer cemaatleri kapsamayacağını", asıl muhatabın Gülen Cemaati olduğunu söyleyerek tarikat ve cemaatlere dokunulmayacağını ilan etmişti.

AMAÇ AKP'NİN TASFİYESİYMİŞ

Yeni Şafak yazarı Serdar Tuncer, dünkü yazısında tarikat ve cemaatylerin kamudan tasfiye edilmesi gerektiği yönündeki çağrıların asıl amacının AKP'yi devletten tasfiye etmek olduğunu iddia ederek, "Dert, devlet eliyle tarikatları tasfiye etmek değil; tarikat ve cemaat ehli kimseleri endişeye sevk ederek 2019’da AK Parti’nin devletten tasfiyesini sağlamaktır." diye yazdı.

"HER DEVLET CEMAATLERE MUHTAÇ"

Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül de bugünkü yazısında aynı konuya değindi. "Her devlet cemaatlere muhtaçtır" diyen Karagül'ün konuyla ilgili satırları şöyle:

Cemaatleri kimler tehdit ilan ediyor?

Biz yine cemaatlere, cemaat tartışmalarına dönelim. Şahsen, her devletin cemaatlere muhtaç olduğuna, cemaatlerin toplumu ayakta ve diri tuttuğuna, siyasi istikrarsızlık dönemlerinde bile toplumsal çöküşü engellediğine, bir zaruret olduğuna inanırım. Ancak cemaatler, iktidar talep etmeye başladığı, cemaat devlet hayallerine giriştiği anda tehdittir. Çünkü cemaat aklı, örgüt aklı devlet olduğu anda çöküş başlar, iç çatışma başlar, yıkım başlar. Ancak cemaatleri tehdit ilan ederseniz devleti de toplumu da ayakta tutamazsınız..

15 Temmuz’dan sonra başlatılan İslamcılık tartışması da, bugünlerde yeniden alevlenen cemaat tartışması da bu bağlamdan uzaktır. Başka merkezlerin, çevrelerin bize servis ettiği, asla yerli olmayan bir tartışma büyütülüyor. Sufi-Selefi ya da başka başka kategoriler üzerinden yeni bir ayrışma tezi yaygınlaştırılıyor. Bu, Türkiye için son derece tehlikeli bir durum. Nereye varacağı asla kestirilemez ve coğrafyamıza yönelen büyük yıkım ve ayrışma projelerinden bağımsız değil.

Cemaat tartışmasını kim bize servis ediyor, kim yönetiyor?

Mezhep kimliği üzerinden bölgesel çatışma hesabı yapanlar daha mikro düzeyde farklılıklar üzerinden de toplumları liflerine ayırmanın hesaplarını yapıyor. Son tartışmanın böyle bir senaryonun ürünü olduğu konusuna dikkat çekmek istiyorum. FETÖ deşifre oldu, DEAŞ tasfiye oluyor. Öyleyse yeni kimlikler, yeni cepheler, yeni çatışma alanları inşa etmek onlar için bir zarurete dönüşüyor.

Bunu yapıyorlar, bu tartışmayı hazırlayıp bize servis ediyorlar biz de üstüne atlıyoruz. Oysa bunun yerine tartışmayı kimlerin yönettiğine, neyi amaçladığına, Türkiye toplumuna ne tür bedel ödeteceğine dikkat kesilmemiz lazım.

FETÖ DE BÖYLE BAŞLAMIŞTI

Yeni Şafak yazarının yazısına tepki ise Star yazarı Ersoy Dede'den geldi. FETÖ'nün de aynı yöntemle AKP'yi tehdit ederek yola çıktığını yazan Dede, Yeni Şafak yazarına "Artık kimse bu saatten sonra liyakatın dışına çıkıp referans aramayacak.. Kimse heveslenmesin" diye yanıt verdi.

Dede'nin yazısında ilgili bölüm şöyle:

Kimse heveslenmesin

Devlette cemaat yapılanmasının günün sonunda ortaya çıkardığı manzaranın faturasını ağır ödedik.. Kimse kusura bakmasın da bundan böyle devlette bu tip yapılanmalar ol-a-mayacak..

- tarikat,

- cemaat,

- mezhepsel aidiyet,

- etnik aidiyet,

- hemşehricilik,

- okul kardeşliği,

- devrecilik…

Yok…

Artık kimse bu saatten sonra liyakatın dışına çıkıp referans aramayacak..

Kimse heveslenmesin..

Tehdit etmeyin bence

“… Dert, devlet eliyle tarikatları tasfiye etmek değil; tarikat ve cemaat ehli kimseleri endişeye sevk ederek 2019’da AK Parti’nin devletten tasfiyesini sağlamaktır...” diyor hazret.. Kendi zekasınca AK Parti’ye ama özellikle de Recep Tayyip Erdoğan’a istikamet veriyor.. “..

Eğer bu adamların lafına uyar da tasfiyeye kalkışırsan, 2019’u göremezsin..” demeye getiriyor.. FETÖ de böyle başlamıştı..

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.