Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

23 Nisan ve HÜRRİYET

23 Nisan ve HÜRRİYET

  23 Nisan ve HÜRRİYET


Daha dokuz veya on  yaşlarındaydım!...

 

Yeni doğmuş kardeşimi sevmek istiyordum!...

 

Onu ilk kucağıma aldığım zaman ağlamaya başladı.

 

Oysa ben onu sevmek, koklamak, bağrıma basmak istiyordum...

 

Davranışlarından rahatsız oldum

 

Ve onu rahat bir yere yatırdım.

 

Anamın sıkıca sardığı kundağını da söktüm üzerinden,

 

 

Birden!

 

O güzel gözlerine mutluluk çöktü ve eleri ile hareketlenmeye başladı.

 

Artık gülüyor, yüzümü elleri ile okşuyor, çevresine mutluluklar saçıyordu…

 

Ben ondan sonra kardeşimi hiç kucağıma alıp sarmalayarak sevmedim.

 

Hep ellerini, ayaklarını serbest bırakıp hürriyetini onla yaşayarak sevdim.

 

Daha on veya on bir yaşlarındaydım ve ilk kez “HÜRİYET” gerçeği ile karşılaşıyor, onu daha yaşını doldurmamış bir yavrucakta izleyerek öğreniyordum...

 

 

Daha sonraki yıllarda da çocuk gelişimcilerin bebekleri kundaklamadan büyütmenin önemini anlattığını gördüm.

 

Öyle ya kundaklamasan tepkisini görürsün, sevincini görürsün, hareketlerini görürsün ve hürriyetini yaşarken ne kadar sevimli olduğunu görürsün.

 

Ve çocuk gelişimciler kundaksız bebek büyütmenin gelişim üzerindeki olumlu etkilerini saymakla bitiremezler.

 

Sağlıklı bir nesil için hürriyetin şart olduğunun da gerçeğidir bu.

 

Konuşamayan, emekleyemeyen bir yavrucak beden dili ile sevmenin bile hürriyeti kısıtlayamayacağını ispat ediyor ve gelişim sürecini bizlerin gözleri önüne seriyorsa

 

HÜRRİYET kavramından bizim sosyal, psikolojik, pedagojik öğrenecek çok şeyimiz var demektir.

 

Ben cılız bir çocuğun bedenin de hem de çocukken HÜRRİYET gerçeğini algıladım ve öylece büyüdüm.

 

Ve Hürriyetime Azrail`den başka hiç kimsenin müdahale etmesine imkân vermedim, vermeyeceğim, vermemde…

 

Ama gözler önündeki şu kocaman adamlara bakıyorum da, onlarda tam tersi hareket ettiğini görmeye dayanamıyorum!

 

Onlarda “manda” yı merak ediyor, zengin olmak uğruna “esaret” altında sevilmek istiyorlar.

 

İnsanın yaradılış kaidesinde hürriyet aşkı varken, yaşamında bu aşkı öldürdüğünü görünce kahrolmamak elde değil.

 

Hürriyet konusu insanlığın yaradılış kaidesinde olduğuna göre tarihler ötesi bir konudur.

 

Bizim dinimizde yüce yaradan insanın doğuştan temiz ve özgür yaratmış, ona irade vererek hürriyetini yaşama ve yönlendirme hakkı vermiştir…

 

Bu hakkın içerisinde kendi hürriyetine kast etme seçeneği de vardır insanoğlunun.

 

Hürriyet;  ahlaktır, namustur, şerefti, aşktır.

 

Bu ahlak ve aşka sahip olan insan yaşamın en yüce değerini de doyasıya yaşar.

 

Hür olarak yaratılan insan bütün meselelerini her şart altında yine hür iradesi ile başarması şarttır.

 

Hür doğmak bir yaradılış kaidesidir,  bir fazilettir.

 

Ama asıl önemli olan o hürriyete sahip çıkma erdemidir.

 

Yani hür doğmak önemli değil hür kalmak, hürriyet için çaba sarf edip gereğini yapmak önemlidir.

 

Bu ahlak ve aşka sahip olmayanların sonu “esaret” tir.

 

Esareti kendisine seçen insanlarda ar, edep, ahlak gibi faziletlere rastlamak mümkün değildir.

 

Onlar mideleri ile düşünür, mideleri ile yaşar şerefsizce göçerler bu dünyadan.

 

Esaret sahibi insanlar iradesini kaybetmişlerdir.

 

Oysa hürriyet sahibi insanlar irade sahibi, ahlaklı, şerefi ile he bu dünyanın hem ahretin insanlarıdır.

 

Hürriyet sahibi insanlar doğdukları gibi temiz ve hür göçerler bu dünyadan.

 

Hürriyet aşkı ile namusunu ve şerefini koruyanlar, yaşamını bu ahlak üzerine kuranlar devletine, milletine ve tüm insanlığa da hizmet etmiş insanlardır.

 

Yüce Allah bu insanların koruyucusu, kollayıcısıdır.

 

Yaşadığımız yüzyılda hayatını maddeye teslim etmiş insan müsveteleri hürriyetimize kast etmek istemektedirler.

 

Kaldı ki, dinimizde esir iken ibadet mümkün değildir.

 

Bir çocuğun bedeninde keşfedilen hürriyet bir yaradılış kaidesi ise,

 

Hürriyet iradesi insanın kendi elinde ise,

 

Hürriyet bir aşk, bir namus meselesi ise,

 

Bize biçilen bedeller karşısında sesiz kalmak niye?

 

Gelin canımıza, malımıza ve hatta sevdalarımıza kast etmek isteyenlere karşı isyanımızı hürriyet aşkını hep birlikte koruyalım ve mücadele edelim.

 

Şerefsizlerin hüküm sürdüğü bir dünyada yaşamayı hazmedenlere lafım yok.

 

Şerefsizlerin şerefleri ile şeref bulanlara sözüm yok!

 

Sözüm; Bir çocuğun cılız bedeninde hürriyet aşkını keşfedebilenlere, aşk, ahlak ve erdem sahibi insanlara.

 

Gelin geç olmadan safları sıklaştıralım.

 

Ve haykıralım tüm dünyaya karşı hürriyet aşkımız.

 

Koruyalım yaradılış kaidemizi, insanlığımızı, namusumuzu…

 

Ve anlayalım 23 Nisan neden Çocuklara bayram ve Egemenlik`ten bahsetmiştir..

 

Çocukluğunsa matematiksel yaşı yoktur, gelin beşikten mezara haykıralım dünyaya, Hürriyet, hürriyet, hürriyet İnadına istiklal, inadına Cumhuriyet!

 

Ve hep birlikte bir şarkı söyleyelim `Sevinin küçükler, utanın büyükler, çatlayın hainler 23 Nisan Kutlu Olsun

 

 

SELÇUK DÜZGÜN –BAKÜ

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi